logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İzzet Pirbudak [2.B.], B. No: 2015/392, 27/6/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İZZET PİRBUDAK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/392)

 

Karar Tarihi: 27/6/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

İzzet PİRBUDAK

Vekili

:

Av. Mustafa ROLLAS

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir iddiaya ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. 14/4/2007 tarihinde Isparta Emniyet Müdürlüğü tarafından Konya ve Antalya Emniyet Müdürlükleriyle koordineli olarak yapılan operasyon kapsamında bombalı eylem hazırlığındayken yakalanan yedi kişiden biri olan N.A.nın evinde arama yapılmıştır. Aramada ele geçirilen CD'de PKK/KONGRAGEL terör örgütünün gençlik yapılanması olan Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) içinde yer alan kişilerin 19/3/2006 tarihinde İzmir'de gerçekleştirilen Nevruz gösterilerine katılarak örgütün sözde bayrağı ile örgütün liderinin posterlerini taşıdıklarını gösteren fotoğrafların bulunduğu tespit edilmiştir.

9. Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce ele geçirilen CD'deki fotoğraflardan N.A.ya yaptırılan teşhis neticesinde N.G., M.A., M.F., E.Y. ve N.İ.nin sözde bayrak, flama, poster taşıma ve tişört giyme eylemlerini gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir.N.A.nın başvurucuyu teşhisine dair bir belgeye rastlanmamıştır.

10. Ayrıca YDGH içinde faaliyette bulunduğu tespit edilerek Elazığ 1. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanan R.S. isimli şahıs ceza infaz kurumunda Cumhuriyet savcısı huzurunda kendisine gösterilen fotoğraflardan yaptığı teşhiste; ismini İzzet olarak bildiğini, soyadının Pirbudak olduğunu ise teşhis sırasında öğrendiğini belirttiği fotoğraftaki kişinin YDGH içinde yer aldığını ve İzzet'in Isparta Üniversite sorumlusu olduğunu beyan etmiştir.

11. Sonrasında aynı operasyonlara bağlı olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK mülga 250. madde ile görevli) (Başsavcılık) birkaç ili kapsar biçimde yürütülen soruşturma kapsamında İzmir Nöbetçi 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK mülga 250. madde ile görevli) verilen 15/4/2008 tarihli karara istinaden PKK/KONGRAGEL terör örgütüne üye olma, örgüt adına faaliyet yürütme, örgütün propagandasını yapma, suç ve suçluyu övme suçlarından başvurucunun evinde arama yapılmıştır. Arama neticesinde örgütle ilişkili olduğu değerlendirilen bazı yayınlar ve CD'ler ele geçirilmiştir.

12. Başvurucu 17/4/2008 tarihli Savcılık ifadesinde 2007 yılının Kasım ayında Süleyman Demirel Üniversitesinde eğitimine başladığını, beş altı aydır Isparta'da bulunduğunu, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.

13. Başvurucunun 2006 yılı içinde katıldığı iddia edilen gösterilere ilişkin olarak dava dosyasında mevcut olduğu tespit edilen 2006 yılına ait olan CD izleme ve görüntü tutanağının yalnızca İzmir'de düzenlenen 19/3/2006 tarihli Nevruz kutlaması kapsamındaki bir gösteriye ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu tutanak ekinde başvurucuya ait herhangi bir fotoğraf bulunmamaktadır. Diğer sanıklardan N.G., M.F. ve M.A.nın üzerinde "Öcalan irademizdir" yazılı tişörtler giymiş vaziyette, ayrıca N.G.nin PKK örgütünün bayrağını ve Abdullah Öcalan'ın posterini taşırken fotoğraflarının bulunduğu görülmektedir.

14. Yine yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu ve diğer sanıkların iletişimleri tespit edilmiştir. Başvurucunun mahkûmiyetine 0544 ... 91 numaralı telefonuna dair tapelerin de gerekçe olarak gösterildiği anlaşılmıştır.

15. Başvurucu hakkında Başsavcılığının 4/6/2008 tarihli iddianamesiyle terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.

16. Telefon tapelerine ilişkin olarak başvurucunun ve diğer sanık N.G.nin 15/9/2008 tarihli celsedeki savunmaları şöyledir:

"SANIKİZZET PİRBUDAK SAVUNMASINDA:...

0535 ... 77 nolu telefon bana aittir, başkasına ait telefonu da kullanmam benim görüşmelerimde suç unsuru yoktur başkalarının görüşmelerinden de haberim yoktur o konuşmalarda dayasa dışı bir şey yoktur dedi.

...

SANIK [N.G.] SAVUNMASINDA:

iletişim tespit tutanakları okundu; 0544 ... 91 nolu telefon bana aittir görüşmeler normaldirşifreli değildir suç unsuru yoktur dedi ..."

17. Başvurucu; aynı celsedeki savunmasında suçlamaları kabul etmediğini, R.S.yi tanımadığını, Isparta'ya geleli üç ay gibi kısa bir süre olduğunu ifade etmiştir. Başvurucunun müdafii ise 26/11/2012 tarihli celsede başvurucunun katıldığı herhangi bir eylemin olmadığını belirtmiştir.

18. Savcılık makamının 1/11/2010 tarihli celsede bildirdiği esas hakkındaki mütalaasının ilgili kısmı şöyledir:

"... sanıkların atılı suçu işledikleri yönünde mahkumiyetlerini gerektirir nitelikte her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı, sanık [N.G.nin] 2006 yılında İzmir'de yapılan nevruz gösterilerine katıldığı, burada PKK terör örgütünün bayrağını ve Öcalan posterlerini taşıdığı, üzerinde “Öcalan irademizdir” yazılı t-shirt giydiği, yine sanıklar [M.F.] ve[M.A.nın] da aynı yerde “Öcalan irademizdir” yazılı t-shirt giydikleri, bu sanıkların eylemlerinin 3713 Sayılı Kanunun 7/2 maddesinde tarif edilen terör örgütü propagandası suçunu oluşturacağı anlaşılmakla; tüm sanıkların üzerilerine atılı terör örgütüne üye olma suçundan CMK. 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine, sanıklar [N.G., M.F.] ve [M.A.nın] eylemlerine uyan 3713 Sayılı Kanunun 7/2, TCK. 53/1-2, 58/9, 63/1 maddelerinin uygulanması suretiyle cezalandırılmalarına karar verilmesi kamu adına mütalaa olunur."

19. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 26/11/2012 tarihli kararıyla başvurucunun diğer sanıklarla birlikte terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan neticeten 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"... tanık [R.S.] isimli şahıs tarafından SDÜ öğrencisi şüpheli İzzet Pirbudak'ın [başvurucu] YDGH Isparta Üniversite sorumlusu olduğunun tespit edilmesi üzerine, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/4/2008 tarihli ve 2008/451 D.iş sayılı kararı ile, şüphelilerin kaldıkları yerlerde aramalar yapılmış, bu bağlamda;

...

Şüpheli İZZET PİRBUDAK'ın [başvurucu] ... ikametinde; yasa dışı PKK terör örgülüne ait yasaklanmış yayınlar, CD'ler elde edilmiş[tir.]

...

Şüphelilerden İZZET PİRBUDAK'ın [başvurucu] tanık [R.S.nin] teşhisinden ve beyanından da anlaşılacağı üzere YDGH'nin Isparta il temsilciliğini yaptığı ve bu şahıs tarafından resminden teşhiste bulunulduğu, bu şüphelinin 0544 ... 91 numaralı telefonunun dinlenmesi sonucu başka yerlerdeki örgüt üyeleri ile örgüt faaliyeti kapsamında bir çok görüşmeler yaptığı tespit edilmiştir.

... Bu genel değerlendirme ışığında dosyada yapılan incelemede PKK terör örgütünün çağrısı ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiği anlaşılan gösterilere İzzet Pirbudak [başvurucu], [N.G., M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] değişik tarihlerde katıldıkları dosya içerisinde bulunan olay tutanakları, teşhis tutanakları, CD izleme ve görüntü tutanakları ve görüntüleri ile beyanlardan açıkça kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmıştır.

...

Bu kapsamda sanıklardan İzzet Pirbudak'ın [başvurucu] YDGH'nin Isparta Üniversitesi sorumlusu olarak faaliyet gösterdiği, sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [N.G., M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] 2006 yılı içerisindeki organize edilen gösterilere katıldıkları, sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [M.A.] ve [N.İ.nin] aktif olarak organizasyon içerisinde yer aldıkları, nevruz gösterileri sırasında pankart hazırlama ve YOGEH, YDGH, PKK ile ilgili flama, bayrak ve tişörtlerin giyildiği, olaylar sonrasında yapılan aramalarda adı geçen sanıkların bir kısmında terör örgütünü övücü ve propagandasını yapar mahiyetteki film, CD ve yayınların ele geçirildiği anlaşılmış olup dosya içeresinde bulunan tapeler içeriğine göre de sanıkların söz konusu eylemleri organize şekilde gerçekleştirdikleri anlaşılmış olup sanıklar İzzet Pirbudak [başvurucu], [N.G., M.A., M.F., N.İ., A.F. ve M.F.nin] üzerlerine atılı ve sübuta eren PKK Kongre-Gel terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu işledikleri anlaşıldığından ..."

20. Karar başvurucu tarafından, başvurucunun 2007 yılının Ekim ayında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesine kayıt olduğu, dolayısıyla aynı Üniversitenin öğrencisi olan diğer sanıklarla birlikte hareket ederek 2006 yılında İzmir'de gerçekleştirilen Nevruz gösterilerine katılıp isnad edilen eylemleri yapmasının zamanlama açısından da mümkün olmadığı, anılan gösterilerde görüntüsünün de tespit edilemediği iddiasını da içerir biçimde temyiz edilmiştir.

21. Karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19/9/2014 tarihli kararıyla başvurucu yönünden onanmıştır. Onama kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Başka dosya sanığı [R.S.nin] beyanı ve fotoğraf teşhis tutanağı, iletişim tespit tutanakları, arama ve el koyma tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın eyleminin örgüte üye olma suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddelerindeki atfın niteliği ve aleyhe temyiz olmaması karşısında sonuca etkili görülmemiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ..."

22. Başvurucu, onama kararını 22/12/2014 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.

23. Başvurucu 8/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 27/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

25. Başvurucu, mahkûmiyetine dayanak yapılan CD'deki görüntülerle 2006 yılında gerçekleştirilen gösterilere katıldığının tespit edilmesinin mümkün olmadığını, 2007 yılının Kasım ayından itibaren diğer sanıklarla aynı Üniversitede öğrenci olduğunu, dolayısıyla diğer sanıklarla birlikte hareket etmesinin zaman bakımından ihtimal dışı olduğunu, Mahkemece bu hususun gözetilmediğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.

2. Değerlendirme

26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru karar sonucunu etkileyecek esaslı bir iddianın gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvurucunun iddiasının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

29. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

30. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

31. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

32. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

33. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).

34. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24).

ii. Genel İlkelerin Somut Olaya Uygulanması

35. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında başvurucu ve diğer sanıkların PKK terör örgütünün çağrısı ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiği anlaşılan gösterilere katıldıklarının ve bu gösterilerde örgütün sözde bayrağını, flamasını taşımak gibi eylemleri gerçekleştirdiklerinin olay tutanakları, teşhis tutanakları, CD izleme ve görüntü tutanakları ve görüntüleriyle tespit edildiği ifade edilmiştir (bkz. § 19).

36. Mahkemece bu tespitlerde bulunulmuş olmakla birlikte tüm sanıklar açısından birlikte gerekçelendirme yapıldığı ve başvurucunun örgütün organize ettiği birden çok gösteriye katıldığının gerekçe olarak gösterildiği görülmektedir (bkz. § 19). Başvurucu 2006 yılında Isparta'da üniversite öğrencisi olmadığını, sonraki bir tarihte üniversiteye kaydolduğunu ileri sürmüştür (bkz. § 12). Oysa dosya kapsamında CD izleme tutanağı düzenlenen 2006 yılına ait bir adet gösteri olduğu ve anılan gösteriye diğer sanıkların yanında başvurucunun da katıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir fotoğrafın bulunmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 13). Ayrıca başvurucuya ait olduğu belirtilen iletişimin tespit edildiği telefon numarasının diğer sanık N.G.ye ait olduğunun duruşmada N.G. tarafından kabul edildiği (bkz. § 16) gözetildiğinde Mahkemece bu hususta özensiz bir gerekçelendirme yapıldığı görülmektedir.

37. Yukarıda değinildiği üzere başvurucu ve diğer sanıklar hakkında bireyselleştirilmeden toptan gerekçelendirme yapıldığı, dosya kapsamındaki CD inceleme tutanağında 2006 yılında düzenlenen gösteriye başvurucunun katıldığına dair herhangi tespitin ve tutanak ekindeki fotoğraflar arasında başvurucunun fotoğrafının bulunmadığı, yine başvurucuyla diğer sanık N.G.ye ait telefonların numaralarında çelişkiler bulunduğu dikkate alındığında Mahkemenin gerekçesinin özensiz olduğu ve işlenen suçun mahiyeti gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

39. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

40. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

41. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).

42. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

43. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 5 ayı aşan yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı görülmektedir.

44. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

45. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki özel yetkili mahkemece yargılandığı, tanığa yaptırılan teşhis işleminin usulsüz olduğu, tanığın huzurda dinlenilmediği ve iddianameye itiraz hakkı tanınmadığı şeklindeki diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

47. Başvurucu, ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 20.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

48. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

49. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

50. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal sonucu açısından yeterli bir tatmin sağladığı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

51. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

52. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 8.100 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

53. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi (2012/189 E., 2012/271 K.) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya toplam net 8.100 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(İzzet Pirbudak [2.B.], B. No: 2015/392, 27/6/2018, § …)
   
Başvuru Adı İZZET PİRBUDAK
Başvuru No 2015/392
Başvuru Tarihi 8/1/2015
Karar Tarihi 27/6/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir iddiaya ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkı (ceza) İncelenmesine Yer Olmadığı
Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İncelenmesine Yer Olmadığı
Kanun yolu şikâyeti İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi