TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EKOL GRUP GÜVENLİK KORUMA VE EĞİTİM HİZM. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/439)
|
|
Karar Tarihi: 8/2/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Ekol Grup Güvenlik Koruma ve Eğitim Hizm. Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Abidin TATLIPINAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki
iddialara ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirket hakkında İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlügü tarafından işçilerin geceleri mevzuatta
belirlenen sürenin üzerinde çalıştırıldığı, ara dinlenmelerinin aralıksız
kullandırılmadığı ve işçilere fazla mesai ile genel tatil günü ücretlerinin
ödenmediği gerekçeleriyle 33.640 TL idari para cezası kesilmiştir.
9. Anılan işlemin hukuka aykırı olduğu, dayanaksız olarak tesis
edildiği ve yapılan tespitlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilerek iptali
istemiyle yapılan başvuru, İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 1/12/2014 tarihli
ve 2014/706 Değişik İş sayılı kararıyla duruşma yapılmaksızın reddedilmiştir.
Ret gerekçesi şöyledir:
"Yapılan inceleme neticesinde, Türkiye İş
Kurumu Genel Müdürlügü tarafından verilen 24/09/2014
havale tarihli cevabi yazı ve ekleri ile itiraz dilekçesi ve ekleri hep
birlikte değerlendirildiğinde verilen idari yaptırım kararının usul ve yasaya
uygun olduğu kanaatine varıldığından yapılan itirazın reddine dair aşağıdaki
şekilde hüküm kurulmuştur.
10. Anılan karara benzer gerekçelerle yapılan itiraz, İstanbul
3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 3/12/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın
gerekçesi şöyledir:
"İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin
29/10/2014 tarih ve 2014/706 Değişik İş
sayılı kararı ile içeriğe erişimin
engellenmesi kararı verilmiş olup, itiraz eden Ekol Güvenlik
vekili [Av. M.A.] 20/11/2014
havale tarihli dilekçesi ile bu karara itiraz etmiş, itiraza konu olan değişik
iş sayılı dosya ve itiraz dilekçesi incelenmek üzere Hakimliğimize
gönderilmiştir.
Dosya incelenmesinde; İstanbul 2. Sulh Ceza
Hakimliğinin 29/10/2014 tarih ve 2014/706 değişik iş sayılı kararının, usul ve
yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, talebin reddine dair aşağıda
yazılı hüküm kurulmuştur." (Vurgular Anayasa Mahkemesince
yapılmıştır.)
11. Ret kararı 11/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 9/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
14. Başvurucu vekili, idari para cezasının iptali istemiyle
yapılan başvurunun yerel mahkeme tarafından gerekçe gösterilmeksizin
reddedildiğini, anılan kararı itiraz üzerine inceleyen mahkemenin de dosyayı
incelemeden itirazı reddettiğini, bu sebeplerle gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
15. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
17. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868,
19/4/2017, § 75).
18. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
19. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
20. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56), davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
21. Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması
bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
§ 57).
22. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği,
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve
diğerleri, §§ 35, 39).
23. Bir davada tarafların hukuk düzenince hangi nedenle haklı
veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için usulüne uygun
şekilde oluşturulmuş, hükmün içerik ve kapsamı ile bu hükme varılırken
mahkemenin neleri dikkate aldığı ya da almadığını gösteren, ifadeleri özenle
seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna
uyumlu hüküm fıkralarının bulunması “gerekçeli karar hakkı” yönünden zorunludur
(Sencer Başat ve diğerleri, §§
38).
ii. Genel İlkelerin Somut
Olaya Uygulanması
24. Somut olayda başvurucu, kesilen idari para cezasının haksız
olduğunu belirterek iptalini talep etmiştir. İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği,
verilen idari yaptırım kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
başvuruyu reddetmiştir. İtiraz mercii de anılan talebi somut olayla ilgisi
olmayan "içeriğe erişimin engellenmesi kararı"na
yönelik olarak değerlendirmiş ve itirazı reddetmiştir. Diğer bir ifadeyle kanun
yolu incelemesi sırasında ilk derece mahkemesinin anılan kararı yerine başka
bir kararına ilişkin olarak değerlendirme yapılmıştır.
25. Bu durumda kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşıp ulaşmadığı belli değildir.
İtiraz mercii ret gerekçesinde neleri dikkate aldığını ya da almadığını
gösteren ifadeleri özenle seçmemiş, dosyanın incelenmediği kuşkusuna sebep
olacak şekilde bir değerlendirme yapmıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir
bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
27. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer şikâyetleri hakkında
kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek
görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
29. Başvurucu, ihlalin tespiti ve tazminat taleplerinde
bulunmuştur.
30. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
31. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 3. Sulh Ceza
Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
32. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılması gerektiği sonucuna varıldığından
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (2014/2841 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.