logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Aziz Albak [2.B.], B. No: 2015/19710, 16/1/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AZİZ ALBAK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/19710)

 

Karar Tarihi: 16/1/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Recep KÖMÜRCÜ

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Mahmut ATEŞ

Başvurucu

:

Aziz ALBAK

Vekili

:

Av. Mahmut KAÇAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yakalama ve gözaltı işlemleri uygulandığı sırada darbedilme ve bu olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/12/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 5/10/1978 doğumlu olup Van'ın Muradiye ilçesinde ikamet etmektedir.

7. Başvurucu 11/10/2014 tarihinde Muradiye'de çalıştığı işyerinde bir terör soruşturması kapsamında yakalanarak gözaltına alınmıştır. Başvurucu, soruşturma kapsamında 11/10/2014 tarihinde Muradiye İlçe Emniyet Müdürlüğünde müdafiinin hazır bulunmasıyla alınan savunmasında, gözaltına alındığı sırada kötü muamele görmediğini ve bu konuda şikâyeti bulunmadığını beyan etmiştir.

8. Başvurucu 12/10/2014 tarihinde Muradiye Cumhuriyet Başsavcılığında (Cumhuriyet Başsavcılığı) müdafiinin hazır bulunmasıyla ifade vermiş ve aynı tarihte Muradiye Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun ardından Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/742 sayılı soruşturması kapsamında tutuklanmıştır. Başvurucu veya avukatı bu ifade ve sorgu işlemleri sırasında, yakalama ve gözaltı işlemlerini gerçekleştiren kolluk görevlilerinin başvurucuya kötü muamelede bulunduklarına dair bir iddia dile getirmemiştir.

9. Başvurucu hakkında Muradiye Devlet Hastanesi tarafından 11/10/2014 tarihinde düzenlenen iki adet doktor raporu bulunmaktadır. Başvurucunun yaralandığına dair herhangi bir bulgunun bulunmadığı bu raporlarda aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:

"Bugün saat 11.30 civarında polis tarafından göz altına alınan hastanın şikayeti bulunmamaktadır"

"Polis tarafından gözaltına alınan hastanın herhangi bir şikayeti bulunmaması nedeniyle herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek görülmemiştir."

10. Başvurucunun tutuklu olarak ceza infaz kurumunda bulunduğu 20/10/2014 tarihinde başvurucunun avukatı Van Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vererek müvekkilinin yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında kolluk görevlileri tarafından darbedildiğini iddia etmiş ve hastaneye sevk edilerek vücudundaki yaralanmaların tıbbi rapor ile tespit edilmesini talep etmiştir. Başvurucu bu talep üzerine 21/10/2014 tarihinde Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir. Bu Hastane tarafından düzenlenen aynı tarihli raporda başvurucunun sağ dizinde 2-3 cm'lik erozyon ve her iki el bileğinde hassasiyet bulunduğu, bu yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu belirtilmiştir.

11. Başvurucu 25/11/2014 tarihinde vekili aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçeyle başvurarak 11/10/2014 tarihinde maruz kaldığını iddia ettiği kötü muamele eylemlerini gerçekleştiren ve usulüne uygun doktor raporu düzenlemeyen kamu görevlilerinden şikâyetçi olmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde özetle işyerinde yakalandığı sırada elleri arkadan kelepçelenerek yere yatırıldığını, tekme tokat dövülerek ve hakaret edilerek gözaltına alındığını, Hükûmet Konağı ve Adliye binasında beş saat boyunca elleri arkadan kelepçeli şekilde bekletildiğini, gözaltında bulunduğu sırada yiyecek ve içecek verilmediğini, sigara içmesine izin verilmediğini, vücudunda yaralanma emareleri olmasına rağmen muayene için götürüldüğü doktorun bunlar hakkında rapor düzenlemediğini ve muayeneyi polisleri dışarı çıkarmadan yaptığını, raporu kapalı zarfa koymadan polislere verdiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca işyerindeki olaylara işyeri sahibinin oğlu M.B.nin tanık olduğunu beyan etmiştir.

12. Cumhuriyet Başsavcılığı belirtilen şikâyet dilekçesi üzerine 25/11/2014 tarihinde 2014/903 sayılı dosya üzerinden bir soruşturma başlatmıştır. Başvurucunun bu dosya kapsamında 17/2/2015 tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısımları şöyledir:

"...

... olay tarihi olan 11.10.2014 tarihinde benkendi işyerimde bulunmaktaydım, bu esnada yaklaşık 10 müşterim bulunmaktaydı, sivil, özel harekatpolislerihiç bir şey sormadan beni aldılar, aldıkları esnada bana hitaben sinkaflı küfürler ettiler. Daha sonra benim ellerimi arkadan bağlayıp araca bindirdiler. Araçta benim ile birlikte [F.Ç.] ve [A.G] bulunmaktaydı. Araç içerisinde yine bizi darp edip hakaretlerde bulundular. Daha sonra bizi Muradiye Jandarma Karakol Komutanlığına götürdüler. Burada yaklaşık 4 saat kaldık. Bu süre içerisinde bize herhangi bir su ve yemek vermediler. Daha sonra bizi Adliyeye sevk ettiler. Burada ifademiz alındıktan sonra Bizi Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz kurumuna getirdiler.

...Yakalandığım anda sivil polis memurları, bana hitaben 'Ananızı sinkaf ederiz' . gibi hakaretlerde bulunuyorlardı.

... Beni iş yerinden aldıklarından itibaren, ayaklarıma ve başıma yumruk, vücudumun bütün yerlerinevurarak darp eylemlerine maruz kaldım.

... Beni yakalayan polislerin açık kimliğini bilmiyorum ancak Muradiye İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yapan sivil polislerdir,kendilerini görsem teşhis edebilirim. beniyakalayan polis memurlarından birisini tanıyorum, Uzun saçlı, gözlüklü, beyaz tenli, sakallı, kendisini görsem net olarak teşhis edebilirim.

... Yakalandığımda iş yerimde bulunan müşteriler vardı ancak açık kimlik ve adres bilgilerini bilmiyorum,

... Beni darp eden polis memurlarını teşhis edebilirim, ayrıca beni darp eden vehakarette bulunan polis memurlarıve Adli rapor düzenleyen doktorlar hakkında şikayetçiyim..."

13. 2014/903 sayılı soruşturma kapsamında başvurucunun polis aracında kendisi ile birlikte bulunduklarını beyan ettiği A.G. ve F.Ç. adlı kişilerin beyanları alınmıştır. Bu kişiler, polislerin başvurucuya veya kendilerine karşı kötü muamelede bulunmadıklarını, hatta bir polis memurunun diğer memurlara "gözaltına alınan şahıslara yönelik kesinlikle herhangi bir darp veya kötü muamele yapılmayacak" şeklinde uyarılarda bulunduğunu beyan etmişlerdir.

14. Başvurucunun çalıştığı işyerinde yakalandığı sırada maruz kaldığı muameleye tanık olduğunu ifade ettiği M.B.nin de soruşturma kapsamında beyanı alınmıştır. M.B. özetle polislerin işyerine gelerek müşterilerin kimliklerini kontrol ettiklerini, bu sırada kendisinin alt katta olduğunu, üst kattan -hatırlayabildiği kadarıyla- "uzat ellerini, yürü" şeklinde sesler geldiğini ve iki veya üç polis memurunun başvurucuyu ellerine kelepçe takılmış bir vaziyette götürdüklerini, bu olaylar sırasında herhangi bir hakaret veya darp olayına şahit olmadığını beyan etmiştir.

15. Soruşturma kapsamında başvurucu hakkında yakalama işlemi uygulayan altı polis memurunun ifadeleri alınmıştır. Bu kişiler ortak olarak ve özetle hakkında soruşturma yürütülen başvurucunun çalıştığı işyeri adresinin tespit edildiğini ve yeteri kadar kuvvetle bu yere gidildiğini, ilk etapta başvurucuyu orada bulamadıklarını ancak başvurucunun işyerinin tuvaletinde saklandığını tespit ettiklerini ve tuvaletin kapısını çaldıklarını, dışarı çıktığında konu hakkında bilgi verdikten sonra kelepçe takarak başvurucuyu gözaltına aldıklarını ifade etmişlerdir. Polis memurları ayrıca başvurucuyu araçla işyerinden Muradiye Devlet Hastanesine, burada doktor raporu düzenlendikten sonra Emniyet Müdürlüğüne getirdiklerini, bu süre içinde başvurucuya karşı herhangi bir kötü muamelenin söz konusu olmadığını beyan etmişlerdir.

16. Soruşturma kapsamında ayrıca başvurucunun yakalanmasına ve gözaltına alınmasına ilişkin güvenlik kamerası görüntüsü bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Başvurucunun gözaltına alındıktan sonra getirildiği Muradiye Hükûmet Konağındaki güvenlik kameraları ve Muradiye'deki MOBESE kameralarının olay tarihinde çalışmadığı tespit edilmiştir. Buna karşılık Muradiye Devlet Hastanesinde başvurucunun muayenesinin yapıldığı koridoru gören güvenlik kamerası kayıtlarından başvurucunun muayeneye giriş ve çıkışına ait görüntüler tespit edilerek soruşturma dosyasına alınmıştır. Bu kayıtlarda kolluk görevlileri nezaretinde Hastaneye getirilen şahısların sırayla muayene odasına girdikleri görülmektedir.

17. Başvurucunun şikâyetine konu olaylarla ilgili olarak yürütülen 2017/903 sayılı soruşturma kapsamında şikâyet edilen kamu görevlileri hakkında 10/8/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Müştekinin ifadesinde olaya tanık olduğunu söylediği [M.B.nin] alınan ifadesinde; müştekinin polis ekipleri tarafından görüldüğü süre zarfında herhangi bir hakaret ya da darp olayına şahit olmadığını beyan ettiği, ayrıca müştekininaynı araçta hakaret ve darp eylemine maruz kaldıklarını söylediği [F.Ç.] ve [A.G.nin] alınanifadelerinde; polis aracıyla götürüldükleri ve yakalandıkları süre içerisinde kendilerinin ve yanında bulunanların polis ekipleri tarafından herhangi bir darp ya da kötü muameleye, hakarete maruz kalmadıklarını beyan ettikleri,

Kimlik bilgileri tespit edilemeyen polis memuru hakkındaki kasten yaralama suçu ile Emniyet ve Jandarma personeli tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan işkence yapma suçu yönünden; müştekinin salt iddiası haricinde şüpheli hakkında üzerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanın devamını gerektirecek nitelite ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği;

Kimlik bilgileri tespit edilemeyen polis memuru hakkındaki hakaret suçu yönünden; müştekinin salt iddiası haricinde şüpheli hakkında üzerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanın devamını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği,

Doktorlar ve sağlık personelinin üzerine atılı resmi evrakta fikri sahtecilik eylemine yönelik olarak ise; müştekinin alınan doktor raporunda 'hastanın herhangi bir şikayetinin bulunmaması nedeniyle herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek görülmediğinin' belirtildiği,müştekinin doktorlara yaralanma iddiasını bildirmediğinin anlaşıldığı gözetildiğinde bahsi geçen görevlilerin üzerlerine atılı bulunan suçtan dolayı dava açılmasını ve soruşturmanındevamını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut bir delilin elde edilemediği anlaşılmakla;

Olay hakkında kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

..."

18. Başvurucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiş, itiraz Erciş Sulh Ceza Hâkimliğinin 6/10/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Ret kararı 20/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 17/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

20. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi" kenar başlıklı 160. maddesi şöyledir:

"(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

 (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."

21. 5271 sayılı Kanun’un "Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli" kenar başlıklı 93. maddesi şöyledir:

"Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir. "

22. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun "Zor ve silah kullanma" kenar başlıklı 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.

İkinci fıkrada yer alan;

a) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,

b) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını,

ifade eder.

Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.

Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.

Polis, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 16/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu; yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında polis memurlarının kendisini tekme ve yumrukla darbettiklerini ve kendisine hakarette bulunduklarını, adli işlemler nedeniyle muayeneye götürülmesine karşın muayenenin usulüne uygun olarak yapılmadığını ve vücudundaki yaralanmaların tespit edilmediğini, şikâyeti üzerine başlayan soruşturmada kötü muamelede bulunan kolluk görevlilerinin kimlikleri belirli olmasına rağmen soruşturmanın faili meçhul olarak yürütüldüğünü, olay yerlerini gösteren kamera görüntülerinin tespit edilmediğini, böylece gerekli deliller toplanmadan ve özensiz şekilde yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini iddia etmiştir. Başvurucu bu iddiaları kapsamında Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

25. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

26. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Devletin temel amaç ve görevleri, …kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."

27. Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmıştır. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini, yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal açıdan zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, §§ 80, 81).

28. Bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında değerlendirilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir. Bu asgari eşik, göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme yapılırken muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).

29. Kötü muameleye maruz kalındığına dair bir iddia uygun delillerle desteklenmelidir. Delillerin iddia edilen kötü muamelenin gerçekleştiğini kesin olarak ispat etmesi gerekmese de makul şüphenin üzerinde ispatı sağlayacak nitelikte olması gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu koşulların tespiti hâlinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

30. Hakkında yürütülen bir soruşturma kapsamında başvurucunun yakalanarak gözaltına alındığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Başvurucu yakalama sırasında kolluk görevlileri tarafından darbedildiğini ve hakarete uğradığını iddia etmektedir. Başvurucuya göre kolluk görevlilerinin ters kelepçe takma, ayakta bekletme, aç bırakma gibi kötü muamele oluşturan eylemleri gözaltı sırasında da devam etmiştir. Bu durumda öncelikle incelenmesi gereken, başvurucunun iddialarının makul şüphenin ötesinde delillerle desteklenip desteklenmediğidir.

31. Başvurucu, gözaltı işlemleri kapsamında 11/10/2014 tarihinde iki kez Muradiye Devlet Hastanesinde muayene edilmiştir. Bu muayenelerle ilgili olarak düzenlenen raporlarda başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına dair bir bulgu yer almamaktadır. Raporlara göre başvurucu muayeneleri sırasında sağlığıyla ilgili herhangi bir şikâyette bulunmamıştır.

32. Başvurucu şüphelisi olduğu soruşturma kapsamında 11/10/2014 tarihinde yakalanarak Emniyet Müdürlüğünde müdafiinin hazır bulunmasıyla ifade vermiştir. Başvurucu 12/10/2014 tarihinde aynı soruşturma kapsamında yine müdafiinin hazır olduğu sırada soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısına ve tutuklanması talebiyle gönderildiği sulh ceza hâkimine savunmalarda bulunmuştur. Başvurucu veya avukatı, bu ifade işlemleri sırasında kolluk görevlilerinin başvurucuya kötü muamelede bulunduklarına dair bir iddia dile getirmemişlerdir. Aynı şekilde tıbbi muayeneyi gerçekleştiren sağlık personelinin başvurucunun sağlık durumu ile ilgili yanlış rapor düzenlediği konusunda da bir iddiadabulunulmamıştır. Başvuru formunda, ifade işlemleri sırasında kötü muamele iddialarının dile getirildiği ancak bunların soruşturma makamları tarafından tutanaklara yazılmadığına dair bir iddia da yer almamaktadır.

33. Başvurucu kötü muamele iddialarını ilk kez şüphelisi olduğu soruşturma kapsamında tutuklu olarak bulunduğu 20/10/2014 tarihinde dile getirmiş ve bir sağlık kuruluşuna sevkini talep etmiştir. Başvurucunun bu talebi üzerine sevk edildiği Hastane tarafından 21/10/2014 tarihinde düzenlenen raporda, başvurucunun sağ dizinde 2-3 cm'lik erozyon ve her iki el bileğinde hassasiyet bulunduğu belirtilmiştir. 11/10/2014 tarihinde düzenlenen tıbbi raporlara göre başvurucunun herhangi bir sağlık şikâyetinin olmadığı, başvurucunun aynı tarihte müdafiinin hazır bulunmasıyla verdiği ifadelerinde de bu raporlara itiraz etmediği ve kötü muameleye dair bir şikâyet dile getirmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde,iddia edilen olaylardan dokuz gün sonra düzenlenen bu raporda tarif edilen bulguların yakalama ve gözaltı işlemleri sırasında uygulandığı ileri sürülen kötü muamele nedeniyle oluştuğunun kabul edilmesi mümkün görülmemiştir.

34. Başvurucunun kendisi ile birlikte kötü muameleye maruz kaldıklarını beyan etmesi nedeniyle başvurucu ile birlikte Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/742 sayılı soruşturması kapsamında 11/10/2014 tarihinde gözaltına alınan A.G. ve F.Ç.nin ifadelerine başvurulmuştur. Bu kişiler, başvurucunun iddiasının aksine başvurucuya veya kendilerine karşı kötü muamelede bulunulmadığını beyan etmişlerdir. Başvurucunun yakalandığı sırada maruz kaldığı kötü muamele eylemlerine tanık olduğunu iddia ettiği ve aynı zamandaçalıştığı işyerinin sahibinin oğlu olan M.B. de başvurucunun yakalanması sırasında herhangi bir hakaret veya darp olayına şahit olmadığını, başvurucunun polis memurları eşliğinde ellerine kelepçe takılmış bir vaziyette işyerinden götürüldüğünü ifade etmiştir. Başvurucunun yakalanması ve gözaltına alınmasına ilişkin adli işlemlere katılan kolluk görevlileri, belirtilen adli işlemler sırasında başvurucuya kötü muamelede bulunulmadığını beyan etmişlerdir. Bu kişilerin benzer beyanlarına göre başvurucu, çalıştığı işyerinin tuvaletinde saklanırken yakalanmış ve kelepçe takılarak gözaltına alındıktan sonra adli işlemler kapsamında Hastaneye götürülmüştür.

35. Başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin iddiaları, makul şüphenin ötesinde delillerle desteklenmemektedir. Bunun aksine soruşturma kapsamında toplanan deliller, kötü muamele iddialarının gerçeği yansıtmadığına dair güçlü bir şüphe oluşturmaktadır. Çok sayıda şüpheli hakkında yürütülen bir terör soruşturması kapsamında ve çalıştığı işyerinin tuvaletinde saklanırken yakalandığı anlaşılan başvurucuya kaçma tehlikesi öngörülerek kelepçe takılmasının ise kötü muamele için aranan asgari ağırlık derecesine ulaşan bir muamele olmadığı kanaatine varılmıştır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları bakımından incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Aziz Albak [2.B.], B. No: 2015/19710, 16/1/2020, § …)
   
Başvuru Adı AZİZ ALBAK
Başvuru No 2015/19710
Başvuru Tarihi 17/12/2015
Karar Tarihi 16/1/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yakalama ve gözaltı işlemleri uygulandığı sırada darbedilme ve bu olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
93
2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 16
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi