TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HASAN POLAT BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2015/18879)
|
|
Karar Tarihi: 23/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Hasan POLAT
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Özlem
GÜMÜŞTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı bulunarak
muhatabına gönderilmemesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan
başvurucu, Z.Y. isimli kişiye içerisinde bir adet el yazması kartpostal ile bir
adet önlü arkalı yazı bulunan bir mektubu göndermek istemiştir.
7. Söz konusu el yazması kartpostalda yer alan ifadelerin ilgili
kısımları şöyledir:
"Yoldaşlar, ateş hattında yeni bir kavga
yılına giriyoruz. ... Rojava devriminin bütün
cephelerinde ve destansı Kobane direnişinde bir feda
bölüğü olarak ... ölümsüzleşen savaşçılarımız ... Rojava'da
Şehit Serkan Taburu'nun kurulması, EnternasyonalistÖzgürlük Taburu'nun
örgütlenmesindeki öncü ve belirleyici rolümüz ile askeri ve siyasi zaferlere
sunduğumuz devrimci katkılar ... bu yılı kazanmıştır. ... devrimci hamlelerle
savaşı ve cepheyi büyütme görevleri önümüzde duruyor. ..
Yeni kavga yılını da kazanacağız. .. Tekirdağ 1 Nolu F Tipinden YAPICILAR"
8. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu)
15/9/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla el yazısıyla
yazılmış kartpostalın terör örgütünün kararları doğrultusunda kamuoyu desteği
oluşturmak maksadıyla yazılması ve kişi ve kuruluşları paniğe yöneltebilecek
yanlış bilgiler içermesi nedeniyle muhatabına gönderilmemesine karar
verilmiştir. Mektup içeriğinde bulunan bir adet önlü arkalı yazının ise
sakıncalı mahiyette olmadığı belirtilerek bu yazının muhatabına gönderilmesine
karar verilmiştir.
9. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Tekirdağ
1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 12/10/2015 tarihli
kararla reddedilmiştir. Kararda, Disiplin Kurulunun itiraza konu edilen
kararında usul ve aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 27/10/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya
uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
11. Nihai karar 6/11/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 7/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz
kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan
mevzuata yer vermiştir (Ahmet Temiz,
B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu; ifade hürriyeti kapsamında kalan ve suç unsuru
içermeyen mektubuna soyut gerekçelerle el konulduğunu, somut bir belirleme
yapılmadığını, mektubun örgütsel bir faaliyet kapsamında yazılmadığını, el
konulma işleminin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmadığını ileri
sürmüştür. Başvurucu, düşünce dünyasına keyfî bir müdahale teşkil eden söz
konusu işleme karşı yaptığı itirazların gerekçesiz ve şablon ifadelerle hukuka
aykırı şekilde reddedildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle
haberleşme hürriyetinin, gerekçeli karar hakkının ve etkili başvuru hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle
haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201,
20/5/2015, § 22; Akif İpek, B.
No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, §
25; Mustafa Aydin,
B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı
gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.
17. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesi şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça ... haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. ...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir."
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez
olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği,
iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu,
temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu
açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 24).
19. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir,
yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci
olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
20. Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen
mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek alıkonulmasına karar vermiştir.
Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme
hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
21. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
22. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan, haberleşme
hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz
konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak
usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği
belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında
"İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir
(AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
23. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, anılan
mektubun terör örgütünün kararları doğrultusunda kamuoyu desteği oluşturmak
maksadıyla yazılması ve kişi ve kuruluşları paniğe yöneltebilecek yanlış
bilgiler içermesi olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun mektubunun,
Disiplin Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine
yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile
ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı,
bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci
fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-50).
24. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına
yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve
tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B.
No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
25. Somut olaya konu mektubun silahlı terör örgütü olduğu yargı
kararlarıyla hüküm altına alınan bir örgütün mensuplarına hitaben kaleme
alındığı açıktır. Yapıcılar ismi
kullanılarak gönderilmek istenen mektupta örgüt mensuplarına, yasa dışı olarak
kurulduğu açık olan ve askerî terimlerle nitelendirilen oluşumlar marifetiyle
savaşı ve cepheyi büyütme hedefi koyulmaktadır. Mektup, bu hedefler
doğrultusunda yeni bir kavga yılı olarak nitelendirilen dönemde kazanacağız ifadesini içeren cümlelerle biz vurgusu yapılarak sona
erdirilmektedir.
26. Mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında mektubun şiddeti meşru gösteren, şiddete teşvik edici ve özendirici
bir şekilde kaleme alındığı görülmektedir. Dolayısıyla şiddet içeriği
tartışmasız olan ve yasa dışı eylemlerin meşrulaştırıp örgüt mensuplarına bir takım hedeflerin koyulduğu mektupta, başvurucunun mektup
alıcısı üzerinden mektuptaki ifadeleri okuyan terör örgütü mensuplarına
motivasyon sağlamayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, bu içeriğe
sahip mektuplarla örgüt içi ilişkilerin canlı tutulmaya çalışıldığı sonucuna
ulaşılması mümkündür.
27. Buna göre haberleşme hürriyetine yönelik söz konusu
müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç
işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Mektup içerisinde yer alan bir
adet önlü arkalı yazının sakıncalı mahiyette olmadığı belirtilerek bu yazının
muhatabına gönderildiği, yalnızca sakıncalı görülen kartpostalın
gönderilmemesine karar verildiği de dikkate alındığında müdahalenin mektubun
bir kısmıyla sınırlı kaldığı ve ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna
varılmıştır. Bu kapsamda Disiplin Kurulu kararının usul ve yasaya uygun
olduğuna hükmeden İnfaz Hâkimliği kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler
içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine
yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.