TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL BAYIK BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2015/19539)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Halil BAYIK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir
dokümanın ceza infaz kurumu idaresince hükümlü olan başvurucuya verilmemesi
nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebikabul
edilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu, başvuru tarihinde terör örgütü üyesi olma suçundan
hükümlü olarak Sincan 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)
bulunmaktadır.
10. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 15/10/2015
tarihli kararında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 3. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
"Demokratik Özerklik ve Demokratik Birey" isimli kitabın başvurucuya
verilmemesine karar vermiştir.
11. Eğitim Kurulu, söz konusu kitabın 146. sayfasında yer alan
kaynakça bölümünde, Abdullah Öcalan'ın yazdığı ve hakkında toplatma kararı
bulunan kitapların sayıldığını tespit etmiştir. Eğitim Kurulu, başvuru konusu
kitabın verilmesi hâlinde başvurucunun mensubu olduğu terör örgütüyle olan
bağının zayıflamayacağını, aksine başvurucunun terör örgütünün hedefleri
doğrultusunda hareket etmeye devam edeceğini ve örgütle olan bağının
kuvvetleneceğini, bu durumun cezanın infazı ile ulaşılmak istenen temel amacı
ortadan kaldıracağını ifade etmiştir.
12. Eğitim Kurulu kararına karşı başvurucunun Ankara Batı İnfaz
Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yaptığı şikâyet, İnfaz Hâkimliğinin 23/10/2015
tarihli kararında aynı gerekçelerle reddedilmiştir.
13. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına karşı itiraz
yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi,
İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun
itirazının reddine karar vermiştir. Bu karar, başvurucuya20/11/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 8/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde bulundurulan ulusal hukuk kaynakları için bkz. Halil Bayık [GK], (B. No: 2014/20002,
30/11/2017, §§ 15, 16).
B. Uluslararası Hukuk
16. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde bulundurulan uluslararası hukuk kaynakları için
bkz. Ahmet Temiz (6), (B. No:
2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 10/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu, başvuruya konu dokümanın kendisine verilmemesinin
keyfî olduğunu, derece mahkemelerinin yeterli bir inceleme yapmadan soyut bir
gerekçeyle itirazlarını reddettiğini belirtmiş ve anayasal haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun şikâyeti ifade
özgürlüğü bağlamında incelenecektir.
20. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili bölümüşöyledir:
"Herkes,
düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya
toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların
müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de
kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
22. İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucuya gönderilen yazılı
bir dokümanın kendisine verilmemesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve
dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu kabul
edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın
13. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Temel
hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...
demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz."
24. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
25. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 3. maddesinin
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
26. Başvuruya konu doküman mahkûmun ıslahı ve suçun önlemesi
amaçlarıyla başvurucuya verilmemiştir. Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna
varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) İlkeler
27. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıkları gerekçelerin ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygunluk ilkesine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK],
B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Halil
Bayık, § 28; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için bkz. AYM,
E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Bekir
Coşkun, §§ 53, 54; Sebahat Tuncel,
B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84; Mehmet
Ali Aydın, §§ 70-72). İfade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya
Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri (Halil Bayık, §§ 28-43) karşılamayan bir gerekçe ile yapılan
müdahaleler Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edecektir (Halil Bayık, § 43).
28. Anayasa Mahkemesi Halil
Bayık kararında, mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili
ve yeterli sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer başvuruların
koşullarına göre değişebilecek unsurları şu şekilde belirlemiştir:
i. Başvurucunun hangi suçtan dolayı hangi tür ceza infaz
kurumunda bulunduğu ve başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumu ile işlediği
suçun söz konusu tedbirin alınmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı
değerlendirilmelidir.
ii. Bir yayının tümünün veya bir kısmının mahkûma verilmemesi
şeklindeki kısıtlamanın mahkûmun ıslahı ile bağlantısı var ise yayının içeriği
ile mahkûmun ıslahı arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi gerekir.
iii. Her mahpusun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel
kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye
edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır.
iv.Bu bağlamda söz konusu yayınların,
terör suçlarından mahpus olan kişilerin iddia edilen mağduriyetlerin sorumlusu
olarak gördükleri kişilere veya devlete karşı daha fazla şiddete yönelmelerine
sebebiyet verip vermediği değerlendirilmelidir.
v.Mahpusa verilmeyen süreli veya süresiz
yayının cinsi, içeriği, yayımlayanı ve sorunlu görülen kısımların hangileri
olduğu belirtilmeli ve mahpusa verilmesi sakıncalı bulunan kısımların detaylı
analizi yapılmalıdır.
vi.Böyle bir analizin yapılabilmesi için
eğer söz konusu yayının terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru
gösterilmesiyle bir ilişkisi varsa mahpusun ifade özgürlüğü ile demokratik
toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru
hakkı arasında denge kurulmalıdır.
vii. Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;
- Bütünüyle ele alındığında müdahaleye konu yayının özel bir
kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef
gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin,
- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp
bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin,
- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı
bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,
- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin; kişileri nefrete,
intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,
- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir
kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,
- Söz konusu yayında yer alan ifadelerin ceza infaz
kurumunun güvenliğini, disiplinini ve düzenini tehlikeye düşürüp
düşürmediğinin,
- Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olup olmadığının,
-Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin,
- Yayın tarihinde veya mahpusa verilmesinin istendiği sırada
ülkenin bir kısmında veya tamamında çatışmaların yoğunluk derecesi ile ceza
infaz kurumundaki ve ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin yayının mahpusa
verilmesine etki edip etmediğinin,
- Karara konu sınırlayıcı tedbirin, demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının
ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde bulunup bulunmadığının,
- Son olarak sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olup olmadığının yayının içeriğiyle birlikte değerlendirilmesi
gerekir.
viii. Derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların söz konusu
değerlendirmeleri yaparken olayın koşullarına göre uzman kişilerin
görüşlerinden faydalanmaları, gerekirse konusunda uzman sosyal bilimciler,
araştırmacılar ve akademisyenlerden rapor ve görüş almaları her zaman
mümkündür. Böylece süreli veya süresiz bir yayının bir mahpusa verilmemesi
şeklindeki müdahalenin kanunlar ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya konan
kriterlere uygunluğunun denetimi daha etkili yapılabilecektir (Halil Bayık, § 45).
(2) İlkelerin Olaya
Uygulanması
29. Başvuruya ilişkin olayda kitap biçimindeki yazılı bir
doküman Eğitim Kurulu tarafından, kaynakça bölümünde hakkında toplatma kararı
bulunan kitapların sayıldığı ve bu durumun mahkûmun ıslahını engelleyeceği
gerekçesiyle terör suçundan hükümlü olarak bulunan başvurucuya verilmemiştir.
Eğitim Kurulunun kararına yapılan itirazı değerlendiren İnfaz Hâkimliği ve Ağır
Ceza Mahkemesi aynı gerekçeyle itirazı reddetmiştir.
30. Anayasa Mahkemesi tarafından hakkında toplatma kararı
bulunan yayınların ya da bunlardan birebir alıntılar içeren bölümlerin
başvurucuya verilmemesi şeklindeki müdahalenin demokratik bir toplumda
gerekliliği sonucuna ulaşılmışsa da söz konusu kitaplardan sadece
faydalanıldığının tespit edilmiş olması bir yayının hükümlü ya da tutuklulara
verilmemesi şeklindeki müdahalenin demokratik bir toplumda gerekliliği yönünden
yeterli bir gerekçe olarak görülemez (Sinan İyit (2) [GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017, § 58).
31. Somut olayda derece mahkemeleri tarafından yukarıda sayılan
hususlar değerlendirilmemiş, başvuru konusu kitabın içeriğinde yer alan
ifadelerin mahkûmun ıslahını engelleyeceği şeklindeki gerekçeyi soyut olmaktan
çıkaracak ölçüde somut bir bağlantı kurulmamıştır.
32. Yine bu nitelikte kabul edilen ifadelerin yer aldığı
bölümler çıkarılarak geri kalan kısmın başvurucuya teslim edilmesinin mümkün
olup olmadığı da tartışılmamıştır. Sakıncalı kısımların yayından ayrılmasının
mümkün olmadığı veya bu kısımlar çıkartıldığında geri kalan bölümün bir
öneminin kalmadığı hâllerde yayının tümünün mahpusa verilmemesi yoluna
gidilebilirse de bu özel durumun da ilgili kararda gerekçelendirilmesi gerekir
(Sinan İyit (2)
§ 56).
33. Dolayısıyla başvuruya konu kitap biçimindeki yazılı
dokümanın başvurucuya verilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğu
ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilebilmiş değildir.
34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
35.Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde anlaşılamaz. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi
kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle yeniden yargılama
yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu yayının ya da bir kısmının
başvurucuya verilmesine veya verilmemesine karar vermelidirler.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
37.Başvurucu ihlalin tespiti ile manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
38. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde yorumlanamaz.
39. İfade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir
örneğinin -Anayasa Mahkemesinceortaya konulan
kriterler ve gösterilen yöntemle- yeniden yargılama yapmak ve yargılamanın
sonucuna göre başvurucunun itirazı hakkında yeni bir karar vermek üzere Ankara
Batı İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
40. İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya bir
dokümanın verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden, ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğinin tespiti ile kararın, yeniden yargılama yapmak üzere ilgili yargı
merciine gönderilmesine hükmedilmesinin yeterli olacağı değerlendirildiğinden
başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Batı İnfaz
Hâkimliğine (E.2015/4629 ve K.2015/4631) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.