TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İZZET PİRBUDAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/392)
|
|
Karar Tarihi: 27/6/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
İzzet
PİRBUDAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa
ROLLAS
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir
iddiaya ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 14/4/2007 tarihinde Isparta Emniyet Müdürlüğü tarafından
Konya ve Antalya Emniyet Müdürlükleriyle koordineli olarak yapılan operasyon
kapsamında bombalı eylem hazırlığındayken yakalanan yedi kişiden biri olan N.A.nın evinde arama yapılmıştır.
Aramada ele geçirilen CD'de PKK/KONGRAGEL terör örgütünün gençlik yapılanması
olan Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) içinde yer alan kişilerin
19/3/2006 tarihinde İzmir'de gerçekleştirilen Nevruz gösterilerine katılarak
örgütün sözde bayrağı ile örgütün liderinin posterlerini taşıdıklarını gösteren
fotoğrafların bulunduğu tespit edilmiştir.
9. Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce
ele geçirilen CD'deki fotoğraflardan N.A.ya
yaptırılan teşhis neticesinde N.G., M.A., M.F., E.Y. ve N.İ.nin
sözde bayrak, flama, poster taşıma ve tişört giyme eylemlerini
gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir.N.A.nın
başvurucuyu teşhisine dair bir belgeye rastlanmamıştır.
10. Ayrıca YDGH içinde faaliyette bulunduğu tespit edilerek Elazığ 1. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanan R.S. isimli
şahıs ceza infaz kurumunda Cumhuriyet savcısı huzurunda kendisine gösterilen
fotoğraflardan yaptığı teşhiste; ismini İzzet olarak bildiğini, soyadının Pirbudak olduğunu ise teşhis sırasında öğrendiğini
belirttiği fotoğraftaki kişinin YDGH içinde yer aldığını ve İzzet'in Isparta
Üniversite sorumlusu olduğunu beyan etmiştir.
11. Sonrasında aynı operasyonlara bağlı olarak İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığınca (CMK mülga 250. madde ile görevli) (Başsavcılık) birkaç ili
kapsar biçimde yürütülen soruşturma kapsamında İzmir Nöbetçi 8. Ağır Ceza
Mahkemesince (CMK mülga 250. madde ile görevli) verilen 15/4/2008 tarihli
karara istinaden PKK/KONGRAGEL terör örgütüne üye olma, örgüt adına faaliyet
yürütme, örgütün propagandasını yapma, suç ve suçluyu övme suçlarından
başvurucunun evinde arama yapılmıştır. Arama neticesinde örgütle ilişkili
olduğu değerlendirilen bazı yayınlar ve CD'ler ele geçirilmiştir.
12. Başvurucu 17/4/2008 tarihli Savcılık ifadesinde 2007 yılının
Kasım ayında Süleyman Demirel Üniversitesinde eğitimine başladığını, beş altı
aydır Isparta'da bulunduğunu, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan
etmiştir.
13. Başvurucunun 2006 yılı içinde katıldığı iddia edilen
gösterilere ilişkin olarak dava dosyasında mevcut olduğu tespit edilen 2006
yılına ait olan CD izleme ve görüntü tutanağının yalnızca İzmir'de düzenlenen
19/3/2006 tarihli Nevruz kutlaması kapsamındaki bir gösteriye ilişkin olduğu
anlaşılmıştır. Söz konusu tutanak ekinde başvurucuya ait herhangi bir fotoğraf
bulunmamaktadır. Diğer sanıklardan N.G., M.F. ve M.A.nın üzerinde "Öcalan
irademizdir" yazılı tişörtler giymiş vaziyette, ayrıca N.G.nin PKK örgütünün bayrağını ve Abdullah Öcalan'ın
posterini taşırken fotoğraflarının bulunduğu görülmektedir.
14. Yine yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu ve diğer
sanıkların iletişimleri tespit edilmiştir. Başvurucunun mahkûmiyetine 0544 ... 91 numaralı telefonuna dair tapelerin de gerekçe olarak gösterildiği
anlaşılmıştır.
15. Başvurucu hakkında Başsavcılığının 4/6/2008 tarihli
iddianamesiyle terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.
16. Telefon tapelerine ilişkin olarak
başvurucunun ve diğer sanık N.G.nin 15/9/2008 tarihli
celsedeki savunmaları şöyledir:
"SANIKİZZET PİRBUDAK SAVUNMASINDA:...
0535 ... 77 nolu
telefon bana aittir, başkasına ait telefonu da kullanmam benim görüşmelerimde
suç unsuru yoktur başkalarının görüşmelerinden de haberim yoktur o konuşmalarda
dayasa dışı bir şey yoktur dedi.
...
SANIK [N.G.] SAVUNMASINDA:
iletişim tespit tutanakları okundu; 0544 ... 91 nolu
telefon bana aittir görüşmeler normaldirşifreli
değildir suç unsuru yoktur dedi ..."
17. Başvurucu; aynı celsedeki savunmasında suçlamaları kabul
etmediğini, R.S.yi
tanımadığını, Isparta'ya geleli üç ay gibi kısa bir süre olduğunu ifade
etmiştir. Başvurucunun müdafii ise 26/11/2012 tarihli
celsede başvurucunun katıldığı herhangi bir eylemin olmadığını belirtmiştir.
18. Savcılık makamının 1/11/2010 tarihli celsede bildirdiği esas
hakkındaki mütalaasının ilgili kısmı şöyledir:
"... sanıkların atılı suçu işledikleri
yönünde mahkumiyetlerini gerektirir nitelikte her türlü şüpheden uzak, kesin ve
yeterli delil bulunmadığı, sanık [N.G.nin] 2006 yılında İzmir'de yapılan nevruz gösterilerine
katıldığı, burada PKK terör örgütünün bayrağını ve Öcalan posterlerini
taşıdığı, üzerinde “Öcalan irademizdir” yazılı t-shirt
giydiği, yine sanıklar [M.F.] ve[M.A.nın] da aynı yerde
“Öcalan irademizdir” yazılı t-shirt giydikleri, bu
sanıkların eylemlerinin 3713 Sayılı Kanunun 7/2 maddesinde tarif edilen terör
örgütü propagandası suçunu oluşturacağı anlaşılmakla; tüm sanıkların üzerilerine atılı terör örgütüne üye olma suçundan CMK.
223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine,
sanıklar [N.G., M.F.] ve [M.A.nın] eylemlerine uyan 3713 Sayılı Kanunun 7/2, TCK. 53/1-2, 58/9, 63/1
maddelerinin uygulanması suretiyle cezalandırılmalarına karar verilmesi kamu
adına mütalaa olunur."
19. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 26/11/2012
tarihli kararıyla başvurucunun diğer sanıklarla birlikte terör örgütü üyesi
olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan
neticeten 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"... tanık [R.S.] isimli şahıs tarafından SDÜ öğrencisi şüpheli İzzet Pirbudak'ın [başvurucu] YDGH Isparta Üniversite sorumlusu olduğunun tespit
edilmesi üzerine, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/4/2008 tarihli ve 2008/451
D.iş sayılı kararı ile,
şüphelilerin kaldıkları yerlerde aramalar yapılmış, bu bağlamda;
...
Şüpheli İZZET PİRBUDAK'ın
[başvurucu] ... ikametinde;
yasa dışı PKK terör örgülüne ait yasaklanmış yayınlar, CD'ler elde edilmiş[tir.]
...
Şüphelilerden İZZET PİRBUDAK'ın
[başvurucu] tanık [R.S.nin] teşhisinden ve beyanından
da anlaşılacağı üzere YDGH'nin Isparta il
temsilciliğini yaptığı ve bu şahıs tarafından resminden teşhiste bulunulduğu,
bu şüphelinin 0544 ... 91 numaralı telefonunun dinlenmesi sonucu başka
yerlerdeki örgüt üyeleri ile örgüt faaliyeti kapsamında bir
çok görüşmeler yaptığı tespit edilmiştir.
... Bu genel değerlendirme ışığında dosyada
yapılan incelemede PKK terör örgütünün çağrısı ve talimatları doğrultusunda
gerçekleştirildiği anlaşılan gösterilere İzzet Pirbudak
[başvurucu], [N.G.,
M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] değişik tarihlerde katıldıkları dosya içerisinde
bulunan olay tutanakları, teşhis tutanakları, CD izleme ve görüntü tutanakları
ve görüntüleri ile beyanlardan açıkça kuşkuya yer vermeyecek şekilde
saptanmıştır.
...
Bu kapsamda sanıklardan İzzet Pirbudak'ın [başvurucu] YDGH'nin Isparta Üniversitesi sorumlusu
olarak faaliyet gösterdiği, sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [N.G., M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] 2006 yılı
içerisindeki organize edilen gösterilere katıldıkları, sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [M.A.] ve [N.İ.nin] aktif olarak
organizasyon içerisinde yer aldıkları, nevruz gösterileri sırasında pankart
hazırlama ve YOGEH, YDGH, PKK ile ilgili flama, bayrak ve tişörtlerin
giyildiği, olaylar sonrasında yapılan aramalarda adı geçen sanıkların bir
kısmında terör örgütünü övücü ve propagandasını yapar mahiyetteki film, CD ve
yayınların ele geçirildiği anlaşılmış olup dosya içeresinde bulunan tapeler içeriğine göre de sanıkların söz konusu eylemleri
organize şekilde gerçekleştirdikleri anlaşılmış olup sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [N.G., M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] üzerlerine atılı ve sübuta eren PKK Kongre-Gel terör
örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte terör örgütüne
bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu işledikleri anlaşıldığından ..."
20. Karar başvurucu tarafından, başvurucunun 2007 yılının Ekim
ayında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesine kayıt olduğu, dolayısıyla aynı
Üniversitenin öğrencisi olan diğer sanıklarla birlikte hareket ederek 2006
yılında İzmir'de gerçekleştirilen Nevruz gösterilerine katılıp isnad edilen eylemleri yapmasının zamanlama açısından da
mümkün olmadığı, anılan gösterilerde görüntüsünün de tespit edilemediği
iddiasını da içerir biçimde temyiz edilmiştir.
21. Karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19/9/2014 tarihli
kararıyla başvurucu yönünden onanmıştır. Onama kararının gerekçesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"Başka dosya sanığı [R.S.nin] beyanı ve
fotoğraf teşhis tutanağı, iletişim tespit tutanakları, arama ve el koyma
tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın eyleminin örgüte üye olma
suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği
gözetilmeden değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm
kurulması, TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddelerindeki atfın niteliği ve aleyhe
temyiz olmaması karşısında sonuca etkili görülmemiş ve bozma nedeni
yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller
karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve
kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı
sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle
reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir
isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin
yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ..."
22. Başvurucu, onama kararını 22/12/2014 tarihinde öğrendiğini
beyan etmiştir.
23. Başvurucu 8/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 27/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu, mahkûmiyetine dayanak yapılan CD'deki
görüntülerle 2006 yılında gerçekleştirilen gösterilere katıldığının tespit
edilmesinin mümkün olmadığını, 2007 yılının Kasım ayından itibaren diğer
sanıklarla aynı Üniversitede öğrenci olduğunu, dolayısıyla diğer sanıklarla
birlikte hareket etmesinin zaman bakımından ihtimal dışı olduğunu, Mahkemece bu
hususun gözetilmediğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi
ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru karar sonucunu etkileyecek esaslı
bir iddianın gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvurucunun
iddiasının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
29. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı
güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
30. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
31. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
32. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
33. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği,
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili
olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili
ve yeterli bir yanıt vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).
34. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl
nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere
dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki
bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim
Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24).
ii. Genel İlkelerin Somut
Olaya Uygulanması
35. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında başvurucu ve
diğer sanıkların PKK terör örgütünün çağrısı ve talimatları doğrultusunda
gerçekleştirildiği anlaşılan gösterilere katıldıklarının ve bu gösterilerde
örgütün sözde bayrağını, flamasını taşımak gibi eylemleri
gerçekleştirdiklerinin olay tutanakları, teşhis tutanakları, CD izleme ve
görüntü tutanakları ve görüntüleriyle tespit edildiği ifade edilmiştir (bkz. § 19).
36. Mahkemece bu tespitlerde bulunulmuş olmakla birlikte tüm
sanıklar açısından birlikte gerekçelendirme yapıldığı ve başvurucunun örgütün
organize ettiği birden çok gösteriye katıldığının gerekçe olarak gösterildiği
görülmektedir (bkz. § 19). Başvurucu 2006 yılında Isparta'da üniversite
öğrencisi olmadığını, sonraki bir tarihte üniversiteye kaydolduğunu ileri
sürmüştür (bkz. § 12). Oysa dosya kapsamında CD izleme tutanağı düzenlenen 2006
yılına ait bir adet gösteri olduğu ve anılan gösteriye diğer sanıkların yanında
başvurucunun da katıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir fotoğrafın
bulunmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 13). Ayrıca başvurucuya ait olduğu
belirtilen iletişimin tespit edildiği telefon numarasının diğer sanık N.G.ye
ait olduğunun duruşmada N.G. tarafından kabul edildiği (bkz. § 16) gözetildiğinde
Mahkemece bu hususta özensiz bir gerekçelendirme yapıldığı görülmektedir.
37. Yukarıda değinildiği üzere başvurucu ve diğer sanıklar
hakkında bireyselleştirilmeden toptan gerekçelendirme yapıldığı, dosya
kapsamındaki CD inceleme tutanağında 2006 yılında düzenlenen gösteriye
başvurucunun katıldığına dair herhangi tespitin ve tutanak ekindeki fotoğraflar
arasında başvurucunun fotoğrafının bulunmadığı, yine başvurucuyla diğer sanık
N.G.ye ait telefonların numaralarında çelişkiler bulunduğu dikkate alındığında
Mahkemenin gerekçesinin özensiz olduğu ve işlenen suçun mahiyeti gözetildiğinde
yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
39. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
40. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
41. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
42. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
43. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 5 ayı aşan
yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı görülmektedir.
44. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
45. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki özel yetkili mahkemece
yargılandığı, tanığa yaptırılan teşhis işleminin usulsüz olduğu, tanığın
huzurda dinlenilmediği ve iddianameye itiraz hakkı tanınmadığı şeklindeki diğer
şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
47. Başvurucu, ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve
20.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
48. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
49. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 10. Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
50. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı
merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal sonucu açısından yeterli bir
tatmin sağladığı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar
verilmesi gerekir.
51. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
52. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 8.100 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
53. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir
10. Ağır Ceza Mahkemesi (2012/189 E., 2012/271 K.) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya toplam net 8.100 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/6/2018
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.