logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Barış Yarkadaş [2.B.], B. No: 2015/4821, 17/4/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BARIŞ YARKADAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/4821)

 

Karar Tarihi: 17/4/2019

R.G. Tarih ve Sayı: 15/5/2019 - 30775

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Barış YARKADAŞ

Vekili

:

Av. Ertuğrul AYDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, bir sosyal medya hesabında yer alan içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/3/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, gazeteci olup Twitter'da yer alan @gerçekgundemcom müstear adlı sosyal medya hesabının sahibidir ve anılan hesapta "Gerçek Gündem" ismi altında gazetecilik faaliyeti yürütmektedir. Başvurucu, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi 26. Dönem milletvekilidir.

10. Ulusal ölçekte yayın yapan Radikal gazetesinin 27/7/2014 tarihli nüshasında "Paralel Operasyon Hakimi: Selam Dosyasında İmzam Var" başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Haber şöyledir:

"Sulh Ceza Hakimi ...'un, Selam dosyasında yasa dışı dinleme yaptığı iddiasıyla gözaltında bulunan polislerin dosyasını yorgunluktan değil, yoğunluktan alamadığını açıkladı. Hakim ..., ayrıca Selam dosyasındaki dinleme kararlarında imzasının olduğunu da itiraf etti. ..., önceki gün tutuklanan ... ve diğer polislerin tutuklama kararına da imza atan hakim.

Gözaltına alınan Terörle Mücadele Şube Polisleri savcılıkça 1. Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilmişti. Ancak 1. Sulh Ceza Hakimi ...'un 'yorgunum' dediği gerekçesiyle dosyayı kabul etmediği iddia edilmişti. Bunun üzerine de dosya, [R.S] ve Bakan çocuklarını tahliye eden Sulh Ceza Hakimi ...'e verilmişti. 'Yorgunum' dediği iddia edilen Sulh Ceza Hakimi ..., Radikal'e yaptığı açıklamada, 'Yorgunum demedim. Yoğunum dedim. Diğer polislerin dosyasına bakıyordum. Hak kaybı olmasın diye bir başka hakimin de bakmasını talep ettim. Yoğun olduğum için bakamadım. Bilgi kirliliği var. Lütfen siz doğrusunu yazın' dedi.

'SELAM DOSYASINDA DİNLEME KARARLARINA İMZA ATTIM'

Tevhid-i Selam terör örgütü kapsamında yapılan soruşturmada yasa dışı dinleme yaptığı ifade edilen TEM Şube polisleri de gözaltında tutuluyor. Savcılık tarafından tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen polislerin dosyasına 1. Sulh Ceza Hakimi ... bakacaktı. Ancak ..., yoğun olduğu gerekçesiyle Selam dosyasında yasa dışı dinleme yaptığı ileri sürülen polislerin dosyasına bakamadı. Radikal'in edindiği bilgiye göre Selam dosyasında bulunan 150'ye yakın telefon dinleme ve takip kararında 1. Sulh Ceza Hakimi ...'un da imzası vardı. Bu iddiayı ...'a sorduğumuzda ise, 'Kabul ediyorum. Ben Selam soruşturmasında dinleme kararı verdim' diyerek dinleme kararlarına imza attığını kabul etti."

11. Başvurucu, bu haberi "Gerçek Gündem" ismi altında "Paralel Hakimi: Dinlemelerde İmzam Var" başlığı ve "22 Temmuz soruşturmasının hakiminden ilginç itiraf" yorumuyla birlikte sosyal medya hesabında paylaşmıştır.

12. Haberde ismi geçen hâkim (müşteki) tarafından başvurucunun sosyal medyada anılan haberi paylaştığı URL hesabına erişimin engellenmesi talep edilmiştir.

13. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği 15/1/2015 tarihinde haber içeriğine erişimin engellenmesine karar vermiştir. Gerekçeli karar şöyledir:

"Haber içeriklerinin talep edenin olumsuz etkilenerek kişilik hakları ve itibarının ihlal edildiği görülmekle; talebin haklı olduğu anlaşıldığından 06/02/2014 tarih ve 6518 sayılı yasanın 93. Maddesi ile değişik 5651 Sayılı Yasanın 9.-(3),(4), maddesi uyarınca talebin kabulü ile söz konusu habere erişimin engellenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

14. Başvurucunun anılan karara itirazı İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/1/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

15. Ret kararı başvurucuya 16/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 16/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kuralları için bkz. Ali Kıdık (B. No: 2014/5552, 26/10/2017, §§ 21-29) kararı.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 17/4/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu; gazeteci olduğunu, bir hâkimle ilgili olarak ulusal ölçekte yayımlanan Radikal gazetesindeki haberi alıntı yaparak sosyal medya hesabında aynen paylaştığını, paylaştığı haberin tekzip edilmediğini, üstelik bizzat adı geçen hâkimin kendi ifadelerine dayandığını, buna rağmen müştekinin talebi üzerine kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Sulh Ceza Hakimliğince sosyal medyada haberi paylaştığı URL hesabına erişimin engellenmesine karar verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca bu karara itiraz ettiğini, itiraz mercii olarak müştekinin görev yaptığı sulh ceza hakimliğinin belirlendiğini, müştekinin izinde olması sebebiyle itirazın başka bir hâkim tarafından değerlendirildiğini, yine de itiraz mercii olarak habere erişimin engellenmesini talep eden hâkimin görev yerinin belirlenmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ifade özgürlüğü ile bireyin şeref ve itibar hakkının dengelendiği bir dizi kararı zikredilmiştir. Bakanlık görüşünde, erişimin engellenmesi kararının ilgili haberle sınırlı olduğundan ifade özgürlüğüne yönelik orantılı bir sınırlama teşkil ettiği değerlendirilerek başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibar hakkı arasında -demokratik bir toplumun gerekleri dikkate alınarak- adil bir dengenin kurulması gerektiği ifade edilmiştir.

21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun tüm iddiaları ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

23. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi ve “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “(26) Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, ... başkalarının şöhret veya haklarının, ... korunması ...amaçlarıyla sınırlanabilir…

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”

“(28) Basın hürdür, sansür edilemez…

Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.

Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

25. Somut olayda başvurucuya ait sosyal medya hesabında yer alan içeriğe erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı ile başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulmuştur.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

26. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

27. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

28. Somut olayda kanunilik ölçütüne ilişkin bir şikâyette bulunulmamıştır. Mevcut başvurunun koşullarında 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. .

ii. Meşru Amaç

29. Sosyal medya hesabında yer alan başvuruya konu içeriğe erişimin engellenmesine ilişkin kararın başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

 (1) Genel İlkeler

30. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık (aynı kararda bkz. §§ 41-67) kararına bakılabilir.

 (2) 5651 Sayılı Kanun'un 9. Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkındaki Bazı Tespitler

31. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen içeriğin yayından çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı bir şekilde incelemiş (Ali Kıdık, §§ 55-63) ve bu yöndeki ilkeleri birçok kararında yinelemiştir (örnek olarak bkz. Miyase İlknur ve diğerleri, B. No: 2015/15242, 18/7/2018, §§ 32-35; Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., B. No: 2015/6313, 13/9/2018, §§ 25-28; Özgen Acar ve diğerleri, B. No: 2015/15241, 31/10/2018, §§ 30-33; IPS İletişim Vakfı, B. No: 2015/14758, 30/10/2018, §§ 27-30). Mahkemeye göre bu usul, internet ortamında işlenen suçlarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi, özel hayatın ve kişilik haklarının hızlı ve etkili bir şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle kanun koyucunun öngördüğü, özel ve hızlı sonuç alınabilecek bir koruma tedbiri kararıdır; dolayısıyla istisnai bir yoldur (Ali Kıdık, § 55; Miyase İlknur ve diğerleri, § 33; Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., § 26; Özgen Acar ve diğerleri, § 31).

32. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu internet yayınına erişimin engellenmesi tedbirinin alınmasını ancak bir görünüşte haklılık veya ilk bakışta (prima facia) haklılık varsa meşru kabul etmekte ve bu usulün ancak internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebileceğini belirtmektedir. Anayasa Mahkemesine göre bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Ali Kıdık, §§ 62, 63).

 (3) Şeref ve İtibara Yapılan Müdahalelerde Başvurulabilecek Diğer Hukuki Yollar

33. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık (aynı kararda bkz. §§ 66, 67) kararında 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerde kişilik haklarının korunması için genel hukuk ve ceza yollarına başvurulması gerektiği sonucuna ulaşmıştır.

 (4) Genel İlkelerin Somut Olaya Uygulanması

34. Somut olayda başvurucu, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetede yer alan haberi "Gerçek Gündem" ismi altında ve "22 Temmuz soruşturmasının hakiminden ilginç itiraf" yorumuyla birlikte sosyal medya hesabında paylaşmıştır. Başvurucu, bu yorum dışında gazetede yer verilen haberi olduğu gibi aktarmıştır. Haber, kamuoyunda 17-25 Aralık soruşturmaları olarak bilinen soruşturmalarla aleniyet kazanan ve devlet içinde örgütlenmiş paralel bir yapı ile bağlantılı olduğu değerlendirilen polislerin üst düzey kamu görevlilerine kumpas kurdukları iddiasıyla haklarında başlatılan soruşturmada tutuklanma işlemleri ile ilgilidir. Anılan polislerin bürokrat, asker, istihbaratçı ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin örgütlü bir şekilde İran adına casusluk faaliyetlerinde bulunduğu iddiasıyla başlattıkları soruşturmada hukuk dışı dinlemelerle Başbakan, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı ve üst düzey devlet görevlilerini Selam Tevhid terör örgütüyle irtibatlandırmaya çalıştıkları değerlendirilmektedir.

35. Haberde, söz konusu polislerin tutuklanma talebiyle sevk edildiği sulh ceza hâkimliğinde görevli hâkimin (somut olayda müşteki) tutuklama işlemleri ile ilgili beyanlarına yer verilmektedir. Habere göre müşteki; daha önce yoğun olduğu için dosyalara bakamadığını ifade ettiğini, bu ifadesinin yanlış anlaşıldığını, hak kaybı olmasın diye dosyalara başka bir hâkim tarafından bakılmasını talep ettiğini açıklamıştır. Haberde ayrıca müştekinin Selam Tevhid soruşturmasındaki telefon dinleme ve takip kararlarında imzası olduğunu da kabul ettiği belirtilmiştir. Bu haberin tekzip edildiğine ilişkin bir bilgi tespit edilememiştir.

36. Müşteki; başvurucunun bu habere dayanarak sosyal medyada paylaştığı içerik nedeniyle şeref ve itibarının zedelendiğini ileri sürerek 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği müştekinin talebini kabul etmiştir. Hâkimlik kararının gerekçesinde haber içeriğinden müştekinin olumsuz etkilenmiş olması nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği belirtilmekle yetinilmiş; daha önce yayımlanmış bir haberi olduğu gibi alıntılayan bir bağlantıya hangi sebeple erişimin engellendiğine yönelik olarak daha ileri bir değerlendirme yapılmamıştır.

37. Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin engellenmesi kararı verilebilmesinin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır (bkz. § 32). Buna karşılık somut olayda ilk derece mahkemesi; başvuru konusu içerik ile şeref ve itibara yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan, gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Yazı içeriğinin incelenmesi neticesinde de 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durumun bulunmadığı görülmektedir.

38. İnternet mecralarında yer alan fikir ve kanaat açıklamaları nedeniyle bireylerin şeref ve itibar hakkına hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen müdahalelerde mağdurun asıl gayesinin zararının telafi edilmesi olduğu nazara alındığında özellikle somut başvuruya konu benzer uyuşmazlıklar açısından koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu anlaşılmaktadır. Dahası müşteki, açacağı çelişmeli bir hukuk davasında içeriğe erişimin engellenmesi talebini ileri sürme imkânına da her zaman sahiptir (Ali Kıdık, § 86).

39. Sonuç olarak başvurunun bütün koşulları gözönünde tutulduğunda 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama olmaksızın, süresiz olarak etki gösteren tedbir mahiyetindeki internete erişimin engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler ilgili ve yeterli kabul edilemez.

40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

41. Öte yandan başvurucu, erişimin engellenmesi kararına karşı itiraz mercii olarak tayin edilen sulh ceza hâkimliğinin habere erişimin engellenmesini talep eden müştekinin görev yeri olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adliyelerde dosya tevzilerinin Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden otomatik olarak yapıldığı ve başvurucunun tevzi işlemine müdahale edildiğine ilişkin bir şikâyeti bulunmadığı, ayrıca müştekinin izinde olması sebebiyle itiraz kararının başka bir hâkim tarafından verilmiş olduğu hususları ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında başvurucunun bu iddiasının ayrıca incelemesine gerek görülmemiştir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

43. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 57-60) kararında, Anayasa Mahkemesince bir temel hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir.

44. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.

45. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından yayımlanan haberin içeriğine erişimin engellenmesine karar verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun düşmediği ve bu nedenle başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

46. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

47. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğine (2015/326 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,

D. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Barış Yarkadaş [2.B.], B. No: 2015/4821, 17/4/2019, § …)
   
Başvuru Adı BARIŞ YARKADAŞ
Başvuru No 2015/4821
Başvuru Tarihi 16/3/2015
Karar Tarihi 17/4/2019
Resmi Gazete Tarihi 15/5/2019 - 30775

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, bir sosyal medya hesabında yer alan içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İnternete erişimin engellenmesi - genel (5651 S.K. 9) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5651 İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun 9
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
5237 Türk Ceza Kanunu 134
135
136
204
257
267
281
314
3713 Terörle Mücadele Kanunu 3
5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi