logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Akgün Canal [2.B.], B. No: 2015/18748, 24/5/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AKGÜN CANAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/18748)

 

Karar Tarihi: 24/5/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Heysem KOCAÇİNAR

Başvurucu

:

Akgün CANAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, ekonomik değere ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi nedeniyle kararların icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/11/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Alacak İsteğine İlişkin Yargılama Süreci

6. İller Bankası A.Ş. (Banka) Hatay ili Dörtyol ilçesi Kuzuculu-Yeşil-Altındağ İçme Suyu İnşaatı işini ihaleye çıkarmış ve başvurucunun murisi Ö.C. sunmuş olduğu teklifle ihaleyi almıştır.

7. İhale gereğince taraflar arasında 18/12/1996 tarihli sözleşme imzalanmıştır.

8. Başvurucunun murisi 17/8/1998 tarihli dava dilekçesiyle ihale öncesinde inşaat işini üstlendiği bölgenin terör bölgesi olduğu hususunda bilgilendirilmediği gibi idare tarafından gerekli tedbirlerin de alınmadığını, makine ve ekipmanını işin yapılacağı sahaya nakletmesine rağmen güvenliğin sağlanamaması nedeniyle işe başlayamadığını ve 6/5/1998 tarihinde teröristler tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucunda sahada bulunan makine ve ekipmanın tahrip edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 25.000.000 TL (eski TL) maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

9. Başvurucunun murisi talep ettiği maddi tazminat miktarını ek dava ile 151.754.924.000 TL artırmış, hukuki ve fiilî irtibat nedeniyle davalar birleştirilmiştir.

10. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/10/1999 tarihli karar ile davacının proje dışı yol yapımı ve boru ferşiyatından kaynaklanan toplam 67.136.689.000 TL maddi zararının davalı kurumdan tahsiline karar vermiş, diğer taleplerini reddetmiştir.

11. Karar taraflarca temyiz edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 13/4/2000 tarihli kararla davacının temyiz itirazlarının reddine karar vermiştir. Davalı Bankanın bir kısım temyiz itirazlarını haklı bulan Daire, proje dışı yol yapımından kaynaklanan alacağın usulüne uygun olarak belirlenmediğine, davalı idarenin hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının karşılanmadığına ve yapılan işin varlığı ve metrajı taraflar arasında çelişkili olduğundan mahallinde keşif yapılması gerektiğine işaret ederek hükmün bozulmasına karar vermiştir.

12. Başvurucunun murisi olan davacı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 27/9/2000 tarihli kararında davacının makine ve ekipmanının teröristlerce yakılmasından kaynaklanan alacağa ilişkin karar düzeltme isteğini yerinde bulmuş ve gerekli araştırma ve incelemenin yapılması amacıyla hükmün bu kısmını da bozmuştur.

13. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi bozmaya uymuş ve 19/7/2001 tarihli kararı ile proje dışı yol yapımından kaynaklanan 14.860.170.000 TL'nin tahsiline, boru ferşiyatından kaynaklanan alacak isteğinin ise reddine karar vermiştir. Mahkeme aynı kararda makine ve ekipmanın yakılmasından kaynaklanan tazminata ilişkin karar düzeltme isteği üzerine verilen bozma kararına karşı direnmiştir.

14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) 6/2/2002 tarihli kararla direnmeye konu makine ve ekipmanın teröristlerce yakılmasından kaynaklanan zarar istemine ilişkin direnme kararını bozmuş ve diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyayı Yargıtay 15. Hukuk Dairesine göndermiştir.

15. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 30/5/2002 tarihli kararıyla ilk derece mahkemesinin proje dışı yol yapımından kaynaklanan 14.860.170.000 TL ödenmesi ve boru ferşiyatından kaynaklanan tazminat isteğinin reddine ilişkin 19/7/2001 tarihli kararının onanmasına ve direnme kararına konu tazminat isteği yönünden bozma çerçevesinde yargılama yapılmak üzere dosyanın mahalline iadesine karar vermiştir.

16. Başvurucunun murisi olan davacı, boru ferşiyatından kaynaklanan 51.518.286.000 TL alacak isteği yönünden karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 16/1/2003 tarihli kararıyla bu talebi reddetmiştir.

17. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi bozmaya uyarak makine ve ekipmanın teröristlerce yakılmasından kaynaklanan alacak talebi yönünden yargılamaya devam etmiştir. Mahkeme yargılama sonucunda 2/6/2005 tarihli kararla 60.000.000.000 TL alacağın değişen oranlarda avans faizi ile davalı Bankadan tahsiline karar vermiştir.

18. Temyiz edilen hüküm, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 9/3/2006 tarihli kararı ile onanmış ve karar düzeltme isteğinin 16/10/2006 tarihinde reddiyle kesinleşmiştir.

B. Alacağın İcrasına İlişkin Yargı Süreci

19. Başvurucunun murisi Ö.C. 12/11/1999 tarihinde Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/1999 tarihli kararına dayalı olarak davalı kurum hakkında 67.136.689.000 TL asıl alacak, 69.527.858.745 TL işlemiş faiz ve vekâlet ücretinden oluşan toplam 138.353.597.592 TL ödenmesi talebiyle icra takibi başlatmıştır.

20. İcra takibine dayanak kararın bozulmasından sonra aynı mahkeme tarafından verilen 19/7/2001 tarihli karar icra dosyasına sunulmuştur. Borçlu Banka dosyaya sunulan ikinci karar üzerine 14.860.170.000 TL asıl alacak üzerinden hesaplanan 53.929.812.000 TL'yi alacaklı tarafa ödemiştir.

21. Başvurucunun murisi aynı icra takibi üzerinden 30/1/2003 tarihinde asıl ve işleyen faiz alacağı olarak toplam 247.017.458.457 TL'nin ödenmesi talebinde bulunmuştur. Borçlunun şikâyeti üzerine Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi icra takibinin dayanağı olan 19/7/2001 tarihli kararda hüküm altına alınan 14.860.170.000 TL alacağı esas almış ve yapmış olduğu değerlendirmede 30/1/2003 tarihi itibariyle bakiye borcun 9.334.043.028 TL olduğu tespitini yapmıştır. Karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Borçlu anılan miktarı icra dosyasına yatırmıştır.

22. Başvurucunun murisi, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat ile 14/10/1999 tarihli kararda hükmedilen 67.136.689.000 TL alacaktan proje dışı yol yapım bedeli olarak belirtilen 15.618,40 TL'lik kısmı düşüldükten sonra kalan 51.518,28 TL alacak miktarının kesinleştiğine dair şerh verilmesini istemiştir. Mahkemece bu isteğin kabulüyle 5/5/2008 tarihinde ilgili karara düşülen şerh, itiraz üzerine 27/5/2008 tarihinde iptal edilmiştir.

23. Kesinleştirme şerhi verilip bu şerh henüz iptal edilmeden önce başvurucu murisi şerhte belirtilen 51.518,28 TL alacak üzerinden asıl ve işlemiş faiz alacağı olarak toplam 698.036,59 TL ödenmesi talebinde bulunmuştur. İcra müdürlüğü anılan miktarı içerir 13/5/2008 tarihli muhtırayı borçluya göndermiştir. Borçlu, işlemi şikâyet etmiş; Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi 21/1/2009 tarihli karar ile 698.036,59 TL ödenmesine dayanak yapılan kesinleştirme şerhi daha sonradan iptal edildiğinden ve takibin dayanağı olan mahkeme kararında hüküm altına alınan 14.860,17 TL üzerinden hesaplanan borç miktarı da icra takibi sırasında borçlu tarafından ödendiğinden şikâyetin kabulüyle 13/5/2008 tarihli muhtıranın iptaline karar vermiştir. Karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

24. Başvurucunun murisi 5/5/2008 tarihli kesinleştirme şerhine dayanarak borçluya icra müdürlüğü vasıtasıyla 13/5/2008 tarihli muhtıranın içeriği ile benzer şekilde 17/6/2008 tarihinde ikinci bir muhtıra göndermiştir. Borçlunun şikâyeti üzerineAnkara 9. İcra Hukuk Mahkemesi, 19/10/2010 tarihli kararıyla daha önceki kararındaki gerekçeye atıf yaparak şikâyetin kabulüne karar vermiş ve muhtırayı iptal etmiştir. Karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

C. Tazminat Davalarına İlişkin Yargılama Süreci

25. Başvurucunun murisi 17/10/2011 tarihli dilekçesiyle, Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 21/1/2009 ve 19/10/2010 tarihli kararlarını veren hâkimler ile bu kararların temyiz ve karar düzeltme incelemesinde görev alan Yargıtay daire başkanı ve üyelerinin verdikleri bu kararlarla daha önceden lehine kesinleşmiş bulunan hükmü hukuka aykırı olarak ortadan kaldırdıklarını ve bunun sonucunda kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek ihlalin tespiti ve manevi tazminata karar verilmesi talebiyle, ilgili hâkimlere karşı dava açmıştır. Başvurucu aynı dilekçede ayrıca, kesinleştirme şerhine ve bu şerh üzerine yapılan icra müdürlüğü işlemlerine karşı şikâyet yoluna giden Banka'yı da aynı nedenlerle sorumlu tutmuş ve davalı olarak göstermiştir.

26. Yargıtay HGK (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) yapmış olduğu yargılama sonucunda16/12/2011 tarihli kararla davanın usulden reddine karar vermiştir. Aynı kararda ayrıca, Banka'ya yönelik davaya ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağından tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar vermiştir. Yargıtay HGK tefrik edilen dosya yönünden yapmış olduğu yargılamada 16/12/2011 tarihli kararla dava dilekçesinin görev yönünden reddiyle dosyanın talep hâlinde görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

27. Başvurucu murisi Yargıtay HGK'nıniki kararını temyiz etmiş, Yargıtay Büyük Genel Kurulu 21/1/2013 tarihli kararları ile iki kararı da onamıştır.

28. Talep üzerine kişilik haklarına saldırı iddiasıyla Banka aleyhine açılan davada yargılamaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilmiştir. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 17/6/2014 tarihli kararıyla davalı Banka'nın eylem ve işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir. Hüküm Yargıtay denetiminden geçerek 29/9/2015 tarihinde kesinleşmiştir.

29. Nihai karar 3/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 30/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

30. Mahkemenin 24/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

31. Başvurucu, murisi tarafından Banka aleyhine açılan davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/1999 tarihinde toplam 67.136,68 TL alacağı hüküm altına aldığını, kararın temyizi üzerine bu alacağın proje dışı yol imalatından kaynaklanan 15.618,40 TL'lik kısmı bozmaya konu edilmekle, bozma dışında kalan 51.518,28 TL'lik kısım yönünden alacağın kesinleştiğini, ancak icra takibine rağmen kesinleşen alacağın tahsilinin mümkün olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu çerçevede başvurucununyukarıda yer verilen şikâyetlerinin özünün kesinleşmiş yargı kararının uygulanmaması hususuna ilişkin olduğu görüldüğünden belirtilen ihlal iddiası niteliği gereği kararların icrası hakkı yönünden incelenmiştir.

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

34. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

35. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:

"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."

36. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).

37. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).

38. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkeme hakkıdır. Mahkeme hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması "mahkeme hakkı" kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde "mahkeme hakkı" da anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).

39. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili olup olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım, § 29).

40. Somut olayda başvurucu, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/1999 tarihli kararının murisi lehine 51.518.28 TL'nin avans faizi ile birlikte ödenmesi hükmünü içerdiğini ileri sürmektedir. Bu itibarla anılan kararın icra edilip edilmediği noktasındabaşvuruya konu mahkeme kararının icrası mümkün olan kararlardan olup olmadığı irdelenmelidir.

41. Anılan kararda hükmedilen tazminat miktarı proje dışı yol yapımı ve boru ferşiyatından kaynaklanan alacak kalemlerinin toplamından oluşmaktadır. Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi tarafından 13/4/2000 tarihinde bozulmuş ve bozma doğrultusunda yeniden yargılama yapılmak üzere dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. İlk derece mahkemesi bozmaya uyarak yaptığı yargılama sonucunda 19/7/2001 tarihli kararı ile proje dışı yol yapımından kaynaklanan 14.860.170.000 TL'nin tahsiline ve boru ferşiyatından kaynaklanan alacak isteğinin reddine karar vermiştir.Anılan karara yönelik temyiz ve karar düzeltme istekleri Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30/5/2002 tarihli onama ve 16/1/2003 tarihli karar düzeltme isteğinin reddine dair kararlarıyla reddedilmiştir.

42. Başvurucunun murisi, 14/10/1999 tarihli karara dayalı olarak Banka hakkında ilamlı icra takibi başlatmış ve bu kararın kesinleştiğini ileri sürerek farklı tarihlerde muhtıralar göndermiştir. Hâl böyle iken borçlunun Banka'nın şikâyeti üzerine yapılan yargılamalarda icra mahkemesi, takibin açılmasına dayanak teşkil eden 14/10/1999 tarihli kararın Yargıtay tarafından bozularak ortadan kaldırılmış olması ve bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen 19/7/2001 tarihli kararda başvurucunun ileri sürdüğü şekilde boru ferşiyatından kaynaklanan bir alacağa hükmedilmemiş olmasını gerekçe göstererek icra müdürlüğü işlemlerinin iptaline karar vermiştir.

43. Bu itibarla başvurucunun bireysel başvuru formunda ileri sürmüş olduğu iddiaların icra aşamasında murisi tarafından ileri sürüldüğü ve bu iddialara ilişkin olarak ilk derece mahkemesinin icra kabiliyetine sahip bir kararın varlığını irdelediği görülmüştür. İlk derece mahkemesi yapmış olduğu değerlendirmede, bozmayla ortadan kaldırılan bir hükme dayalı olarak hak iddia edilemeyeceğini, bozmadan sonra verilen kararda da başvurucunun iddia ettiği şekilde bir alacağa hükmedilmediği sonucuna varmış ve paranın tahsiline yönelik işlemlerin iptaline karar vermiştir. Verilen bu kararlar Yargıtay tarafından usul ve kanuna uygun bulunmuştur. Somut olayın özel koşullarında başvurucu lehine maddi bir alacağı hüküm altına alan kararın varlığından söz edilemeyeceğinden mahkemece verilen bir kararın ilgili yargı mercilerince uygulanmadığı ya da uygulanmasının yargı mercilerince engellendiğinden söz edilemez. Dolayısıyla belirtilen şikâyetler bağlamında başvurucunun kararların icrası hakkına yönelik bir müdahalenin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Akgün Canal [2.B.], B. No: 2015/18748, 24/5/2018, § …)
   
Başvuru Adı AKGÜN CANAL
Başvuru No 2015/18748
Başvuru Tarihi 30/11/2015
Karar Tarihi 24/5/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, ekonomik değere ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi nedeniyle kararların icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi