TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ZEKİ HAKAN NEBİOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/2418)
|
|
Karar Tarihi: 8/5/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
Zeki Hakan NEBİOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ömer Faruk AKBIYIK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, lenf kanseri olan hükümlünün cezasının infazının
ertelenmesi talebinin reddedilmesinin kötü muamele yasağını ihlal ettiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurucu; tedavisinin ceza infaz kurumu koşullarında
sağlanamayacağını, hastalığa dair alınan raporların Adli Tıp Kurumuna
gönderilmeksizin erteleme taleplerinin yetersiz gerekçelerle reddedilmesinin
yaşam, maddi ve manevi bütünlüğün yönelik ciddi tehlike oluşturduğunu
belirterek iyileşinceye kadar Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 73. maddesi uyarınca tedbiren infazın
durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesince bu
talep 21/12/2016 tarihinde reddedilmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi 24/4/2015 tarihinde başvurucunun
hastalığının nitelik ve boyutunun araştırılması ve başvurucunun hapis cezasının
infazına fiilen başlanmasının, başvurucunun anılan hastalığı nedeniyle hayati
risk oluşturup oluşturmayacağı hususunun tespiti için hükmün infazına
başlanmaksızın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesine, sevk işleminin yapılması ve
düzenlenecek raporun gönderilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına
müzekkere yazılmasına, tedbir talebinin düzenlenecek uzman heyet raporundan
sonra değerlendirilmesine karar vermiştir. Ancak tedbir talebi konusunda daha
sonra verilmiş bir karar bulunmamaktadır.
7. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
9. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
10. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden (UYAP) edinilen belgeler çerçevesinde ilgili
olaylar özetle şöyledir:
11. 1963 doğumlu başvurucu, İstanbul 21. Asliye Ceza
Mahkemesinin 1/12/2011 tarihli kararıyla bilişim sistemini engelleme, bozma,
verileri yok etme veya değiştirme suçundan 3 yıl 9 ay hapisle
cezalandırılmıştır. Temyiz edilen karar Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 17/6/2014
tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
12. Hüküm kesinleştikten sonra başvurucu 10/11/2014 günlü
dilekçeyle kronik lenfositik lösemi hastası olduğunu
belirterek 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un 16. maddesine göre infazın geri bırakılması için
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) müracaat etmiştir. Başvurucu
dilekçesinde hastalığının son aşaması olan dördüncü evrede bulunduğunu, bunun
da hayati tehlikeye yol açacağını, yaşamını yalnız sürdüremeyeceğini ifade
etmiştir. Dilekçesine lösemi hastası olduğunu ve kemoterapi gördüğünü gösteren,
bazı hastanelere ait raporları eklemiştir. Bu raporların birinde tedavi süreci
toplam altı ay sürecek başvurucunun kalabalık ortamlardan uzak durması, iyi
yıkanmış ve iyi pişmiş yiyeceklerle beslenmesi, haftalık kan sayımının
yapılması, ateşinin 38 dereceyi aşması durumunda acilen hastaneye yatışının
gerekli olduğu değerlendirilmiştir.
13. Savcılık 12/11/2014 tarihinde başvurucunun bu talebini
reddetmiştir. Başvurucunun maruz kaldığı ağır hastalık nedeniyle ceza infaz
kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettirip ettiremeyeceği hususunun
ancak infaza başlama hâlinde ceza infaz kurumu koşullarında anlaşılabileceği
karara dayanak yapılmıştır.
14. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, İstanbul 21. Asliye
Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…hükümlünün
cezasını infaz kurumunda yerine getirilmesinde yaşam ve vücut bütünlüğü
açısından telafisi imkansız zarara maruz kalıp kalmayacağı ve hükümlüye tayin
edilen cezasının ertelenmesini gerektiren bir husus bulunup bulunmadığının
tespiti bakımından dosyanın ve hükümlü müdafiinin
talep konusu dilekçesinin 5275 sayılı Yasanın 16/3.maddesi uyarınca gerekli
prosedürün takdir ve değerlendirmesi amacıyla İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı ilamat ve infaz bürosuna gönderilmesine ve işlem sonucuna
kadar infazın durdurulmasını gerektiren bir durum bulunmadığından infazın
durdurulmasına ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki karar ittihaz
olunmuştur.”
15. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, İstanbul 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 15/1/2015 tarihli ek kararıyla reddedilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…
Sağlık sorunları nedeni ile infazın
ertelenmesi 5275 sayılı CGTİHK. nun 16/2-3. md. düzenlenmiş olup, sağlık kuruluşlarının hastalara
ayrılan bölümünde infaza devam edilebileceği, bunun dahi mümkün olmadığının
anlaşılması halinde infazın iyileşene kadar geri bırakılabileceği
öngörülmektedir.
Buna göre konunun, infaza başlandıktan sonra
infaz prosedürü içerisinde ele alınıp incelenmesi gerektiği anlaşıldığından,
Hükümlü-Sanık Zeki Hakan Nebioğlu hakkında verilen İstanbul 21. Asliye Ceza
Mahkemesinin 20/11/2014 tarih 2007/364 esas ve 2011/330 karar sayılı ek
kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla sanık Zeki Hakan Nebioğlu müdafii Av. Ömer Faruk Akbıyık'ın itirazının REDDİNE [karar
verilmiştir.]”
16. Başvurucu vekili tarafından 4/2/2015 tarihinde öğrenilen
karara karşı 9/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
17. Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğünün 15/5/2016 tarihli yazısında konuyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu
(ATK) 3. İhtisas Kurulundan rapor aldırıldığı belirtilmiştir. ATK 3. İhtisas
Kurulunun 7/3/2016 tarihli raporunda; başvurucunun 5275 sayılı Kanun’un 16.
maddesinin (6) numaralı fıkrası kapsamında görülmediği, hayatını yalnız idame
ettirebileceği, aynı Kanun’un 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında
kalmadığı, tedavisi ve önerilen aralıklarla düzenli poliklinik kontrollerinin
sağlanarak ceza infaz kurumu şartlarında infaza devam edilebileceği,
hastalıklarının ilerlemesi ya da vasfının değişmesi durumunda yeniden rapor
alınarak tekrar değerlendirmede bulunulabileceği ifade edilmiştir. Aynı yazıda
Anayasa Mahkemesince verilen 24/4/2015 tarihli tedbir kararına istinaden askıya
alınan infaz işlemlerinin devamı için Savcılık tarafından 31/3/2016 tarihinde
yakalama emri çıkarıldığı kaydedilmiştir.
18. 17/10/2016 tarihinde hapis cezasının infazına başlandıktan
sonra başvurucu, Muğla İnfaz Hâkimliğine 5271 sayılı Kanun’un 105/A maddesi
uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazını talep etmiştir.
İnfaz Hâkimliğince 24/10/2016 tarihinde talep kabul edilerek başvurucu, Muğla
Açık Ceza İnfaz Kurumundan salıverilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 5275 sayılı Kanun’un “Hapis
cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” kenar başlıklı
16. maddesine, "Denetimli serbestlik
tedbiri uygulanarak cezanın infazı" kenar başlıklı 105/A
maddesinin 3. fıkrasına İmam Çelikdemir (B. No: 2014/20289, 5/12/2017, §§ 33,
34) başvurusunda yer verilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 8/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; lenf kanseri olduğunu, hastalığının ileri düzeye
ulaştığını, tedavisinin ise ceza infaz kurumu koşullarında sağlanamayacağını,
hastalığa dair alınan raporların Adli Tıp Kurumuna gönderilmeksizin erteleme
taleplerinin yetersiz gerekçelerle reddedildiğini belirterek Anayasa’nın 17. ve
56. maddelerinde tanımlanan yaşam, maddi ve manevi varlığın korunması ile
sağlıklı yaşam sürme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tedbir kararı
verilerek infazın durdurulması talebinde bulunmuştur.
22. Bakanlık görüşünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
bazı içtihatlarına ve mevzuata yer verilerek değerlendirme sırasında bu
ilkelerin dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının kötü muamele
yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
24. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Düşme kararı” kenar başlıklı 80.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“(1)
Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde
düşme kararı verilebilir:
…
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan
herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini
haklı kılan bir neden görülmemesi.”
25. Başvurucunun ihlal iddialarının temelinde lenf kanseri
olmasına rağmen cezasının infaz edilmesinin anayasal hak ve özgürlükleri ihlal
ettiği iddiası yer almaktadır.
26. Bu bağlamda başvurunun incelenmesini haklı kılan temel
neden, hapis cezasının infazına devam edilmesi olup Muğla İnfaz Hâkimliğinin
24/10/2016 tarihinde herhangi bir süreye bağlanmaksızın başvurucu iyileşinceye
kadar infazın geri bırakılmasına karar verdiği ve başvurucunun salıverildiği
tespit edilmiştir. Bu şartlar altında başvurunun incelenmesini haklı kılan
neden bulunmadığının kabulü gerekir (benzer doğrultudaki karar için bkz. Salih Tuğrul, B. No: 2014/1988,
17/5/2016).
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığı
anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin düşmesine
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmamış olması nedeniyle
DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.