TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.P.B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/19357)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
M.P.B.
|
Vekili
|
:
|
Av. Şerif
Özgür URFA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kolluk görevlilerince haksız olarak gözaltına alınma
ve gerekli olmadığı hâlde gözaltında çıplak aramaya tabi tutulma nedenleriyle
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 10/8/1977 doğumlu olup Kadıköy semtinde mukimdir.
Başvurucu, 11/9/2013 tarihinde Kadıköy semtinde meydana gelen toplumsal bir
olaya karıştığı, 6/10/1983 ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle aynı gün Cumhuriyet savcısının sözlü
talimatıyla kolluk kuvveti tarafından gözaltına alınmıştır.
10. Başvurucu, hakkındaki gözaltı kararı kapsamında 11/9/2013
tarihinde Kadıköy İskele Polis Merkezine (Polis Merkezi) götürülmüştür. Gözaltı
kararı kapsamında bir gün nezarethanede kalan başvurucu 12/9/2013 tarihinde
Cumhuriyet savcısının sözlü talimatıyla serbest bırakılmıştır.
11. Başvurucu, toplumsal bir olaya karışmadığı hâlde haksız
olarak gözaltına alındığı, kolluk görevlilerince orantısız güç kullanımı sonucu
ayağından yaralandığı ve gerekli olmadığı hâlde Polis Merkezinde çıplak aramaya
tabi tutulduğu şikâyetiyle ilgili kolluk görevlilerinin tespiti ve
cezalandırılması için kamu davası açılması talebiyle 12/3/2014 tarihinde
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) suç
duyurusunda bulunmuştur.
12. Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucunun yaptığı suç
duyurusundan önce açılan ve devam eden bir soruşturmada başvurucunun kolluk
görevlileri tarafından kasten yaralanması iddiası ile ilgili olarak yeterli
delil elde edilemediği gerekçesiyle 20/2/2014 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun bu karar ile ilgili olarak herhangi
bir şikâyeti başvuru formu veya eklerinde bildirilmemiştir.
13. Başvurucunun 12/3/2014 tarihinde yapmış olduğu suç
duyurusuna ilişkin olarak ise Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı tarihte adli
soruşturma açılmış ve 8/4/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı
verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Müştekinin [Başvurucu] şikayetine konu11.09.2013 tarihli olaylara ilişkin
olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın2013/164620soruşturma
dosyasından yapılansoruşturmada: olay günü Altıyol
Meydanı'nda yaklaşık 6.000 kişinin katıldığı izinsiz gösteri ve yürüyüş
sırasında bir çok işyeri ve Kamu malının tahripedildiği,
polise taşlı, molotoflumukavemetgösterildiği, bu
olaylar sonucu olarak polisin göstericilere müdahale ettiği ve işlendiği iddia
olunan suçlarınkasten veya ihmalen
işlendiğine dair dava açmaya yeterli kanıt ve emarebulunmadığından bahislekovuşturmaya
yer olmadığına dair kararverildiği görülmüş olup;
Müştekinin de bu soruşturmada müştekiolduğu, aynı tarihte cereyan eden olay ile ilgili olarakişlendiği iddia olunan suçlara ilişkin kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar verilmiş olup, bu karara karşıitiraz
yoluna gidilip gidilmediğinin belli olmadığı, ayrıca aynı konu ile ilgili
olarak aynı müştekiye yönelik işlendiği iddia olunan eylemde kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararkararınortadan kaldırarak yeni
bir soruşturma açmayı gerektirir yeni delil ve emarenin bulunmadığıtüm
soruşturmaevrakındın anlaşılmakla
..."
14. Başvurucu, hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği çıplak arama
eylemi hakkında karar verilmediği gerekçesiyle anılan kovuşturmaya yer olmadığı
kararına itiraz etmiş ve itiraza bakan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi
5/6/2014 tarihli kararı ile itirazı kabul ederek kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararı kaldırmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
İncelenen soruşturma evrakına göre, İstanbul
Anadolu Cumhuriyet Başasavcılığı 08/04/2014 tarih,
2014/49240 soruşturma, 2014/55987 karar no sayılı
kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara itiraz
edilmesi üzerine mahkememizce yapılan incelemede İstanbul Anadolu C.
Başsavcılığının 2013/164620 nolu soruşturma evrakının
onaylı bir örneğinin soruşturma evrakının içerisine getirtilmediği yine şikayet
dilekçesinde Kadıköy İskele Polis Karakolu görevlileri hakkında şikayette
bulunulmasına rağmen iddia edilen olay tarihinde anılan karakolda görev yapan
görevlilerin tespit edilerek gerekirse yüzleştirme yapılıp sonucuna göre karar
verilmesi gerekirken, soruşturmanın eksik yapıldığıve
bu eksikliğin sulh ceza hakimi görevlendirilerek giderilebilecek eksikliklerden
görülmediğinden öncelikle belirtilen eksikliklerin ikmali için
..."
15. Anılan karardan sonra soruşturmaya devam eden Cumhuriyet
Başsavcılığı 26/6/2014 tarihinde İstanbul Valiliğine yazdığı müzekkereyle şikâyet
edilen kolluk görevlileri hakkında adli soruşturma yapılabilmesi maksadıyla
2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca izin talebinde bulunmuştur.
16. İstanbul Valiliğince 4/8/2014 tarihinde 4483 sayılı Kanun
uyarınca ilgililer hakkında adli soruşturma açılmasına izin verilip
verilmeyeceğiyle ilgili olarak idari ön inceleme başlatıldığı Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirilmiştir.
17. Kadıköy Kaymakamlığınca (Kaymakamlık) atanan muhakkik
tarafından yapılan ön inceleme sonucunda düzenlenen raporda; başvurucunun
aranması işlemini gerçekleştiren polis memurunun mevzuata uygun davrandığı, bu
nedenle hakkında soruşturma izni verilmemesi gerektiği değerlendirmesi
yapılmıştır. Kaymakamlık söz konusu ön inceleme raporu doğrultusunda soruşturma
izni verilmemesine 13/10/2014 tarihinde karar vermiştir.
18. Soruşturma izni verilmemesi kararına Cumhuriyet
Başsavcılığınca itiraz edilmezken başvurucu tarafından itiraz edilmiştir.
19. Başvurucunun yaptığı itiraz sonrası İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi Birinci Kurulunca (Bölge İdare Mahkemesi) 20/11/2014 tarihinde
itirazın reddine karar verilmiştir. Söz konusu karar taraflara tebliğ edilmesi
için Kaymakamlığa gönderilmiştir. Kararın başvurucuya tebliğ edilmediği,
Anayasa Mahkemesince 20/9/2018 tarihinde Kaymakamlığa yazılan müzekkereye
verilen 9/10/2018 tarihli cevap yazısından anlaşılmaktadır. Bölge İdare
Mahkemesi kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...
Polis Merkezi içerisinde usulsüz aramaya tabi
tutulduğu, haksız işlere maruz kaldığı iddiaları üzerine yapılan ön inceleme
sonucunda, hazırlık soruşturması yapılmasına yeterli bilgi ve belgenin dosya
muhteviyatı itibariyle mevcut olmadığı anlaşıldığından itirazın reddine,
soruşturma izni verilmemesine iliskin kararın
Mahkememizce yöntem ve yasaya uygun bulunması nedeniyle onanmasına, dosyanın
Kadıköy Kaymakamlığı'na gönderilmesine,
kararın Kadıköy Kaymakamlığı tarafından ilgililere tebliğine 20/11/2014
tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi."
20. Soruşturma izni verilmemesi kararına yapılan itirazın
belirtilen şekilde reddedilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca 24/12/2014
tarihinde tekrar kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Kararın
başvurucuya ne zaman tebliğ edildiğine dair bir bilgi ya da belgeye
ulaşılamamıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
4483 sayılı yasa uyarınca yapılan ön inceleme
sonucunda; KadıköyKaymakamlığı'nın 13.10.2014tarih ve
2014/57sayılı kararı ile şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesine dair
karar verildiği ve bu kararın da itiraz sonucu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Birinci Kurulu'nun20.11.2014 tarih 2014/734 K 2014/686 E sayılı kararı ilekesinleştiği anlaşılmakla
..."
21. Başvurucu anılan kovuşturmaya yer olmadığı kararına
21/1/2015 tarihinde itiraz etmiştir. İtiraza bakan İstanbul 5. Sulh Ceza
Hâkimliği, kovuşturmaya yer olmadığı kararının usul ve yasaya uygun olduğu
gerekçesiyle 25/3/2015 tarihinde itirazı reddetmiştir.
22. Ret kararı başvurucuya 12/11/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
23. Başvurucu 11/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
24. 4483 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasının ilgili
kısmı şöyledir:
"Soruşturma izni
yetkisi;
...
b) İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve
diğer kamu görevlileri hakkında vali,
....
Yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat
kullanılır.
Yetkili mercilerin saptanmasında, memur veya
kamu görevlisinin suç tarihindeki görevi esas alınır."
25. 4483 sayılı Kanun'un 4. Maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Cumhuriyet
başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren
suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikâyet aldıklarında veya böyle bir
durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali
bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar
veya şikâyette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine
başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni
isterler."
26. 4483 sayılı Kanun'un 9. maddesi şöyledir:
"Yetkili merci,
soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet
başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve
varsa şikâyetçiye bildirir.
Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara
karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma
izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya
şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının
tebliğinden itibaren on gündür.
İtiraza, 3 üncü
maddenin (e), (f), (g) (Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç) ve (h) bentlerinde
sayılanlar için Danıştay İkinci Dairesi, diğerleri için yetkili merciin yargı
çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar. İtirazlar, öncelikle
incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir."
27. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 257.
maddesi şöyledir:
"(1) Kanunda ayrıca suç
olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek
suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da
kişilere haksız bir (Değişik ibare: 08/12/2010-6086 S.K./1.mad.) menfaat , sağlayan kamu görevlisi, (Değişik ibare:
08/12/2010-6086 S.K./1.mad.) altı aydan iki yıla kadar, hapis cezası ile
cezalandırılır.
(2)
Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini
yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun
zararına neden olan ya da kişilere haksız bir (Değişik ibare: 08/12/2010-6086
S.K./1.mad.) menfaat, sağlayan kamu görevlisi, (Değişik ibare: 08/12/2010-6086
S.K./1.mad.) üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; anılan toplumsal olayla bir ilgisi olmadığı hâlde
gözaltına alındığını, gözaltında iken bir kadın polis memuru tarafından
-gerekmediği hâlde- tamamen çıplak şekilde aramaya tabi tutulduğunu iddia
etmektedir. Başvurucu söz konusu aramanın eziyet boyutuna vardığını, bu nedenle
Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu suç duyurusu sonrası kovuşturmaya yer
olmadığı kararı verilmesinin etkin soruşturma yapma yükümlülüğüne aykırı
olduğunu vurgulayarak Anayasanın 13., 17., 19., 20. 36., 40. maddelerinde
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun çıplak aranması nedeniyle
Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ne şekilde ihlal edildiğinin açıklanmadığını, gözaltı kararının hukuka
aykırı olduğu iddiasına ilişkin olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 91. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve 141. maddesi
uyarınca öngörülen başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığını
belirtmiştir. Bakanlık, başvurucunun Polis Merkezinde yapılan aramasının ilgili
yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerçekleştirildiğini vurgulamıştır. Usul
yönünden sunulan görüşte ise Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen
kovuşturmaya yer olmadığı kararının idarenin 4483 sayılı Kanun uyarınca
soruşturma izni verilmemesi yönündeki -itiraz üzerine yargı kararı ile
kesinleşen- kararına dayandığı hususuna değinilmiştir.
31. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında maruz kaldığı
çıplak arama eyleminin başlı başına kötü muamele teşkil ettiğini ve Bakanlıkça
emsal karar olarak sunulan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatlarının somut olayla ilgisinin olmadığını belirtmiştir.
B. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun haksız yere gözaltına
alındığına ilişkin iddiası Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde, gözaltında kolluk kuvvetince
keyfi olarak çıplak aramaya tabi tutulduğu yönündeki iddiası ise Anayasa'nın
17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı
çerçevesinde incelenmiştir.
1. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin
aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına
ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava
sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi
gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No:
2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet
Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim
Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).
34. Somut olayda başvurucunun, hakkında verilen gözaltı
kararının hukuka aykırı olduğu iddiası kapsamında belirttiği tazminat yolunu
tükettiğine dair bir bilgi veya belgeyi sunmadığı görülmektedir. Bu nedenle
başvurucunun hukuka aykırı olarak gözaltına alındığı iddiası yönünden yukarıda
anılan kararlarda varılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
36. Başvurucu, gözaltında çıplak aramaya tabi tutulması
nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığından bahisle Cumhuriyet Başsavcılığına
şikâyette bulunmuş; Cumhuriyet Başsavcılığı da hakkında şikâyette bulunulan
kişinin polis memuru olması nedeniyle idareden soruşturma izni talebinde
bulunmuştur. İdarece yapılan ön inceleme sonucunda soruşturma izni verilmemiş,
bu karara başvurucunun itiraz etmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesince itiraz
reddedilmiştir (bkz. §§15-19).
37. 4483 sayılı Kanun, kapsamında bulunan görevliler ve suçlar
bakımından ceza soruşturması açılabilmesi için izin
koşulunu kabul etmiştir. İzin süreci sonucunda soruşturma izni
alınamaması durumunda ceza soruşturması başlamadığı için suç işlendiğine
yönelik ihbar ve şikâyetler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme/işlem yapılmasına yer olmadığı
kararı verebilecektir. Ancak Başsavcılığın aldığı bu karar 5271 sayılı Kanun'un
172. ve 173. maddeleri kapsamında bir karar olmadığından bu karara yapılan
itirazda, itiraz merciinin incelemeye yer
olmadığına karar vermesi gerekir (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin
28/5/2006 tarihli ve E.2006/4098, K.2006/13142 sayılı kararı). Bu kapsamda
idarenin soruşturma izni verilmemesine yönelik kararına yapılan itirazın bölge
idare mahkemesi tarafından reddedilmesi hâlinde Cumhuriyet başsavcılığının
vereceği karar, şikâyet veya ihbar ile başlayan sürecin bitirilmesine yönelik
olup bölge idare mahkemesinin kararına aykırılık içeremeyecektir (Günnur Coşkun, B. No: 2012/836, 20/3/2014,
§ 23; Ayla Akat Ata [GK], B. No:
2014/221, 30/11/2017, § 22).
38. Somut olayda Bölge İdare Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli
kararı ile başvurucu tarafından şikâyet edilen kolluk görevlisi hakkında
soruşturma izni verilmemesi hususu kesin olarak karara bağlanmıştır. Cumhuriyet
Başsavcılığının 24/12/2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığı kararının Bölge
İdare Mahkemesinin kararı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla başvuru yolları 20/11/2014 tarihinde Bölge İdare Mahkemesinin
kararı ile tüketilmiştir. Başvurucunun anılan nihai karardan en geç Cumhuriyet
Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapmış olduğu itiraz
tarihi olan 21/1/2015 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekmektedir.
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvurunun başvuru yollarının
tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
40. Somut olayda,nihai
kararın öğrenildiği 21/1/2015 tarihinden
itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 11/12/2015 tarihinde
bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içerisinde yapılmayan bireysel başvurunun bu
kısmının süre aşımı nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.