logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(S.K. [2.B.], B. No: 2015/2438, 19/4/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

S.K. BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2015/2438)

Karar Tarihi: 19/4/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

S. K.

Vekili

:

Av. Aziz ÇETİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, temyiz isteminin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/2/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Olayın gerçekleştiği otelde satın alma müdürü olan başvurucunun eşi Ö.A. 7/10/2008 tarihinde aynı işyerinde şoför olarak çalışan İ.G. tarafından av tüfeği ile vurularak öldürülmüştür.

8. Başvurucu, muris eşinin çalıştığı A.B. Otelinin işleticisi olan davalı şirket ileİ.G. aleyhine Kemer Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 24/12/2009 tarihinde iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminat davası açmıştır.

9. Mahkemenin 27/7/2010 tarihli duruşmasında başvurucu vekili davalı İ.G. hakkındaki davadan feragat ettiklerini açıklamıştır.

10. Mahkemece 10/4/2013 tarihli duruşmada, davalı İ.G.ye karşı açılan davadan feragat edilmesi nedeniyle bu davalı yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı şirket yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, sair hususların gerekçeli kararda açıklanacağı belirtilmiştir.

11. Mahkeme gerekçeli kararını 10/5/2013 tarihinde yazmıştır. Karar gerekçesinde; davalı İ.G. yönünden feragat nedeniyle, diğer davalı yönünden ise meydana gelen ölüm olayının başvurucunun eşinin yapmış olduğu işten kaynaklanmadığı ve davalı İ.G.nin eyleminden dolayı davalı şirketin herhangi bir kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun da bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verildiği ifade edilmiştir. Ayrıca davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden başvurucu aleyhine 10.130 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

12. Mahkemenin kısa kararı ve gerekçeli kararında kanun yolu ve süresiyle ilgili olarak "...davacı vekilinin ve davalı [M.T.Y.] İnş. Tic. ve Sanayi A.Ş. vekilinin yüzüne karşı,mahkememize veya zabıt katibine bulunulacak beyanın zapta geçirilmesi sureti ile gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı." ibaresi yazılmıştır.

13. Gerekçeli karar 27/5/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 8/6/2013 tarihinde davalı şirket hakkındaki davanın reddedilmesi ve hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararı temyiz etmiştir.

14. Mahkeme 15/7/2013 tarihli ek kararı ile temyize konu kararın 10/4/2013 tarihli oturumda başvurucu vekilinin yüzüne karşı (tefhim) verildiği, iş davalarında temyiz süresinin tefhim veya tebliğden itibaren sekiz gün olduğu, en geç 18/4/2013 tarihinde temyiz dilekçesinin sunulması gerekli olmasına rağmen süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle temyiz istemini süre yönünden reddetmiştir.

15. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi (Daire) 6/11/2014 tarihli kararıyla ek kararın onanmasına hükmetmiştir. Karar gerekçesi şu şekildedir:

"5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlükte bulunan 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilen kararların 8 gün içerisinde temyiz olunması gerekir.

Somut olayda, verilen hüküm 27/05/2013 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş,temyiz ise 08/06/2013 tarihinde vuku bulmuştur.

Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçtikten sonra İş Mahkemesi kararının temyiz edildiği dosya içeriğinden anlaşılmakla davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına..."

16. Onama kararı başvurucuya 15/1/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 10/2/2015 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV.İLGİLİ HUKUK

17. Hüküm tarihinde yürürlükte olan 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı mülga İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür."

18. 5521 sayılı mülga Kanun’a 2/3/2005 tarihli ve 5308 sayılı Kanun ile eklenen geçici 1. madde şöyledir:

 "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan temyiz başvuruları, kesinleşinceye kadar Yargıtay tarafından sonuçlandırılır. Bu kararlar hakkında İş Mahkemeleri Kanununun bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki temyize ilişkin hükümleri uygulanır."

19. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi şöyledir:

"(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."

20.6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi gereğince temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesinin 1. fıkrası şöyledir:

"Temyiz süresi on beş gündür. Temyiz süreleri, ilâmın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 19/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu; Mahkeme kararında temyiz süresinin on beş gün olarak gösterildiğini, gerekçeli kararın 27/5/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, kararda belirtilen süre içerisinde 8/6/2013 tarihinde temyiz talebinde bulunmasına rağmen temyiz talebini süre yönünden reddeden Mahkemenin ek kararının Yargıtayca onandığını, ayrıca yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini ve aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hukuka aykırı olduğunu belirterek Anayasa'nın 10. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan eşitlik ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

23. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü temyiz talebinin Yargıtayca incelenmemesine yönelik olduğundan inceleme adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında yapılmıştır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan HaklarıSözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).

27. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Öte yandan mahkemeye erişim hakkı ilk derece mahkemesine dava açma hakkının yanı sıra itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).

28. Mahkeme kararlarının hukuka uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlığın çözümlenmek üzere bir yargı makamı önüne taşınması “kanun yolu”na başvurma olarak nitelendirilmektedir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Adil yargılanma hakkı bir mahkeme kararına karşı üst yargı yollarına başvurabilmeyi güvence altına almamakla birlikte gerek suç isnadına bağlı yargılamalarda gerekse medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise bu kanun yolları yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanması gerekir (Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22/2/2018, § 36).

29. Somut olayda süre yönünden temyiz isteminin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

30. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

31. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

32. Bu sebeple müdahalenin, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

33. Başvuru konusu olayda 5521 sayılı mülga Kanun'un 8. maddesinde öngörülen sürede yapılmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme ve Dairenin bu hükmü esas alarak verdikleri kararlara göre yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

ii. Meşru Amaç

34. Yargısal başvuruların bir süreye bağlanmasının meşru amacının ne olduğu hususu benzer nitelikteki başvurularda Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu incelemelerinde, kanun yolu başvurularında süre koşulu öngörülmesinin en genel ifadesiyle hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması şeklinde bir meşru amacının bulunduğuna işaret etmiştir (daha ayrıntılı değerlendirme için bkz. Ertuğrul Dalbaş, B. No: 2014/7805, 25/10/2017, § 59).

iii. Ölçülülük

35. Temyiz talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekir.

36. Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağı ve başvuru sürelerini belirtmek zorunda oldukları ifade edilmiştir. Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı kanun yolları, hangi mercilere başvurulacağı ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edeceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarını amaçlamıştır (Kommersan Kombassan Mermer Maden İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, B. No: 2013/7114, 20/1/2016, § 50).

37. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da hatalı hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Garanti Bankası A.Ş., B. No: 2013/4553, 16/4/2015, § 42).

38. Bunun yanında Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti (B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 41) kararında Anayasa Mahkemesi usul hükümlerine göre mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun özellikle ayrı ihtisas mahkemesi bulunmayan yerlerde çeşitli sıfatlarla görev yapan asliye hukuk mahkemeleri açısından ayrı bir önem taşıdığını, asliye hukuk mahkemelerinin bu durumda kararı hangi mahkeme sıfatıyla verdiğini açıklamasının davada uygulanan yargılama usulü ile verilen karara karşı kanun yolları bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak tarafların kararları temyiz haklarını zamanında ve usulüne uygun olarak kullanabilmelerine hizmet ettiğini belirtmiştir.

39. Anayasa Mahkemesi başvuru konusu olaya benzer nitelikteki Mehmet Reşit Oyman (B. No: 2014/19638, 8/3/2017 §§ 49, 50) kararında; tebliğden itibaren on beş gün içinde kararın temyiz edilebileceği açıklanan kısa ve gerekçeli karardaki süreye güvenerek bu süre içinde başvurucunun temyiz talebinde bulunmasının, mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında makul görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Kanun yoluna başvuru süresinin mahkeme tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına başvurucunun katlanmak zorunda bırakılmasının başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olacağı, katlanılmak zorunda bırakılan külfetin hedeflenen meşru amaçlarla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

40. Başvurucu; 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde kanun yolları ve süresinin hüküm içeriğinde yer alması gerektiğine ilişkin amir hükmü gereği, Mahkemenin kararında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün olarak açıkladığı temyiz süresi içinde (12. gün) Yargıtaya başvurduğunu ancak önce Mahkemenin (ek kararla) sonra da Yargıtayın gerekçeli kararda gösterilen süre yerine Kanun'da öngörülen temyiz süresini dikkate alarak temyiz hakkını elinden aldığını belirtmiştir.

41. Somut olayda değerlendirilmesi gereken mesele, başvurucunun temyiz talebinin süre koşulu gerekçe gösterilerek kanun yolu incelemesine konu yapılmamasının mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığıdır.

42. Başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı mülga Kanun’un 8. maddesi gereği iş davalarında kararın tefhimden itibaren sekiz gün içerisinde temyiz edileceği öngörülmüş, 1086 sayılı mülga Kanun'un 432. maddesinde asliye mahkemelerinde (asliye hukuk-asliye ticaret) görülen davalarda ise temyiz süresinin on beş gün olduğu ve sürenin tebliğ ile başlayacağı belirtilmiştir.

43. Usul hükümlerine göre mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğu, tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz etmektedir.

44. Kanun yoluna başvuru kapsamında yargısal sistem açısından olaya bakıldığında, başvurucunun Mahkemenin kararında kendisine tanınan on beş günlük süreye güvenerek hareket ettiği, kararda belirtilen bu sürenin başvurucuyu yanılttığı ve hukuki belirsizlik yarattığı sabittir (bkz. § 12). Kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında temyiz süresinin sekiz gün olduğunu kabul ederek temyiz isteminin süre yönünden reddine karar veren Mahkeme ve Dairenin değerlendirmesinin mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceği, Mahkemenin yanıltması sonucu ortaya çıkan belirsizliğe başvurucunun katlanmak zorunda bırakıldığı ve temyiz hakkını kullanmasının engellendiği anlaşılmaktadır (bkz. §§ 14, 15). Başvurucunun yaratılan belirsizliğin sonuçlarına katlanması ölçülü olmadığından temyiz talebinin reddedilmesi mahkemeye erişim hakkını zedelemiştir.

45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

47. Başvurucu, ihlalin tespitine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

48. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

49. Mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Yargıtay ilgili Dairesine gönderilmek üzere Kemer Asliye (İş) Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

50. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir..

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmek üzere Kemer Asliye (İş) Hukuk Mahkemesine (E.2009/684, K.2013/341) GÖNDERİLMESİNE,

E. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,.

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(S.K. [2.B.], B. No: 2015/2438, 19/4/2018, § …)
   
Başvuru Adı S.K.
Başvuru No 2015/2438
Başvuru Tarihi 10/2/2015
Karar Tarihi 19/4/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, temyiz isteminin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5521 İş Mahkemeleri Kanunu 8
geçici 1
5308 İş Mahkemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu geçici 3
1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 432
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi