TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SERDAR BAYRAKTUTAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/2353)
Karar Tarihi: 26/12/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Hüseyin TURAN
Başvurucu
Serdar BAYRAKTUTAN
Vekili
Av. Ömer TURANLI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluk incelemesi sonucu verilen kararın geç tebliğ edilerek fiilen itiraz hakkının kullanılamaması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Selam Tevhid terör örgütü soruşturması kapsamında çok sayıda siyasetçi, bürokrat, akademisyen, gazeteci-yazar, iş adamı, devletin üst kurumlarında çalışan görevli, danışman, vakıf başkanı vb. hakkında dinleme yapıldığının anlaşılması üzerine söz konusu soruşturmayı yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi eski müdür yardımcısı olan başvurucunun da aralarında bulunduğu görevliler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Siyasal ve Askeri Casusluk, TCK 328/1 fıkrasını ihlal, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme" suçlamasıyla 2014/41637 sayılı soruşturma başlatılmıştır.
10. Başvurucu daha sonra kamuoyunda bilinen ismiyle 17-25 Aralık soruşturmaları sürecindeki (anılan soruşturmalara ilişkin bilgiler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 30) bazı eylemleri dolayısıyla meslekten ihraç edilmiştir.
11. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 22/7/2014 tarihinde gözaltına alınmış; 26/7/2014 tarihinde tutuklanması talebiyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.
12. Başvurucu, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/7/2014 tarihli kararı ile devletin gizli kalması gereken bilgilerinin siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçundan tutuklanmıştır.
13. Başvurucunun bu karara itirazı üzerine İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 7/8/2014 tarihinde söz konusu itirazın reddinekarar vermiştir.
14. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 21/11/2014 tarihinde, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yolu ile yapılan tutukluluk incelemesi sonunda ifadesinin alınmasının ardından başvurucunun tutukluluğunun devamına karar vermiştir.
15. Başvurucu 17/12/2014 tarihli dilekçe ile İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin bu kararının kendisine tebliğ edilmesini istemiştir. Bu talep üzerine 5/1/2015 tarihinde ceza infaz kurumu idaresi tarafından başvurucuya söz konusu karar tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucunun bu talebi tutukluluğa itiraz olarak değerlendirilip incelenmek üzere İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmiştir. Anılan Hâkimliğin 29/12/2014 tarihli kararı ile başvurucunun itirazının reddi ile tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu karar başvurucuya 30/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucuya ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 8/1/2015 tarihlibirtakım belgeleri 9/1/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18.Başvurucu 9/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19.4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tutukluluğun incelenmesi" kenar başlıklı 108. maddesi şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/11/2014 tarihli tutukluluğun devamına ilişkin kararının talep tarihinden kırk beş gün sonra kendisine tebliğ edildiğini, dolayısıyla tutukluluğun devamına itiraz hakkını kullanamadığını belirtmiştir. Tutukluluğun devamına ilişkin karara fiilen itiraz etme imkânının elinden alındığını belirten başvurucu; hak arama hürriyeti, dilekçe hakkı, adil yargılanma hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Bakanlık görüşünde; başvurucunun tutukluluk durumunun 21/11/2014 tarihinden sonra birçok kez değerlendirildiği, bu kararlara yönelik itirazda bulunulduğu ve Sulh Ceza Hâkimliğince bu itirazların tümünün karara bağlandığı ifade edilmiştir.
23. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki beyanlarını tekrar ederek ihlalin tespitine karar verilmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
24. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
27. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
28. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen dikkate alınması gereken bir başvuru koşuludur. Bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, §§ 19, 20).
29. Somut olayda başvurucu, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/7/2014 tarihli kararı ile devletin gizli kalması gereken bilgilerinin siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçundan tutuklanmış; başvurucunun itirazı üzerine İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/8/2014 tarihli kararıyla bu itirazın reddine karar verilmiştir.
30. 5271 sayılı Kanun'nun "Tutukluluğun incelenmesi" kenar başlıklı 108. maddesinin (1) numaralı fıkrasında soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından aynı kanunun 100. madde hükümleri gözönünde bulundurularak şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verileceği düzenlenmiştir. Maddenin (2) numaralı fıkrasında ise tutukluluk durumunun incelenmesinin yukarıda öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebileceği hüküm altına alınmıştır.
31. 5271 sayılı Kanunun bu hükümleri gereğince başvurucunun İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 21/11/2014 tarihinde -SEGBİS yolu ile- tutukluluk incelemesi yapılmış ve ifadesinin alınmasının ardından tutukluluğun devamına karar verilmiştir. Başvurucu, tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz hakkının engellendiğini belirterek anılan kararın kendisine tebliğ edilmesi için ceza infaz kurumu idaresine 17/12/2014 tarihinde başvuruda bulunmuştur. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin bu kararı 5/1/2015 tarihinde cezaevi idaresigörevlisi tarafından başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucunun 17/12/2014 tarihli talebi soruşturma makamınca tutukluluğa itiraz olarak değerlendirilip incelenmek üzereİstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmiş, anılan Hâkimlik 29/12/2014 tarihinde başvurucunun itirazının reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Bu karar ise başvurucuya aynı usulle 30/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
32. Başvurucuya ayrıca 9/1/2016 tarihinde, hakkında yürütülen soruşturma dosyası kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 8/1/2015 tarihli birtakım belgeleri tebliğ edilmiştir. Başvurucu, bireysel başvuruda bulunurken nihai karar olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 9/1/2015 tarihinde tebliğ edilen bu kararını göstermiştir.
33. Başvurucunun temel şikâyeti İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/11/2014 tarihli tutukluluğun devamına ilişkin kararının talep tarihinden kırk beş gün sonra kendisine 5/1/2015 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz hakkını kullanamadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun ileri sürdüğü hak ihlaline neden olan kararın tebliğ tarihi olan 5/1/2015 tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir. Buna göre 9/2/2015 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 26/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.