logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Süleyman Çiftçi ve Telli Çiftçi [1.B.], B. No: 2015/5583, 6/3/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SÜLEYMAN ÇİFTÇİ VE TELLİ ÇİFTÇİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/5583)

 

Karar Tarihi: 6/3/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Süleyman ÇİFTÇİ

 

 

2. Telli ÇİFTÇİ

Vekili

:

Av. Halis YILDIRIM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında meydana gelen ateşli silah yaralanması sonucu ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 27/3/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ekindeki evrak ve başvuruya konu edilen soruşturma dosyası ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular Telli Çiftçi ve Süleyman Çiftçi, Manisa Asker Hastanesinde (Asker Hastanesi) askerlik hizmetini yapmakta iken 23/12/2010 günü saat 16.30 sıralarında vefat eden T.Ç.nin sırasıyla anne ve babasıdır.

9. T.Ç. 23/12/2010 tarihinde, Asker Hastanesinde bulunan 4 No.lu nöbet kulübesinde 16.00-18.00 saatleri arasındaki nöbet görevini ifa etmekteyken ateşli silahla çenesinin altından vurulmuş hâlde bulunmuştur. Olay yerine gelen, Asker Hastanesinde görevli kişilerce yeniden canlandırma işlemi yapılmış ve cankurtaran yardımıyla Manisa Devlet Hastanesine (Devlet Hastanesi) sevk edilmiş ise de T.Ç. yeniden hayata döndürülememiştir.

10. Olaydan haberdar edilen Güzelyalı/İzmir Hava Eğitim Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) T.Ç.nin ölümü hakkında derhâl soruşturma başlatmıştır.

A. Askerî Savcılıkça Yürütülen Birinci Soruşturma Süreci

11. Olay yeri, Manisa Merkez Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Tim Komutanlığı (OYİT) görevlilerince incelenmiştir. Ayrıca olay yeri ve çevresinin, ölene zimmetli tüfek ve bu tüfeğe ait şarjörün fotoğrafları çekilip olay yerinin krokisi çizilmiştir.

12. Olay yeri incelemesine ilişkin tutanakta; başka hususlar yanında ölene ilk tıbbi müdahalenin ardından Devlet Hastanesine sevk edildiğinin öğrenildiği, 4 No.lu nöbet kulübesi girişine göre sol köşede, dik vaziyette bir piyade tüfeğinin bulunduğu, tüfeğin üst kısmı ile namlusunun kanlı olduğu, silahın emniyetinin tek atış konumunda açık olduğu, girişin karşı sağ köşesinde 30x60 cm ebadında pıhtılaşmış kan gölünün olduğu ve bu kan gölüne 10 cm mesafede bir adet mermi kovanı bulunduğu belirtilmiştir. Tutanakta bundan başka girişe göre sağ tarafta bir hücum yeleği olduğu, bu yeleğin tıbbi müdahale eden bir ere ait olduğunun öğrenildiği, yeleğin bitişinde bulunan çelik başlıkta herhangi bir mermi giriş ve çıkış deliği olmadığı, nöbet kulübesi içinde 6x8 cm ebadında kan birikintisi olduğu, kulübenin çatısında 2x4 cm ebadında bir mermi giriş deliği bulunduğu, bu deliğin etrafında ölenden çıktığı değerlendirilen doku parçalarının bulunduğu, olay yerindeki piyade tüfeğinin dolu olduğu, bu tüfeğin şarjöründen 24 adet mermi çıktığı, kan birikintisinden svap çubuğu yardımıyla örnek alındığı, piyade tüfeğinin parmak izi incelemesi için alındığı ve nöbet kulübesi içi ile çevresinde çeşitlik kemik parçalarının bulunduğu ifade edilmiştir.

13. OYİT görevlileri, olay yerine gelen Askerî savcının talimatı uyarınca sağ el iç/dış ve sol el iç/dış bölgelerinde atış artığı olup olmadığının tespiti için ölenin el svaplarını,parmak izi karşılaştırması için parmak izlerini almış; ayrıca atış artığı incelemesi için ölenin hücum yeleği ve kamuflaj elbisesini ambalajlayıp Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına (Kriminal Daire) göndermişlerdir. Ambalajlama sırasında yapılan incelemede hücum yeleğinde biri boş, iki şarjör bulunduğu ve dolu şarjörde 25 adet mermi olduğu tespit edilmiştir.

14. Ölü muayene işlemi aynı gün Askerî savcı huzurunda bir adli tıp uzmanınca yapılmış ve bu işlem sırasında ölenin fotoğrafları çekilmiştir. Ölü muayenesine ilişkin tutanakta, alt çene kemiğinin hemen altında kenarları düzensiz 2,7x1,2 cm ebadında bir yara izi bulunduğu, uzun kenarı yatay seyirli yara dudaklarında is ve yanığın olduğu, alt yara dudağında aşağıya doğru uzanan 0,3x1 cm genişliğinde vurma halkası görüldüğü, ateşli silah mermi giriş deliğinin görüldüğü, bu yara dudaklarının iç yüzeyinde is ve yanık görüldüğü, cesette kesici ve delici alet yarası, künt travmatik yara ve telem izi görülmediği ve koku tespit edilemediği belirtilmiştir. Anılan tutanakta bundan başka ölümün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı, kafa kemik kırıkları ile beyin doku harabiyeti ve kanamadan ileri geldiği tespit edilse de ölüme etki edecek diğer faktörlerin tespiti için otopsi işleminin gerekli olduğu ifade edilmiştir.

15. Askerî Savcılıkça ölenin kişisel eşyaları, yatağı ve dolabı olay günü incelenmiş;yastığının altında bulunan bir ankesörlü telefon kartı ile üzerinde telefon numaraları yazılı olan bir kâğıt muhafaza altına alınmıştır.

16. Otopsi işlemi 24/12/2010 tarihinde İzmir Cumhuriyet savcısı huzurunda Adli Tıp Kurumu İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığında (ATK Grup Başkanlığı) görevli adli tıp uzmanlarınca yapılmıştır. Otopsi işlemine ilişkin tutanakta;

-Alt çene ucu alt bölümünde çevresinde ve zemininde yoğun şekilde is bulaşığı bulunan 3x2 cm ebadında ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği olduğu,

-Başının tepe bölümünde 8x7 cm ebadında, parçalı kenarlı, içinden nekrotik (hücre veya doku ölümüyle ilgili) beyin dokusu çıkmış, ateşli silah mermi çekirdeği çıkış deliği olduğu,

-İç organ parçalarında yapılan sistematik toksikolojik analiz sonucunda sistematikteki maddelerin bulunmadığı, kanda alkol saptanmadığı, kanda ve idrarda sistematikteki uyutucu-uyuşturucu maddelerin bulunmadığı,

-Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı yaygın kafatası ve kaide kemik kırıkları ile beyin harabiyeti sonucu meydana geldiği,

-Kişinin alt çene ucu alt bölümündeki mermi giriş deliğinin tek başına öldürücü olduğu,

-Kişinin vücudundan mermi çekirdeği elde edilemediği,

-Atışın bitişiğe yakın atış mesafesinden yapıldığı belirtilmiştir.

17. Askerî Savcılık 24/12/2010 tarihinde, J.Tbp.Tğm. A.V., Tbp.Tğm. R.Ö., Tbp.Yzb. Ş.K., Sağ.Bçvş. Ö.Y., Diş Tbp.Yzb. A.F.Ö., Sağ.Yzb. A.C.C., hemşireler S.G. ve Ş.H., erbaşlar/erler M.Ç., H.Ö., E.E., Y.A., M.H., S.S., A.O.K., H.E. ve A.B., başvurucu Süleyman Çiftçi ve ölenin teyzesinin eşi A.G.nin ifadelerini almıştır.

i. A.V. verdiği ifadesinde; A.F.Ö.nün acil servise gelip 4 No.lu nöbet kulübesinde kendini vuran bir askerin olduğunu söylemesi üzerineS.G. ile birlikte olay yerine gittiklerini, kulübenin içinde ölenden başka kimsenin olmadığını, ölenin nabzını kontrol ettiğini ve hayati belirti göremediğini, ölenin sırtını duvar köşesine dayamış ve başı öne eğilmiş bir vaziyete durduğunu, bacaklarının arasındaki tüfeğin dik konumda olmadığını, kulübenin dışında duran A.C.C. ile birlikte ölenin bacakları arasında bulunan tüfeği uzaklaştırarak öleni sedyeye taşıdıklarını, o esnada gelen R.Ö. ile beraber öleni entübe ettiklerini, öleni cankurtaran yardımıyla Devlet Hastanesine götürdüklerini, cankurtarandayken entübasyona devam ettiğini ve cankurtarana kendisi haricinde Ş.K., Ö.Y. ve S.G.nin bindiğini söylemiştir.

ii. Ş.K., Ö.Y. ve S.G., ölene yapılan tıbbi müdahale ve ölenin Devlet Hastanesine nakli ile ilgili olarak A.V.nin ifadesini teyit etmişlerdir.

iii. Ş.K. ifadesinde, ölenin sedyeye alınmasından ve cankurtaran yardımıyla Devlet Hastanesine nakledilmesinden söz etmiştir.

iv. AF.Ö. ifadesinde; olay günü saat 16.30 sıralarında A.C.C.nin odasında otururlarken bir silah sesi duyduklarını, kapı önündeki bir askerden 4 No.lu nöbet kulübesinde bir askerin kendini vurduğunu öğrendiğini, acil servise doğru koşup A.V.ye durumu anlattığını ve olay yerine vardığında ölene sedyede tıbbi müdahale yapılmakta olduğunu söylemiştir.

v. A.C.C., olay günü saat 16.30 sıralarında odasında A.F.Ö. ile birlikte oturmaktayken bir el silah sesi duyduklarını, 3 No.lu nöbet kulübesinde nöbet tutan bir askerin başka bir askerin kendini vurduğuna ilişkin bir şeyler söylediğini, olay yerine koştuğunu, Ani Müdahale Mangasından (AMM) Y. isimli bir askerin (Y.K.) T.Ç.nin nabzını kontrol edip nabız alamadığını söylediğini, o esnada olay yerine gelen A.V.nin tıbbi müdahale yapabilmek için ölenin tüfeğini kendisine uzattığını ve sonrasında ölenin önce sedyeye, daha sonra cankurtarana taşındığını, T.Ç.nin olay günü saat 15.30 sıralarında kız arkadaşı ile sorunları olduğundan bahisle M.Ç. aracılığıyla kendisinden üç gün izin istediğini beyan etmiştir. Ölenin kız arkadaşı ile yaşadığı sorun nedeniyle olay günü M.Ç. aracılığıyla A.C.C.den üç gün izin istediği hususu M.Ç. tarafından da doğrulanmıştır.

vi. İfadesi alınanlardan Erbaş/Er H.Ö. ve S.S., ölenin, kardeşinin astım hastalığına üzüldüğünden, E.E. ölenden duyduğuna göre ölenin teyzesinin kızıyla sözlü olduğundan ve M.H. ölenin kız arkadaşıyla telefonda uzun uzun konuştuğundan söz etmiştir. Beyanları alınan diğer kişilerin ifadelerinden olay hakkında pek bilgi sahibi olmadıkları anlaşılmıştır.

vii. Başvurucu Süleyman Çiftçi, askere gitmeden önce T.Ç.nin oturma izni alabilmek için evlilik de yapabileceğinden söz ederek Almanya'da yaşayan dayılarından Almanya'ya gidebilmek için yardım istediğini, ölenin kız arkadaşı olmadığını, diğer oğlu Tu.Ç.nin astım hastası olduğunu ve askerlik hizmetine devam ettiğini, bununla birlikte Tu.Ç.nin rahatsızlığı nedeniyle Gülhane Askerî Tıp Akademisi Haydarpaşa Hastanesine sevk edildiğini, baldızının D.G. isimli bir kızı olduğunu, D.G.nin Almanya'da yaşadığını ve T.Ç.nin D.G. ile telefonda zaman zaman görüştüğünü ancak bildiği kadarıyla D.G.nin Almanya'da yaşayan bir sözlüsünün olduğunu ve D.G. ile T.Ç. arasında duygusal bir yakınlık olmadığını söyleyip olayın intihar olmasından şüphe duyduğunu ifade etmiştir.

viii. A.G., kızı D.G.nin Almanya'da yaşadığını, herhangi bir evlilik planı olmadığını, T.Ç.nin izinli olduğu günlerde İzmir'deki evlerine gelip gittiğini ancak herhangi bir sıkıntısından söz etmediğini beyan etmiştir.

18. Askerî Savcılık 28/12/2010 tarihinde, olay günü kendisi de 16.00-18.00 saatleri arasında nöbetçi olan Shh. Er F.A.nın, olay yerine ilk gelen kişi olan Shh. Er E.K.nın, ölenin nabzını kontrol eden ilk kişi olan Shh. Er Y.K.nın ve Shh. ErÜ.K.nın ifadelerini almıştır.

i. F.A. olay günü saat 16.30 sıralarında T.Ç.nin nöbet tuttuğu nöbet kulübesinden bir el silah sesi geldiğini, sesin geldiği yere doğru hareket ettiğini, bir başka noktada 15.00-17.00 saatleri arasında nöbet tutan E.K.nın "Bu kendini vurmuş." dediğini, bunun üzerine karargâha yönelip yolda karşılaştığı A.C.C.ye durumu aktardığını ve nöbet kulübesindeki alarm butonuna bastığını söylemiştir.

ii. E.K. olay günü 15.00-17.00 saatleri arasında nöbetçi olduğunu, bir ara T.Ç.yi nöbet tuttuğu kulübede tek başına, çapraz duruşta nöbet tutarken gördüğünü, yaklaşık on dakika kadar sonra T.Ç.nin nöbet tuttuğu kulübeden silah sesi geldiğini, bulunduğu yerden T.Ç.nin nöbet kulübesine baktığını ancak herhangi bir kimseyi görmediğini, kulübeye gidince T.Ç.yi sırtını duvara dayayıp oturmuş vaziyette gördüğünü, başından kanlar aktığını, başında çelik başlığın olmadığını, F.A.ya seslenip "Bu kendini vurmuş." dediğini, kendi nöbet kulübesine gidip ilk yardım çağırmaları için çevreye bağırdığını beyan etmiştir.

iii. Y.K., askerlik öncesinde sağlık teknisyeni olarak görev yaptığını, silah sesi duyması üzerine sesin geldiği, T.Ç.nin nöbet tuttuğu kulübeye gittiğini, T.Ç.yi duvar dibinde çömelmiş bir vaziyette ve iki eliyle tüfeğini tutarken gördüğünü, T.Ç.nin nabzını kontrol ettiğini ancak nabız alamadığını, sonrasında olay yerine doktorların geldiğini söylemiştir.

iv. Ü.K. ise olay günü saat 15.55 sıralarında öleni AMM'ye mühimmat almaya gelirken gördüğünü, kantinde çalıştığı için ölene pasta arabasının geldiğini söylediğini, birlikte kantine gittiklerini, pastaları taşımaları sonrasında ölenin nöbete gittiğini ifade etmiştir.

19. Askerî Savcılık 29/12/2010 tarihinde ölenin teyzesinin oğlu Ü.G.nin ifadesini almıştır. Ü.G. ifadesinde, ölenin yurt dışında yaşayan bir kadınla evlenip yurt dışında yaşama planını hiç duymadığını söylemiştir.

20. Askerî Savcılık 30/12/2010 tarihinde A.M., Fı.A., A.Y. ve K.K.nın ifadelerini almıştır.

i. A.M. silah sesinin ölenin nöbet tuttuğu kubübeden geldiğini öğrendiğini, gittiğinde doktor ve hemşirelerin nöbet kulübesinde olduğunu gördüğünü, daha önceden yaptığı sohbetlere göre ölenin bir kız arkadaşının olduğunu söylemiştir.

ii. İfadesinde Fı.A., olay günü gündüz devriye onbaşısı olduğunu, 15.45 sıralarında AMM'ye gittiklerini, burada iki dolu bir de boş şarjör aldıklarını, ölenin dolu şarjörleri hücum yeleğine koyduğunu, doldur-boşalt işlemi yaptıklarını, nöbet noktasına varınca A.Y.nin kantine malzeme geldiğini söylediğini, ölenin silahı AMM'ye bırakıp kantine gittiğini, bir süre sonra A.Y. ile birlikte doldur-boşalt yapan ölenin yanına geldiğini, saat 16.10 sıralarında öleni nöbet kulübesine bıraktığını, tahmini olarak on beş dakika kadar sonra etrafta koşuşturma olduğunu, silah sesi duymadığını, koşuşturmanın yaşandığı tarafa yönelince öleni nöbet kulübesi içinde, bacakları arasında tüfek bulunur vaziyette, yere otururken gördüğünü söylemiştir. Bundan başka Fı.A. yaptığı sohbetler sırasında T.Ç.den duyduğu hususları aktarmıştır: Buna göre T.Ç., kardeşinin astım hastalığına çok üzülmüştür ve Almanya'da yaşayan teyzesinin kızıyla nişanlıdır. Bununla birlikte nişanlısı bir keresinde ölene, ailesine hizmetçilik etmeyeceğinden söz etmiştir.

iii. A.Y., olay günü kantine malzeme gelince ölenin nöbete başlamadan önce tüfeğini AMM'ye bıraktığını, birlikte kantine gittiklerini, malzemeleri taşımalarından sonra ölenle birlikte AMM'den ölenin tüfeğini aldıklarını, Fı.A. ile birlikte doldur-boşalt işlemi yaptırdıklarını, nöbet yerine doğru yürürken ölenin gülerek "Sana çok güveniyorum. Bana bir şey olursa üstlerime çok sevdiğimi onlara söyle." dediğini, zaman zaman böyle şakalar yaptığı için ondan şüphelenmediğini, 15-20 dakika kadar sonra telaşla koşuşturanları gördüğünü beyan etmiştir. Ayrıca A.Y. ölenin Almanya'da yaşayan bir kız arkadaşının olduğundan ve kardeşinin hastalığına üzüldüğünden söz etmiştir.

iv. İfadesinde K.K. 23/12/2010 tarihinde yaptıkları sohbet esnasında ölenin kız arkadaşı ile yaşadığı sorun nedeniyle izin isteyeceğinden söz ettiğini ifade etmiştir.

21. A.C.C. ile 31/12/2010 tarihinde telefonla görüşen başvurucu Süleyman Çiftçi, oğluna ait MP3 çaların bulunup bulunmadığını sormuştur. Konuyla ilgili araştırma yapılmış ve A.C.C., H.Ş., A.M. ve V.E. tarafından düzenlenen 31/12/2010 tarihli tutanaktan Shh. Onb. V.E.nin MP3 çaları müzik dinlemek amacıyla ölenden ödünç aldığı anlaşılmıştır.

22. Başvurucu Süleyman Çiftçi ve oğlu Tu.Ç. Askerî Savcılıkça alınan 31/12/2010 tarihli ifadelerinde; Kurban Bayramı zamanında cam kırılması nedeniyle eli kesilen T.Ç.ye Bçvş. H.Ş.nin kızdığını, bu nedenle T.Ç.nin çarşı iznini iptal ettiğinden söz etmişlerdir. Başvurucu Süleyman Çiftçi, ek olarak H.Ş.nin T.Ç.ye küfrettiğini iddia etmiştir.

23. Kriminal Dairesinin 4/1/2011 ve 5/1/2011 tarihli uzmanlık raporlarında; ölene zimmetli tüfek üzerinde mukayeseye elverişli iz bulunmadığı, tüfeğin atışa engel herhangi bir arızasının bulunmadığı, inceleme konusu kovanın ölene zimmetli tüfekten atıldığı belirtilmiştir.

24. Askerî Savcılık, Devlet Hastanesinden ölenle ilgili kayıtları getirtmiştir. İlgili belgelere göre T.Ç., Devlet Hastanesine olay günü saat 16.48'te ölü olarak gelmiştir.

25. Askerî Savcılık 7/1/2011 tarihinde, Asker Hastanesinin güvenlik kamerası görüntülerini incelemiştir. Yapılan inceleme üzerine düzenlenen tutanakta; 4 No.lu nöbet kulübesine hâkim bir kameranın bulunmadığı, dış cepheye hâkim kameralara ait görüntülere göre herhangi bir saldırı veya tehdit oluşturabilecek kimse veya unsur bulunmadığı belirtilmiştir.

26. Askerî Savcılık 11/1/2011 tarihinde, başvurucu Telli Çiftçi ve ölenin halasının kızı Ş.B.ile halası S.Ç.nin ifadelerini almıştır.

i. Başvurucu Telli Çiftçi; ölenin askere gitmeden önce, Almanya'ya gitmek için teyzesinin kızı D.G.ye muvazaalı olarak evlilik yapmayı teklif ettiğini ancak ölenle D.G. arasında duygusal bir ilişki olmadığını, ölmesine rağmen T.Ç.nin Devlet Hastanesine götürülmesini kuşkulu bulduğunu söylemiştir.

ii. İfadesinde Ş.B., Kurban Bayramı'nda bir rütbelinin ölene küfrettiğinden söz etmiştir.

iii. S.Ç., yaptıkları telefon görüşmelerinin birinde ölenin bir başçavuşun sürekli üzerine gelip kendisine küfrettiğinden bahsettiğini ve ölene ait not defterinin bulunamadığını beyan etmiştir.

 27. Kriminal Dairesince düzenlenen 13/1/2011 tarihli uzmanlık raporunda, ölenin sağ el dış bölgesinden alındığı bildirilen svap üzerinde atış artığı tespit edildiği, eğitim elbisesi üzerinde herhangi bir delinmeye rastlanmadığı ve ölene ait hücum yeleğinin ön kısmında eser miktarda atış artığının tespit edildiği açıklanmıştır.

28. Başvurucu Süleyman Çiftçi 18/1/2011 tarihinde Askerî Savcığa bir dilekçe verip alınan ifadelerin yetersiz ve çelişkili olduğunu ileri sürerek birlikteki tüm subay, astsubay, erbaş ve erler ile olaya müdahale eden sağlık görevlilerinin, ayrıca Asker Hastanesine pasta getiren kişinin ifadelerinin alınmasını, MOBESE kayıtlarındaki sivil kişilerin tespit edilerek dinlenmelerini, oğluna ait iki sosyal medya hesabının incelenmesini, kendi şahsi mobil telefonu ve ev telefonu ile yapılan tüm konuşma kayıtlarının çıkarılmasını talep etmiştir.

29. Askerî Savcılık 18/1/2011 tarihinde, olayın gün ve saatini esas alarak MOBESE görüntülerini incelemiştir. Yapılan inceleme üzerine düzenlenen tutanakta, 4 No.lu nöbet kulübesine hâkim bir kameranın bulunmadığı, dış cepheye hâkim kameralara ait görüntülere göre herhangi bir saldırı veya tehdit oluşturabilecek kimse veya unsur bulunmadığı belirtilmiştir.

30. Kamera görüntülerinde (Hangi kameraya ait görüntüler olduğu tespit edilememiştir.) saat 16.38 sıralarında görülen beyaz renkli bir otobüs ile önündeki minibüs içindeki şahısların tespit edilerek ifadelerinin alınması için 20/1/2011 tarihinde Askerî Savcılıkça Manisa İl Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır. Bahse konu yazı uyarınca yapılan araştırmada beyaz renkli otobüs şoförünün H.B.N., minibüs şoförünün ise M.T. olduğu belirlenmiştir. H.B.S. ifadesinde; Manisa Celal Bayar Üniversitesinin personel taşımacılığını yaptığını, olay günü saat 16.30 sıralarında Asker Hastanesinin yan tarafındaki bir spor kulübüne ait bilet gişesi önünde tek başına mesai saatinin bitmesini beklediğini,Asker Hastanesi içinden bir el silah sesi geldiğini, nöbet kulübesinin duvarının yüksek olması ve çevresinin kum torbaları ile kapatılması nedeniyle kimseyi göremediğini ancak içeriden "Vurdu kendisini. İntihar etti." şeklindeki bağrışma seslerini duyduğunu, kısa bir süre sonra cankurtaranın Devlet Hastanesi istikametine gittiğini ve bu esnada yanına gelen minibüs sürücüsü M.T.nin ne olduğunu sorduğunu beyan etmiştir. M.T. de M.N.B.nin ifadesinin kendisiyle ilgili kısımlarını doğrulamıştır.

31. Askerî Savcılıkça 24/1/2011 tarihinde ifadelerine başvurulan başvurucu Süleyman Çiftçi ile Tu.Ç.,duyduklarına göre Asker Hastanesi kantininde 300 TL'lik bir açık olduğunu hâlbuki kendilerine T.Ç.nin herhangi bir borcunun olmadığının söylendiğini ifade ederek bu durumu şüpheli bulduklarını söylemişlerdir.

32. Askerî Savcılık 24/1/2011 tarihinde, olay anında AMM'de görevli askerler ile nizamiye görevlisinin ve olay anında 2 No.lu nöbet yerinde görevli askerin ifadelerini almıştır. İfadesi alınanlardan bazıları silah sesi duymalarından sonra gittikleri 4 No.lu nöbet kulübesinde öleni çömelmiş vaziyette gördüklerini beyan etmiş ve bir asker ölenin Almanya'da yaşayan teyzesinin kızı ile ilişkisi olduğuna ve bu ilişkide sorunlar bulunduğuna dair duyumlarını aktarsa da ifadesi alınanlardan hiçbiri ölenin bir başkasıyla arasında husumet bulunduğuna, ölenin bir başkasınca tehdit edildiğine veya sıkıştırılıp baskı altına alındığına ya da vurulduğuna dair bir beyanda bulunmamıştır.

33. Askerî Savcılık, ölenin kullandığı ankesörlü telefon kartını ve ölen tarafından kullanılmış olma ihtimali bulunan bazı GSM hatlarıyla kurulan iletişimlerin tespitine ilişkin raporları soruşturma dosyasına getirtmiştir.

34. Askerî Savcılık, olaydan kısa bir süre önce kantine pasta getiren kişinin ifadesini istinabe suretiyle almıştır. Bahsi geçen kişi, ifadesinde olay günü saat 16.00 sıralarında Asker Hastanesine pasta götürdüğünü, kantinde öleni göremeyince ölene haber gönderdiğini, bir süre sonra ölenin kantine gelip pastaları teslim aldığını, on dakika kadar sonra işyerine döndüğünü ve ölenle aralarında özel bir konuşma geçmediğini söylemiştir.

35. Askerî Savcılık, ölene ait bir sosyal medya hesabını bilirkişiye inceletmiştir. Bilirkişi tarafından hazırlanan 7/2/2011 tarihli raporda; asker aleyhine olabilecek herhangi bir yazıya rastlanmadığı, insanları ve yaşamlarını zedeleyebilecek tanımlar tespit edilmediği belirtilmiştir.

36. ATK Grup Başkanlığının 21/2/2011 tarihli raporunda, olay yerinden elde edilen iki adet kan lekeli eküvyondan tespit edilen DNA profili ile ölenin DNA profilinin aynı olduğu açıklanmıştır.

37. Ölene ait MP3 çalar Kriminal Daire yardımıyla DVD'ye aktarılmıştır.Askerî Savcılıkça düzenlenen 25/2/2011 tarihli tutanağa göre söz konusu içerikte olayla ilgisi olabileceği izlenimi veren herhangi bir bilgi ve kayıt bulunmamaktadır.

38. Soruşturma kapsamında başvurucu Süleyman Çiftçi, farklı tarihlerde soruşturma dosyasının fotokopisini almıştır. Ayrıca başvurucu, 4 No.lu nizamiye kamera görüntülerini içerir DVD'nin, iletişimin tespitine dair kayıtların, olay yeri incelemesine ilişkin görüntü kayıtlarının, olay yeri incelemesi sırasında çekilen fotoğrafların, ölene ait MP3'te yer alan verileri içerir DVD'nin ve otopsi sırasında çekilen fotoğrafların örneklerini elde etmiştir.

39. Bazı tanık beyanlarından hareketle ölenin Almanya'da yaşayan ve teyzesinin kızı olduğunu söylenen kız arkadaşı ile yaşadığı sorunları dert ettiği sonucuna varan Askerî Savcılık 29/3/2011 tarihinde, intihara götüren sebepler kesinlik kazanmasa da ölenin hayatına son vermek amacıyla tüfeğini ateşleyerek intihar ettiğinin sabit olduğu ve meydana gelen olayda ceza hukuku anlamında üzerine kasıt, kusur veya taksir atfedilebilecek başka bir fail ve fiil tespit edilemediği gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (kovuşturmasızlık kararı) vermiştir.

40. Başvurucu Süleyman Çiftçi ölümün kuşkulu olduğunu, ölen intihar etmiş olsa bile intiharı tetikleyen travmaların araştırılmadığını, yeterli bir soruşturma yapılmadan sonuca ulaşıldığını, duyduklarına göre olay günü veya olaydan bir gün önce ölenin muhtemelen yüzbaşı rütbesine sahip bir komutanın ağır hakaretlerine maruz kaldığını belirtip terhis olmasına az bir zaman kaldığına ve Almanya'ya yerleşmek amacıyla muvazaalı evlilik yapacağı biriyle arasının bozulması nedeniyle bunalıma girip intihar etmesinin inandırıcı olmadığına işaret ederek kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir.

41. Kovuşturmasızlık kararına yapılan itiraz, Ege Ordusu Komutanlığı Askerî Mahkemesince (Askerî Mahkeme) adli rapor ve tanık beyanlarıyla olayın intihar olduğunun anlaşıldığı, yeteri kadar tanık beyanının alındığı, itiraza ilişkin somut delil ve tanık isimlerinin belirtilmediği gerekçesiyle 28/4/2011 tarihinde reddedilmiştir.

42. Başvurucu Süleyman Çiftçi, ölenin parmak izinin ölenin silahında tespit edilemediğini, oğlunun intihar etmesini gerektirecek bir sorunu olmadığını, anlattığına göre oğlunun bazı subay ve askerlerce takip edildiğini, bazı asker arkadaşlarının beyanlarına göre H. isimli bir başçavuşun oğluna küfür ettiğini ve A.C.C.nin olay günü oğluna tokat attığını iddia ederek Millî Savunma Bakanlığından soruşturmanın genişletilmesini talep etmiştir.

43. Millî Savunma Bakanı 2/11/2011 tarihinde, ölenin olay günü ya da olaydan bir gün önce ağır hakaretlere maruz kaldığı ve olay günü kısım komutanı tarafından tokatlandığı yönündeki iddialar hakkında soruşturmaya devam edilmesi konusunda Askerî savcıya emir vermiştir.

B. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca Başlatılan Soruşturma Süreci

44. Başvurucu Süleyman Çiftçi 23/2/2011 tarihinde, herhangi bir isim belirtmeden bazı kişilerin oğlunun -başvurucunun ifadesiyle- kim vurduya gittiğini söylediğini, 15/10/2010 tarihinde Kurban Bayramı arifesinde telefonda görüştüğü oğlunun Bçvş. H.Ş.nin küfrüne maruz kaldığından söz ettiğini ve daha sonra yaptığı bir iki görüşmede de sıkıştırılıp takip edildiğini anlattığını belirterek Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığından (Cumhuriyet Başsavcılığı) ev telefonundan oğluyla yaptığı konuşmaların yazılı dökümlerinin tespit edilip kendisine verilmesini talep etmiştir.

45. Verdiği dilekçe üzerine 13/6/2011 tarihinde ifadesi alınan başvurucu, dilekçesinde belirttiği hususlar yanında oğluyla birlikte askerlik hizmeti ifade eden E.G. ve K.K.dan öğrendiğine göre A.C.C.nin olay günü oğlunu dövdüğünü, E.G.nin söylediğine göre oğlunun nöbet tuttuğu kulübenin çevresinde asker A.B. ve M.A.nın dolaştığını, oğlunun tüfeği üzerinde parmak izi bulunmadığını, bu nedenlerle oğlunun H.Ş. ve A.C.C. tarafından öldürtüldüğünü düşündüğünü ve yaptığı araştırmaya göre olay yerine Cumhuriyet savcısı gelmeden cesedin Devlet Hastanesine kaldırıldığını iddia ederek Askerî Savcılıkça ifadeleri alınan R.Ö., R.K. (M.R.K.), U.Ö. ve A.V.nin sivil Cumhuriyet savcısı tarafından ayrıntılı ifadelerinin alınmasını istediğini, ayrıca cesedi olay yerinden kaldıran Ta.Ş., Se.S., Y.Ö., O.A. ve Yü.A.nın da beyanlarının tespitini istediğini belirtmiştir.

46. Cumhuriyet Başsavcılığı 16/6/2011 tarihinde soruşturmaya konu suçun yargı çevresi dışında işlendiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek soruşturma evrakını Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

47. Başvurucu Süleyman Çiftçi Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 15/10/2011 tarihli dilekçesinde, Manisa 19 Mayıs Stadyumu'nun MOBESE kayıtlarının incelenmesini, oğlunun 15/11/2010 tarihinde elinde meydana gelen cam kesiği nedeniyle tedavi gördüğü Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince ön rapor düzenlenmediğini belirterek oğlunun eline anılan Hastanenin Acil Servisinde dikiş atıldığı zamana ilişkin güvenlik kamerası kayıtlarının incelenmesini talep etmiştir.

48. Ölenin otopsisine ilişkin evrakların Askerî Savcılıkta olduğunu öğrenen Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı 6/10/2011 tarihinde görevsizlik kararı verip soruşturma evrakını Askerî Savcılığa göndermiştir.

49. Anlaşıldığı kadarıyla Askerî Savcılık soruşturma dosyasını, yeniden başlattığı T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen soruşturma ile birleştirmiştir.

C. Askerî Savcılık Yürütülen İkinci Soruşturma Süreci

50. Ölenle herhangi bir şekilde birlikte askerlik yapan subay, astsubay, erbaş/erler ve sivil memurların listesi Asker Hastanesince 27/11/2011 tarihinde Askerî Savcılığa gönderilmiştir.

51. Başvurucu Süleyman Çiftçi istinabe suretiyle alınan 22/2/2012 tarihli ifadesinde, A.C.C.nin oğlunu dövdüğünden ve H.Ç.nin de oğluna küfrettiğinden söz edip sebep belirtmeden isimlerini bildirdiği çok sayıdaki askerin, olay günü nöbetçi olan bütün subay ve astsubaylar ile oğluna tıbbi müdahalede bulunan doktor ve sivil memurların dinlenmelerini istemiş; ayrıca MOBESE kayıtlarının incelenmesini talep etmiştir.

52. Başvurucular vekilleri aracılığıyla verdikleri tarihsiz dilekçede, daha önce soruşturma aşamasında dinlenen tanıkların birçoğunun askerî hiyerarşi içindeyken dinlendiğini, bu nedenle ifade verenlerin etki altında kaldıklarını düşündüklerini, aynı durumun sivil memurlar için de geçerli olduğunu belirterek dinlenen tüm tanıkların yeniden dinlenmelerini talep etmişlerdir. Bundan başka başvurucular, ölenle teyzesinin kızı D.G.nin yapacağı evliliğin muvazaalı olduğunu, bu sebeple ölenin D.G. ile duygusal bir sebeple tartışmasının söz konusu olamayacağını, ayrıca Tu.Ç.nin rahatsızlığının ölen askerdeyken ortaya çıkmadığını, hastalığının şiddetli bir astım da olmadığını, soruşturma dosyasındaki görüntü kayıtlarının yalnızca olay öncesi ve sonrasına ilişkin olduğunu belirterek olay gününün tümünü kapsayacak şekilde görüntülerin getirtilmesini, Manisa 19 Mayıs Stadyumu ile Tarım ve Köy İşleri Müdürlüğü bahçesindeki kameralara ait kayıtların, cadde ve nöbet kulübesini gören MOBESE kayıtlarının getirtilmesini ve bazı sabit telefon numaralarına aitgörüşme kayıtlarının içerikleriyle birlikte celbini istemişlerdir. Son olarak başvurucular, ölene hakaret edilip tokat atılıp atılmadığı, ölenin not defterinin nerede olduğu, ölene ait MP3 çalar kendisinde bulunan askerin ifadesinin A.C.C. tarafından alınıp alınmadığı, olayın meydana gelmesindeki hareketlerin delil saklamaya yönelik olup olmadığı, daha önceki ifade alma işlemlerinden önce telkinde bulunulup bulunulmadığı, ölenin dolu mu yoksa boş şarjörle mi nöbete gittiği, nöbet öncesinde ölene doldur-boşalt işlemi yaptırılıp yaptırılmadığı, nöbet kulübesinde bulunan kemiklerle ilgili işlem yapılıp yapılmadığı ve ölen ve birkaç askerle birlikte kuş besleyen sivil kişinin kim olduğu konularında ismen belirtikleri asker/sivil memur kişilerin beyanlarının alınmasını talep etmişlerdir.

53. Askerî Savcılıkça yapılan yazışmalardan Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü (o tarih itibarıyla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü) ve Manisa 19 Mayıs Stadyumu'ndaki güvenlik kameralarının Asker Hastanesini kapsamadığı anlaşılmıştır.

54. Askerî Savcılık 28/9/2012 tarihinde, bazı tanıkların ifadelerinde H.Ş.nin ölene hakaret ettiğine dair ifadeler bulunduğunu dikkate alarak disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası için Asker Hastanesine müzekkere yazmıştır. Asker Hastanesi 2011 yılında tayini çıkan H.Ş.nin görev yaptığı birliğe bu müzekkereyi iletmiştir.

55. Askerî Savcılık, soruşturma konusu olayda ateşli silahla yaralanma olaylarında uygulanacak prosedür, tedavi ve acil servise nakil işlemi yönünden ihmal bulunup bulunmadığı konusunda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalında görevli bir öğretim üyesi bilirkişiden rapor almıştır. 7/12/2012 tarihli raporda; soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve belgelere olay yerinde yapılan müdahalenin, cankurtaran ile Devlet Hastanesine yapılan nakil işleminin ve Devlet Hastanesinde yapılan işlemlerin tıbba uygun olduğu ifade edilmiştir.

56. Askerî Savcılık 2012 yılı içinde, hemen hepsi daha önce dinlenen birçok kişinin ifadelerini istinabe suretiyle almıştır. İfadesi alınanlardan Ta.Ş. ölene tıbbi müdahalede bulunulması için ölenin tüfeğini kendisinin aldığını ifade etmiş; R.Ö. kısa süre önce ölen bir kimseye canlandırma işlemi yapılması gerekliğinden söz etmiş, birkaç kişi ölene ait not defterini görmediklerinden bahsetmiş, birkaç kişi ise H.Ş.nin ölene küfrettiğini, A.C.C.nin ise olay günü ölene tokat attığını gördüklerini/duyduklarını söylemişlerdir. Bununla birlikte ifadesi alınanlardan hiçbirisi ölenin bir başkasıyla arasında husumet bulunduğuna, ölenin bir başkasınca tehdit edildiğine, sıkıştırılıp baskı altına alındığına ya da vurulduğuna dair herhangi bir beyanda bulunmamıştır.

57. Başvurucu Süleyman Çiftçi Askerî Savcılığa gönderdiği 29/3/2013 havale tarihli dilekçede; olay tarihinde santral görevlisi olarak görev yaptığını iddia ettiği iki askerin olay tarihinden önce yaptığı telefon görüşmelerinde "T.Ç. her şeye karışıyor. Dikkatli olsun. Burada organ mafyası var." dediğini iddia ederek bu kişilerin dinlenmesini ve bu görüşmelere dair telefon görüşmelerinin tespit edilerek dökümünün alınmasını, kendisine yeni ulaşan bilgiye göre bir askerin olay saatlerinde nöbet kulübesi etrafında görüldüğünü, söz konusu askerin dinlenmesini, kendi mobil ve ev telefonundan Asker Hastanesiyle yaptığı telefon görüşmelerine ait kayıtların celbini ve herhangi bir neden belirtmeden olay öncesi ve sonrasına ilişkin duyumları konusunda isimlerini belirttiği askerlerin ifadelerinin alınmasını istemiştir.

58. Askerî Savcılık, ateşli silah kullanan kişinin parmak izlerinin her durumda ateşli silahlar üzerinde kalıp kalmayacağı konusunda bir vücut izi geliştirme uzmanını bilirkişi olarak görevlendirmiştir. Anılan bilirkişi tarafından hazırlanan 15/4/2013 tarihli raporda; metallerin parmak izinin kalabileceği yüzeylerden olduğu, parmak izini oluşturan vücut sıvısının içinde yağ, su, aminoasit gibi organik ve inorganik maddeler bulunduğu, farklı kişilerin vücut sıvılarında bulunan madde miktarı ve içeriğinin farklılık arz ettiği, bu nedenle dokunulan yüzeyde parmak izi kalıp kalmayacağının ve kalması durumunda ne kadar süre kalacağının kişiden kişiye değişebildiği, parmak izi bırakılan materyalin yüzey özelliklerinin de parmak izlerinin yüzeyde kama süresini etkilediği, nem, yağmur, aşırı sıcak veya soğuk gibi iklim şartlarının transfer edilen vücut sıvısının yüzeyde kalma süresini etkilediği, bazı meslek gruplarında (bulaşıkçılık gibi) papil hatlarında oluşan bozulmalardan dolayı dokunulan yüzeyde parmak izi kalmayabileceği, vücut sıvısının yeteri kadar salgılanmasını engelleyen bazı metabolik hastalıklar veya yüzeye transferini engelleyen deri hastalıklarının parmak izlerinin yüzeyde kalmasını etkileyebildiği, kişinin içinde bulunduğu psikolojik durum nedeni ile (korku, heyecan vb.) vücut izi sıvısının miktarının artıp azabileceği, dolayısıyla yüzey üzerinde kalacak parmak izlerinin kalitesi ile kalma sürelerinin değişebileceği, ölenin olay anında içinde bulunduğu psikolojik durum, kullandığı belirtilen ateşli silahı tutma şekli, bu silah üzerinde meydana gelebilecek dış etkenlerden kaynaklanan sürtünmeler, silah yüzeyindeki bozulmalar (ahşap yüzeydeki verniğin silinmesi, metal yüzeydeki oksitlenmeler) ve silah yüzeyindeki girintili çıkıntılı bölgeler sebebiyle silah yüzeyinde parmak izi bulunabilme ihtimali zayıf olmakla birlikte bulunabilecek parmak izlerinin tasnif ve teşhise elverişli olmayabileceği belirtilmiştir.

59. A.C.C.nin ölene karşı asta müessir fiil suçunu işlediğine ilişkin iddialarla ilgili soruşturma, T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen soruşturmadan 17/6/2013 tarihinde tefrik edilmiştir.

60. Askerî Savcılık, ölüm sebebi ve olayda ölenden başkasının kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinden (İhtisas Dairesi) görüş istemiştir. İhtisas Dairesinin 17/7/2013 tarihli mütalaasında; T.Ç.nin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğüne dair tıbbi delil bulunmadığı, kişinin zehirlenerek öldüğüne dair tıbbi delil bulunmadığı, atışın bitişik atış mesafesinden yapıldığı, ölüm sebebinin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin dokusu harabiyeti olduğu, kişinin ölümüne neden olan atışın kendisi tarafından yapılmasının mümkün olduğu ancak aynı mesafeden bir başkası tarafından da yapılmasının olanaklı olduğu ve bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı açıklanmıştır.

61. Askerî Savcılık, A.C.C. hakkında yürütülen kovuşturmada alınan mağdur ve tanık beyanlarının içerir tutanakları Hava Eğitim Komutanlığı Askerî Mahkemesinden getirtmiştir.

62. Askerî Savcılık 10/12/2014 tarihinde, ölenin olay esnasında ruh hâlinin belirlenmesi mümkün olmadığından ölenin intihar kastı ile hareket edip etmediğinin her türlü şüpheden uzak bir şekilde ispatlanması mümkün olmamakla birlikte ölenin adına zimmetli tüfeği kendi eylemi ile ateşleyerek hayatına sona erdirdiğinin sabit olduğu, olay öncesinde kişinin (ölen) darbedildiği eylem ile ölüm olayı arasında bağlantı bulunmadığı, ceza hukuku açısından üzerine kasıt, kusur veya taksir atfedilebilecek bir fail ve fiil tespit edilemediği gerekçeleriyle olay hakkında kovuşturmasızlık kararı vermiştir.

63. Başvurucu vekili; A.C.C. hakkındaki davanın derdest olduğunu, davada alınan tanık beyanlarının soruşturmaya etki etme ihtimali nedeniyle davanın sonuçlanmasını beklemek gerektiğini, D.G.nin ölenin kız arkadaşı olduğu ve D.G. ile arasındaki sorun nedeniyle ölmeden önce ölenin sıkıntıda olduğu yönündeki tanık anlatımlarının gerçeği yansıtmadığını, ölene ait not defterinin akıbetinin tespit edilemediğini, alınan tanık ifadelerinin askerî hiyerarşik bağ içinde bulundukları sırada alındığını ve soruşturmada varılan sonuca esas tanık ifadelerinin gerçeğe aykırı olduğunu belirterek kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir. Başvuru vekiline göre olayın askerlik hizmeti devam ederken alınan ifadelerle aydınlatılması mümkün olmadığı gibi tanıkların askerlik hizmeti sonrası istinabe yoluyla alınan ifadeleriyle de aydınlatılması mümkün değildir.

64. Başvurucular vekilinin itirazı, ölenin kız arkadaşı ile yaşadığı sorunlar nedeniyle eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği anlaşılamasa da kovuşturmasızlık kararında açıklanan delillerin dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, mevcut delillere göre ölüme üçüncü bir kişinin kasıtlı veya taksirli bir eyleminin söz konusu olmadığı gerekçesiyle 3/2/2015 tarihinde Askerî Mahkemece reddedilmiştir.

65. Askerî Mahkemenin kararı başvurucular vekiline 3/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 27/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

D. T.Ç.nin Ölümüyle İlgili İdari Tahkikat Süreci

66. Subay, astsubay, sivil memur ve erbaş/er birçok kişinin ifadesini alan İdari Tahkikat Heyeti, yürüttüğü tahkikat sonunda kardeşinin rahatsızlığının yarattığı üzüntü ve nişanlısı olarak arkadaşlarına anlattığı teyzesinin kızıyla olan ilişkisinde yaşadığı sorunlar nedeniyle T.Ç.nin adına zimmetli silah ile kendisini çene altından vurarak intihar ettiği sonucuna varmıştır.

67. Hava Eğitim Komutanlığı, Asker Hastanesinden başvurucu Süleyman Çiftçi'nin 23/2/2011 ve 5/11/2011 tarihli şikâyet dilekçeleri ve 16/6/2011 tarihli ifadesi doğrultusunda araştırma yapılmasını istemiştir. Asker Hastanesi 2/11/2011 tarihli yazıyla, başvurucunun oğlunun ölümü ile ilgili hem idari tahkikat hem de Askerî Savcılıkça soruşturma yürütüldüğünü, ölene H.Ş.nin küfrettiğine, ölenin sıkıştırıldığına, takip edildiğine ve ölenin H.Ş. ve A.C.C. tarafından öldürtüldüğüne dair herhangi bir şikâyet, bilgi ve belge bulunmadığını ve idari tahkikata göre ölenin adına zimmetli silah ile intihar ettiğini bildirip ölenin 15/11/2010 tarihinde kaza sonucu sağ el bileğinin kesilmesi sonucu yapılan ilk müdahaleye ilişkin kendileri tarafından düzenlenen evrakı Hava Eğitim Komutanlığına göndermiştir. Söz konusu belgelerden Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisinde ölenin bileğine dikiş atıldığı ve tendon-sinir hasarı olmadığı bildirilerek tekrar Asker Hastanesine gönderildiği anlaşılmıştır.

E. A.C.C. Hakkında Yapılan Yargılamanın Süreci

68. Askerî Savcılık 28/6/2013 tarihli iddianameyle, olay günü saat 08.00 sıralarında T.Ç.ye tokat atmak suretiyle asta karşı müessir fiil suçunu işlediği iddiasıyla A.C.C. hakkında Hava Eğitim Komutanlığı Askerî Mahkemesi nezdinde kamu davası açmıştır.

69. A.C.C.nin sorgusunu istinabe suretiyle yapan Hava Eğitim Komutanlığı Askerî Mahkemesi, başvurucu Süleyman Çiftçi ile tanık D.G.nin ifadelerini bizzat, ifadeleri alınan diğer tanıkların beyanlarını ise istinabe suretiyle almıştır.

i. İfadesinde D.G., ölenle aralarında duygusal bir ilişki olmadığını ve olay günü Türkiye'ye dedesinin rahatsızlığı nedeniyle geldiğini söylemiştir.

ii. A.B. olay günü A.C.C.yi ölene tokat atıp küfrederken gördüğünü söylemiş, iki tanık olaydan on beş gün kadar önce ölenin bir askerle karşılıklı küfürleşmesi nedeniyle A.C.C.nin hem ölene hem de diğer askere tokat attığını ifade etmiş, bazı tanıklar olay günü A.C.C.nin ölene tokat attığını duyduklarını beyan ederken bazı tanıklar ise A.C.C.nin ölene tokat atmadığını, sadece kızdığını söylemişlerdir.

70. Askerî yargının 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile yapılan ve halkoylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişiklikleri sonucunda kaldırılması nedeniyle dava dosyası Manisa 3. Asliye Mahkemesine devredilmiş olup yargılama henüz sona ermemiştir.

F. Tam Yargı Davası Süreci

71. Başvurucular 23/12/2011 tarihli dilekçeyle, T.Ç.nin ölümü nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıkları iddiasıyla Askerî Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde Millî Savunma Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmışlardır.

72. AYİM, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerince bakılacağına ilişkin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 3. maddesini gerekçe göstererek 18/11/2012 tarihinde görevsizlik kararı vermiştir.

73. Başvurucuların maddi ve manevi zararların giderimi için Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava ise 6100 sayılı Kanun'un 3. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle uyuşmazlığı çözme görevinin idari yargıya ait olduğu gerekçesine dayanılarak verilen görevsizlik kararıyla son bulmuştur.

74. Başvurucular, yeniden AYİM nezdinde Millî Savunma Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmışlardır.

75. 21/01/2017 tarihli ve6771 sayılı Kanun ile yapılan ve halk oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişiklikleri sonucunda AYİM'in kaldırılması nedeniyle dava dosyası Ankara 1. İdare Mahkemesine devredilmiştir.

76. Ankara 1. İdare Mahkemesi uyuşmazlığı çözme yetkisinin Manisa 2. İdare Mahkemesine, Manisa İdare Mahkemesi ise uyuşmazlığı çözme yetkisinin Ankara İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir.

77. Danıştay Onuncu Dairesi 14/12/2017 tarihinde, davanın görüm ve çözüm merkezinin Manisa 2. İdare Mahkemesi olduğuna karar vererek yetki uyuşmazlığını çözüme kavuşturmuştur.

78. Dava, Manisa 2. İdare Mahkemesi nezdinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

79. İlgili hukuk için bkz. Coşkun Çiftler (B. No: 2014/18624, 22/2/2018, §§ 55-57) ve Yasin Ağca (B. No: 2014/13163, 11/5/2017, §§ 91-96 kararları.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

80. Mahkemenin 6/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

81. Başvurucular, yakınlarının ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmadaki bazı eksikler ile birtakım hatalı değerlendirmelere işaret ederek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Bu iddiaları kapsamında başvurucular, ilk olarak tanık beyanlarının askerî hiyerarşi altında alınmasından ve bazı tanıkların askerlik hizmetleri sonrasındaki ifadelerine istinabe yoluyla başvurulmasından yakınmışlardır. Başvurucular, başvurucu Süleyman Çiftçi'ye ulaşan bazı tanıkların "ölenin not defterinin yatağının altında olduğuna ve C.C.nin (A.C.C.) verecekleri ifadeler konusunda tanıklara telkinde bulunduğuna" dair beyanları üzerine tanıklara sorulmasını istedikleri sorulara ilişkin Askerî Savcılığa dilekçe verdiklerini ancak ifadelerin istinabe suretiyle alınması ve istinabe evrakında sorulara yer verilmemesi nedeniyle söz konusu soruların tanıklara sorulmadığını ileri sürmüşlerdir.

82. Bundan başka başvurucular, adına kayıtlı silaha pek çok kez dokunmasına rağmen ölenin silahında parmak izi tespit edilememesinin silah üzerindeki parmak izlerinin silindiğinin delili olduğunu ve bu hususun cinayet şüphesini artırdığını iddia etmişlerdir.

83. Son olarak başvurucular, C.C. (A.C.C.) hakkında asta karşı müessir fiil suçu nedeniyle açılan kamu davasında da -ölenin teyzesinin kızı olan tanık D.G.nin ifadesi hariç- tüm ifadelerin istinabe yoluyla alındığını, söz konusu davada beyanlarının alınmasının tamamlanması beklenmeden kovuşturmasızlık kararı verildiğini, ayrıca C.C. (A.C.C.) hakkında yürütülen yargılamada tanık sıfatıyla beyanı alınan D.G.nin ölenin kız arkadaşı olmadığını söylemesine rağmen Askerî Savcılığın bazı tanık beyanlarına istinaden ölenin kız arkadaşıyla yaşadığı sorunları gerekçe göstererek sonuca ulaştığını ve ölenin öldüğü gün C.C.nin (A.C.C.) etkili eylemine maruz kalmasına karşın tanık A.Y.nin "ölmeden kısa bir süre önce ölenin üstlerini çok sevdiğine" dair ifadesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

1. Hukuki Vasıflandırma ve İncelemenin Kapsamı Yönünden

84. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü, oğullarının ölümüyle ilgili soruşturmanın etkisizliğine ilişkindir. Bu nedenle başvuru, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

85. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, yaşama... hakkına sahiptir."

86. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

87. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvurucular Telli Çiftçi ve Süleyman Çiftçi, ölen T.Ç.nin anne ve babası olduğundan başvuruda başvuru ehliyeti bakımından bir eksiklik bulunmamaktadır.

88. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesigerekir.

89. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

90. Şüpheli bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun kabul edilebilmesi için;

-Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen ölümler yönünden soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız olması (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96),

-Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz, resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),

-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve meşru menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),

-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30) gerekir.

91. Soruşturma makamlarının resen harekete geçmeleri, soruşturma sürecinin kamu denetimine açıklığı, meşru menfaatlerini korumaları için ölenin yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri ve soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi başvurucular tarafından herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu konularda bir eksikliğin de bulunmadığı görülmüştür.

92. Başvurucular, başvuru formunda ölüm olayının kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleştiğini iddia etmeseler de tanık ifadelerinin askerî hiyerarşi altında alındığından yakınarak Askerî Savcılığın bağımsız olmadığını ima etmişlerdir.

93. Somut başvuruda kamu görevlilerinin ölüm olayında karıştığına dair bir şikâyet bulunmamakla birlikte Anayasa Mahkemesi kararlarında sıklıkla belirtildiği üzere (Muharrem Baş, B. No: 2014/5391, 29/6/2016, §§ 97-107; Abubekir Yeşilkaya ve diğerleri, B. No: 2014/3973, 8/12/2016, §§ 109-118; Sinan Işık, B. No: 2013/2482, 13/4/2016, §§ 65-80) yasal ve kurumsal olarak birtakım soru işaretlerinin mevcut olması tek başına askerî savcılığın bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yapmayacağı şeklinde yorumlanamaz. Başvurucuların bu hususta iddialarını destekleyecek olgu veya deliller sunması gerekir. Başvuru konusu olayda, gerek soruşturmayı yürüten Askerî Savcılığın gerekse itirazı inceleyen Askerî Mahkeme üyelerinin soruşturmanın seyrine etki edecek ön yargılı ve taraflı bir davranışının olduğunu ortaya koyan bir bulgu tespit edilememiştir.

94. Başvurucular, tanıkların askerlik hizmeti sonrası ifadelerinin istinabe suretiyle alındığını ve A.C.C. hakkındaki kamu davasının sonucunun beklenmediğini belirterek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin toplanmadığından şikâyet etmişlerdir.

95. Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma işlemlerinin belirleyicisi, yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, § 62).

96. Somut başvuruda Askerî Savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti için olay yeri incelenmiş, ölene ait tüfekte parmak izi bulunup bulunmadığı araştırılmış, ölenin elinden ve üzerindeki hücum yeleğinden alınan svaplarda atış artığı bulunduğu tespit edilmiş ve ölü muayenesi ile otopsi işlemleriyle ölümün ateşli silah yaralanması sonucunda gerçekleştiği belirlenmiştir. Soruşturmada bundan başka olay yerini görme ihtimali bulunan kamera görüntüleri incelenmiş, ölenin kullanma ihtimali olan telefon kartı ve GSM hatlarıyla kurduğu iletişimler tespit edilmiş, ateşli silahla yaralanma olaylarında uygulanacak prosedür, tedavi ve acil servise nakil işlemi yönünden ve ölene ait tüfekte neden mukayeseye elverişli parmak izi elde edilemediğiyle ilgili olarak bilirkişi görüşüne başvurulmuş ve olay yerinde bulunan boş kovanın ölenin tüfeğinden ateş edildiği saptanmıştır. Son olarak Askerî Savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında olay hakkında bilgi sahibi olabileceği değerlendirilen pekçok kişinin ifadesine başvurulmuş, ölüm sebebi ve olayda ölenden başkasının kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda İhtisas Dairesinden mütalaa alınmıştır.

97. Soruşturmada toplanan delilleri ve varılan tespitleri dikkate alan Anayasa Mahkemesi, ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti ve varsa ölüm olayından sorumlu kimselerin belirlenmesi için gerekli adımların atıldığı, tanık ifadelerinin istinabe suretiyle alınmasının ve Askerî Savcılığın A.C.C. hakkındaki davanın sonucunu beklememesinin sonuca etkili bir eksiklik olmadığı, Askerî Savcılığın T.Ç.nin ölümüyle neticelenen trajik olayı aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir husus bulunmadığı gibi aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılan bir veri de mevcut olmadığından Askerî Savcılığın ulaştığı sonucu sorgulamak için bir neden bulunmadığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla başvurucuların yakını T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisiz yürütüldüğüne ilişkin iddia açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur.

98. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Süleyman Çiftçi ve Telli Çiftçi [1.B.], B. No: 2015/5583, 6/3/2019, § …)
   
Başvuru Adı SÜLEYMAN ÇİFTÇİ VE TELLİ ÇİFTÇİ
Başvuru No 2015/5583
Başvuru Tarihi 27/3/2015
Karar Tarihi 6/3/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, askerlik hizmeti sırasında meydana gelen ateşli silah yaralanması sonucu ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Kişinin intihar riskine karşı korunması Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 353 Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu 96
97
98
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 153
160
170
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi