logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Süleyman Savat [2.B.], B. No: 2015/18154, 4/7/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KARAR

 

 

 

SÜLEYMAN SAVAT BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2015/18154)

 

 

 

Karar Tarihi: 4/7/2019


 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

KARAR

 

 

Başkan                     :   Engin YILDIRIM

Üyeler                       :   Recep KÖMÜRCÜ

                                      Muammer TOPAL

                                      M. Emin KUZ

                                      Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör                  :   Hüseyin MECEK

Başvurucu               :   Süleyman SAVAT

Vekili                        :   Av. Halil İlker ÇELİK

 

I.     BAŞVURUNUN KONUSU

 

1.    Başvuru; gözaltına alınırken takılan kelepçe yüzünden yaralanma ve şeker hastalığının belirtilmesine rağmen kahvaltının gecikmeli olarak verilmesi nedenleriyle yapılan şikâyetin kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

 

II.   BAŞVURU SÜRECİ

 

2.    Başvuru 26/11/2015 tarihinde yapılmıştır.

 

3.    Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

 

4.    Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

 

5.    Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

 

6.    Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

 

7.    Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

 

III.  OLAY VE OLGULAR

 

8.    Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

 

9.    10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda (KPSS) suç işlemek amacıyla örgüt kurma, resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Savcılık) soruşturma başlatmıştır. Aynı soruşturmada şüpheli olarak yer alan başvurucunun yakalanması için 23/3/2015 tarihinde saat 06.00’da evine operasyon yapılmıştır.

 

10.  23/3/2015 tarihinde saat 20.45’te düzenlenen Yakalama Tutanağındaki bilgilere göre başvurucu 20.15’te avukatlarıyla birlikte emniyet müdürlüğüne giderek kendiliğinden teslim olmuştur.

 

11.  24/3/2015 tarihinde başvurucuyla görüşmeye gelen avukatları başvurucunun elinde kesiğe benzer bir yara görmeleri üzerine saat 18.10’da tutanak düzenlemişlerdir. Bu tutanakta şu bilgiler bulunmaktadır: Başvurucu akşam iki kez rapor için hastaneye götürülmüş, ikinci kez giderken kendisine kelepçe takılmış, neden kelepçe takıldığını sorduğunda ise polisler, bunun komiserin talimatı olduğu cevabını vermiştir. Başvurucu, şeker hastası olduğunu söylediği hâlde kahvaltısının iki saat geç verildiğini, şahsi ihtiyaçları için talepte bulunduğunda kötü muameleye tabi tutulduğunu ifade etmiştir.

 

12.  Başvurucu hakkında;

 

i. Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesince 23/3/2015 tarihinde saat 20.20 ve 22.30’da düzenlenen raporlarda darp ve cebir izi bulunmadığı kayıtlıdır.

 

ii. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesince 24/3/2015 tarihinde saat 22.22’de düzenlenen rapora göre başvurucunun sağ el baş parmak sırtında 3-4 cm'lik yara mevcuttur. Raporda, başvurucunun kelepçeden dolayı yaralandığını doktora ifade ettiği belirtilmiştir.

 

13.  Başvurucu vekili 15/5/2015 tarihinde Savcılığa yazdığı dilekçeyle, görevliler hakkında işkence ve görevi kötüye kullanmaktan suç ihbarında bulunmuştur.

 

14.  Savcılık, Yakalama Tutanağında adı geçen şüpheli üç polis memuru hakkında soruşturma yapmıştır. Polis memurları; başvurucunun kendi rızasıyla teslim olması üzerine tutanak düzenlediklerini, hastaneye götürürken kelepçe takmadıklarını, ancak bir süre sonra ikinci kez tüm şüphelilerin tekrar hastaneye götürülüp haklarında yeniden doktor raporu alındığını, ikinci işlemde yer almadıklarını söylemişlerdir. Şüpheliler ayrıca başvurucunun kahvaltısının geç verildiği iddiasının gerçek olmadığını, avukatlarının da başvurucuya yiyecek getirdiklerini, bu konuda tutanakların bulunduğunu, suçlamaların örgütsel bir tavrın ürünü olduğunu belirtmişlerdir.

 

15.  Başvurucunun iddialarıyla ilgili olarak Savcılık 28/8/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

“…

 

Bu düzenlemeler karşısında somut olay değerlendirildiğinde, Cumhuriyet Savcısı tarafından gözaltına alınma talimatı verilen Süleyman Savat'ın, kendiliğinden emniyete gelip teslim olması durumunda da yapılan işlemin yakalama işlemi olduğu, yakalama işlemine ilişkin yasada ve yönetmelikte öngörülen gerekli tutanakların düzenlendiği, gerekli doktor raporlarının alındığı, Süleyman Savat'ın 23/03/2015 tarihinde saat 20:25 - 20:30 arasında, 24/03/2015 tarihinde saat 17:50-18:10 ile saat 21:20-21:40 arasında müdafileriyle görüştürüldüğü, 25/03/2015 tarihinde suç işlemek amacıyla örgüt kurmak/yönetmek, belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından müdafii katılımıyla şüpheli olarak ifadesinin alındığı, yakalama, gözaltına alma ve ifade alma işlemlerinde ilgili yasa ve yönetmeliğe herhangi bir aykırılık bulunmadığı;

 

Yakalanan kişiye kelepçe takılmasıyla ilgili yasal düzenlemeler şu şekildedir:

 

5271 sayılı CMK 93/1. maddesi "Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir."

 

 

Bu düzenlemeler karşısında somut olay değerlendirildiğinde, müşteki Süleyman Savat'ın, hakkında hangi suç ya da suçlardan dolayı soruşturma yapıldığını bilmeden polis tarafından arandığını öğrenmesi üzerine kendiliğinden Emniyete müracaat ettiği, Cumhuriyet savcısının gözaltına alınmasına ilişkin talimatı üzerine hakkında yakalama işlemi yapıldığı, bu aşamada kendisine isnat edilen suçun belirtildiği, şahsın operasyon kapsamında yakalanan diğer şüpheliler ile birlikte doktor raporu alınmak üzere kelepçe takılarak hastaneye götürülmesinde, yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde müşteki Süleyman Savat'ın kendisine isnat edilen bu suçlamaya ve şahsın kalabalık bir şüpheli grubu ile birlikte hastaneye götürülmesi aşamasında koluna kelepçe takılmasının hukuka uygun olduğu ve bu eylemin herhangi bir suç oluşturmadığı, müşteki Süleyman Savat'ın sağ el baş parmağındaki yaralanmanın kelepçe takılmasından meydana geldiğine ilişkin müştekinin beyanı dışında başka bir delil bulunmadığı, ayrıca Süleyman Savat'ın sağ el başparmağındaki yaralanma kelepçe takılmasından meydana gelmiş olsa bile bu yaralanmaya görevli polis memurlarının kasten ya da taksirli hareketleriyle sebebiyet verdiklerine dair de müştekinin beyanı dışında başka bir delil bulunmadığı anlaşıldığından,

 

Belirtilen bu nedenlerden dolayı KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA;

 

 

2-Müştekinin, gözaltında bulunduğu süre zarfında işkenceye maruz kaldığı iddiası değerlendirildiğinde;

 

Görevli polis memurları tarafından 25/03/2015 tarihinde saat 11:30'da düzenlenen tutanakta "gözaltında bulunan Süleyman Savat'ın kahvaltıda gelen yağ, bal ve reçeli şeker hastalığı olduğundan dolayı yiyemeyeceğini beyan etmesi üzerine, kendisine yumurta, peynir türü kahvaltı verildiğinin" belirtilmesi,

 

Yine 25/03/2015 tarihli tutanakta "gözaltında bulunan Süleyman Savat'ın tabldota kendisine verilen yemeği mevcut hastalığı nedeniyle yiyemeyeceğini belirtmesi üzerine kendisine avukatı tarafından getirilen pişirilmiş tavuk, yeşil salata ve ayrandan oluşan menünün verildiğinin" belirtilmesi,

 

Müştekinin 23/03/2015 tarihinde saat 20:45'de yakalanmış olması, müştekinin soruşturma nedeniyle yakalandıktan sonra değişik zamanlarla müdafiileriyle görüşmesinin sağlanmış olmasına rağmen bu hususta görevli polislere zamanında herhangi bir bilgi vermemesi, görevli polislerin müştekinin rahatsızlığını öğrenmeleri üzerine kendisine rahatsızlığına uygun diyet yemekleri vermeleri birlikte değerlendirildiğinde, müştekinin Emniyet Müdürlüğünde gözaltında bulunduğu süre zarfında kötü muameleye tabi tutulduğuna ya da işkenceye maruz kaldığına ilişkin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte ve yeterlilikte delil elde edilemediğinden müsnet suçtan dolayı KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... [karar verilmiştir.]"

 

16.  Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 15/10/2015 tarihinde reddedilmiştir.

 

17.  28/10/2015 tarihinde ret kararını öğrendiğini belirten başvurucu 26/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

 

IV.  İLGİLİ HUKUK

 

18.  4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 93. maddesi şöyledir:

 

“Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli

 

Madde 93- (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.”

 

19.  26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 295. maddesi şöyledir:

 

“Muhafızın görevini kötüye kullanması

 

Madde 295 - (1) Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişilerin, görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmeleri halinde, görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

 

(2) Muhafaza veya nakli ile görevli olan kimse, görevinin gereklerine aykırı olarak gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün bulunduğu yerden geçici bir süreyle uzaklaşmasına izin verirse; altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

(3) Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün bu fırsattan yararlanarak kaçması halinde, kaçmaya kasten imkan sağlama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

 

V.    İNCELEME VE GEREKÇE

 

20.  Mahkemenin 4/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

 

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

 

21.  Başvurucu; kendi rızasıyla teslim olduğunu, ancak hastaneye götürülürken koluna takılan kelepçeden polisin çekiştirmesi nedeniyle yaralandığını, şeker hastası olduğunu söylemesine karşın kahvaltısının iki saat geç verildiğini, şahsi ihtiyaçlarının giderilmesi talebinin kötü muameleye maruz kalmasıyla sonuçlandığını belirterek kötü muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

 

22.  Bakanlık görüşünde olaylar anlatılmış, konuya ilişkin olarak özetlenen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatları doğrultusunda karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.

 

B.   Değerlendirme

 

23.  Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü kapsamında kaldığından bu husus ayrıca ele alınmamıştır.

 

24.  Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmış; üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 80).

 

25.  Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal açıdan zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

 

26.  Bununla birlikte bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23). Değerlendirmeye alınacak bu unsurlara muamelenin amacı ve kastı ile ardındaki saik de eklenebilir. Ayrıca kötü muamelenin, heyecanın ve duyguların yükseldiği bağlamda meydana gelip gelmediğinin tespiti de dikkate alınması gereken diğer faktörlerdir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).

 

27.  AİHM kararlarında; bir kişinin sağlıklı hâldeyken gözaltına alındığı ancak salıverildiği zaman vücudunda yaralanma tespit edildiği durumlarda söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme ve mağdurun bu yöndeki iddialarını şüphede bırakacak kanıtları sunma yükümlülüğünün devlete ait olduğu, özellikle ilgili iddiaların doktor raporları ile doğrulandığı hâllerde Sözleşme’nin 3. maddesi anlamında açık sorunların ortaya çıkacağı ifade edilmiştir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 94).

 

28.  Somut olayda başvurucunun iddiaları iki eksende yoğunlaşmıştır. Bunlardan ilki doktor raporu aldırılmak üzere hastaneye götürülürken koluna kelepçe takılmasıdır. Diğeri ise şeker hastası olduğunu yetkililere bildirmesine rağmen nezarette kahvaltısının iki saat geç verilmesi ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi için başvurduğunda kötü muameleye maruz kalmasıdır.

 

29.  Öncelikle başvurucunun koluna takılan kelepçe nedeniyle sağ el başparmağında 3-4 cm'lik yaranın oluştuğu iddiası ele alınacaktır.

30.  2010 yılı KPSS'de örgütlü bir şekilde işlendiği öne sürülen resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında başvurucunun gözaltına alınması için evine gidilmiştir. Başvurucu, evinde bulunamamış, ancak arandığını öğrenince aynı gün avukatlarıyla birlikte emniyet müdürlüğüne giderek teslim olmuştur.

 

31.  Bu şekilde gözaltına alınan başvurucunun gözaltına alınmadan önce Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde saat 20.20’de adli muayenesi yaptırılmıştır. Bu muayenede başvurucuda herhangi bir darp ve cebir izinin bulunmadığı bildirilmiştir. Aynı soruşturma kapsamında başka şüphelilerin de nezarethaneye gelmesi üzerine bu kez tüm şüpheliler adli muayeneden geçirilmek üzere saat 22.30’da aynı Hastaneye götürülmüştür. Başvurucunun iki saat sonra neden tekrar adli muayeneden geçirilmek istendiği konusunda dosyada da başvuru formunda da bir açıklama bulunmamaktadır. Başvurucu ikinci kez hastaneye götürüldüğü sırada kendisine kelepçe takıldığını söylemiştir.

 

32.  Bu ikinci muayenede de başvurucuda darp ve cebir izi bulunmadığı bildirilmiştir. Bir gün sonra nezarethaneye gelen avukatları başvurucunun elindeki yarayı fark etmiş, nedenini sorduklarında başvurucu, ikinci kez hastaneye götürüldüğü sırada koluna takılan kelepçeden polislerin çekiştirmesi yüzünden yaralandığını açıklamıştır. Bu açıklama üzerine avukatları tutanak düzenlemiştir. 24/3/2015 tarihinde saat 22.22’de Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesince düzenlenen raporda başvurucunun sağ el baş parmak sırtında 3-4 cm'lik yara olduğu belirtilmiştir. Başvurucu, muayene eden hekime yaranın nedeninin koluna takılan kelepçe olduğunu ifade etmiştir.

 

33.  Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda; başvurucu her ne kadar kendi isteğiyle teslim olmuş ise de teslim olurken hangi suçtan arandığını bilmediği, örgütlü biçimde, topluca işlenen suçtan dolayı birçok şüpheliyle hastaneye götürüldüğü sırada kaçma tehlikesinin bulunduğu, başvurucudaki yaranın kolluğun kasıtlı bir davranışı neticesinde oluştuğunu ortaya koyan bir verinin olmadığı değerlendirmesi yapılmıştır. Öte yandan başvurucu, kelepçe takılması sırasında ve hastaneye getirilip götürülürken kolluğun insan onurunu zedeleyecek şekilde davranışına maruz kaldığını ileri sürmemiş; üçüncü kişilerin görmesini sağlamak kastıyla aleni olarak teşhir edildiği iddiasında bulunmamıştır.

 

34.  Başvurucunun diğer iddiası şeker hastalığına rağmen kahvaltısının iki saat geç verildiği ve bazı şahsi ihtiyaçlarının giderilmesi talebinin kötü muameleye maruz kalmasıyla neticelendiği hakkındadır. Başvurucunun bu iddiasının gerçeği yansıtmadığı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda yer verilen tutanaklarla ortaya konulmuştur. UYAP'ta başvurucunun kendisine verilen tabldot yemeği hastalığı nedeniyle kabul etmemesi üzerine avukatının başvurucuya tavuk, yeşil salata ve ayran verdiğini gösteren tutanak bulunmaktadır. İkinci bir tutanakta da başvurucunun yağ, bal ve reçeli hastalığından dolayı kabul etmediğinden gözaltındayken kendisine peynir, yumurta ve süt verildiği yazılıdır. Başvurucu bu tutanağı başvuru formuna eklememiştir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda belirtilen tutanaklara ve değerlendirmeye karşı başvurucunun bir itirazı bulunmamaktadır.

 

35.  Kötü muamele konusundaki iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt, yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar toplanırken tarafların takındıkları tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir kötü muamelenin varlığından bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

 

36.  Yukarıdaki açıklamalar da dikkate alındığında başvurucunun kahvaltısının kötü muamele amacıyla geç verildiğini kanıtlayacak herhangi bir unsur bulunmamaktadır.

 

37.  Anayasa Mahkemesinin soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından verilen kararları maddi vakıa yönünden inceleyerek bu mercilerin yaptıkları değerlendirmenin yerine kendisininkini ikame etme görevinin bulunmamaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 96). İlk derece yargı mercilerinin ulaştıkları sonuçlar Anayasa Mahkemesini bağlamamasına rağmen normal şartlar altında bu mercilerin maddi olaylara ilişkin tespitlerinden ayrılmak için gerekli olan kuvvetli bir neden gösterilmelidir. Somut olayda Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararındaki sonucun makul olmadığı söylenemeyecektir.

 

38.  Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

 

VI.  HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A.   Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 

B.   Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Süleyman Savat [2.B.], B. No: 2015/18154, 4/7/2019, § …)
   
Başvuru Adı SÜLEYMAN SAVAT
Başvuru No 2015/18154
Başvuru Tarihi 26/11/2015
Karar Tarihi 4/7/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltına alınırken takılan kelepçe yüzünden yaralanma ve şeker hastalığının belirtilmesine rağmen kahvaltının gecikmeli olarak verilmesi nedenleriyle yapılan şikâyetin kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 93
5237 Türk Ceza Kanunu 295
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi