logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yücel Koç [1. B.], B. No: 2015/20107, 31/10/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YÜCEL KOÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/20107)

 

Karar Tarihi: 31/10/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Halil İbrahim DURSUN

Başvurucu

:

Yücel KOÇ

Vekili

:

Av. Mehmet KARADAĞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, mayın patlaması sonucu meydana gelen yaralanma olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/12/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerine, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere ve Dicle Cumhuriyet Başsavcılığından bir örneği elde edilen soruşturma evrakına göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu; başvuru formunda geçici köy korucusu olan akrabalarıyla birlikte Diyarbakır ili Dicle ilçesi Pekmezciler köyünden ilçe merkezine gitmek üzere 26/6/1995 tarihinde bindiği köy minibüsünün terör örgütü tarafından köy yoluna döşenen mayının patlaması sonucu yirmi metre savrulmasıyla ağır bir şekilde yaralandığını belirtmiştir. Başvurucu; aynı olayda minibüste bulunan diğer bazı yolcuların yaralandığını, minibüs şoförünün ise hayatını kaybettiğini ifade etmiştir.

9. Olayın meydana geldiği tarihte dokuz yaşında olan başvurucu (1986 doğumlu) 26/6/1995 ile 3/7/1995 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatılı olarak tedavi görmüştür.

10. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında resen bir soruşturma başlatılmıştır. Başlatılan soruşturma kapsamında olay yeri incelemesi ile ölü muayene işlemi (olay yerinde yaşamını yitiren minibüs şoförü ile ilgili olarak) gerçekleştirilmiştir. Soruşturma kapsamında ayrıca olaydan hafif yaralı olarak kurtulan F.G. adlı bir yolcunun ifadesi alınmıştır. F.G. 26/6/1995 tarihli ifadesinde özetle içinde bulunduğu aracın meydana gelen büyük bir patlama sonucu yoldan çıkarak dere yatağına yuvarlandığını, aracın içinde altı yedi kişi olduklarını, kendisi hariç diğer yolcuların yaralandığını, yaralıların arkadan gelen diğer bir minibüsle hastaneye götürüldüğünü belirtmiştir. F.G. öğrendiği kadarıyla aracın teröristler tarafından yola döşenen bir mayına çarptığını, yola mayın döşeyen teröristlerden şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.

11. Aynı olay ile ilgili olarak belli bir dönem Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da bir soruşturma yürütülmüş ise de Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı olayın terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirildiğini, suçun soruşturulmasının Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının görev ve yetkisine girdiğini belirterek 28/11/1995 tarihinde görevsizlik kararı vermiştir.

12. Soruşturma kapsamında 25/8/1995 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır. Başvurucu ifadesinde özetle söz konusu olay nedeniyle sol gözünden ve sol bacağından yaralandığını, olayın kim tarafından yapıldığını bilmediğini ancak daha sonra olayın mayın paylaması sonucu meydana geldiğini öğrendiğini belirtmiştir.

13. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı 7/12/1995 tarihinde "Olay Faillerinin Yakalanması" konulu bir müzekkere yazarak bu müzekkereyi Dicle Cumhuriyet Başsavcılığına, Dicle İlçe Jandarma Komutanlığına, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne ve İl Jandarma Alay Komutanlığına göndermiştir. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı, bu müzekkereyle anılan makamlardan olayın faillerinin araştırılmasını ve her üç ayda bir kendisine bilgi verilmesini istemiştir.

14. Bunun üzerine kolluk görevlilerince düzenlenen, olayın fail ya da faillerinin tespit edilemediğine ilişkin tutanaklar Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı gönderilmiştir.

15. Devlet güvenlik mahkemelerinin kapatılmasının ardından soruşturmaya Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı devam etmiştir.

16. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın fail ya da faillerinin zamanaşımı süresi doluncaya kadar aranması amacıyla daimî arama kararı vermiştir. Daimî arama kararı uyarınca kolluk görevlilerince düzenlenen, olayın fail ya da faillerinin tespit edilemediğine ilişkin tutanaklar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

17. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun uyarınca 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi gereği kurulan mahkemeler ile Cumhuriyet başsavcılıklarının görevlerine son verildiği gerekçesiyle 14/3/2014 tarihinde yetkisizlik kararı vermiş ve soruşturma evrakını Dicle Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

18. Soruşturma evrakının Dicle Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerineolayın fail ya da faillerinin tespit edilemediğine ilişkin tutanaklar buraya gönderilmeye başlanmıştır.

19. Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı, dava zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu ve bu sürenin 26/6/2015 tarihinde dolduğu gerekçesiyle 23/7/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

20. Başvurucu; soruşturmanın eksik bir şekilde yürütüldüğünü, soruşturma sürecinde zamanaşımını kesen herhangi bir durum olup olmadığının yeterince araştırılmadığını belirterek yetkili sulh ceza hâkimliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması talebinde bulunmuştur.

21. Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hâkimliği 15/9/2015 tarihli kararla başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.

22. Bu karar 23/11/2015 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.

23. Başvurucu 22/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

24. İlgili hukuk için bkz. Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B. No: 2014/15732, 24/1/2018, §§ 32-69.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; ağır bir şekilde yaralanması ile neticelenen olay üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen faillerin bulunamadığını ve olayın aydınlatılamadığını, olayın aydınlatılması için resen yapılması gereken soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediğini, olay hakkındaki soruşturma ile ilgili olarak yeterince bilgilendirilmediğini, soruşturma makamlarınca verilen kararların yeterli bir gerekçe ihtiva etmediğini belirterek maddi ve varlığın korunması hakkı ile adil yargılanma hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

27. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

28. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümüşöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, ağır bir şekildeyaralanması ile neticelenen olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi hususuna ilişkindir.

30. Başvuru konusu olayda ölüm gerçekleşmemiş ise de başvurucunun maruz kaldığı eylemin potansiyel olarak öldürücü bir niteliğe sahip olması nedeniyle başvurunun yaşam hakkı çerçevesinde incelenmesinin mümkün olduğu kanaatine varılmıştır (Benzer yöndeki Anayasa Mahkemesi kararları için bkz. Mehmet Karadağ, B. No: 2013/2030, 26/6/2014, §§ 20, 21; Kadri Ceyhan [GK], B. No: 2014/1924, 17/5/2018, §§ 58, 59). Bu nedenle başvurucunun tüm iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

31. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

33. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”

34. Öncelikle belirtmek gerekir ki anılan Anayasa ve Kanun maddelerinde yer verilen kanun yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).

35. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

36. Tüketilmesi gereken başvuru yolları, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikteki kullanılabilir ve etkilibaşvuru yollarıdır. Ayrıca başvuru yollarını tüketme kuralı ne kesin ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup bu kurala uygunluğun denetlenmesinde somut başvurunun koşullarının dikkate alınması esastır. Bu anlamda yalnızca hukuk sisteminde birtakım başvuru yollarının varlığının değil aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle başvurucuların kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediklerinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28).

37. İhlal iddiasını değerlendirmeye ve ihlal tespiti yapıldığında yeterli giderimi sağlamaya imkân tanıyan bir başvuru yolunun bulunmaması hâlinde başvuru yollarının tüketilmesi kuralını uygulamak mümkün olmayacaktır (Yasin Ağca, B. No: 2014/13163, 11/5/2017, § 121). Böyle bir durumda başvurucuların ihlali öğrendikleri tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmaları gerekmektedir.

38. Başvurucunun şikâyeti konusunda çözüm sağlayabilecek etkili bir başvuru yolunun mevcut olması hâlinde öncelikle bireysel başvuruda bulunmak, dava ve başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü bulunan başvurucular en kısa sürede yetkili makamlara başvurmalıdırlar. Zira zaman geçtikçe delillerin kaybolma veyabozulma ihtimali artmakta, gerçeklerin ortaya çıkması zorlaşmaktadır (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 84).

39. Öte yandan şikâyeti yetkili makamlara iletmenin imkânsız veya önemli ölçüde güç olduğu durumlar -ki bu durumların neler olduğu her başvuruda olay ve olgular ile başvurucunun tutumu nazara alınarak ayrıca değerlendirilmelidir-mevcutsa başvurucularınözen yükümlülüğünün ancak bahse konu durumların sona ermesinden itibaren başlayacağı kabul edilmelidir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 85).

40. Yaşam hakkı ile ilgili bir soruşturmanın etkili olup olmadığı yönünden inceleme yapılabilmesi için -mutlak surette gerekli olmasa da- yürütülen soruşturmanın makul bir süreyi aşmaması şartıyla ilgili kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi, bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (Rahil Dink ve diğerleri, B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 76; Hüseyin Caruş, B. No: 2013/7812, 6/10/2015, § 46).

41. Diğer taraftan başvurucuların yetkili makamlara müracaat etmelerine rağmen doğal olmayan bir ölümle ilgili soruşturma başlatılmamışsa, başlatılan soruşturmada ilerleme yoksa veya soruşturma artık etkisiz bir hâl almışsa başvuruculardan soruşturmanın sonucunu beklemelerini istemek makul olmayacaktır. Böyle bir durumda başvurucular, gerekli özeni göstermeli ve şikâyetlerini çok uzun süre geçirmeden Anayasa Mahkemesine sunabilmelidir (Rahil Dink ve diğerleri, § 77). Zira soruşturmanın etkililiğini sağlayacak bir başvuru yolu bulunmamaktadır. O hâlde anılan ihlal iddiaları yönünden başvuru yollarının tüketilmesi gerekmemektedir (Yasin Ağca, § 121). Böyle bir durumda başvurucular, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır. Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varmaları gerektiği her davanın şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 87).

42. Soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ve gerçekçi varsayımlar bulunduğu, soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvuruculardan başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunmaları da beklenmemelidir. Ancak bu hâlde dahi soruşturmanın daha sonra etkisizleştiğini öğrenen başvurucular, durumun farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 88).

43. Son olarak ifade etmek gerekir ki soruşturmanın etkisizliğinin fark edildiği veya fark edilmesi gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuru yapılmayıp zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin beklenmesi hâlinde soruşturmaya konu olayın üzerinden geçen uzun zaman gerçeklerin ortaya çıkmasınızorlaştıracak ve neredeyse imkânsızlaştıracaktır. Böylesi bir durumda Anayasa Mahkemesi, devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine gerçekten uyup uymadığını inceleyemeyecek; yaşam hakkının usul boyutu yönünden yapacağı değerlendirmede yeniden yargılamaya karar veremeyecek ve şartları gerçekleştiğinde sadece ihlali tespit edip tazminata hükmedebilecektir. Oysa ölüm olayının sebep ve koşulları ile sorumluların tespitine imkân veren etkinlikte bir soruşturma yapılması ve gerektiği takdirde sorumluların caydırıcı bir ceza ile cezalandırılmaları için yeniden yargılamaya karar verilebilmesinin benzer yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesinde oynadığı rolün büyüklüğü tartışılmazdır (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 89).

44. Somut olayda, başvurucunun yaralanması ile neticelenen olay hakkında resen bir soruşturma başlatılarak olay yeri incelemesi yapılmış; olayla ilgili bilgi sahibi olan bazı kişilerin ifadelerine başvurulmuştur. Bununla birlikte, yapılan bu ilk araştırmalardan sonra olayın aydınlatılmasına ve faillerin tespitine yönelik herhangi bir soruşturma işlemi gerçekleştirilmemiş, yalnızca faillerin tespitine çalışıldığı yönünde kolluk görevlilerince belli aralıklarla tutulan ve zamanla sıradan hâle gelen tutanaklar soruşturma evrakı arasına alınmıştır. Başvuru konusu olayda, ceza soruşturmasının Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı olan 23/9/2012 tarihinden çok uzun zaman önce etkisiz bir hâl aldığı, başvurucu ile soruşturmayı yürüten yetkili makamlar arasında soruşturmanın etkililiği adına anlamlı hiçbir temasın kurulmadığı anlaşılmıştır.

45. Başlatılan ceza soruşturmasından sonra olayla ilgili şikâyetlerini yetkili makamlara iletmede veyasoruşturmanınetkisizliğiyleilgilibireyselbaşvuruyapmadagüçlük çektiği yönünde herhangi bir iddiası bulunmayan başvurucu, yaşanan olayla ilgili şikâyetlerini yetkili makamlara iletmemiş ve yetkili makamlardan soruşturmayla ilgili herhangi bir talepte bulunmamıştır. Başvurucu olayın meydana geldiği tarihte küçük ise de on sekiz yaşını doldurduğu 2004 yılından sonra da soruşturma makamlarından herhangi bir talepte bulunmamıştır. Soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici bir gelişme yaşanmamış ve soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı bir tedbir de alınmamıştır. Buna rağmen başvurucu, bireysel başvuru yapmak için kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini ve bu karara yaptığı itirazın sonuçlanmasını beklemiştir. Yürütülen soruşturmanın etkisiz bir hâl alması nedeniyle soruşturma sonucunu beklemesi gerekmeyen başvurucunun Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı olan 23/9/2012 tarihinden makul olmayan bir süre sonra 22/12/2015 tarihinde yaptığı başvuru, süresinde yapılmış bir başvuru olarak kabul edilemez.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 31/10/2018 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yücel Koç [1. B.], B. No: 2015/20107, 31/10/2018, § …)
   
Başvuru Adı YÜCEL KOÇ
Başvuru No 2015/20107
Başvuru Tarihi 22/12/2015
Karar Tarihi 31/10/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mayın patlaması sonucu meydana gelen yaralanma olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialar Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6087 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu geçici 4
6524 Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 39
765 Türk Ceza Kanunu 102
104
125
448
450
5237 Türk Ceza Kanunu 7
66
67
81
302
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 172
173
6545 Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 71
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi