TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAFET UZUN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/5082)
|
|
Karar Tarihi: 19/4/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Rafet UZUN
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit
ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, jandarma astsubay adaylığı ile ilişiğin kesilmesi
işlemine karşı açılan davada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile
sonuçlanan ceza yargılaması esas alınarak karar verilmesi nedeniyle masumiyet
karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu hakkında, 2010 yılı içinde karıştığı bir olayda
yaralama suçunu işlediği isnadıyla kamu davası açılmıştır.
7. Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi 2/3/2011 tarihli kararıyla
başvurucunun silahla (kürek) basit yaralama suçundan 3.000 TL adli para cezası
ile cezalandırılmasına ve4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
hükmetmiştir.
8. Diğer taraftan başvurucu2013 ile 2014 eğitim-öğretim yılı
itibarıyla Jandarma Astsubay Temel Kurs Tabur Komutanlığı bünyesinde jandarma
astsubay öğrencisi olarak eğitim görmeye başlamıştır.
9. Başvurucu, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması
gerekçe gösterilerek, 28/5/2004 tarihli ve 25475 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Dış Kaynaktan
Muvazzaf Astsubay Temin Yönetmeliği'nin 6. maddesinin (a) bendinin (2) numaralı
alt bendi uyarınca 17/12/2013 tarihli işlemle astsubay adayı statüsünden
çıkarılmıştır.
10. Başvurucu, ilişiğinin kesilmesine dair işlemin iptali
istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde dava açmıştır.
11. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi (Mahkeme)
28/1/2015 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Ret gerekçesinde öncelikle,
Dış Kaynaktan Muvazzaf Astsubay Temin Yönetmeliği'nin 6. maddesi uyarınca
muvazzaf astsubay adayı olunabilmesi için taksirli suçlar hariç olmak üzere herhangi
bir cürümden dolayı hükümlü veya soruşturma altında bulunulmaması gerektiği
hatırlatılmıştır. Başvurucunun jandarma astsubay eğitimine alınmadan önce
silahla basit yaralama suçu isnadıyla soruşturma altında olduğu ifade
edilmiştir. Buna göre astsubay adayı olabilmesi için gereken koşulları
taşımadığı eğitim sırasında anlaşılan başvurucunun güvenlik soruşturması sonucu
ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna
varılarak ret gerekçesi oluşturulmuştur.
12. Başvurucu nihai kararı 6/3/2015 tarihinde tebellüğ etmesinin
ardından 20/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. Dış Kaynaktan Muvazzaf Astsubay Temin Yönetmeliği'nin "Aranacak nitelikler" kenar
başlıklı 6. maddesinin (a) bendinin (2) numaralı alt bendi şöyledir:
"Muvazzaf astsubay adaylarında aranacak nitelikler aşağıda
belirtilmiştir:
a) Genel şartlar:
...
2) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa veya zamanaşımına uğramış, yahut para cezasına çevrilmiş veya ertelenmiş,
hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkarılmış olsa bile bir
cürümden hükümlü bulunmamak veya soruşturma altında olmamak,"
B. Uluslararası Hukuk
14. Masumiyet karinesi, kamu görevlilerinin ceza yargılamasına
konu olan eylemleri nedeniyle ayrıca idari yaptırıma tabi tutulmamaları gibi
bir amaç taşımamaktadır. Masumiyet karinesi bir fiilin hem ceza hem de idari
bir soruşturmaya konu olmasına ve paralel olarak iki ayrı dava sürecinin
yürütülmesine mâni değildir. Bu bağlamda masumiyet karinesi, cezai sorumluluk
bulunmaması hâlinde dahi daha hafif bir ispat yükümlülüğü temelinde aynı
eylemden kaynaklanan medeni ya da diğer sorumluluk biçimlerinin kurulmasını
engellememektedir. Ayrıca, suçlu olduğu kesin olarak hükme bağlanmamış olan bir
kişiye yönelik kamu görevlileri tarafından kullanılan ifadelerde yer alan
kelimelerin seçimi önemli olmakla birlikte kullanılan dilin masumiyet
karinesini ihlal edip etmediği hususu, olaya ilişkin özel şartların da dikkate
alınması suretiyle tespit edilmelidir (Güç/Türkiye,
B. No: 15374/11, 23/1/2018, §§ 38, 39).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 19/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; ceza yargılamasına konu fiilleri hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğini, ancak ceza yargılamasının
esas alınması suretiyle tesis edilen ayırma işleminin hukuka uygun bulunduğunu,
aynı duruma ilişkin lehe yargı kararları verildiğini, işlem tesis edilirken
ölçülülük ilkesinin dikkate alınmadığını, Anayasa ve kanun hükümleri gözardı edilerek salt yönetmelik hükmüne göre karar
verildiğini belirterek Anayasa'nın 2., 13., 36. ve38. maddelerinin ihlal
edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun temel savı, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sonuçlanan ceza yargılaması esas
alınarak davanın reddedilmesinin anayasal haklarını ihlal ettiği iddiasına
yönelik olduğundan şikâyetin masumiyet karinesi yönünden incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
18. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş
bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.
Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti “asıl” olduğundan suçluluğu ispat
külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti
yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama
makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu
muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
19. Bu çerçevede masumiyet karinesi kural olarak hakkında bir
suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir
ilkedir. Suç isnadı kesin hükümle mahkûmiyete dönüşen kişiler açısından ise
artık “hakkında suç isnadı olan kişi” statüsünde olmadıkları için masumiyet
karinesi iddiasının geçerli bir dayanağı kalmamaktadır. Ancak ceza davası
sonucunda kendisine isnat edilen suçu işlemediğinin sabit olduğu veya suçu
işlediğine kesin olarak kanaat getirilemediği ve bu nedenle sanık hakkında
beraat kararı verilen durumlarda ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmesi hâlinde ise kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğinin
kabulü gerekir. Çünkü böyle durumlarda Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (2) numaralı
fıkraları anlamında kişinin suçluluğu sabit olmamıştır ve bu nedenle kişi suçlu
sayılamaz (Ramazan Tosun, B. No:
2012/998, 7/11/2013, § 61).
20. Masumiyet karinesi, suç isnadının karara bağlandığı
yargılamalarda geçerli olduğu için Sözleşme’nin 6. maddesinde ifade edilen
“medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar” çerçevesinde
değerlendirilen idari davalar kural olarak masumiyet karinesinin uygulama alanı
dışında kalmaktadır. Ancak idari davada uyuşmazlık konusu olan maddi olayın
tespitinde idari yargı mercii, aynı maddi olayı ele alan ceza mahkemesinin daha
önce verdiği karara uygun hareket etmelidir (Hüseyin
Şahin [GK], B. No: 2013/1728, 12/11/2014, § 39).
21. Ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari
uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması
masumiyet karinesi ile çelişebilir. Buna karşılık idari uyuşmazlığın çözümüne
esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan söz edilmesi, masumiyet
karinesinin ihlal edildiğinden söz edebilmek bakımından yeterli değildir. Bunun
için kararın gerekçesinin bütün hâlinde dikkate alınması ve nihai kararın
münhasıran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen fiillere
dayanıp dayanmadığının incelenmesi gerekir (Hüseyin
Şahin, § 40).
22. Kişinin suçluluğunu ima ya da kabul eden bir yargı kararı
söz konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari
yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir
(Ramazan Tosun, § 65).
23. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken
özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde durulması gereken önemli
hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip
etmediği ve ceza yargılaması kararını sorgulayıp sorgulamadığıdır.
24. Bireysel başvuruya konu olan AYİM kararında, idari işlemin
hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılırken salt ilgili Yönetmelik hükümleri
üzerinden değerlendirme yapıldığı (bkz. § 11) görülmektedir. Konuya ilişkin
mevzuat, eğitim sonunda ifa edilecek mesleğin niteliği gereği astsubay adayının
cezai soruşturma altında bulunmaması şartını aramaktadır. Kararda, bu özel şart
gereği ceza yargılaması dikkate alınmış ise de bu durum işleme esas olan
Yönetmelik'in uygulama bulacağı hâllerin var olup olmadığının belirlenmesine
ilişkin bir irdelemeden ibarettir. Mahkeme; isnat edilen eyleme ilişkin olarak
bir saptamada, değerlendirmede bulunmadığı gibi ceza mahkemesi kararına ilişkin
bir yorumda da bulunmamıştır.
25. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde somut olayda masumiyet
karinesine yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
19/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.