logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özlem Dertli [2.B.], B. No: 2015/17535, 23/1/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZLEM DERTLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/17535)

 

Karar Tarihi: 23/1/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

Özlem DERTLİ(AKÇADAĞ)

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/11/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. 4/2/2015 tarihinde Ödemiş Devlet Hastanesine sağlık kontrolü için giden G.Ç. isimli ve nüfus kaydına göre 2/4/1998 tarihinde doğan çocuğun 24 haftalık hamile olduğunun tespit edilmesiyle Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından başvurucunun eşi olan C.A. hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 4/2/2015 tarihinde soruşturma başlatılmıştır.

7. Başvurucu 8/2/2015 tarihinde Ödemiş ilçe merkezinde bulunan Polis Merkezi Amirliğine saat 01.00 sıralarında eşi hakkında kayıp müracaatında bulunmuştur. Başvurucu, müracaatında eşinin 7/2/2015 tarihinde saat 08.00 sıralarında evden işe gitmek üzere ayrıldığını, eşinin kullanmış olduğu telefon hattından kendisine 7/2/2015 tarihinde saat 22.36'da ''hkkni helal et ccklrıma shp ck bşksına bba dmsnler arkmdn lf etdrm hytda tk svdgm sy snsn ck svdm snşn ck syi gze aldm ama sna bnu hc hsstdrmdm ck svdm ln hakkn, helal et dgnime shp ck'' ve 22.39'da ''Ozur dlrm'' şeklinde çekilen mesajlar nedeniyle hayatından endişe duyduğunu belirtmiştir.

8. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan hakkında soruşturma başlatılan C.A. 8/2/2015 tarihinde saat 08.00 civarında Ödemiş ilçesinde bir zeytin ağacında asılı olarak bulunmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüpheli ölüm olayının aydınlatılması için aynı tarihte soruşturma işlemlerine başlanmıştır.

9. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı tarihte olay yeri inceleme işlemi gerçekleştirilmiş, buna ilişkin rapor ile olay yeri görgü ve tespit tutanakları düzenlenmiş, fotoğraf ve video çekimleri Olay Yeri İnceleme uzmanları tarafından yapılmış, krokiler çizilmiştir.

10. C.A.nın üzerinde bulunan cep telefonu incelemeye alınmış ve özellikle mesajlar incelenerek Telefon İnceleme Tutanağı düzenlenmiştir. Tutanağa göre ölenin telefonunda 8/2/2015 günü saat 01.33'ten itibaren çok sayıda cevapsız çağrı ile başvurucunun kullandığı telefon numarasından ölene hitaben yazılmış çok sayıda mesajın olduğu tespit edilmiştir. Tutanak içeriklerine göre tehdit veya intihara yönlendirme ve benzeri şüpheli bir duruma rastlanmamıştır.

11. Olay yeri incelemesi ve ölü muayene işlemlerinin tamamlanmasını müteakip Cumhuriyet Başsavcılığı kesin ölüm nedeni ile ölüm zamanının tespiti amacıyla cesedin İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

12.Adli Tıp Kurumunda 9/2/2015 tarihinde klasik otopsi yapılmış ve buna dair rapor 27/2/2015 tarihinde düzenlenmiştir. Otopsi raporunun ilgili kısımları şöyledir:

''...Boyunda, çepeçevre tam tur attıktan sonra sol yanda kesişim yeri olan ve bir ucunun saçlı deri içine ve enseye doğru uzanan ve ensede saçlı deri içinde yüzeyelleşen ve kaybolan, diğer ucunun çene sol alt yüzünde çene ucuna uzanan, kahverengi renkte, en kalın yeri 1.3 cm olan etrafında hiperemik ince hatlar bulunan telem olduğu görüldü.

Cesette kesici delici alet yarası, ateşli silah yarası görülmedi... Boyun cilt altında ve yumuşak dokularda telem altına uyan bölgelerde kuruma ve kurşuni renk değişimi olduğu gözlendi. Hyoid kemik ve tiroid kartilajın sağlam olduğu görüldü. Larenks solunda yumuşak dokuda 0.3 cm’lik ekimoz olduğu görüldü. Boyun omurlarının sağlam olduğu gözlendi. Ösofagusta makroskopik patolojik özellik olmadığı gözlendi...

"...otopsiden ve tetkiklerden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında;

1. Kimya İhtisas Dairesi’nin raporuna göre; Kanda; a- Alkol arandığı, bulunmadığı, b- Sistematiğimizdeki (Ek1) uyutucu-uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ve ilaçların arandığı, 130 ng/mL Naproxen bulunduğu, c- (STA) Sistematiğimizdeki (Ek2) maddelerin arandığı, bulunmadığı, idrarda; a- Sistematiğimizdeki (Ek1) uyutucu-uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ve ilaçların arandığı, Naproxen bulunduğu, b-(STA) Sistematiğimizdeki (Ek2) maddelerin arandığı, Naproxen bulunduğu,

2. Kişinin ölümünün ası sonucu meydana gelmiş olduğu...''

13. Olay yerini gören kamera kayıtları da kolluk tarafından temin edilerek incelenmiştir. 25/5/2015 tarihli tutanak şöyledir:

''08/2/2015 günü 08.45 sıralarında komutanlığımıza bağlı Mursallı Mahallesi girişinde Vakıflar Müdürlüğüne ait arazinin içinde dikili olan zeytin ağacına kendisini asmak suretiyle intihar eden [C.A.] isimli şahsın , olay yerine nasıl, kiminle, ne ile gidiğ gitmediği konusunda yapılan araştırmada olay yerinin bitişiğinde bulunan kamera kayıtları alınmıştır. Kamera kayıtlarının ayrıntılı fotoğraf halinde yapılan incelemesinde; [C.A.]nın 07/02/2015 günü saat 22.03 sıralarında bahse konu olay yerine motosikletin farının tek olması, ayrıca 08/02/2015 günü 09.00 sıralarında şahsın bahse konu arazi içerisinde bulunduktan sonra arazinin içerisinde bulunduktan sonra arazinin girişinde kendi üzerine kayıtlı 35 .. Plakalı motosikletinde olay yerinde bulunması nedeniyle olay yerine 0/02/2015 günü saat 22.03 de motosiklet ile geldiği, öncesinde ve sonrasında olay yerine başka bir motorlu aracın girmediği yapılan incelemelerden anlaşılmıştır. ''

14. Başvurucu müşteki olarak 10/2/2015 tarihinde kolluk biriminde ifade vermiştir. Başvurucu, eşinin G.Ç. ile olan ilişkisine dair ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur. Başvurucu, olaya ilişkin olarak ise eşinin akşam saatlerinde 7/2/2015 tarihinde başka birisinin telefonundan arayarak hâl ve hatırını sorduğunu, daha sonra ise kayıp ihbarında bulunduğu sırada düzenlenen tutanakta yazılı mesajların geldiğini, eşinin ilişki yaşadığı G.Ç.nin ailesinin eşini intihara yönlendirmiş olabileceğini söylemiş; evden çıktıktan sonraki görüntülerin ilgili yerlerden temin edilerek incelenmesini, olayda kullanılan ipin nereden temin edildiğinin araştırılmasını talep etmiş ve G.Ç. ile G.Ç.nin babası K.Ç, annesi M.Ç. ve amcalarının eşinin ölümünden sorumlu olduğunu beyan ederek bu kişilerden şikâyetçi olmuştur.

15. Ölenin kardeşi M.A. ile başvurucunun şikâyetçi olduğu kişiler de dâhil olmak üzere olaya dair bilgisi olduğu değerlendirilen ilgililerin olayla ilgili ifadelerine başvurulmuştur. Dosyada şüpheli sıfatı ile herhangi bir kişi hakkında işlem yapıldığına dair belgeye rastlanmamıştır.

16. Soruşturma dosyasında yer alan bilgilere göre ölen ile en son görüştüğü değerlendirilen H.K. isimli kişinin ifadesine de başvurulmuştur. H.K. ifadesinde özetle G.Ç. ile ilişkisinin G.Ç.nin yakınları tarafından öğrenilmesi nedeniyle C.A.nın can güvenliğinden endişe ettiğini, C.A. ile olay tarihinden bir gün önce yeni bir telefon hattı üzerinden telefonla, ardından da evinde yüz yüze görüştüklerini ve burada C.A.nın saat 21.30'a kadar uyuduktan sonra kalkıp eşiyle (başvurucu) uzun bir telefon görüşmesi yaptığını, odaya girdikten sonra ''Çocukları özledim, onları görmeye gideceğim'' dediğini, kendisinin de C.A.nın ağabeyi olan M.A.nın İzmir'den geleceğini söyleyerek bir müddet daha beklemesini tavsiye ettiğini, bunun üzerine C.A.nın sinirlenerek ''Oğlum, ben çocuk muyum, Ödemiş'i 20 yıldır bilirim, Ödemiş'in her yerini karış karış bilirim, zaten yarım saate gelirim'' diyerek evden saat 22.00 sıralarında ayrıldığını, o saatten sonra da kendisinden bir daha haber alamadığını beyan etmiştir. Bu şahsın ifadesinden, C.A.nın kendisine yönelik olarak -başta başvurucunun beyanlarında belirtilen kişiler olmak üzere- üçüncü kişiler tarafından tehdit veya intihara yönlendirilmesi şeklinde herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.

17. Başsavcılık ayrıca C.A.nın kullandığı telefon hattına ait HTS (hattın arama kayıtlarına ilişkin tarihsel rapor) kayıtlarını 1/2/2015 ile 8/2/2015 tarihleri arasını kapsayacak şekilde Telekomünikasyon İletişim Hizmetleri Başkanlığından isteyerek incelemiştir.

18. Başsavcılık olay hakkında 18/6/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başsavcılığın kararı şöyledir:

''Yapılan incelemede; olay sonrası yapılan olay yeri inceleme ve ölü muayene işlemi sonucunda ölenin kesin ölüm sebebinin tespiti amacıyla otopsi işlemi için İzmir Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, İzmir Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 27/02/2015 tarihli otopsi raporu uyarınca kişinin ölümünün ası sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği, dosya kapsamında yapılan incelemede, ölenin 04/02/2015 günü ayrı bir tahkikat kapsamında 'Reşit Olmayanla Cinsel İlişki' suçuna ilişkin şüpheli olarak savunmasının alındığı, bu olaydan dört gün sonra intihar ettiğinin tespit edildiği, bilgi sahibi olarak beyanıalınan önceki olayın mağduru olan [G.Ç.] anne, babası ve amcalarının ölenin intihar etmesi olayı ile bir ilgilerinin olmadığını beyan ettikleri, ayrıcı dosya kapsamında bilgi sahibi olarak beyanları alınan ölenin kardeşi olan [M.A.] ve ölenin eşi olan [başvurucu] beyanlarında ölenin intiharından önce kendilerine intiharedeceği yönünde çeşitli mesajlar gönderdiğini beyan ettikleri, bu kapsamda ölenin kullanmakta olduğu cep telefonunun mesaj kayıtları incelendiğinde ölenin öldüğü gün çeşitli saatlerde intihar edeceği yönünde birçok mesaj kaydının bulunduğunun 08/02/2015 tarihli tutanaklarla tespit edildiği,ölenin telefonunda yapılan incelemeye ilişkin Telekomünikasyon İletişim Hizmetleri Başkanlığınca verilen cevapta herhangi bir şüpheli mesaj yada arama kaydınınbulunmadığı, ölenin intihar ettiği yere yerin bitişiğinde bulunan Durusu Süs Bitkileri isimli işyerinin girişini gösterir kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda 25/05/2015 tarihli tutanakta muhtemelen ölenin 07/02/2015 günü saat 22:03 de kullanmakta olduğu motosiklet ile intihar ettiği tarlaya geldiğinin tespit edildiği, ölenin müştekiye ve kardeşi olan[M.A]'ya göndermiş olduğu mesaj kayıtları ölenin kullanmakta olduğu cep telefonunun arama kayıtlarını gösterir iletişimin tespiti tutanakları dosya kapsamında beyanları alınan bilgi sahiplerinin beyanları ile olay yeri görgü ve tespit tutanakları ile ölene ait otopsi raporu birlikte değerlendirildiğinde ölenin intihara teşvik edildiğine veya zorla kendini öldürmeye zorlandığını gösterir herhangi bir delil elde edilemediği, ölenin ölüm olayından 4 gün önce yaşadığı soruşturma sonucunda buhrana girmesi sonucu intihar ettiğinin kabulü gerektiği, ortadaTürk Ceza Kanunu kapsamında soruşturmayı gerektirirsuç ve suçlu bulunmadığı'' [anlaşılmıştır.]

19. Başvurucunun anılan karara itiraz etmesi üzerine Ödemiş Sulh Ceza Hâkimliği itirazın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

'' müşteki Özlem Akçadağ tarafından Hakimliğimize gönderilmek üzere Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan 14/07/2015 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı' nın 10/07/2015 tarihinde tebliğ edilen 18/06/2015 tarih ve 2015/573 soruşturma-2015/1211 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararının olayın oluş şekli, tanık ifadeleri ve delillerin gözönünde bulundurulduğunda yerinde olmadığını, ölen eşi [C. A.]nınolay gecesi arkadaşının evinden çocuklarını özlediğini ve onları görmeye gideceğini söyleyerek ayrıldığını, kendisinden bir daha haber alınamadığını, sabahında asılı halde cesedinin bulunduğunu, tanıkların alınan ifadesinde [G.Ç]. ve [M.A] kızın hamile kalması olayından ailenin haberinin olduğunu söylemesine rağmen tanıklar [A.Ç.] ve [M.Ç.]nin ın bu durumdan haberleri olmadığını, jandarmanın ifade için çağırmasıyla öğrendiklerini beyan ettiklerini, ayrıca [G.Ç.]nin amcası olan [Ş.Ç.]ninölen eşine yönelik tehdit içerikli söylemlerinin olduğunun ifade tutanaklarında mevcut olduğunu, her ne kadar eşinin telefonundan kendisine ve kardeşine intihar edeceğini belli eden mesajlar gelmiş olsa da mesajların kimin tarafındanyazıldığının belirlenemediğini, tüm bu hususların birlikte değerlendirildiğinde ifadelerdeki çelişkilerin giderilmeden ve gereklitahkikat yapılmadan Cumhuriyet savcılığının vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığına kararının yasaya aykırı olduğunu,Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı' nın 1806/2015tarih 2015/573 soruşturma 2015/1211 karar sayılı kararın kaldırılması ve bu hususun yerine getirilmesini istediğini belirterek itiraz ettiğianlaşılmıştır.

Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı' nın 1806/2015 tarih 2015/573 soruşturma 2015/1211 karar sayılıası sonucu ölüm suçundan ölen [C.A.] hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın dosya içeriğine göre usul ve yasaya uygun olduğu...''

20. Anılan karar başvurucuya 8/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

21. Başvurucu 5/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

22. İlgili hukuk için bkz. Yasin Ağca, B. No: 2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 23/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeterli inceleme yapılmadığını, delillerin değerlendirilmediğini ve bu kapsamda;

i. Eşinin kendisini iple asarak intihar ettiğinin belirtilmesine rağmen boyun kısmında en ufak bir morarma ya da ip izi tespit edilemediğini,

ii. Adli tıp raporunun eksik olduğunu, kesin ölüm sebebinin yeterince incelenmediğini,

iii. G.Ç.nin yakınlarının vermiş olduğu ifadelerinde eşi C.A. ile G.Ç. arasındaki ilişkiden haberdar olmadıklarını beyan etmiş olmalarına rağmen 25/5/2015 tarihli ifadelerinde bununla çelişen cümleler kurduklarını, bu nedenle tanık beyanlarının çelişkili oluğunu, çelişkilerin giderilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini

belirterek Anayasa'nın 3., 6., 17., 36., ve 40. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

25. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Somut olayda başvurucu, ölen C.A.nın olay tarihinde eşidir ve başvurucunun mağdur sıfatı bulunmaktadır.

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, eşinin şüpheli ölümü ile ilgili ceza soruşturmasının etkili şekilde yürütülmediğine ve bu nedenle yaşam hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

27. Somut olayda başvurucu, eşinin ölümüne bir devlet görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; eşinin yaşamına yönelik olarak devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın bir tehdidin bulunduğuna, ancak anılan makamların eşinin yaşamını korumak için gerekli tedbirleri almadığına ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır.

28. Bu itibarla başvurucunun tüm iddiaları, yaşam hakkının -etkili soruşturmaya ilişkin- usul boyutu kapsamında olduğu değerlendirilmiş olup söz konusu iddialara ilişkin inceleme de bu çerçevede yapılmıştır.

29. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, yaşama, ... hakkına sahiptir."

30. Anayasa'nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

31. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).

32. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

33. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).

34. Yaşam hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).

35. Delillerin toplanması açısından soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir. Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde ve soruşturmanın gerçekleri gözönünde bulundurularak değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın delillerin toplanmasına ilişkin olarak etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 68).

36. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).

37. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus hukuk devletine bağlılığın sağlanması, hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.

38. Somut olayda başvurucunun eski eşinin ölü olarak bulunduğu 8/2/2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı olaydan haberdar olur olmaz derhâl ve resen soruşturma başlatmıştır. Bu kapsamda Cumhuriyet savcısı delillerin toplanması ve kaybolmaması için gerek emrindeki kolluk görevlileri vasıtasıyla gerekse de olay yeri incelemesi ve ölü muayene işlemleri gibi adli mahiyetteki soruşturma muamelelerini bizzat yapmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığının olaya ilişkin olarak yaptığı işlemlerin herhangi bir gecikmeye sebebiyet vermediği, maddi delilleri gecikmeksizin temin ettiği ve incelediği anlaşılmıştır.

39. Soruşturmanın etkililiğini temin adına aranan, ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması ve elde edilen tüm delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olarak bir sonuca ulaşılması ölçütleri açısından somut olayda yürütülen soruşturma işlemleri incelendiğinde ayrıntıları yukarıda (bkz. §§ 8-18) açıklandığı üzere tüm makul tedbirlerin alındığı, gerekli özenin gösterildiği tespit edilmiştir. Aralarında başvurucunun da bulunduğu, konuyla ilgili bilgi sahibi olduğu değerlendirilen tüm kişilerin ifadelerine başvurulmuştur. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamından temin edilebilen ve başvurucu tarafından eklenen dosya içeriğine göre başvurucunun eski eşi C.A.nın ilişkide bulunduğu iddia edilen G.Ç.nin ifadesi 25/5/2015 tarihinde bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınmıştır. Başvurucunun ifadesi de 8/2/2015 tarihinde kolluk aracılığı ile alınmıştır. Başvurucunun ifadesinde "...Eşimi G.Ç.nin ailesi intihara yönlendirmiş olabilir. ..Olay tamamen çözüme bağlanmıştı, sorun çözülmüştü, intihar edecek bir sebep yoktu. Benim eşimin ölümünden G.Ç., babası K.Ç., annesi M.Ç. ve amcaları sorumludur" şeklinde beyanda bulunması üzerine tüm ilgililerin ifadelerine başvurulmuştur. Buna göre M.A. ile H.K. 12/2/2015 tarihinde, M.Ç. ile A.Ç. 16/2015 tarihinde, Ş.Ç. ile H.Ç. 18/2/2015 tarihinde, Ö.K. ile Ö.S. 27/2/2015 tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığında ifade vermiştir. Bu ifadelerin yanında başvurucunun soruşturma evresinde Cumhuriyet Başsavcılığından talep ettiği telefon kayıtlarının tarihsel raporu da ilgili kamu kurumundan temin edilmiştir. Bunlara ilave olarak yine başvurucunun incelenmesini talep ettiği kamera kayıtları da dosya içine alınarak incelenmiştir. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı olayın şüpheli olması nedeniyle sadece ölü muayenesi işlemi ile yetinmemiş, ayrıca klasik otopsi yapılmasına da karar vererek adli tıp raporu da aldırmıştır. Tüm dosya içeriği ile başvurucunun iddiaları çerçevesinde devletin yaşam hakkına yönelik etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün bir unsuru olarak soruşturmanın makul sürat ve özenle yürütülmediğinin söylenemeyeceği anlaşılmaktadır.

40. Başvurucu, soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin kendisine verilmediğini veya olayın sorumlusunun tespitini sağlayacak nitelikteki ilave delil tespitinde bulunma ya da araştırma yapılmasına yönelik taleplerinin soruşturma makamlarınca reddedildiğini de iddia etmemiştir. Bu nedenle soruşturmada, başvurucunun meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerektiği ölçüde katılması yönünden de bir eksikliğin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

41. Başvurucu, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmiş olsaydı ne gibi bir sonuca ulaşılacağına, bunun ölüm hadisesinin aydınlatılmasına nasıl bir fayda sağlayacağına ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmaksızın ve somut argümanlar da sunmaksızın sadece iddialarda bulunmuştur. Burada ifade edilmelidir ki Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma işlemlerinin belirleyicisi, yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, § 62).

42. Soruşturmada, soruşturma makamların elde ettikleri delilleri ve gerçekleştirilmesi gereken soruşturma işlemlerini hatalı şekilde değerlendirdiklerini söylemeyi mümkün kılan bir bulgu da bulunmamaktadır. Dolayısıyla soruşturma dosyasında yer alan unsurlar ve taraflarca soruşturma hakkında sunulan bilgiler gözönünde bulundurulduğunda bu makamların soruşturmada etkililiği sağlamak için delillerin toplanması ve soruşturmanın yönlendirilmesi konusunda gerekli işlemleri yerine getirmedikleri söylenemeyecektir.

43. Sonuç olarak Cumhuriyet Başsavcılığının vardığı sonucun aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılan bir bulgu ve bilgi bulunmadığı dikkate alındığında, yakınının öldürülmüş veya intihara yönlendirilmiş olabileceğini ileri süren başvurucunun iddiası konusunda daha sağlam delil veya emare sunmadan soruşturma makamlarının daha derin ve etkili bir soruşturma yürütmeleri hususunda haklı bir beklentiye giremeyeceği kanaatine varılmış ve mevcut koşullarda ölüm olayını aydınlatabilecek tüm delillerin toplandığı, yaklaşık dört ay gibi makul bir sürede sonuçlandırılan soruşturmanın özenle yürütüldüğü ve netice itibarıyla yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Özlem Dertli [2.B.], B. No: 2015/17535, 23/1/2019, § …)
   
Başvuru Adı ÖZLEM DERTLİ
Başvuru No 2015/17535
Başvuru Tarihi 5/11/2015
Karar Tarihi 23/1/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
170
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi