logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Deniz Baytar [2.B.], B. No: 2015/3614, 26/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DENİZ BAYTAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/3614)

 

Karar Tarihi: 26/12/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Murat BAŞPINAR

Başvurucu

:

Deniz BAYTAR

Vekili

:

Av. Cihan KOÇ

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, iki gün süreyle hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasıyla hâkim kararı olmaksızın hürriyetten yoksun bırakılma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; haksız olarak verilen bu cezanın iptali istemiyle açılan davada itirazları dikkate alınmadan karar verilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 27/2/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) subay statüsünde görev yapmaktadır.

7. Başvurucu, ilçe jandarma komutanı olarak görevli iken İl Jandarma Komutanlığının 13/7/2012 tarihli emrinde kritik malzemeler arasında sayılan ve her an hizmete elverişli bulundurulması gereken araç şoförlerinden birini -yedeğini teklif ve tedarik etmeden- izne, diğerini ise sakatlıkların çokça yaşandığı halı saha futbol maçına gönderdiği, maçta şoförün ayağının kırıldığı ve böylelikle söz konusu emrin gereğinin yerine getirilmediği iddiasıyla savunması alınarak, disiplin amiri olan İl Jandarma Komutanı tarafından 13/11/2013 tarihinde emre itaatsizlik suçundan iki gün süreyle hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasıyla cezalandırılmıştır.

8. Başvurucu bu cezaya itiraz etmiş, üst disiplin amirince itirazı reddedilmiş ve bu karar 12/2/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

9. Başvurucu, hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasının iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır. AYİM Üçüncü Dairesinin 8/1/2015 tarihli kararı ile davanın kesin olarak reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Davacının komutanı olduğu Nazımiye İlçe Jandarma Komutanlığına tertip edilen iki adet zırhlı aracın bakımlarını zamanında yaptırdığı, araçları faal ve hizmete hazır halde bulundurduğu, ancak yedeği olmayan araç şoförlerinden birini yerine başka bir şoför görevlendirilmesi için yazılı olarak İl Jandarma Komutanlığına bildirim yapmadan izne gönderdiği, böylece araçlardan birinin faal halde olmasına rağmen kullanıcı personel olmadığından kullanılamadığı, yukarıda belirtilen emirler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının hizmete ilişkin emri tam yapmadığı anlaşılmış, davacı hakkında idare tarafından tesis edilen iki gün hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır."

10. Nihai karar, başvurucuya 11/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve yasal süresi içinde 27/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.

11. Dava, bireysel başvurunun incelenme tarihi itibarıyla kesin hükümle sonuçlanmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

12. 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nun "Disiplin cezaları" kenar başlıklı 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 (1) ''Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre aşağıda belirtilmiştir:

...

d) Hizmet yerini terk etmeme

...

 (2) Uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezaları disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından; Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası yüksek disiplin kurulları tarafından verilir...''

13. 6413 sayılı Kanun'un "Disiplin cezalarının yerine getirilme şekilleri" kenar başlıklı 12. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

 (5) Hizmet yerini terk etmeme cezası; personelin mesai bitiminden sonra görev yaptığı yerden ayrılmayıp resmî daire, kışla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetine devam etmesidir. Bu ceza disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre; disiplin kurulları tarafından dört ila on güne kadar verilebilir. Ceza verilen personel için uygun bir yatma yeri tahsis edilir. Tatil günlerinde cezanın yerine getirilmesine ara verilir. Cezanın yerine getirilmesi sırasında, hizmete ilişkin hâller hariç, günde toplam bir saati geçmemek üzere ziyaretçi kabul edilebilir.

..."

14. 6413 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"1) Hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren disiplinsizlikler şunlardır:

a) Emre itaatsizlik: Kasıtlı olarak hizmete ilişkin bir emri tam yapmamak ya da değiştirerek veya sınırını aşmak suretiyle yapmaktır.

..."

15. 6413 sayılı Kanun'un "Disiplin amirleri tarafından verilen cezalara itiraz ve cezanın kesinleşmesi" kenar başlıklı 41. maddesi şöyledir:

"(1) Disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarına karşı, cezanın tebliğ edilmesinden itibaren üç iş günü içinde itiraz edilebilir. İtiraz, bir üst disiplin amirine yazılı olarak yapılır. Süresi içinde itiraz edilmez ise ceza kesinleşir."

 (2) Cezanın tebellüğünden kasıtlı olarak imtina edilmesi hâlinde bu durum en az iki imzalı bir tutanakla tespit edilir. Tutanağın tutulduğu tarih tebliğ tarihi sayılır.

 (3) İtiraz, yetkili üst disiplin amiri tarafından beş iş günü içinde karara bağlanır. İlave inceleme yapılmasının gerekli olduğu durumlarda bu süre bir katına kadar uzatılabilir.

 (4) İtiraz haklı görülürse, itirazı inceleyen üst disiplin amiri verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir. İtiraz haklı görülmez ise ret olunur. Karar itiraz edene tebliğ edilerek kesinleşir."

16. 6413 sayılı Kanun'un "Yargı denetimi" kenar başlıklı 43. maddesi şöyledir:

 (1) Yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezaları ile subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından barış zamanında verilmiş olan aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezalarına karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde iptal davası açılabilir.

 (2) Dava açma süresi, cezanın kesinleşmesinden itibaren başlar. Ancak Türk karasuları dışındaki gemilerde verilen cezalarda, dava açma süresi karasuları dışında işlemez."

B. Uluslararası Hukuk

1. Sözleşme Metinleri

17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özgürlük ve güvenlik hakkı" kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir."

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İçtihadı

18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında geçen "özgürlük" kavramı, kişinin fiziksel özgürlüğünü kapsamaktadır (Engel ve diğerleri/Hollanda [GK], B. No: 5100/71..., 8/6/1976, § 58). AİHM, özgürlükten yoksun bırakmanın nesnel ve öznel iki unsurunun bulunduğunu belirtmektedir. Buna göre nesnel unsur, kişinin göz ardı edilemeyecek uzunlukta bir süre boyunca sınırları belli bir yere kapatılması; öznel unsur ise bu kapatılmanın geçerli bir rızaya dayanmamasıdır (Storck/Almanya, B. No: 61603/00, 16/6/2005, § 74).

19. AİHM'e göre kişilerin fiziksel özgürlüğünün konu edildiği Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının amacı hiç kimsenin özgürlüğünden keyfî bir biçimde mahrum bırakılmamasını güvence altına almaktır. Yalnızca seyahat özgürlüğüne ilişkin kısıtlamalar ise bu maddenin değil Sözleşme'ye ek 4 No.lu Protokol'ün 2. maddesinin kapsamına girmektedir. Bununla birlikte özgürlükten mahrum bırakma ve özgürlüğün kısıtlanması arasındaki fark esasa ya da niteliğe ilişkin olmayıp bir derece veya yoğunluk farkıdır. Bir kimsenin 5. madde anlamında özgürlüğünden mahrum bırakılıp bırakılmadığının değerlendirilmesinde somut olayın özelliklerinin yanı sıra uygulanan tedbirin türü, süresi, etkileri ve uygulanma şekli gibi çeşitli faktörlerin dikkate alınması gerekir (Guzzardi/İtalya [GK], B. No: 7367/76, 6/11/1980, §§ 92, 93).

20. Gözaltına alınıp nezarethanede tutulan, tutuklanan, hapis cezasına mahkûm edilip ceza infaz kurumuna konulan kişilerin özgürlüklerinden mahrum edildiklerinde kuşku bulunmamakla birlikte özgürlükten mahrum bırakma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir ve bu kavramlar bütün özgürlükten yoksun bırakma hâllerini kapsamaz. Özgürlükten mahrum bırakma çeşitleri, gerek yasalardaki ve gerekse de kamu gücünün uygulamalarındaki değişimlerle artmaktadır (Guzzardi/İtalya, § 95).

21. Sözleşme’nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrası ile paralel bir ifadeye yer verildikten sonra aynı fıkranın (a) bendinde kişi özgürlüğü ve güvenliğinin istisnası olarak yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulma hâli düzenlenmiştir. Sözleşme’ye göre özgürlüğe getirilen sınırlamanın meşru kabul edilebilmesi için mahkûmiyet kararı sonrası tutma hâli veya hapsedilmenin yetkili mahkeme kararına dayalı ve hukuka (kanuna) uygun olması şartları aranmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı yönünden tutma hâli, geniş anlamda kullanılmakta olup gözaltı, tutuklama, mahkûmiyet sonrası tutukluluk ve hükümlülük hâllerini içine almaktadır. Sözleşme maddesindeki “yetkili mahkeme” vurgusu; kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması sonucunu doğuran ceza veya güvenlik tedbiri uygulama konusunda kanun gereği yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan bağımsız ve yeterli güvencelere sahip yargısal organı ifade etmektedir (benzer yöndeki kararlar için bkz. De Wilde, Ooms And Versyp/Belçika, B. No: 2832/66..., 18/6/1971, § 78; Engel ve diğerleri/Hollanda, § 68).

22. AİHM, askerî yaşamın gerekliliklerini gözardı etmemiş ve ceza hukuku alanına girmeyecek kadar kısa olan bazı cezaların Sözleşme’nin 5. maddesi kapsamına girmediğini belirtmiştir (Engel ve diğerleri/Hollanda, §§ 57-59).AİHM'e göre üç dört günlük hafif göz hapsi özgürlükten yoksun bırakma oluşturmaz. Çünkü bu cezayı alanların mesai saatleri dışında askerî binalarda kalma zorunlulukları varsa da bu kişiler kilit altında tutulmamakta ve görevlerini yapmaya devam etmektedir. Bu kişiler askerî yaşamın olağan sistemi içinde -az veya çok- kalmayı sürdürmektedir. Yine sıkı göz hapsi de kışla içinde belirlenmiş bir alanda bulunma şeklinde uygulanmaktadır. Bu kişiler kantine, tesis içindeki sinemaya veya gezinti yerlerine gidememekte, ancak kilit altında da bulunmamaktadır. Bu bakımdan başvurucuya verilen on iki günlük sıkı göz hapsi de özgürlükten yoksun bırakma sayılmaz (Engel ve diğerleri/Hollanda, §§ 60, 61).

23. AİHM bu nedenlerle Ümit Gül v./Türkiye kararında (B. No: 74161/11, 10/7/2012, §§ 20, 21), başvurana uygulanan bir günlük göz hapsinin özgürlükten yoksun bırakma sayılamayacağı sonucuna varmıştır. Aslında bu tür bir cezaya çarptırılan askerlerin mesai saatleri dışında askerî binalarda veya başka bir kamusal alanda kalma zorunlulukları varsa da bu kişiler bir yere kapatılmamakta ve görevlerini yapmaya devam etmektedir. Bu kişiler, askerî yaşamın olağan sistemi içinde kalmaya az çok devam ettiklerinden, bu belirtilen hususlar ışığında AİHM, somut olayda belirtilen göz hapsi cezasının Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. paragrafı bakımından problem teşkil edecek nitelikte olmadığı sonucuna varmaktadır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1.Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu; emre itaatsizlik disiplinsizliğini işlediği gerekçesiyle disiplin amiri tarafından kendisine iki gün hizmet yerini terk etmeme disiplin cezası verildiğini, yaptığı itirazın reddedilerek cezasının kesinleştiğini ve söz konusu cezanın iptali için AYİM'de açtığı iptal davasının reddedildiğini, hâkim kararı olmaksızın verilen bu cezayla hürriyetinden yoksun bırakıldığını belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

26. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

27. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.

..."

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiasının özü esas itibarıyla hâkim ve savcı sınıfından olmayan amiri tarafından verilen disiplin cezasının infazı nedeniyle özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik olduğundan başvurunun bu kısmının Anayasa’nın 19. maddesi çerçevesinde incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

a. Genel İlkeler

29. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, devletin bireylerin özgürlüğüne keyfî olarak müdahale etmemesini güvence altına alan temel bir haktır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 62).

30. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hürriyetten yoksun bırakma kavramını tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).

31. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek koşuluyla kişilerin hürriyetlerinden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42). Devam eden fıkralarda ise hürriyetinden yoksun bırakılan kişiler bakımından güvencelere yer verilmiştir. Bu bağlamda maddenin dördüncü fıkrasında yakalama veya tutuklama sebepleri ile iddiaların bildirilmesi, beşinci fıkrasında gözaltı süresi, altıncı fıkrasında yakalama veya tutuklamanın yakınlara bildirilmesi, yedinci fıkrasında tutuklanan kişilerin makul sürede yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakkı, sekizinci fıkrasında hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı yargı merciine başvurma hakkı, dokuzuncu fıkrasında tazminat hakkı güvence altına alınmıştır.

32. Maddenin birinci fıkrasında geçen "hürriyet" sözcüğü, özgürlük ve bağımsızlığın yanı sıra serbestlik anlamına da gelmektedir. Bu anlamda kişi hürriyetine yönelik bir müdahalenin bulunduğunun söylenebilmesi için kişinin hareket serbestisinin maddi olarak sınırlandırılmış olması gerekir. Buradaki hareket serbestisine yönelik kısıtlama, Anayasa'nın 23. maddesinde güvence altına alınan seyahat hürriyetine yönelik bir müdahaleye göre çok daha yoğundur. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişi, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulmalıdır (Engel ve diğerleri/Hollanda, § 58; Storck/Almanya, § 74; Guzzardi/İtalya , §§ 92, 93).

33. Anayasa'nın 19. maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak hürriyetinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey, bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 35).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

34. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen sınırlama nedenleri kapsamında hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasıyla fiziksel özgürlüğün kısıtlanması hâlinde kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahalenin oluşacağı açıktır.

35. Bu itibarla söz konusu disiplin cezasının anılan hakka yönelik bir müdahale oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi gerekir.

36. 6413 sayılı Kanun'un 12. maddesine göre hizmet yerini terk etmeme cezasının yerine getirilme şekli incelendiğinde; personelin mesai bitiminden sonra görev yaptığı yerden ayrılmayıp resmî daire, kışla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetine devam edeceği, ceza verilen personel için uygun bir yatma yeri tahsis edileceği, tatil günlerinde cezanın yerine getirilmesine ara verileceği ve cezanın yerine getirilmesi sırasında -hizmete ilişkin hâller hariç- günde toplam bir saati geçmemek üzere ziyaretçi kabul edilebileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır (bkz. § 13).

37. Diğer taraftan Anayasa’nın 38. maddesinin onuncu fıkrasında, idarenin kişi hürriyetini kısıtlayacak biçimde bir yaptırım uygulayamayacağı belirtildikten sonra TSK'nın iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceği hususu düzenlenmiştir. Böylece TSK'nın iç düzeni bakımından gerekli olması hâlinde idare tarafından kişi hürriyetini bağlayıcı bazı yaptırımların uygulanabilmesine izin verilmiştir. Ancak TSK'nın iç düzeni bakımından kabul edilen bu istisna, sadece disiplini koruma ve bozulan disiplini sağlama niteliğindeki yaptırımlar yönünden söz konusu olabilir. Bunun ötesinde mevzuatta disiplin cezası olarak vasıflandırılmış olsa bile ceza hukuku alanına girecek nitelikteki hürriyeti bağlayıcı yaptırımların idare tarafından verilmesine demokratik bir toplumda izin verilemez.

38. Mevzuatta disiplin cezası olarak öngörülmüş olan oda hapsi cezası, disiplin amiri tarafından verilir ve bu amaçla tahsis edilecek hapis odasında yerine getirilir. Bu bakımdan oda hapsi, sonuçları itibarıyla kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir yaptırımdır. Dolayısıyla hürriyetten yoksun bırakmanın bir yargı kararının sonucu olması ve bu kararın gerekli yetkiye sahip, yürütmeden bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili mahkeme tarafından verilmesi gerekir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin de bu yönde verilmiş birçok kararı mevcuttur (Yusuf Karabaş, B. No:2013/1615, 15/4/2015, § 66; F.H.H., B. No: 2012/1419, 15/4/2015, §§ 34-50; Hasan Baki Gülcan, B. No: 2013/760, 12/3/2015, §§ 36-49).

39. Hizmet yerini terk etmeme cezasında ise asker kişilerin mesai saatleri dışında askerî bina ya da tesislerde kalma zorunlulukları olmakla birlikte bu kişiler bir yere kapatılmamakta, görevlerini yapmaya ve askerî yaşamın olağan sistemi içinde kalmaya devam etmektedirler. Ayrıca bu kapsamdaki asker kişiler için uygun bir yatma yeri tahsis edileceği, tatil günlerinde cezanın yerine getirilmesine ara verileceği ve cezanın yerine getirilmesi sırasında belirtilen koşullarda ziyaretçi kabul edilebileceği belirtilmiştir.

40. Somut olayda başvurucuya emre itaatsizlik eylemi nedeniyle disiplin amiri tarafından iki gün süreyle hizmet yerini terk etmeme cezası verilmiştir. Hizmet yerini terk etmeme şeklinde verilen bu disiplin cezasının yerine getirme şekli (bkz. §§ 13, 36) dikkate alındığında -belirlenen niteliği itibarıyla- başvurucunun fiziksel olarak özgürlüğünden yoksun bırakılması söz konusu değildir. Sonuç olarak başvurucunun fiziksel özgürlüğü maddi olarak kısıtlanmamış olduğundan, uygulanan ceza ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmamıştır.

41. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında görülemeyen iddia karşısında bu yaptırım ya da kararın hâkim olmayan bir kimse tarafından verildiğine ilişkin şikâyetin ayrıca incelenmesine de gerek bulunmamaktadır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1.Başvurucunun İddiaları

43. Başvurucu; disiplin amiri tarafından kendisine haksız olarak disiplin cezası verildiğini, emre itaatsizliğe ilişkin emirlerin kendisine tebliğ edilmediğini, eyleminin emre itaatsizlik olarak değerlendirilemeyeceğini, verilen bu cezanın iptali istemiyle açtığı davada itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

44. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

45. Adil yargılanma hakkı bireylere, dava sonucunda verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânını verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu süreçte karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi veya belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).

46. Somut olayda başvurucu, 6413 sayılı Kanun'un hükümleri uyarınca savunma hakkı tanınmak suretiyle disiplin cezasıyla cezalandırılmış; kesinleşen disiplin cezasının iptali istemiyle açılan dava AYİM tarafından gerekçesi ve kanuni dayanakları gösterilmek suretiyle reddedilmiştir. Buna göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 26/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Deniz Baytar [2.B.], B. No: 2015/3614, 26/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı DENİZ BAYTAR
Başvuru No 2015/3614
Başvuru Tarihi 27/2/2015
Karar Tarihi 26/12/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iki gün süreyle hizmet yerini terk etmeme disiplin cezasıyla hâkim kararı olmaksızın hürriyetten yoksun bırakılma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; haksız olarak verilen bu cezanın iptali istemiyle açılan davada itirazları dikkate alınmadan karar verilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı İdari gözetim Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6413 Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu 11
12
19
41
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi