TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KAMURAN REŞİT BEKİR BAŞVURUSU (8)
|
(Başvuru Numarası: 2015/4503)
|
|
Karar Tarihi: 12/6/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Kamuran
REŞİT BEKİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükümlü olan başvurucuya gönderilen mektuba sakıncalı
olduğu gerekçesiyle el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Malatya (kapatılan) 1 No.lu Devlet Güvenlik
Mahkemesinin 17/11/1994 tarihli kararı gereğince hükümlü olarak Ankara 2 No.lu
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)
bulunmaktadır.
7. Başvurucuya M.A. isimli kişi tarafından 6/11/2014 tarihinde
bir mektup gönderilmiştir.
8. Kürtçe yazılan söz konusu mektubun Türkçe tercümesi İnfaz
Kurumunda yaptırılmıştır. Mektubun ilgili kısımları şöyledir:
"Kürdistan'ın Sesi Radyosu;
Güneşin ışınları programı çalışanlarına, ...
Sizin programınız aracılığıyla bu mektubu ... gönderiyorum.
Yol arkadaşım Kamuran Reşit Bekir; ... Rehber Apo ... adına ... düşman cezaevindeki yüreklere selam ve
sevgilerimi gönderiyorum. ... Gerçekten ben uzun zamandır senin düşmanın elinde
esir olduğunu bilmiyordum. ... barbar düşmanların elinde olan arkadaşlarımız
... Kobani direnişi ... faşist Türk devletine ...
gençler şüphesiz özgür kürdistan hareketini
savunacaklardır. ... destan yazıp ... faşist cezaevindeki arkadaşlara, özgür
dağlarda olan arkadaşlara ... K.E."
9. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu)
14/1/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla, yurt dışından posta
yoluyla gönderilen mektubun başvurucuya verilmeden imha edilmesine karar
verilmiştir. Kararın gerekçesinde, mektubun içeriğinde terör örgütü
mensuplarının radyo kanalıyla örgütsel amaçlı haberleşmelerini sağlayan
ifadelerin bulunduğu belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Ankara
Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 21/1/2015 tarihli
kararla reddedilmiştir. Kararda, mektubun K.E. isimli kişi tarafından yazıldığı
ancak M.A. tarafından gönderildiği, Disiplin Kurulu kararında belirtildiği gibi
mektup üzerinden terör örgütü ile haberleşmenin sağlandığı belirtilmiştir.
Kararın gerekçesinde, söz konusu mektupta ceza infaz kurumlarının düşman olarak
nitelendirildiği vurgulanmış ve uygulamanın hukuka uygun olduğu ifade
edilmiştir.
11. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 10/2/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya
uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
12. Nihai karar 26/2/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 3/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz
kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan
mevzuata yer vermiştir (Ahmet Temiz,
B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 12/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; Disiplin Kurulunca verilen mektubun imha edilmesi
kararının keyfî olduğunu, iletişim olanaklarının elinden alınması nedeniyle
manevi zarara uğradığını ve itirazlarının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini
belirterek haberleşme ve ifade hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Başvurucu ayrıca bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının
bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, kendisine
gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek el konulması
nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti
kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, §
23; Özkan Kart (2), B. No:
2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek,
B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
19. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.
...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir,
yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci
olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
22. Disiplin Kurulu, başvurucuya gönderilen mektubun sakıncalı
olduğunu değerlendirerek el konulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla anılan
işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir
müdahalede bulunulduğu açıktır.
23. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
24. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan,
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
25. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, mektup
vasıtasıyla terör örgütü mensuplarının haberleşmesi olarak gösterilmiştir. Bu
kapsamda başvurucuya gönderilen mektubun Disiplin Kurulu Başkanlığınca
denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin, kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıdığı, bunun da
Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-50).
26. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
27. Somut olayda başvurucuya gönderilen ve sakıncalı olduğu
gerekçesiyle el konulan mektupta bir radyo programından söz edilmiş ve bu
program üzerinden iletişim kurulduğu belirtilmiştir. Silahlı terör örgütü PKK'yı
kurma ve yönetme suçundan hükümlü Abdullah Öcalan rehber, ceza infaz kurumları
ile Türk devleti düşman ve faşist olarak nitelendirilmiştir. Mektupta, ceza
infaz kurumlarında bulunan örgüt üyelerinden barbar düşmanların elindeki esir
olarak bahsedilmiş ve terör örgütü mensuplarının destan yazacakları ifade
edilmiştir.
28. Mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında mektubun şiddeti meşru gösteren, şiddete teşvik edici ve özendirici
bir şekilde kaleme alındığı görülmektedir. Şiddet içeriği tartışmasız olan ve
yasa dışı haberleşme yöntemleri içeren mektubu kaleme alan kişi ile gönderen
kişinin farklı olduğu hususu da gözönüne alındığında,
mektubun sakıncalı görülerek el konulması şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın
22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve
müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu
kapsamda İnfaz Hâkimliği kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği
görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve
görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.