TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET SARAÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/20122)
Karar Tarihi: 10/10/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
Mehmet SARAÇ
Vekili
Av. Şenol MENTEŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anlatımları mahkûmiyet için belirleyici ölçüde kanıt olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1996 doğumlu olup olayın gerçekleştiği tarihte İzmir'de ikamet etmektedir.
10. Başvurucunun da aralarında bulunduğu şahıslarca mağdurların paralarının yağmalanmasına teşebbüs edildiği şikâyeti üzerine olay yerine gelen kolluk görevlileri, olayın mağdurlarının beyanları doğrultusunda şüphelilerin eşkâl bilgisine ulaşmıştır. Mağdurlar ifadeleri alınmak üzere Kemeraltı Polis Merkezine götürülmüşlerdir.
11. Mağdurlardan A.K. kolluk ifadesinde, Konak iskelesi civarında oturdukları sırada yabancı üç şahsın yanlarına geldiğini, şahıslardan birinin kollarında dövme olan,yirmili yaşlarda, 1.75 boyunda, sol kolunda "canım anam" yazılı dövme ve açık tenli; diğer şahsın beyaz tişörtlü, kıvırcık saçlı, zayıf yapılı; üçüncü şahsın ise esmer tenli, siyah tişörtlü olduğunu; birinci sırada tanımladığı şahsın cebinden çıkarttığı siyah renkli sustalı çakı bıçağını kendilerine doğrultarak ve "Çıkarın ... paraları." diyerek 250 TL tutarında parasını zorla aldığını beyan etmiştir. M.U., S.B.D. ve Ö.C.T. isimli diğer mağdurlar da müdafi huzurunda alınan ifadelerinde benzer beyanlarda bulunmuşlardır.
12. Mağdurlar tarafından verilen eşkâl bilgilerine göre olayın meydana geldiği çevrede yapılan arama sonucunda eşkâl ve giyim tarifine uydukları görülen başvurucu ve diğer iki şahıs kolluk görevlilerince durdurulmuş ve şahısların kimlik tespitleri yapılmıştır. Yapılan kimlik tespitinde isminin M.Y.D. olduğu anlaşılan birinci şahsın sol el orta parmağında kesi izi ve kan, ayrıca sol kol omuz ve dirsek kısmında "canım anam" yazılı dövmenin görülmesi üzerine başvurucu ve diğer iki şahsın yağma olayının şüphelileri oldukları değerlendirilerek üst aramaları yapılmıştır.
13. M.Y.D.nin üzerinden mağdurların kollukta verdikleri tarife uygun siyah renkli sustalı çakı bıçağı; başvurucunun ve diğer şüphelinin üstünden ise toplam 180,50 TL tutarında para ele geçirilmiştir. Bunun üzerine şüpheliler gözaltına alınmışlardır.
14. Olay tarihinde yaşı küçük olan başvurucu, kollukta müdafii huzurunda verdiği ifadesinde; suçlamaları kabul etmediğini, olay tarihinde "jameika" isimli uyuşturucu maddeyi kullandığını, yanında bulunan diğer arkadaşlarının da uyuşturucunun tesiri altında olduklarını ancak mağdurlara bıçak çekerek paralarını gasp etmediklerini beyan etmiştir.
15. Bu sırada şüpheliler ile aynı Polis Merkezinde bulunmakta olan mağdurlar Ö.C.T. ve A.K., başvurucu dışındaki iki şüpheliyi teşhis etmişlerdir.
16. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 3/7/2014 ve 4/7/2014 tarihli iddianameleri ilebaşvurucunun da aralarında yer aldığı şüphelilerin geceleyin birden fazla kişi ile birlikte yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.
17. İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 13/8/2014 tarihli kararıyla başvurucunun yargılama dosyası diğer sanıkların yargılanmakta oldukları İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2014/319 sayılı dosyasında birleştirilmiştir.
18. Mahkemece ikametgâhları yargı çevresi dışında bulunan müştekilerin olayla ilgili beyanlarının istinabe yoluyla alınmasına tensiben karar verilmiştir.
19. Yargılamanın 16/9/2014 tarihli celsesinde başvurucu ve müdafii, olayın tanıkları konumunda bulunan müştekilerin huzurda dinlenilmeleri ve sorgulanmaları için talepte bulunmuştur. Mahkeme, tensibin yapıldığı tarihten yargılama sürecine kadar geçen sürenin bu konuda kullanılmamış olmasını ve müştekilerin ikamet yerlerini dikkate alarak talebin reddine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, sorulmamış bir soru olduğu kanaati var ise talep hâlinde değerlendirilip bu hususta yeniden talimat yazılabileceğini belirtmiştir. Dosyanın incelenmesinden başvurucu ve müdafiinin tanıkların huzurda dinlenmeleri ya da tanıklara soru sorulması yönünde yeniden talepte bulunduklarına dair bir bilgiye rastlanmamıştır.
20. Başvurucunun huzurda dinlenilmelerini talep ettiği mağdurlardan A.K. tarafından 1/10/2014 tarihinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde verilen beyanın ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
“… olay günü parkta arkadaşlarım [Ö.], [M.] ve [S.B.] ile oturuyordum. Yanımıza üç genç geldi birisinin kolunda "canım annem" yazıyordu. Kolunda dövme olan şahıs bizden para istedi. Paramız olmadığını söyledik ancak ısrar ettiler ben ve Mehmet cebimizdeki tüm bozuk paraları verdik. Bu arada dövmeli şahıs cebinden siyah renkli bir bıçak çıkarttı bize doğrultarak tüm paramızı istedi. Daha sonra bir elinde bıçağı tutarken diğer eliyle üzerimizi yokladı bir ara bıçağı benim bacağıma dayadı. Ceplerimi yoklamaya başladı ve cebimdeki 250 TL parayı aldı. Elinde bıçak olduğu için kendisine engel olamadım. Biz o paranın yol parası olduğunu başka paramız olmadığını söyledik ancak sinirlendi ve bıçağı bize doğru salladı daha sonra bu şahıs[Ö.den] kolundaki saati istedi. [Ö.] saati vermeyince elindeki bıçağı ona salladı. Daha sonra [Ö.nün]cebinden cüzdanını aldı içini kontrol etti. İçindeki paraları aldı. Bu esnada diğer şahıslar kolu dövmeli bu şahıs için bakın bu adam birşey içti kafası güzel ne diyosa yapın ortamı germeyin şeklinde sözler söylüyordu. Biz onlardan korktuk ve birşey yapamadık.[Ö.] bunun Ankara'ya gitmek üzere yol paramız olduğunu söyledi ancak eli bıçaklı şahıs arkadaşım [Ö.yü] kovalamaya başladı. [Ö.] yere düştü. Bunun üzerine her üçü de bizi bırakıp gittiler. Biz önce olayın şokuna girdik kendimizi biraz toplayınce polisi telefonla aradık. Daha sonra o şahıslar yakalandılar ve poliste her üçünü de teşhis ettik. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum dedi"
21. Olayın bir diğer mağduru M.U. 1/10/2014 tarihinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği beyanında ise üç şahsı da kollukta teşhis ettiklerini, bu üç şahsın kendisinden para almadıklarını ifade etmiştir.
22. Mağdurlardan S.B.D. tarafından 8/9/2014 tarihinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde verilen beyan aşağıdaki gibidir:
“Olay günü parkta arkadaşlarım [A.M.] ve [Ö.] ile oturuyorduk. Yanımıza üç genç geldi. bir tanesi "bir liranız var mı" diye sordu. Ben olmadığını söyledim. Bunun üzerine o kişi hap kullandığını söyleyip canını sıkmamamızı belirtti ve bir bıçak çıkarttı. Daha sonra "çıkartın parayı bıçağı saplarım, canımı sıkmayın" şeklinde sözlerle bizi tehdit etti. Biz korkarak kendisine karşılık vermedik. Bu çocuk bıçak tehdidi ile bizim dördümüzün de üzerini aradı. Bu esnada onun yanındaki iki kişi sanki bizden yanaymış gibi hareketler yaptılar. "parayı vermezseniz sizi bıçaklar, onun için paranızı verin" diyerek güya bizi korudular. [A.nın] üzerinden 250.TL [Ö.den] 100.TL aldılar. Benden üzerimde para olmadığı için para alamadı. [M.nin] de üzerinde para yoktu. Onun için ondan da para alamadı. Bu çocuk aldığı parayı yanındaki arkadaşına verdi. Daha sonra üçü birden gittiler
…”
23. Mağdurlardan Ö.C.T. tarafından 22/10/2014 tarihinde Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinde verilen beyan aşağıdaki gibidir:
“Ben 3 arkadaşımla birlikte Konak civarında geziyorduk, bankta oturuyorduk. Sanıklar gelerek bizden bıçak zoruyla paramızı istediler. Bizde korkudan verdik, Benim yaklaşık olarak 120 TL paramı almışlardı, aynı gece biz polise şikâyetçi olduk yaklaşık 1 saat içerisinde polis onları yakaladı paramı da iade etti.Diğer arkadaşım [A.nın] parasını da sanırım 100 TL eksik olarak geri verdiler. Diğer arkadaşlarım [M.] ve [S.nin] herhangi bir şeyi alınmamıştır. Sanıklardan şikâyetçiyim davaya katılmak istiyorum.”
24. Mahkeme 11/12/2014 tarihli kararıyla suça konu eylemde bahsi geçen sanıklarla birlikte hareket ettiği gerekçesiyle başvurucunun nitelikli yağma ve yağmaya teşebbüs suçlarından hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanıklar ile SSÇ.nin (başvurucu) suç tarihinde M.Kemal Sahil Bulvarı üzerinde çimlerde gecelemeye çalışan mağdurların yanına geldikleri, önce bir bahane ile mağdurlara [M.Y.nin] bulaştığı, ardından paralarını çıkarmasını istediği olumsuz yanıt üzerine yöneldiği [Ö.C.den] 4 TL bozukluğu bıçak çekmeden aldığı, yetinmediği, tümünden birden ayrı ayrı istediği, yüzlerine elindeki feneri tuttuğu, cebinden çıkarttığı sustalı olduğu ve 6136 SK.m.4 deki izne tabi kriminal lab. [r]aporu ile belirli bıçağı çektiği, istemini sürdürdüğü, "Roche içtim, hepinizi keserim " kabili sözler ile tehdit de ederek yöneldiği, mağdurlar [M.U.] ve [S.B.nin] paraları olmadığı için vermedikleri, bıçağını bu kez [A.ya] birkaç kez dürtüpcebinden elini sokarak cüzdanını alıp 250 TL parasını aldığı, ardından önce bozukluklarını bıçak teşhir etmeden aldığı [Ö.ye] yönelerek önce saatini kolundan çıkarıp almaya çalıştığı alamadığı cüzdanını bu kere zorla alıp içindeki 120 TL yi aldığı, cüzdanını verdiği, teşhise göre sanık [T.nin] " Roche içti, kafası güzel, ne istiyorsa yapın" tarzı telkinde bulunduğu, diğer SSÇ. nin [başvurucu] de eylemde sanıklarla birlikte hareket ettiği, [M.Y.] dışındakilerin aralamak yerine üzerine yöneldiğini arkadaşlarının arasından uzaklaştırmaya gayret ettiklerini açıkça belirttikleri, [T.nin] de telkin beyanı ve olay sonrasında birliktekaçarak uzaklaşmaları, birlikte yakalanmaları ve yakalandıklarında üzerlerinden çıkan paranın dağılımı da dikkate alındığında çelişiksiz bir biçimde sanıkların/SSÇ. nin [başvurucu] birden fazla kişi birlikte, içlerinden biri silahlıolarakve geceleyin yağma suçunu birlikte ve TCK.m.37/1 anlamında birlikte faillik kavramı altında işledikleri belirlenmiştir.
(...)"
25. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 10/9/2015 tarihli kararıyla mağdurlar Ö.C.T., M.U., ve S.F.D.ye yönelik yağma suçundan kurulan hükmün onanmasına; bir diğer mağdur A.K.ya yönelik yağma suçundan kurulan hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.
26. Başvurucu, hükmün onanan kısmından 24/11/2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiştir.
27. Bireysel başvuru 23/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 10/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; suça konu olaya ilişkin tek delilin tanık anlatımları olduğunu, bu nedenle tanıkların huzurda dinlenilmeleri gerekirken talimat yoluyla beyanlarının alınmasının usulsüz olduğunu, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında hata yapıldığını ve suça konu olan paranın miktarına nazaran verilen cezanın ölçüsüz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık tarafından sunulan görüşte; mahkûmiyet hükmünün sadece tanık anlatımlarına dayalı olmadığı, üst aramasında çıkan paralar, tarife uygun bıçak, dövme ve yara izleri, teşhis tutanakları gibi sair delillerin de hükme esas alındığı belirtilerek bireysel başvuru konusu şikâyetin değerlendirilmesi konusunda takdirin Anayasa Mahkemesine ait olduğu ifade edilmiştir.
31. Başvurucu; Bakanlık görüşüne verdiği cevapta aynı zamanda olayın tanıkları konumunda bulunan mağdurların beyanlarının mahkûmiyet hükmüne belirleyici delil olarak alındığını, dosyada yer alan diğer tüm tutanak, belge ve bilgilerin bu beyanlara istinaden tanzim edildiğini, söz konusu beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için tanıkların mahkeme huzurunda dinlenilmelerinin gerektiğini ve başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
B. Değerlendirme
1. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucu; yargılandığı davada aleyhinde beyanda bulunan mağdurlarınduruşmada dinlenmediğini, tanıkları sorgulama imkânı verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Anayasa Mahkemesi birçok kararında tanık kavramını özerk olarak yorumlamış ve tanığın sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi olabileceğini ifade etmiştir. Bu bağlamda suçun iştirak edeni, olayın mağduru, şikâyetçi (müşteki), devletin görevlendirdiği gizli/gizli olmayan soruşturmacı da tanık olabilir (Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015, § 35).
34. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurulara ilişkin olarak birçok kararında tanık sorgulama hakkıyla ilgili ilkeleri belirlemiştir. Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir. Ancak başvurucuların tanık sorgulama hakları mutlak bir hak değildir. Makul gerekçelerle getirilen kısıtlamalar, kimi zaman başvurucunun iddia tanıklarına soru sorabilme ve onlarla yüzleşme imkânını da ortadan kaldırabilmektedir. Diğer yandan bir mahkûmiyet -sadece veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014, §§ 34-56; Az. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015, §§ 46-67; Levent Yanlık, B. No: 2013/1189, 18/11/2015, §§ 67-77; İsmet Özkorul, B. No: 2013/7582, 11/12/2014, §§44, 45).
35. Sonuç olarak somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık ifadelerinin delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için iki aşamalı bir test uygulanmalıdır. İlk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak ise okunmasıyla yetinilen ifadenin karara götüren tek ya da belirleyici kanıt olması hâlinde savunma haklarının adil yargılanmanın gerekleriyle bağdaşmayacak ölçüde sınırlandırılıp sınırlandırılmadığına bakılacaktır (Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80).
36. Yukarıdaki değerlendirme yapılırken geçerli neden şartı, öncelikli olarak gözetilmelidir. Çünkü tek veya yegâne ispat unsuru olmasa dahi ifadesi hükme esas alınan bir tanığın geçerli bir neden olmaksızın duruşmada dinlenmemesi tek başına adil yargılanma hakkına aykırılık oluşturabilir. Kamu makamları bu nedenle ifadesi hükme dayanak yapılacak tanıkların duruşmada hazır edilmesi için makul bir çaba sergileme yükümlülüğü altındadır (Abdurrahim Balur, § 81).
37. Başvuru konusu olayda mağdurlar tarafından olayın ihbar edilmesi ve şüphelilerin eşkâl bilgilerinin emniyet birimlerine bildirilmesi üzerine olay yerine en yakın asayiş ekiplerince çevrede başlatılan araştırma sonucu eşkâl ve giyim tarifine uygun oldukları anlaşılan başvurucu ve diğer şüphelilerin durdurularak kimlik tespitleri yapıldıktan sonra gözaltına alındıkları ve mağdurların başvurucu dışındaki iki şüpheliyi kollukta canlı teşhis ettikleri görülmektedir. Başvurucunun Savcılıkta verdiği ifadesinde olay gecesi diğer iki şüpheli ile birlikte olay yerinde olduğunu doğruladığı anlaşılmaktadır.
38. Mahkeme; mağdur beyanları ve sanık savunmaları, başvurucu ile diğer sanıkların üst aramaları sonucu ele geçirilen para, mağdurların tarifine uygun bıçak, teşhis tutanakları gibi diğer delilleri de gözönünde bulundurarak bir sonuca ulaşmıştır. Diğer bir ifadeyle başvurucu hakkında verilen karar, sadece mağdur beyanlarına dayanılarak verilmemiştir (bkz. § 25 ).
39. Diğer taraftan başvurucu, mağdurların duruşmada dinlenmelerini talep etmiş ise de Mahkeme, mağdurların ikametgâhlarının yargı yetkisi dışında olmasını ve başvurucu yönünden birleşen dosya nedeniyle iki kez talimat yazılmak suretiyle mağdurların istinabe yoluyla dinlenmiş olmalarını dikkate alarak bu talebi reddetmiştir.
40. Somut olayda istinabe yoluyla alınan tanık beyanlarının duruşmada okunduğu, başvurucu ve müdafiinin tanık beyanlarına itiraz imkânından yararlandırıldığı, mahkûmiyetin sadece veya belirleyici ölçüde duruşmada dinlenmeyen tanık beyanlarına dayandırılmadığı anlaşılmaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle tanık sorgulama hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Diğer İhlal İddiaları
42. Başvurucu, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında hata yapıldığını ve suça konu olan paranın miktarına nazaran verilen cezanın ölçüsüz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
43. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
44. Somut olayda İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada; mağdur beyanları, sanık savunmaları, olay nedeniyle düzenlenen tutanaklar, üst araması sonucu elde edilen delillerle tüm dosya içeriği değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucunun anılan iddialarının esas itibarıyla derece mahkemelerince verilen kararlarda delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına ve dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
45. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.