TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
FATMA TAŞDEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/18372)
Karar Tarihi: 9/1/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M.Emin KUZ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1.Fatma TAŞDEMİR
2.Abdurrahman TAŞDEMİR
3.Fadile DOĞAN
4.Ferzende TAŞDEMİR
5.Fezile TAŞDEMİR
6.Hetem TAŞDEMİR
7.İhsan TAŞDEMİR
8.Mustafa TAŞDEMİR
9.Naime BAKIR
10.Nurcan TAŞDEMİR
11.Sevgi TOPÇU
Vekili
Av. Murat TİMUR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, zorunlu askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve bu ölüm olayına ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/11/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru dilekçesi ile ekindeki başvuruya konu soruşturma dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucular, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi 7. Hudut Alayı 6. Motorize Piyade Bölük Komutanlığı emrinde piyade er olarak askerliğini ifa ederken 23/12/2014 tarihinde yaşamını yitiren 1992 doğumlu S.T.nin annesi ve kardeşleridir.
7. Olay hakkında yürütülen soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre,S.T.nin 23/12/2014 tarihinde komutanları tarafından mevzilerde arandığı hâlde bulunamaması üzerine diğer piyade er olan Y.D.ye S.T.nin bomba atar mevziinde bulunup bulunmadığına bakması emredilmiştir. Y.D.nin mevziye gittiğinde S.T.yi dizleri karnına çekili, bacaklarının arasında tüfek olduğu hâlde duvara dayalı ve alnında kurumuş kan pıhtıları varken bulması ve bunu komutanlarına haber vermesi üzerine S.T.nin olay yerinde hayatını kaybettiği anlaşılmıştır.
8. Olay hakkında Van Jandarma Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) nöbetçi savcısı derhâl bilgilendirilmiştir. Askerî savcı tarafından olayın gecikmesinde sakınca bulunan hâllerden olduğu değerlendirilerek resen soruşturma başlatılmış, olay yerinin uzaklığı ve delillerin hemen toplanmasının gerekmesi nedeniyle Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) aynı gün talimat yazılmıştır.
9. Başsavcılık Olay Yeri İnceleme ekibiyle birlikte olay yerine gitmiştir. Olay yeri incelemesi raporuna göre Uzunsırt 6. Motorize Piyade Bölük Komutanlığı içindeki bomba atar mevzii olarak belirtilen 12 numaralı gözetleme mevziinde S.T. sağ tarafı üzerine yatar, elleri ve ayakları arasında ...25 seri numaralı piyade tüfeği bulunur vaziyettedir. Tüfek emniyeti, tek atım vaziyetinde açıktır ve S.T.nin sağ başparmağı tetiğin üzerindedir. Tüfeğin namlusu, S.T.nin çenesinin altında açılan ateşli silah mermi deliği içine 7 cm kadar girmiştir ve alnında ateşli silah mermi çekirdeği çıkış deliği bulunmaktadır. S.T.nin olay yerinden kaldırılmasını müteakip ayaklarının bulunduğu yerde 1 adet 5,56 mm çapında boş kovan görülerek muhafaza altına alınmıştır. S.T.nin yatağında, şahsi dolabında ve valizinde yapılan aramalarda olayı aydınlatabilecek herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır.
10. Olay yeri incelemesi işleminden sonra savcı, saat 15.00'te ölü muayene işlemi gerçekleştirmek üzere Yüksekova Devlet Hastanesine gelmiştir. Ölü muayene tutanağında; cesedin alın ve boğaz bölgesinde iki adet büyük yara olduğu, mandibulanın sol tarafında 5x7 cm boyutunda, alın bölgesinde ise 6x5 cm boyutunda açık yara olduğu, mandibulada muhtemel barut yanıkları bulunduğu, giriş deliğinin mandibulada, çıkış deliğinin ise alın bölgesinde olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kurşunun muhtemel güzergâhının sol göz orbitadan geçmesi nedeniyle sol gözün çökük olduğu, burun ve ağız boşluğunda kanamalar olduğu, vücudun diğer bölümlerinde herhangi darp veya cebir kaynaklı lezyon ya da bulguya rastlanmadığı, cesedin her iki elinde atıştan kaynaklanan sıçramayla oluşmuş kan izleri olduğu belirtilerek muhtemel ölüm sebebinin ateşli silah yaralanması olduğu ve kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için klasik otopsi yapılması gerektiği tespitlerinde bulunulmuştur.
11. Kesin ölüm sebebinin tespiti için Van Asker Hastahanesinde askerî savcı nezaretinde yapılan klasik otopsiye dair raporda, cesedin çenesinin hemen altında, lareksin 5 cm kadar üstündeki bir alanda 4 cm çapında etrafında düzensiz yara dudakları izleri, çevresinde ise yoğun is, barut ve alev yanığı bulunan harp silahı mermi çekirdeği giriş yarası bulunduğu, frontal ortada ise 3 cm çapında, yara dudaklarında düzensizlik görülen harp silahı mermi çekirdeği çıkış yarasının var olduğu, dış muayene sonucu darbedildiğine dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı tespitlerine yer verilmiştir. Rapora göre kesin ölüm sebebi harp silahı yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve dış kanamadır. Cesetteki bir adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarasının tek başına ölümü meydana getirir nitelikte olduğu, atışın aşağıdan yukarı, hafif arkadan öne seyirli ve bitişik atış mesafesinden olduğu raporda belirtilmiştir.
12. Klasik otopsi sırasında cesetten alınan kan, safra sıvısı ve idrar örnekleri üzerinde yapılan toksikolojik inceleme sonucu Erzurum Adli Tıp Grup Başkanlığınca hazırlanan raporda materyaller üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı madde yahut alkole rastlanmadığı ifade edilmiştir.
13. Olay yeri incelemesi sonucunda S.T.ye verilen ve daha sonra muhafaza altına alınan piyade tüfeği ve bir adet boş kovan ile S.T.den alınan atış artığı ve svap kiti ile üzerinden çıkarılan kamuflajlı alt üst elbise ve hücum yeleği kriminal inceleme için Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı ile Van Jandarma Kriminal Laboratuar Amirliğine gönderilmiştir.
14.Piyade tüfeğiyle boş kovan üzerinde yapılan ekspertiz incelemesi sonucu tüfeğin sağlam ve işler durumda olduğu, normal olarak fişekleri patlattığı, bir adet boş kovanın ...25 seri numaralı piyade tüfeğinden atılmış olduğunun tespit edildiği raporlanmıştır.
15.S.T.den alınan svap örnekleri üzerinde yapılan ekspertiz incelemesinde ise atış artıkları bulunmuş, yine hücum yeleğinin önü ile üst kamuflajın ön ve kol bölgeleriyle pantolonun ön bölgesinde atış artıklarına rastlanmıştır.
16.Olaya ilişkin olarak on kadar tanığın beyanı Askerî Savcılık tarafından alınmış olup S.T.nin cesedini bulan er Y.D.nin 6/1/2015 tarihinde alınan beyanının ilgili kısımları şöyledir:
"Ben olay tarihinde ve halen Hakkari, Yüksekova 7. Hd. A. Uzunsırt 2. Hd. Tb. 6. Hd. Bl. K.lığı emrinde görev yapıyorum. ... [S.] uzman beni görünce [S.T.yi] görüp görmediğimi sordu. Ben de görmediğimi söyledim. [S.] uzman da bana mevziilere baktıklarını, bomba atar mevzisine gidip [S.nin] orda olup olmadığına bakmamı emretti. Ben de bunun üzerine yaklaşık 20-30 metre mesafedeki bomba atar mevzisine bakmaya gittim. İçeri girdiğimde [S.nin] sağ yanının üzerine doğru duvara dayandığını, dizlerinin kendisine çekili olduğunu bacak arasında tüfek olduğunu, alnında kurumuş kan pıhtıları olduğunu gördüm. Zaten manzarayı görünce korkup hemen dışarı çıktım ve [S.] uzmana [S.nin] yerde yattığını ve başında kan olduğunu belirterek "kendisini vurmuş herhalde komutanım" dedim. [S.] uzman da bunun üzerine bana koş bölük komutanına haber ver deyince hızlıca bölük komutanının odasına gittim...
...[S.] ile çok fazla samimiyetim yoktu. Niçin intihar ettiğini bilemiyorum. Fakat sonradan arkadaşlarının dediğine göre, acemi birliğinde babası vefat etmiş, annesi de rahatsızmış yine ağabeyleri annesine bakmadığı için bu duruma üzülüyormuş. ... Komutanlarımız sorunlarımızla ilgilenmektedirler. Herhangi bir rütbeli komutanla sorun yaşadığına da şahit olmadım..."
17. Askerî savcı, aynı yerde 2. Kol komutanı olarak görev yapan Piyade Üsteğmen S.K.nın beyanını 12/1/2015 tarihinde almıştır. Beyanın ilgili kısımları şöyledir:
"Ben müteveffayı tanırım. Kendi emrimde olan askerdi. ... Birlik içerisinde herhangi bir üstü, astı ve arkadaşıyla problemi yoktu. Kendisi ile bir kaç kez hem ast üst ilişkisi içerisinde hem de arkadaşça sohbet ettim ve mülakat yaptım. ... Kendisinin sadece ailevi problemi vardı. Kendisi anlattığına göre, kendisi acemi eğitimindeyken ... Babasını kaybetmiş ve annesinin de hasta olduğunu söylemişti. Ayrıca ağabeylerinin de annesine bakmadığını beyan etmişti ve hatta kendisine ağabeylerini arayabileceğimizi söyledim ancak kendisi onlarla konuşmak ve görüşmek istemediğini söyledi. Kendisiyle Ağustos ayından beri birlikteyiz, birlik komutanı yani unsur komutanı olarak kendisiyle her gün konuşurduk. ... Müteveffa ile konuşmalarımızda kendisinin geceleri rüyasında sürekli olarak babasının gördüğünü, bu sebeple sıkıntılarının olduğunu ve kendisini iyi hissetmediğini söylemişti. Ben de kendisine 'istersen seni hemen hastaneye sevk edebilirim' dedim. Bir kaç kez reddetti ... Kendisiyle izin dönüşü yaklaşık vefat olayından iki buçuk ay kadar önce görüştüğümde babasıyla ilgili rüyalarının devam ettiğini ve yine aynı annesiyle ilgili rahatsızlıklarının devam ettiğini, bu sebeple kendisini iyi hissetmediğini beyan etmişti. Ben de bunun üzerine kendisinin hastaneye sevk işlemini yapmıştım ve hastaneden de hakkında [düzenlenen] 'uyum problemi yaşadığını, RDM takibinin ve pasif görevlerde istihdamının uygun olacağını, herhangi bir ciddi boyutta psikolojik rahatsızlık tanımlanmadığı' hakkındaki raporu gördüm. Kendi istediği tüm tarihlerde ve zamanlarda RDM'ye veya hastaneye sevk edilmiştir. Kesinlikle herhangi bir şekilde rahatsızlıklarından dolayı hastaneye gönderilmeme gibi bir durumu olmamıştır. Kendisinin hastaneden dönmesine müteakip, benim sürekli olarak nizamiye bölgesi ve geçiş güzergahında arama faaliyeti yapan jandarma ekiplerinin emniyetini sağlamaya yönelik günlük fiili görev yerime kendisini de bizzat yanıma aldırdım. ..."
18. Askerî savcı, aynı yerde bölük komutanı olarak görev yapan Piyade Yüzbaşı H.K.nın beyanını 16/3/2015 tarihinde almıştır. Beyanın ilgili kısımları şöyledir:
"... 6'ncı.Mot.P.BI.K.lığı emrinde Bölük Komutanı olarak görev yapıyorum. Uzun sırt Üst Bölgesinde görev yaptığımız için bölge şartları nedeniyle gece görev yapıyorum. Sabah saat 06:00 sıralarında istirahata çekiliyorum. Olay günü de aynı şekilde istirahat halindeyken tam saati hatırlamıyorum fakat ayak seslerinden odama birisinin geldiğini anladım. Kapı çalınınca içeri P.Er [Y.D.] isimli asker geldi ve telaşlı bir şekilde [S.T.nin] kendini vurduğunu söyledi. Bunun üzerine terliklerimle olay yeri olan 12 numaralı bomba atar mevzisine doğru koşmaya başladım. Ben olay yerine vardığımda mevziin önünde sadece P.Uzm.Cvş.[S.Y.] vardı. Başka kimse yoktu. Nöbet mevzisine girdiğimde içeride köşe kısımda çuvalların üzerinde [S.nin] sağ tarafına doğru düşmüş olduğunu bacağının arasında tüfek olduğunu, yerde ve başında kan olduğunu gördüm. Dışarı çıkarak Acil Tıp Teknisyeni olan askerin çağrılmasını emrettim. Kısa bir süre sonra ATT olan P.Onb. [G.Ş.Ş.] geldi ve mevziiye girerek müdahalede bulundu kontrol yaptıktan sonra nabzının atmadığını söyledi. Ben zaten bu sırada olayı amirlerime ve 112'yi arayarak bildirmiştim. ... Bunun üzerine olay yerini emniyete alıp kimsenin girmemesini sağladım...
Normalde [S.] nizamiyede görev yapan bir askerimizdi. Bomba atar mevzisinde zaten gündüzleri nöbet tutulmaz. Sadece geceleri tutulur. Yani [S.nin] görevli olduğu bir yer değildi. Ölüm olayın olduğu günün 3-4 gün öncesinde [S.] 6 Nolu mevziide gece görev yapıyordu. Bu sırada arkadaşlarına kendisini vuracağına dair bazı şeyler söylemiş. Bu benim kulağıma gelince Takım Komutanı olan [S.] Ütğm. ile birlikte [S.] ile görüştük. ...babasının ölmesi nedeniyle annesinin yalnız kaldığını, annesiyle ilgilenemediği için kendisini aciz hissettiğini söyledi. ... Bu görüşmede yine gece gözümün önüne annesinin geldiğini bu nedenle gündüze geçmek istediğini söyledi. Ben de muvazzaf subay olan [S.] Ütğm'nin kontrolünde olsun düşüncesi ile onun koluna görevlendirdim...
... Olaydan bir süre önce izinden döndükten sonra [S.] Yüksekova KTM'de iken RDM uzmanı ile görüşmüştü. Bunun üzerine kendisi Van Asker Hastanesine sevk edilmiş. Van Asker Hastanesinde Psikiyatri Uzmanına muayene olmuş. İzinden döndükten sonra bu belgeleri bana göstermişti. Bu belgede de aktif intihar düşünce[si] olmadığına dair kayıtlar vardı. RDM takibiyle takibini sağlıyorduk. Birliğinde Can Dostu sistemiyle askerlerin takibini yapmaya çalışıyorum...
... Van Asker Hastanesine gitmişti. ... [S.] hakkında Psikiyatri Uzmanı tarafından düzenlenmiş raporda özellikle silah kullanmamasına dair bir kayıt olmaması ve bölge şartları nedeniyle her an bir saldırı ihtimalinin bulunması nedeniyle [S.ye] silah verilmiştir. Hakkında Silah Kullanamaz raporu olan askerleri zaten biz İstanbul'daki birliğimize gönderiyoruz. Üst Bölgesinde tutmuyoruz. Üs Bölgelerinde genel olarak pasif görev olarak nitelendirebileceğimiz bir görev çok fazla yoktur. En fazla yemek yapmayı becerebilen bir kişi ise fırına ve mutfağa verebiliyoruz. Diğer askerlerimiz aktif olarak görev yapmaktadır. Açıkçası mutfak da görev yapan askerde dahi bölge şartları nedeniyle silah bulunması zorunludur..."
19. Müteveffanın arkadaşı olan aynı yerde piyade er olarak askerliğini ifa eden Ş.K.nın askerî savcı tarafından alınan 9/1/2015 tarihli beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"... Acemi birliğindeyken babası vefat etmişti. Bu nedenle izne gidip gelmişti. Ben kendisinin yakın arkadaşı olduğum için bu ölüm olayından önceki [S.nin] davranışlarıyla babasının vefatından sonraki davranışlarının değiştiğini söyleyebilirim. ... İntihar etmeden yaklaşık 5-6 gün önce de bir mevzide başına silah dayadığını arkadaşlar görmüşler. Sonrasında takım komutanımız [S.K.] üsteğmen kendisiyle konuşmuştu. Ben de o sıralar yanlarındaydım. ... Kendisini teselli etti. ... [S.] üsteğmende 'ölenle ölünmez, bu şekilde davranma' şeklinde konuşup onu kendisinin de gündüz bulunduğu nizamiyede göz önünde olsun diye görevlendirmişti..."
20. Askerî savcı 26/2/2015 tarihinde, S.T.nin ağabeyi başvuruculardan İhsan Taşdemir'in de beyanını almıştır. Ağabeyi beyanında özetle kendisiyle görüşmesinde arkadaşlarıyla ya da komutanlarıyla bir sıkıntısı olduğundan bahsetmediği hâlde annesiyle yaptığı bir görüşmede bir komutanla problem yaşadığını söylediğini, kardeşinin intihar ettiğini düşünmediğini, olayla ilgili şüpheleri bulunduğunu belirtmiştir.
21. Başvuru formu ekinde sunulan olaya dair hazırlanan bir bilgi notunda S.T.nin Rehabilitasyon ve Danışma Merkezi (RDM) tarafından takip edildiği, izin dönüşünde alayda doktor ve RDM uzmanı tarafından muayene edildiği, uyum sorunu tanısıyla RDM uzmanı tarafından Van Asker Hastanesine sevkedildiği, 1/12/2014 tarihinde burada uzman doktor tarafından yapılan muayene sonucu hazırlanan raporda özetle intihar eğiliminin olmadığı, temel bir psikiyatrik sorununun bulunmadığı ve uyum sorunu olduğunun belirtildiği, silah kullanmamasına dair bir ibarenin raporda yer almadığı, gece uçaksavar nöbetçisiyken bölük komutanının aldığı tedbirle gündüz nizamiye ani müdahale kuvvetinde görevlendirildiği, can dostu teşkilatına dâhil edilerek iki piyade erin can dostu olarak belirlendiği tespitlerine yer verilmiştir.
22. Başvuru formu ekinde sunulan Muayene Öncesi Görüşme ve Ruhsal Değerlendirme Formu'nda S.T.nin bir yıldır esrar kullandığının belirtildiği, 27/11/2014 tarihli Danışma Özet Formu'nda ailevi sorunlarını dile getiren ve bu nedenle olumsuz duygular yaşadığını ifade eden personelin uyum bozukluğu yaşadığı değerlendirilerek kendisine öfke kontrolü ve stresle başa çıkma yollarının anlatıldığının not alındığı görülmüştür.
23. Van Asker Hastanesi Psikiyatri Polikliniğince yapılan muayene sonucu düzenlenen 1/12/2014 tarihli rapor şöyledir:
"AKTİF HOMİCİDAL SUİCİDAL DÜŞÜNCE YOK. HASTADA PRİMER BİR PSİKİYATRİK RAHATSIZLIK OLMAYIP, SORUNLARI NEDENİYLE UYUM PROBLEMLERİ YAŞAMAKTADIR. HASTANIN CİTOLES 5 MG TB ... KULLANMASI, BİR AY SONRA AYRINTILI KITA İŞLEVSELLİK FORMU İLE KITASI HASTANESİ PSİKİYATRİ BÖLÜMÜNE SEVKİ.CAN DOSTU SİSTEMİ İLE YAKIN TAKİBİNİN SAĞLANMASI. RDM TAKİBİ, PASİF GÖREVLERDE İSTİHDAMI.BİRLİK KOMUTANLIĞINCA UYUM ARTIRICI TEDBİRLER ALINMASI. SOSYAL ALANLARDAKİ SORUNLARINA YÖNELİK KITASI RDM VE BİRLİK KOMUTANLARINCA ÇÖZÜM YOLLARININ ARAŞTIRILMASI. MORAL VE MOTİVASYON YÖNÜNDEN BİRLİK KOMUTANLIĞINCA GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI UYGUNDUR."
24. Askerî Savcılık soruşturma kapsamında elde ettiği yeminli tanık beyanları, ölü muayene ve otopsi raporları, olay yeri inceleme raporu, kriminal raporlar, olay yeri fotoğrafları ve tüm dosya kapsamını değerlendirerek S.T.nin ölümünde illiyet bağı oluşturacak şekilde, herhangi bir kimseden kaynaklanan ihmalî ya da kasıtlı bir davranışın saptanmadığı, şahsın psikolojik durumunun da etkisiyle herhangi bir kimsenin tesiri altında kalmadan intihar ettiği kanaatine varmış; 24/7/2015 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
25. S.T.nin yakınları tarafından bu karara itiraz edilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığı Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Askerî Mahkemesi 15/10/2015 tarihli kararla itirazın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Dosya kapsamında mevcut tüm kriminal ve adli tıp raporları, tüfek zimmet belgesi, tanık beyanları ve sair deliller bir bütün halinde gözetildiğinde, olayda kullanılan tüfeğin müteveffaya zimmetli ve olay yerinde bulunan kovanın arızası bulunmadığı tespit edilen bu tüfekten atılmış olması, atışık bitişik atış mesafesinden gerçekleştirilmesi yanında, herhangi bir kimsenin müteveffayla husumeti, bu itibarla onu öldürmek için bir sebebi olduğuna, olayın gerçekleştiği mevzide olay esnasında başka bir kimsenin bulunduğuna, kendisine zimmetli tüfeği başkasının aldığına ve bu suretle müteveffayı öldürdüğüne ilişkin de hiçbir emare bulunmaması karşısında, müteveffanın ölümünün kendi eylemi neticesinde gerçekleştiği, bunun aksini düşündürebilecek hiçbir delil olmadığı, aldırılan kriminal ve adli tıp raporları ile toplanan diğer delillerin yeterli nitelikte olduğu, verilen talimat üzerine C. Savcılığınca olay yeri incelemesi de yapıldığı cihetle tekrar bir keşif işlemine de gerek bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan, ... birlik k.lığının idari tedbir mahiyetinde müteveffayı RDM takibine aldığı, akabinde müteveffanın Van Asker Hastanesine sevkinin sağlanarak psikiyatri uzmanınca muayene edildiği, psikiyatri uzmanınca düzenlenen tedavi kararında, müteveffanın silah kullanımıyla ilgili bir hususa yer vermemiş ve aktif intihar düşüncesinin olmadığına dair tespit yapmış olması karşısında, ... müteveffanın tedbiren gündüz nizamiye nöbetçisi olarak görevlendirildiği, olayın yaşandığı birliğin konuşlu olduğu yer itibariyle ve Van Asker Hastanesincedüzenlenen tedavi kararında bu yönde açık bir tavsiye olmaması karşısında,müteveffadan tüfeğinin alınmasının da birlik k.lığından beklenemeyeceği, böylesi bir durumun hem birlik hemmüteveffanın emniyetini tehlikeye sokabileceği, bu itibarlabirlik k.lığı personelinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdikleri, gerekli idari tedbirleri aldıkları cihetle söz konusu kararın usul ve yasaya uygun olduğu..."
26. Bu karar 9/11/2015 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir.
27. Başvurucular 26/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
28. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile Merkezî Nüfus İdare Sistemi sorgulamasına göre başvuruculardan Sevgi Topçu bireysel başvuru tarihinden sonra 27/7/2017 tarihinde vefat etmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 9/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
30. Başvurucular, yakınları olan S.T.nin askerlik hizmetini ifa etmekte iken ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirmesi üzerine başlatılan ceza soruşturması sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini,oysa psikolojisinin bozulduğu tespit edilen S.T.ye -verilmemesi gerekirken- silah verildiğini, ölenin kasti olarak cezalandırıldığını, daha önce başına silah dayaması nedeniyle görevinin değiştirildiğini, bu durumun da tüm askerler önünde açıklandığını,müteveffanın yaşamının korunması için üstleri tarafından gerekli önlemlerin alınmadığını, kişinin yaşamının kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı devlet tarafından korunamadığını ve ölümünde şüphe olduğunu ileri sürerek çeşitli anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Başvurucu Sevgi Topçu Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi" kenar başlıklı 48. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"(5) Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir."
32. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin ilgilikısmı şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
...
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir."
33. Müteveffanın kız kardeşi olan başvurucu Sevgi Topçu'nun bireysel başvuru tarihinden sonra 27/7/2017 tarihinde yaşamını yitirdiği anlaşılmıştır. Başvurucu Sevgi Topçu yönünden başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvuru yapılmasından sonra vefat eden başvurucu Sevgi Topçu yönünden düşme kararı verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
2. Diğer Başvurucular Yönünden
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, temel olarak yakınlarının yaşamının korunmadığını ve ölümüyle ilgili etkili soruşturma yürütülmediğini iddia etmektedir. Bu sebeple başvurucuların diğer haklar ile bağlantı kurularak ileri sürdükleri iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir. Başvurucular her ne kadar başvuru formunda ölümün şüpheli olduğunu da belirtmişlerse de soyut bir biçimde bahsedilen iddiaya hiçbir açıklama yapmadıkları, dolayısıyla iddialarını açıklama yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gözetilerek temellendiremedikleri bu iddia açısından somut başvuruda herhangi bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
36. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, birinci başvurucunun oğlu, diğer başvurucuların kardeşidir. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
37. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
38. Kasıtlı bir eylem sonucu ölüm olayı meydana geldiğinde devlet, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân sağlayacak nitelikte cezai soruşturma yürütmekle yükümlüdür (benzer yöndeki karar için bkz. Hülya Karadeniz, B. No: 2015/19340, 27/6/2018, § 59).
39. Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
40. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin olduğu yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri gözardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -bireyler kendi inisiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsun- insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi, hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması 17. maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 59-62).
41. Bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zorunlu askerlik hizmeti için de geçerli olan bu yükümlülüğün ortaya çıkması için askerî mercilerin kendi kontrolleri altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk olduğunu bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek, böyle bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden beklenen her şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekir. Ancak özellikle insan davranışının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate alınarak pozitif yükümlülük; yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanmamalıdır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede, basit bir ihmali veya değerlendirme hatasını aşan bir kusurun askerî yetkililere atfedilebilip atfedilemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 74).
42. Askerlik yükümlülüğü kapsamında yürütülen bazı eylem ve etkinliklerin doğasına ve insan unsuruna bağlı olarak ortaya çıkan risk seviyesine uygun şekilde yaşamı koruyucu yasal ve idari düzenlemelerin bulunması gerekmektedir. Devlet, askerlik görevini zorunlu kıldığı için özellikle silahların kullanımı konusunda büyük bir titizlik göstermeli; psikolojik sorunları olan askerlerin tedavi edilmesini ve onlara yönelik uygun tedbirlerin alınmasını sağlamalıdır. Oluşturulan yasal ve idari düzenlemelerde, askerlik yaşamının doğasında var olan tehlikelerle karşı karşıya bulunan askerlerin etkin bir şekilde korunmasını sağlayan uygulamaya ilişkin tedbirlerin ve emir komuta zinciri içinde yer alan sorumlular tarafından işlenebilecek kusur ve hataların tespit edilmesini sağlayacak usullerin öngörülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede askere alım sırasında kişilerin uygun denetimlerden geçirilmesi,askerlik öncesinde ve sırasında kişilere gerekli denetim ve müdahalelerin yapılması büyük önem taşımaktadır (Sadık Koçak ve diğerleri, §§ 75, 76).
43. Başvuru formu ve eklerinde, başvurucuların oğlu veya kardeşi olan S.T.nin üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı olarak öldürüldüğünü ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi etkili bir şekilde yürütülen ceza soruşturması neticesinde olayın cinayet olduğunu ortaya koyan bir veri de tespit edilememiştir.
44. Diğer yandan, incelenen bilgi ve belgelerden başvurucunun yakınlarının vefatında askerî yetkililerin muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali ya da mesleki ödevlerine açıkça aykırı davranarak S.T.nin ölümüne sebebiyet vermeleri gibi bir durumun da bulunmadığı değerlendirilmiştir.
45. Bu durumda Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü, somut olayda mağdura idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tam yargı davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir.
46. Nitekim Anayasa Mahkemesi, askerde intihar eden kişilerin yakınları tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılan tam yargı davalarında idarenin kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve ölen kişinin yakını/yakınları lehine belli bir miktar tazminata hükmedilmesi hâlinde yaşam hakkı yönünden mağduriyetin ortadan kalkabileceğini önceki birçok kararında ifade etmiştir (Abdullah Doğan ve Meryem Doğan, B. No: 2014/129, 29/9/2016 §§ 33-54; Aysel Yılmaz ve diğerleri, B. No: 2014/6927, 29/9/2016, §§ 37-55).
47. Somut olayda başvurucular, yakınları olan S.T.nin ölümü hakkında Askerî Savcılıkça yürütülen ceza soruşturmasından sonra bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Başvurucular, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiklerine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamışlardır. Bu durumda yaşam hakkının korunamadığına ilişkin şikâyetler yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer başvurucular yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurucu Sevgi Topçu yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
2. Diğer başvurucular yönünden kişinin yaşamının kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı korunamadığı belirtilerek ileri sürülen yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 9/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.