TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET BAYSAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/2089)
Karar Tarihi: 4/7/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
YusufŞevki HAKYEMEZ
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Ahmet BAYSAL
Vekili
Av. Erdal SEYİTOĞLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aleyhine açılan davada koşulları bulunmadığı hâlde davacının cinsiyeti esas alınarak tazminata karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu ile R.E. 2007 yılında resmî nikah olmadan birlikte yaşamaya başlamış, bu birliktelikten 2008 doğumluS. ve 2009 doğumlu N. adlı iki çocukları dünyaya gelmiştir.
7. R.E. 27/12/2012 tarihli dilekçesinde; birtakım vaatlerde bulunması sebebiyle başvurucuyla gayriresmî olarak evlendiklerini, çocuk sahibi olmalarına rağmen resmî nikah yapmaya yanaşmaması ve kendisine yönelik kötü davranışlarda bulunması nedeniyle çocuklarını da alarak müşterek evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek 50.000 TL manevi tazminat talebiyle dava açmıştır.
8. Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesi yapmış olduğu yargılama sonunda 19/12/2012 tarihli kararla başvurucunun evlenme vaadiyle davacıyı birlikte yaşamaya ikna ettiği, bu birliktelikten iki çocuğun dünyaya geldiği, bu çocukları nüfusuna kaydettirmek için herhangi bir çaba göstermediği gibi hakaret ve şiddet içeren davranışlarıyla davacıyı evden ayrılmaya zorladığını kabul etmiştir. Mahkeme sabit gördüğü bu eylemlerinbir bütün olarak ahlaka aykırı fiil niteliğinde olduğu gerekçesiyle başvurucu aleyhine 20.000 TL manevi tazminata karar vermiştir.
9. Hüküm başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 3/3/2014 tarihli kararla tarafların kusur durumları, davalının gayriresmî evlenme tarihindeki yaşı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile olayın gelişim süreci nazara alındığında davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğuna işaret ederek ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur.
10. İlk derece mahkemesi bozma kararına uymuş ve 18/6/2014 tarihinde önceki karardaki gerekçeyi tekrar ederek başvurucu aleyhine 12.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
11. Başvurucu tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 1/12/2014 tarihli onama kararı ile kesinleşmiştir.
12. Nihai karar başvurucuya 6/1/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 4/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi şöyledir:
"Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır."
14. 4721 sayılı Kanun’un 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.''
15. 4721 sayılı Kanun’un 121. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. ''
16. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi şöyledir:
"Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.''
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Ayrımcılık yasağı" kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:
"Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır."
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında, benzer durumdaki kişilere nesnel ve makul bir gerekçe olmaksızın faklı muamelede bulunulmasını ayırımcılık olarak kabul etmektedir (Zarb Adami/Malta, B. No: 17209/02, 20/6/2006, § 71; Burden/İngiltere [BD], B. No: 13378/05, 29/4/ 2008, § 60).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 4/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu; gayriresmî evliliğin gerçekleştiği tarihte kendisinin on beş, davacının ise yirmi yedi yaşında olup asıl zarar görenin kendisi olduğunu, bu hususun Yargıtay kararlarındaki muhalefet şerhinde açıkça dile getirildiğini ve dolayısıyla davacı lehine manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
22. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu; kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu, devletin bu eşitliği yaşama geçirmekle görevli olup devlet organlarının kanun önünde eşit davranma yükümlülüğü bulunduğunu, hâl böyle iken yargılamanın cinsiyetçi bir bakış açısıyla davacı lehine sonuçlandırıldığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25.Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddiaların soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33).
26. Ayrımcılık iddiasının incelenebilmesi için başvurucunun, kendisiyle benzer durumdaki kişilere yönelik farklı uygulamaların meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayrımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir (Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 50).
27. Somut olayda başvurucu aleyhine açılan davada, derece mahkemeleri başvurucunun hareketlerini 6098 sayılı Kanun'un 49. maddesi kapsamında ''ahlaka aykırı fiil'' olarak yorumlamış ve başvurucuyu davacıya tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Derece mahkemelerinin kararlarında tazminata hükmedilmesinde davacının cinsiyetinin etkili olduğu yönünde bir tespit ya da ibare bulunmadığı gibi, bu kararların hukuki dayanağını oluşturan kanun maddesinde de cinsiyet ayırımını çağrıştırabilecek bir hüküm bulunmamaktadır.
28. Başvurucunun cinsiyet sebebiyle uğradığını iddia ettiği ayrımcılığa ilişkin delilleri ortaya koyamadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.