TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
D.A. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/4733)
|
|
Karar Tarihi: 28/6/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
D.A.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tanıklar dinlenmeden ve bildirilen deliller toplanıp
tartışılmadan davanın reddine karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal
ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucunun hukuk danışmanı olduğu bir yerel gazetede bir
ilaç mümessilinin beyanları esas alınarak ilaç firması hakkında haber
yapılmıştır.
8. Başvurucu, bir ilaç firması aleyhine gazetede yayınladığı
haberler ve Başbakanlık, Cumhuriyet Başsavcılığı ile Millî İstihbarat
Teşkilatına yapmış olduğu ihbarlar nedeniyle ilaç firmasının kendisini
engelleme çabasına girdiğini ve bunu sağlayamayınca suikast teşebbüsünde
bulunduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açmıştır.
9. Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 21/1/2014 tarihli karar
ile davanın dayanağının başvurucuya ait internet sitesindeki haberler olduğu,
dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında iptali istenen davalı taraf işleminin
açık ve anlaşılır olmadığı ve haksız fiil teşkil ettiği iddia olunan eylem ile
zarar arasında illiyet bağının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
vermiştir.
10. Hüküm temyiz edilmiş ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin
21/1/2015 tarihli kararıyla ile onanarak kesinleşmiştir.
11. Nihai karar başvurucuya 27/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiş,
başvurucu 13/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
13. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama
imkânının bulunmadığını belirterek, adli yardım isteminde bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
1. Silahların Eşitliği
İlkesi ve Çelişmeli Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu, bildirdiği tanıklar dinlenmeden ve ilgili
kurumlardan getirtilmesini talep ettiğibelgeler
istenmeden karar verilmesininadil yargılanma hakkını
ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
16. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelir (Yaşasın Aslan, B. No:
2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi, uyuşmazlığın her iki tarafına
da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını
kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B.
No. 2013/2116, 23/1/2014, § 18). Diğer taraftan silahların eşitliği ilkesi
kapsamında yapılacak inceleme de başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak
adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Yüksel
Hançer, § 19).
17. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla
ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve
dayanılan Anayasa hükmünün kendisine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda
bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu
gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak
ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan
deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler
olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu
gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair
olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği, buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014,
§§ 18, 19).
18. Somut olayda başvurucu bildirdiği tanıklar dinlenmeden ve
ilgili kurumlardan getirtilmesini talep ettiği belgeler istenmeden karar
verildiğini ileri sürmüşse de dava dosyasına getirtilmesini istediği belgelerin
hangi belgeler olup nerede bulunduğunu ve dinlenmesini istediği tanıkların kim
olduğu ve hangi hususlarda dinlenmesi gerektiği konusunda somut bir beyanda
bulunmamıştır. Anılan iddia soyut ve genel ifadelerle dile getirilmiş, bir
bütün olarak yargılamanın adilliğini ne şekilde etkilediği hususlarında bir
açıklamada bulunulmamış; bu itibarla başvurucu ihlal iddiasına ilişkin olarak
delillerini sunma ve savunma hakkının hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin
açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
19. Açıklanan gerekçelerle silahların eşitliği ilkesi ve
çelişmeli yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair iddianın temellendirilmemiş
olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Yargılamanın Sonucunun
Adil Olmadığına İlişkin İddia
20. Başvurucu; davalının cevap dilekçesinin kendi iddialarını
kanıtlar nitelikte olduğunu, lehine olan delillerin dikkate alınmadığını, genel
olarak derece mahkemelerinin kararının hukuka aykırı olduğunu ve yargılama
sonunda verilen kararın eşitliğe aykırı olduğunu belirterek eşitlik ilkesi ile
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun eşitlik ilkesinin ihlal
edildiği yönündeki iddialarının özü yargılama sonunda verilen kararın doğru
olmadığına ilişkin olduğundan bu iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa
Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
C. 1. Silahların eşitliği ilkesi ve çelişmeli yargılanma
hakkının ihlal dildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine
neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA 28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.