TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN ÇİFTÇİ VE TELLİ ÇİFTÇİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/5583)
|
|
Karar Tarihi: 6/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Süleyman
ÇİFTÇİ
|
|
|
2. Telli
ÇİFTÇİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Halis
YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında meydana gelen ateşli
silah yaralanması sonucu ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması
yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ekindeki evrak ve başvuruya konu edilen
soruşturma dosyası ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde
edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular Telli Çiftçi ve Süleyman Çiftçi, Manisa Asker
Hastanesinde (Asker Hastanesi) askerlik hizmetini yapmakta iken 23/12/2010 günü
saat 16.30 sıralarında vefat eden T.Ç.nin sırasıyla
anne ve babasıdır.
9. T.Ç. 23/12/2010 tarihinde, Asker Hastanesinde bulunan 4 No.lu
nöbet kulübesinde 16.00-18.00 saatleri arasındaki nöbet görevini ifa
etmekteyken ateşli silahla çenesinin altından vurulmuş hâlde bulunmuştur. Olay
yerine gelen, Asker Hastanesinde görevli kişilerce yeniden canlandırma işlemi
yapılmış ve cankurtaran yardımıyla Manisa Devlet Hastanesine (Devlet Hastanesi)
sevk edilmiş ise de T.Ç. yeniden hayata döndürülememiştir.
10. Olaydan haberdar edilen Güzelyalı/İzmir Hava Eğitim
Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) T.Ç.nin
ölümü hakkında derhâl soruşturma başlatmıştır.
A. Askerî Savcılıkça
Yürütülen Birinci Soruşturma Süreci
11. Olay yeri, Manisa Merkez Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Tim
Komutanlığı (OYİT) görevlilerince incelenmiştir. Ayrıca olay yeri ve çevresinin,
ölene zimmetli tüfek ve bu tüfeğe ait şarjörün fotoğrafları çekilip olay
yerinin krokisi çizilmiştir.
12. Olay yeri incelemesine ilişkin tutanakta; başka hususlar
yanında ölene ilk tıbbi müdahalenin ardından Devlet Hastanesine sevk edildiğinin
öğrenildiği, 4 No.lu nöbet kulübesi girişine göre sol köşede, dik vaziyette bir
piyade tüfeğinin bulunduğu, tüfeğin üst kısmı ile namlusunun kanlı olduğu,
silahın emniyetinin tek atış konumunda açık olduğu, girişin karşı sağ köşesinde
30x60 cm ebadında pıhtılaşmış kan gölünün olduğu ve bu kan gölüne 10 cm
mesafede bir adet mermi kovanı bulunduğu belirtilmiştir. Tutanakta bundan başka
girişe göre sağ tarafta bir hücum yeleği olduğu, bu yeleğin tıbbi müdahale eden
bir ere ait olduğunun öğrenildiği, yeleğin bitişinde bulunan çelik başlıkta
herhangi bir mermi giriş ve çıkış deliği olmadığı, nöbet kulübesi içinde 6x8 cm
ebadında kan birikintisi olduğu, kulübenin çatısında 2x4 cm ebadında bir mermi
giriş deliği bulunduğu, bu deliğin etrafında ölenden çıktığı değerlendirilen
doku parçalarının bulunduğu, olay yerindeki piyade tüfeğinin dolu olduğu, bu
tüfeğin şarjöründen 24 adet mermi çıktığı, kan birikintisinden svap çubuğu yardımıyla örnek alındığı, piyade tüfeğinin
parmak izi incelemesi için alındığı ve nöbet kulübesi içi ile çevresinde
çeşitlik kemik parçalarının bulunduğu ifade edilmiştir.
13. OYİT görevlileri, olay yerine gelen Askerî savcının talimatı
uyarınca sağ el iç/dış ve sol el iç/dış bölgelerinde atış artığı olup
olmadığının tespiti için ölenin el svaplarını,parmak
izi karşılaştırması için parmak izlerini almış; ayrıca atış artığı incelemesi
için ölenin hücum yeleği ve kamuflaj elbisesini ambalajlayıp Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına (Kriminal
Daire) göndermişlerdir. Ambalajlama sırasında yapılan incelemede hücum
yeleğinde biri boş, iki şarjör bulunduğu ve dolu şarjörde 25 adet mermi olduğu
tespit edilmiştir.
14. Ölü muayene işlemi aynı gün Askerî savcı huzurunda bir adli
tıp uzmanınca yapılmış ve bu işlem sırasında ölenin fotoğrafları çekilmiştir.
Ölü muayenesine ilişkin tutanakta, alt çene kemiğinin hemen altında kenarları
düzensiz 2,7x1,2 cm ebadında bir yara izi bulunduğu, uzun kenarı yatay seyirli
yara dudaklarında is ve yanığın olduğu, alt yara dudağında aşağıya doğru uzanan
0,3x1 cm genişliğinde vurma halkası görüldüğü, ateşli silah mermi giriş
deliğinin görüldüğü, bu yara dudaklarının iç yüzeyinde is ve yanık görüldüğü,
cesette kesici ve delici alet yarası, künt travmatik yara ve telem izi görülmediği ve koku tespit
edilemediği belirtilmiştir. Anılan tutanakta bundan başka ölümün ateşli silah
mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı, kafa kemik kırıkları ile beyin doku harabiyeti ve kanamadan ileri geldiği tespit edilse de
ölüme etki edecek diğer faktörlerin tespiti için otopsi işleminin gerekli
olduğu ifade edilmiştir.
15. Askerî Savcılıkça ölenin kişisel eşyaları, yatağı ve dolabı
olay günü incelenmiş;yastığının
altında bulunan bir ankesörlü telefon kartı ile üzerinde telefon numaraları
yazılı olan bir kâğıt muhafaza altına alınmıştır.
16. Otopsi işlemi 24/12/2010 tarihinde İzmir Cumhuriyet savcısı
huzurunda Adli Tıp Kurumu İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığında (ATK Grup
Başkanlığı) görevli adli tıp uzmanlarınca yapılmıştır. Otopsi işlemine ilişkin
tutanakta;
-Alt çene ucu alt bölümünde çevresinde ve zemininde yoğun
şekilde is bulaşığı bulunan 3x2 cm ebadında ateşli silah mermi çekirdeği giriş
deliği olduğu,
-Başının tepe bölümünde 8x7 cm ebadında, parçalı kenarlı,
içinden nekrotik (hücre veya doku ölümüyle ilgili) beyin dokusu çıkmış, ateşli
silah mermi çekirdeği çıkış deliği olduğu,
-İç organ parçalarında yapılan sistematik toksikolojik
analiz sonucunda sistematikteki maddelerin bulunmadığı, kanda alkol
saptanmadığı, kanda ve idrarda sistematikteki uyutucu-uyuşturucu maddelerin bulunmadığı,
-Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına
bağlı yaygın kafatası ve kaide kemik kırıkları ile beyin harabiyeti
sonucu meydana geldiği,
-Kişinin alt çene ucu alt bölümündeki mermi giriş deliğinin tek
başına öldürücü olduğu,
-Kişinin vücudundan mermi çekirdeği elde edilemediği,
-Atışın bitişiğe yakın atış mesafesinden yapıldığı
belirtilmiştir.
17. Askerî Savcılık 24/12/2010 tarihinde, J.Tbp.Tğm.
A.V., Tbp.Tğm. R.Ö., Tbp.Yzb.
Ş.K., Sağ.Bçvş. Ö.Y., Diş Tbp.Yzb.
A.F.Ö., Sağ.Yzb. A.C.C., hemşireler S.G. ve Ş.H.,
erbaşlar/erler M.Ç., H.Ö., E.E., Y.A., M.H., S.S., A.O.K., H.E. ve A.B.,
başvurucu Süleyman Çiftçi ve ölenin teyzesinin eşi A.G.nin
ifadelerini almıştır.
i. A.V. verdiği ifadesinde; A.F.Ö.nün
acil servise gelip 4 No.lu nöbet kulübesinde kendini vuran bir askerin olduğunu
söylemesi üzerineS.G. ile birlikte olay yerine
gittiklerini, kulübenin içinde ölenden başka kimsenin olmadığını, ölenin
nabzını kontrol ettiğini ve hayati belirti göremediğini, ölenin sırtını duvar
köşesine dayamış ve başı öne eğilmiş bir vaziyete durduğunu, bacaklarının
arasındaki tüfeğin dik konumda olmadığını, kulübenin dışında duran A.C.C. ile
birlikte ölenin bacakları arasında bulunan tüfeği uzaklaştırarak öleni sedyeye
taşıdıklarını, o esnada gelen R.Ö. ile beraber öleni entübe
ettiklerini, öleni cankurtaran yardımıyla Devlet Hastanesine götürdüklerini,
cankurtarandayken entübasyona devam ettiğini ve
cankurtarana kendisi haricinde Ş.K., Ö.Y. ve S.G.nin
bindiğini söylemiştir.
ii. Ş.K., Ö.Y. ve S.G., ölene yapılan tıbbi müdahale ve ölenin
Devlet Hastanesine nakli ile ilgili olarak A.V.nin
ifadesini teyit etmişlerdir.
iii. Ş.K. ifadesinde, ölenin sedyeye alınmasından ve cankurtaran
yardımıyla Devlet Hastanesine nakledilmesinden söz etmiştir.
iv. AF.Ö. ifadesinde; olay günü saat 16.30 sıralarında A.C.C.nin odasında otururlarken bir silah sesi
duyduklarını, kapı önündeki bir askerden 4 No.lu nöbet kulübesinde bir askerin
kendini vurduğunu öğrendiğini, acil servise doğru koşup A.V.ye durumu
anlattığını ve olay yerine vardığında ölene sedyede tıbbi müdahale yapılmakta
olduğunu söylemiştir.
v. A.C.C., olay günü saat 16.30 sıralarında odasında A.F.Ö. ile
birlikte oturmaktayken bir el silah sesi duyduklarını, 3 No.lu nöbet
kulübesinde nöbet tutan bir askerin başka bir askerin kendini vurduğuna ilişkin
bir şeyler söylediğini, olay yerine koştuğunu, Ani Müdahale Mangasından (AMM)
Y. isimli bir askerin (Y.K.) T.Ç.nin nabzını kontrol
edip nabız alamadığını söylediğini, o esnada olay yerine gelen A.V.nin tıbbi müdahale yapabilmek için ölenin tüfeğini
kendisine uzattığını ve sonrasında ölenin önce sedyeye, daha sonra cankurtarana
taşındığını, T.Ç.nin olay günü saat 15.30 sıralarında
kız arkadaşı ile sorunları olduğundan bahisle M.Ç. aracılığıyla kendisinden üç
gün izin istediğini beyan etmiştir. Ölenin kız arkadaşı ile yaşadığı sorun
nedeniyle olay günü M.Ç. aracılığıyla A.C.C.den üç
gün izin istediği hususu M.Ç. tarafından da doğrulanmıştır.
vi. İfadesi alınanlardan Erbaş/Er H.Ö. ve S.S., ölenin,
kardeşinin astım hastalığına üzüldüğünden, E.E. ölenden duyduğuna göre ölenin
teyzesinin kızıyla sözlü olduğundan ve M.H. ölenin kız arkadaşıyla telefonda
uzun uzun konuştuğundan söz etmiştir. Beyanları alınan diğer kişilerin
ifadelerinden olay hakkında pek bilgi sahibi olmadıkları anlaşılmıştır.
vii. Başvurucu Süleyman Çiftçi, askere gitmeden önce T.Ç.nin oturma izni alabilmek için evlilik de
yapabileceğinden söz ederek Almanya'da yaşayan dayılarından Almanya'ya
gidebilmek için yardım istediğini, ölenin kız arkadaşı olmadığını, diğer oğlu Tu.Ç.nin astım hastası olduğunu ve askerlik hizmetine devam
ettiğini, bununla birlikte Tu.Ç.nin rahatsızlığı
nedeniyle Gülhane Askerî Tıp Akademisi Haydarpaşa Hastanesine sevk edildiğini,
baldızının D.G. isimli bir kızı olduğunu, D.G.nin
Almanya'da yaşadığını ve T.Ç.nin D.G. ile telefonda
zaman zaman görüştüğünü ancak bildiği kadarıyla D.G.nin
Almanya'da yaşayan bir sözlüsünün olduğunu ve D.G. ile T.Ç. arasında duygusal
bir yakınlık olmadığını söyleyip olayın intihar olmasından şüphe duyduğunu
ifade etmiştir.
viii. A.G., kızı D.G.nin Almanya'da
yaşadığını, herhangi bir evlilik planı olmadığını, T.Ç.nin
izinli olduğu günlerde İzmir'deki evlerine gelip gittiğini ancak herhangi bir
sıkıntısından söz etmediğini beyan etmiştir.
18. Askerî Savcılık 28/12/2010 tarihinde, olay günü kendisi de
16.00-18.00 saatleri arasında nöbetçi olan Shh. Er F.A.nın, olay yerine ilk gelen
kişi olan Shh. Er E.K.nın, ölenin nabzını kontrol eden ilk kişi olan Shh. Er Y.K.nın
ve Shh. ErÜ.K.nın
ifadelerini almıştır.
i. F.A. olay günü saat 16.30 sıralarında T.Ç.nin
nöbet tuttuğu nöbet kulübesinden bir el silah sesi geldiğini, sesin geldiği
yere doğru hareket ettiğini, bir başka noktada 15.00-17.00 saatleri arasında
nöbet tutan E.K.nın "Bu kendini vurmuş." dediğini, bunun
üzerine karargâha yönelip yolda karşılaştığı A.C.C.ye durumu aktardığını ve
nöbet kulübesindeki alarm butonuna bastığını söylemiştir.
ii. E.K. olay günü 15.00-17.00 saatleri arasında nöbetçi
olduğunu, bir ara T.Ç.yi nöbet tuttuğu kulübede tek
başına, çapraz duruşta nöbet tutarken gördüğünü, yaklaşık on dakika kadar sonra
T.Ç.nin nöbet tuttuğu kulübeden silah sesi geldiğini,
bulunduğu yerden T.Ç.nin nöbet kulübesine baktığını
ancak herhangi bir kimseyi görmediğini, kulübeye gidince T.Ç.yi
sırtını duvara dayayıp oturmuş vaziyette gördüğünü, başından kanlar aktığını,
başında çelik başlığın olmadığını, F.A.ya seslenip
"Bu kendini vurmuş."
dediğini, kendi nöbet kulübesine gidip ilk yardım çağırmaları için çevreye
bağırdığını beyan etmiştir.
iii. Y.K., askerlik öncesinde sağlık teknisyeni olarak görev
yaptığını, silah sesi duyması üzerine sesin geldiği, T.Ç.nin
nöbet tuttuğu kulübeye gittiğini, T.Ç.yi
duvar dibinde çömelmiş bir vaziyette ve iki eliyle tüfeğini tutarken gördüğünü,
T.Ç.nin nabzını kontrol ettiğini ancak nabız
alamadığını, sonrasında olay yerine doktorların geldiğini söylemiştir.
iv. Ü.K. ise olay günü saat 15.55 sıralarında öleni AMM'ye mühimmat almaya gelirken gördüğünü, kantinde
çalıştığı için ölene pasta arabasının geldiğini söylediğini, birlikte kantine
gittiklerini, pastaları taşımaları sonrasında ölenin nöbete gittiğini ifade
etmiştir.
19. Askerî Savcılık 29/12/2010 tarihinde ölenin teyzesinin oğlu Ü.G.nin ifadesini almıştır. Ü.G. ifadesinde, ölenin yurt
dışında yaşayan bir kadınla evlenip yurt dışında yaşama planını hiç duymadığını
söylemiştir.
20. Askerî Savcılık 30/12/2010 tarihinde A.M., Fı.A., A.Y. ve K.K.nın
ifadelerini almıştır.
i. A.M. silah sesinin ölenin nöbet tuttuğu kubübeden
geldiğini öğrendiğini, gittiğinde doktor ve hemşirelerin nöbet kulübesinde
olduğunu gördüğünü, daha önceden yaptığı sohbetlere göre ölenin bir kız
arkadaşının olduğunu söylemiştir.
ii. İfadesinde Fı.A., olay günü gündüz
devriye onbaşısı olduğunu, 15.45 sıralarında AMM'ye
gittiklerini, burada iki dolu bir de boş şarjör aldıklarını, ölenin dolu
şarjörleri hücum yeleğine koyduğunu, doldur-boşalt işlemi yaptıklarını, nöbet
noktasına varınca A.Y.nin kantine malzeme geldiğini
söylediğini, ölenin silahı AMM'ye bırakıp kantine
gittiğini, bir süre sonra A.Y. ile birlikte doldur-boşalt yapan ölenin yanına
geldiğini, saat 16.10 sıralarında öleni nöbet kulübesine bıraktığını, tahmini
olarak on beş dakika kadar sonra etrafta koşuşturma olduğunu, silah sesi
duymadığını, koşuşturmanın yaşandığı tarafa yönelince öleni nöbet kulübesi
içinde, bacakları arasında tüfek bulunur vaziyette, yere otururken gördüğünü
söylemiştir. Bundan başka Fı.A. yaptığı sohbetler
sırasında T.Ç.den duyduğu hususları aktarmıştır: Buna
göre T.Ç., kardeşinin astım hastalığına çok üzülmüştür ve Almanya'da yaşayan
teyzesinin kızıyla nişanlıdır. Bununla birlikte nişanlısı bir keresinde ölene,
ailesine hizmetçilik etmeyeceğinden söz etmiştir.
iii. A.Y., olay günü kantine malzeme gelince ölenin nöbete
başlamadan önce tüfeğini AMM'ye bıraktığını, birlikte
kantine gittiklerini, malzemeleri taşımalarından sonra ölenle birlikte AMM'den ölenin tüfeğini aldıklarını, Fı.A.
ile birlikte doldur-boşalt işlemi yaptırdıklarını, nöbet yerine doğru yürürken
ölenin gülerek "Sana çok güveniyorum.
Bana bir şey olursa üstlerime çok sevdiğimi onlara söyle."
dediğini, zaman zaman böyle şakalar yaptığı için ondan şüphelenmediğini, 15-20
dakika kadar sonra telaşla koşuşturanları gördüğünü beyan etmiştir. Ayrıca A.Y.
ölenin Almanya'da yaşayan bir kız arkadaşının olduğundan ve kardeşinin
hastalığına üzüldüğünden söz etmiştir.
iv. İfadesinde K.K. 23/12/2010 tarihinde yaptıkları sohbet esnasında
ölenin kız arkadaşı ile yaşadığı sorun nedeniyle izin isteyeceğinden söz
ettiğini ifade etmiştir.
21. A.C.C. ile 31/12/2010 tarihinde telefonla görüşen başvurucu
Süleyman Çiftçi, oğluna ait MP3 çaların bulunup bulunmadığını sormuştur.
Konuyla ilgili araştırma yapılmış ve A.C.C., H.Ş., A.M. ve V.E. tarafından
düzenlenen 31/12/2010 tarihli tutanaktan Shh. Onb. V.E.nin MP3 çaları müzik dinlemek amacıyla ölenden ödünç
aldığı anlaşılmıştır.
22. Başvurucu Süleyman Çiftçi ve oğlu Tu.Ç.
Askerî Savcılıkça alınan 31/12/2010 tarihli ifadelerinde; Kurban Bayramı
zamanında cam kırılması nedeniyle eli kesilen T.Ç.ye Bçvş. H.Ş.nin
kızdığını, bu nedenle T.Ç.nin çarşı iznini iptal
ettiğinden söz etmişlerdir. Başvurucu Süleyman Çiftçi, ek olarak H.Ş.nin T.Ç.ye küfrettiğini iddia etmiştir.
23. Kriminal Dairesinin 4/1/2011 ve
5/1/2011 tarihli uzmanlık raporlarında; ölene zimmetli tüfek üzerinde
mukayeseye elverişli iz bulunmadığı, tüfeğin atışa engel herhangi bir
arızasının bulunmadığı, inceleme konusu kovanın ölene zimmetli tüfekten
atıldığı belirtilmiştir.
24. Askerî Savcılık, Devlet Hastanesinden ölenle ilgili
kayıtları getirtmiştir. İlgili belgelere göre T.Ç., Devlet Hastanesine olay
günü saat 16.48'te ölü olarak gelmiştir.
25. Askerî Savcılık 7/1/2011 tarihinde, Asker Hastanesinin
güvenlik kamerası görüntülerini incelemiştir. Yapılan inceleme üzerine
düzenlenen tutanakta; 4 No.lu nöbet kulübesine hâkim bir kameranın bulunmadığı,
dış cepheye hâkim kameralara ait görüntülere göre herhangi bir saldırı veya
tehdit oluşturabilecek kimse veya unsur bulunmadığı belirtilmiştir.
26. Askerî Savcılık 11/1/2011 tarihinde, başvurucu Telli Çiftçi
ve ölenin halasının kızı Ş.B.ile halası S.Ç.nin ifadelerini almıştır.
i. Başvurucu Telli Çiftçi; ölenin askere gitmeden önce,
Almanya'ya gitmek için teyzesinin kızı D.G.ye muvazaalı olarak evlilik yapmayı
teklif ettiğini ancak ölenle D.G. arasında duygusal bir ilişki olmadığını,
ölmesine rağmen T.Ç.nin Devlet Hastanesine
götürülmesini kuşkulu bulduğunu söylemiştir.
ii. İfadesinde Ş.B., Kurban Bayramı'nda bir rütbelinin ölene
küfrettiğinden söz etmiştir.
iii. S.Ç., yaptıkları telefon görüşmelerinin birinde ölenin bir
başçavuşun sürekli üzerine gelip kendisine küfrettiğinden bahsettiğini ve ölene
ait not defterinin bulunamadığını beyan etmiştir.
27. Kriminal
Dairesince düzenlenen 13/1/2011 tarihli uzmanlık raporunda, ölenin sağ el dış
bölgesinden alındığı bildirilen svap üzerinde atış
artığı tespit edildiği, eğitim elbisesi üzerinde herhangi bir delinmeye
rastlanmadığı ve ölene ait hücum yeleğinin ön kısmında eser miktarda atış
artığının tespit edildiği açıklanmıştır.
28. Başvurucu Süleyman Çiftçi 18/1/2011 tarihinde Askerî Savcığa bir dilekçe verip alınan ifadelerin yetersiz ve
çelişkili olduğunu ileri sürerek birlikteki tüm subay, astsubay, erbaş ve erler
ile olaya müdahale eden sağlık görevlilerinin, ayrıca Asker Hastanesine pasta
getiren kişinin ifadelerinin alınmasını, MOBESE kayıtlarındaki sivil kişilerin
tespit edilerek dinlenmelerini, oğluna ait iki sosyal medya hesabının
incelenmesini, kendi şahsi mobil telefonu ve ev telefonu ile yapılan tüm
konuşma kayıtlarının çıkarılmasını talep etmiştir.
29. Askerî Savcılık 18/1/2011 tarihinde, olayın gün ve saatini esas
alarak MOBESE görüntülerini incelemiştir. Yapılan inceleme üzerine düzenlenen
tutanakta, 4 No.lu nöbet kulübesine hâkim bir kameranın bulunmadığı, dış
cepheye hâkim kameralara ait görüntülere göre herhangi bir saldırı veya tehdit
oluşturabilecek kimse veya unsur bulunmadığı belirtilmiştir.
30. Kamera görüntülerinde (Hangi kameraya ait görüntüler olduğu
tespit edilememiştir.) saat 16.38 sıralarında görülen beyaz renkli bir otobüs
ile önündeki minibüs içindeki şahısların tespit edilerek ifadelerinin alınması
için 20/1/2011 tarihinde Askerî Savcılıkça Manisa İl Emniyet Müdürlüğüne
müzekkere yazılmıştır. Bahse konu yazı uyarınca yapılan araştırmada beyaz
renkli otobüs şoförünün H.B.N., minibüs şoförünün ise M.T. olduğu
belirlenmiştir. H.B.S. ifadesinde; Manisa Celal Bayar Üniversitesinin personel
taşımacılığını yaptığını, olay günü saat 16.30 sıralarında Asker Hastanesinin
yan tarafındaki bir spor kulübüne ait bilet gişesi önünde tek başına mesai
saatinin bitmesini beklediğini,Asker
Hastanesi içinden bir el silah sesi geldiğini, nöbet kulübesinin duvarının
yüksek olması ve çevresinin kum torbaları ile kapatılması nedeniyle kimseyi
göremediğini ancak içeriden "Vurdu
kendisini. İntihar etti." şeklindeki bağrışma seslerini
duyduğunu, kısa bir süre sonra cankurtaranın Devlet Hastanesi istikametine
gittiğini ve bu esnada yanına gelen minibüs sürücüsü M.T.nin
ne olduğunu sorduğunu beyan etmiştir. M.T. de M.N.B.nin
ifadesinin kendisiyle ilgili kısımlarını doğrulamıştır.
31. Askerî Savcılıkça 24/1/2011 tarihinde ifadelerine başvurulan
başvurucu Süleyman Çiftçi ile Tu.Ç.,duyduklarına
göre Asker Hastanesi kantininde 300 TL'lik bir açık olduğunu hâlbuki
kendilerine T.Ç.nin herhangi bir borcunun olmadığının
söylendiğini ifade ederek bu durumu şüpheli bulduklarını söylemişlerdir.
32. Askerî Savcılık 24/1/2011 tarihinde, olay anında AMM'de görevli askerler ile nizamiye görevlisinin ve olay
anında 2 No.lu nöbet yerinde görevli askerin ifadelerini almıştır. İfadesi
alınanlardan bazıları silah sesi duymalarından sonra gittikleri 4 No.lu nöbet
kulübesinde öleni çömelmiş vaziyette gördüklerini beyan etmiş ve bir asker
ölenin Almanya'da yaşayan teyzesinin kızı ile ilişkisi olduğuna ve bu ilişkide
sorunlar bulunduğuna dair duyumlarını aktarsa da ifadesi alınanlardan hiçbiri
ölenin bir başkasıyla arasında husumet bulunduğuna, ölenin bir başkasınca
tehdit edildiğine veya sıkıştırılıp baskı altına alındığına ya da vurulduğuna
dair bir beyanda bulunmamıştır.
33. Askerî Savcılık, ölenin kullandığı ankesörlü telefon kartını
ve ölen tarafından kullanılmış olma ihtimali bulunan bazı GSM hatlarıyla
kurulan iletişimlerin tespitine ilişkin raporları soruşturma dosyasına
getirtmiştir.
34. Askerî Savcılık, olaydan kısa bir süre önce kantine pasta
getiren kişinin ifadesini istinabe suretiyle almıştır. Bahsi geçen kişi,
ifadesinde olay günü saat 16.00 sıralarında Asker Hastanesine pasta
götürdüğünü, kantinde öleni göremeyince ölene haber gönderdiğini, bir süre
sonra ölenin kantine gelip pastaları teslim aldığını, on dakika kadar sonra işyerine
döndüğünü ve ölenle aralarında özel bir konuşma geçmediğini söylemiştir.
35. Askerî Savcılık, ölene ait bir sosyal medya hesabını
bilirkişiye inceletmiştir. Bilirkişi tarafından hazırlanan 7/2/2011 tarihli
raporda; asker aleyhine olabilecek herhangi bir yazıya rastlanmadığı, insanları
ve yaşamlarını zedeleyebilecek tanımlar tespit edilmediği belirtilmiştir.
36. ATK Grup Başkanlığının 21/2/2011 tarihli raporunda, olay
yerinden elde edilen iki adet kan lekeli eküvyondan
tespit edilen DNA profili ile ölenin DNA profilinin aynı olduğu açıklanmıştır.
37. Ölene ait MP3 çalar Kriminal Daire
yardımıyla DVD'ye aktarılmıştır.Askerî
Savcılıkça düzenlenen 25/2/2011 tarihli tutanağa göre söz konusu içerikte
olayla ilgisi olabileceği izlenimi veren herhangi bir bilgi ve kayıt
bulunmamaktadır.
38. Soruşturma kapsamında başvurucu Süleyman Çiftçi, farklı
tarihlerde soruşturma dosyasının fotokopisini almıştır. Ayrıca başvurucu, 4
No.lu nizamiye kamera görüntülerini içerir DVD'nin, iletişimin tespitine dair
kayıtların, olay yeri incelemesine ilişkin görüntü kayıtlarının, olay yeri
incelemesi sırasında çekilen fotoğrafların, ölene ait MP3'te yer alan verileri
içerir DVD'nin ve otopsi sırasında çekilen fotoğrafların örneklerini elde
etmiştir.
39. Bazı tanık beyanlarından hareketle ölenin Almanya'da yaşayan
ve teyzesinin kızı olduğunu söylenen kız arkadaşı ile yaşadığı sorunları dert
ettiği sonucuna varan Askerî Savcılık 29/3/2011 tarihinde, intihara götüren
sebepler kesinlik kazanmasa da ölenin hayatına son vermek amacıyla tüfeğini
ateşleyerek intihar ettiğinin sabit olduğu ve meydana gelen olayda ceza hukuku
anlamında üzerine kasıt, kusur veya taksir atfedilebilecek başka bir fail ve
fiil tespit edilemediği gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (kovuşturmasızlık kararı) vermiştir.
40. Başvurucu Süleyman Çiftçi ölümün kuşkulu olduğunu, ölen
intihar etmiş olsa bile intiharı tetikleyen travmaların araştırılmadığını,
yeterli bir soruşturma yapılmadan sonuca ulaşıldığını, duyduklarına göre olay
günü veya olaydan bir gün önce ölenin muhtemelen yüzbaşı rütbesine sahip bir
komutanın ağır hakaretlerine maruz kaldığını belirtip terhis olmasına az bir
zaman kaldığına ve Almanya'ya yerleşmek amacıyla muvazaalı evlilik yapacağı
biriyle arasının bozulması nedeniyle bunalıma girip intihar etmesinin
inandırıcı olmadığına işaret ederek kovuşturmasızlık
kararına itiraz etmiştir.
41. Kovuşturmasızlık kararına yapılan
itiraz, Ege Ordusu Komutanlığı Askerî Mahkemesince (Askerî Mahkeme) adli rapor
ve tanık beyanlarıyla olayın intihar olduğunun anlaşıldığı, yeteri kadar tanık
beyanının alındığı, itiraza ilişkin somut delil ve tanık isimlerinin
belirtilmediği gerekçesiyle 28/4/2011 tarihinde reddedilmiştir.
42. Başvurucu Süleyman Çiftçi, ölenin parmak izinin ölenin
silahında tespit edilemediğini, oğlunun intihar etmesini gerektirecek bir
sorunu olmadığını, anlattığına göre oğlunun bazı subay ve askerlerce takip
edildiğini, bazı asker
arkadaşlarının beyanlarına göre H. isimli bir başçavuşun oğluna küfür ettiğini
ve A.C.C.nin olay günü oğluna tokat attığını iddia
ederek Millî Savunma Bakanlığından soruşturmanın genişletilmesini talep
etmiştir.
43. Millî Savunma Bakanı 2/11/2011 tarihinde, ölenin olay günü
ya da olaydan bir gün önce ağır hakaretlere maruz kaldığı ve olay günü kısım
komutanı tarafından tokatlandığı yönündeki iddialar hakkında soruşturmaya devam
edilmesi konusunda Askerî savcıya emir vermiştir.
B. Gaziosmanpaşa
Cumhuriyet Başsavcılığınca Başlatılan Soruşturma Süreci
44. Başvurucu Süleyman Çiftçi 23/2/2011 tarihinde, herhangi bir
isim belirtmeden bazı kişilerin oğlunun -başvurucunun ifadesiyle- kim vurduya gittiğini söylediğini, 15/10/2010 tarihinde Kurban
Bayramı arifesinde telefonda görüştüğü oğlunun Bçvş. H.Ş.nin
küfrüne maruz kaldığından söz ettiğini ve daha sonra yaptığı bir iki görüşmede
de sıkıştırılıp takip edildiğini anlattığını belirterek Gaziosmanpaşa
Cumhuriyet Başsavcılığından (Cumhuriyet Başsavcılığı) ev telefonundan oğluyla
yaptığı konuşmaların yazılı dökümlerinin tespit edilip kendisine verilmesini
talep etmiştir.
45. Verdiği dilekçe üzerine 13/6/2011 tarihinde ifadesi alınan
başvurucu, dilekçesinde belirttiği hususlar yanında oğluyla birlikte askerlik
hizmeti ifade eden E.G. ve K.K.dan öğrendiğine göre A.C.C.nin olay günü oğlunu dövdüğünü, E.G.nin
söylediğine göre oğlunun nöbet tuttuğu kulübenin çevresinde asker A.B. ve M.A.nın dolaştığını, oğlunun tüfeği üzerinde parmak izi
bulunmadığını, bu nedenlerle oğlunun H.Ş. ve A.C.C. tarafından öldürtüldüğünü
düşündüğünü ve yaptığı araştırmaya göre olay yerine Cumhuriyet savcısı gelmeden
cesedin Devlet Hastanesine kaldırıldığını iddia ederek Askerî Savcılıkça
ifadeleri alınan R.Ö., R.K. (M.R.K.), U.Ö. ve A.V.nin
sivil Cumhuriyet savcısı tarafından ayrıntılı ifadelerinin alınmasını istediğini,
ayrıca cesedi olay yerinden kaldıran Ta.Ş., Se.S., Y.Ö., O.A. ve Yü.A.nın da
beyanlarının tespitini istediğini belirtmiştir.
46. Cumhuriyet Başsavcılığı 16/6/2011 tarihinde soruşturmaya
konu suçun yargı çevresi dışında işlendiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı
vererek soruşturma evrakını Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
47. Başvurucu Süleyman Çiftçi Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderdiği 15/10/2011 tarihli dilekçesinde, Manisa 19 Mayıs Stadyumu'nun MOBESE
kayıtlarının incelenmesini, oğlunun 15/11/2010 tarihinde elinde meydana gelen
cam kesiği nedeniyle tedavi gördüğü Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesince ön rapor düzenlenmediğini belirterek oğlunun eline
anılan Hastanenin Acil Servisinde dikiş atıldığı zamana ilişkin güvenlik
kamerası kayıtlarının incelenmesini talep etmiştir.
48. Ölenin otopsisine ilişkin evrakların Askerî Savcılıkta
olduğunu öğrenen Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı 6/10/2011 tarihinde görevsizlik
kararı verip soruşturma evrakını Askerî Savcılığa göndermiştir.
49. Anlaşıldığı kadarıyla Askerî Savcılık soruşturma dosyasını,
yeniden başlattığı T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen
soruşturma ile birleştirmiştir.
C. Askerî Savcılık
Yürütülen İkinci Soruşturma Süreci
50. Ölenle herhangi bir şekilde birlikte askerlik yapan subay,
astsubay, erbaş/erler ve sivil memurların listesi Asker Hastanesince 27/11/2011
tarihinde Askerî Savcılığa gönderilmiştir.
51. Başvurucu Süleyman Çiftçi istinabe suretiyle alınan 22/2/2012
tarihli ifadesinde, A.C.C.nin oğlunu dövdüğünden ve H.Ç.nin de oğluna küfrettiğinden söz edip sebep belirtmeden
isimlerini bildirdiği çok sayıdaki askerin, olay günü nöbetçi olan bütün subay
ve astsubaylar ile oğluna tıbbi müdahalede bulunan doktor ve sivil memurların
dinlenmelerini istemiş; ayrıca MOBESE kayıtlarının incelenmesini talep
etmiştir.
52. Başvurucular vekilleri aracılığıyla verdikleri tarihsiz
dilekçede, daha önce soruşturma aşamasında dinlenen tanıkların birçoğunun
askerî hiyerarşi içindeyken dinlendiğini, bu nedenle ifade verenlerin etki
altında kaldıklarını düşündüklerini, aynı durumun sivil memurlar için de
geçerli olduğunu belirterek dinlenen tüm tanıkların yeniden dinlenmelerini
talep etmişlerdir. Bundan başka başvurucular, ölenle teyzesinin kızı D.G.nin yapacağı evliliğin muvazaalı olduğunu, bu sebeple
ölenin D.G. ile duygusal bir sebeple tartışmasının söz konusu olamayacağını,
ayrıca Tu.Ç.nin rahatsızlığının ölen askerdeyken
ortaya çıkmadığını, hastalığının şiddetli bir astım da olmadığını, soruşturma
dosyasındaki görüntü kayıtlarının yalnızca olay öncesi ve sonrasına ilişkin
olduğunu belirterek olay gününün tümünü kapsayacak şekilde görüntülerin
getirtilmesini, Manisa 19 Mayıs Stadyumu ile Tarım ve Köy İşleri Müdürlüğü
bahçesindeki kameralara ait kayıtların, cadde ve nöbet kulübesini gören MOBESE
kayıtlarının getirtilmesini ve bazı sabit telefon numaralarına aitgörüşme kayıtlarının içerikleriyle birlikte celbini
istemişlerdir. Son olarak başvurucular, ölene hakaret edilip tokat atılıp
atılmadığı, ölenin not defterinin nerede olduğu, ölene ait MP3 çalar kendisinde
bulunan askerin ifadesinin A.C.C. tarafından alınıp alınmadığı, olayın meydana
gelmesindeki hareketlerin delil saklamaya yönelik olup olmadığı, daha önceki
ifade alma işlemlerinden önce telkinde bulunulup bulunulmadığı, ölenin dolu mu
yoksa boş şarjörle mi nöbete gittiği, nöbet öncesinde ölene doldur-boşalt
işlemi yaptırılıp yaptırılmadığı, nöbet kulübesinde bulunan kemiklerle ilgili
işlem yapılıp yapılmadığı ve ölen ve birkaç askerle birlikte kuş besleyen sivil
kişinin kim olduğu konularında ismen belirtikleri asker/sivil memur kişilerin
beyanlarının alınmasını talep etmişlerdir.
53. Askerî Savcılıkça yapılan yazışmalardan Manisa İl Tarım ve
Orman Müdürlüğü (o tarih itibarıyla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü) ve
Manisa 19 Mayıs Stadyumu'ndaki güvenlik kameralarının Asker Hastanesini
kapsamadığı anlaşılmıştır.
54. Askerî Savcılık 28/9/2012 tarihinde, bazı tanıkların
ifadelerinde H.Ş.nin ölene hakaret ettiğine dair
ifadeler bulunduğunu dikkate alarak disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası
için Asker Hastanesine müzekkere yazmıştır. Asker Hastanesi 2011 yılında tayini
çıkan H.Ş.nin görev yaptığı birliğe bu müzekkereyi
iletmiştir.
55. Askerî Savcılık, soruşturma konusu olayda ateşli silahla
yaralanma olaylarında uygulanacak prosedür, tedavi ve acil servise nakil işlemi
yönünden ihmal bulunup bulunmadığı konusunda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalında görevli bir öğretim üyesi bilirkişiden
rapor almıştır. 7/12/2012 tarihli raporda; soruşturma dosyasında bulunan bilgi
ve belgelere olay yerinde yapılan müdahalenin, cankurtaran ile Devlet
Hastanesine yapılan nakil işleminin ve Devlet Hastanesinde yapılan işlemlerin
tıbba uygun olduğu ifade edilmiştir.
56. Askerî Savcılık 2012 yılı içinde, hemen hepsi daha önce
dinlenen birçok kişinin ifadelerini istinabe suretiyle almıştır. İfadesi
alınanlardan Ta.Ş. ölene tıbbi müdahalede bulunulması
için ölenin tüfeğini kendisinin aldığını ifade etmiş; R.Ö. kısa süre önce ölen
bir kimseye canlandırma işlemi yapılması gerekliğinden söz etmiş, birkaç kişi
ölene ait not defterini görmediklerinden bahsetmiş, birkaç kişi ise H.Ş.nin ölene küfrettiğini, A.C.C.nin
ise olay günü ölene tokat attığını gördüklerini/duyduklarını söylemişlerdir.
Bununla birlikte ifadesi alınanlardan hiçbirisi ölenin bir başkasıyla arasında
husumet bulunduğuna, ölenin bir başkasınca tehdit edildiğine, sıkıştırılıp
baskı altına alındığına ya da vurulduğuna dair herhangi bir beyanda
bulunmamıştır.
57. Başvurucu Süleyman Çiftçi Askerî Savcılığa gönderdiği
29/3/2013 havale tarihli dilekçede; olay tarihinde santral görevlisi olarak
görev yaptığını iddia ettiği iki askerin olay tarihinden önce yaptığı telefon
görüşmelerinde "T.Ç. her şeye
karışıyor. Dikkatli olsun. Burada organ mafyası var." dediğini
iddia ederek bu kişilerin dinlenmesini ve bu görüşmelere dair telefon
görüşmelerinin tespit edilerek dökümünün alınmasını, kendisine yeni ulaşan
bilgiye göre bir askerin olay saatlerinde nöbet kulübesi etrafında görüldüğünü,
söz konusu askerin dinlenmesini, kendi mobil ve ev telefonundan Asker
Hastanesiyle yaptığı telefon görüşmelerine ait kayıtların celbini ve herhangi
bir neden belirtmeden olay öncesi ve sonrasına ilişkin duyumları konusunda
isimlerini belirttiği askerlerin ifadelerinin alınmasını istemiştir.
58. Askerî Savcılık, ateşli silah kullanan kişinin parmak
izlerinin her durumda ateşli silahlar üzerinde kalıp kalmayacağı konusunda bir
vücut izi geliştirme uzmanını bilirkişi olarak görevlendirmiştir. Anılan
bilirkişi tarafından hazırlanan 15/4/2013 tarihli raporda; metallerin parmak
izinin kalabileceği yüzeylerden olduğu, parmak izini oluşturan vücut sıvısının
içinde yağ, su, aminoasit gibi organik ve inorganik maddeler bulunduğu, farklı
kişilerin vücut sıvılarında bulunan madde miktarı ve içeriğinin farklılık arz
ettiği, bu nedenle dokunulan yüzeyde parmak izi kalıp kalmayacağının ve kalması
durumunda ne kadar süre kalacağının kişiden kişiye değişebildiği, parmak izi
bırakılan materyalin yüzey özelliklerinin de parmak izlerinin yüzeyde kama
süresini etkilediği, nem, yağmur, aşırı sıcak veya soğuk gibi iklim şartlarının
transfer edilen vücut sıvısının yüzeyde kalma süresini etkilediği, bazı meslek
gruplarında (bulaşıkçılık gibi) papil hatlarında
oluşan bozulmalardan dolayı dokunulan yüzeyde parmak izi kalmayabileceği, vücut
sıvısının yeteri kadar salgılanmasını engelleyen bazı metabolik
hastalıklar veya yüzeye transferini engelleyen deri hastalıklarının parmak
izlerinin yüzeyde kalmasını etkileyebildiği, kişinin içinde bulunduğu
psikolojik durum nedeni ile (korku, heyecan vb.) vücut izi sıvısının miktarının
artıp azabileceği, dolayısıyla yüzey üzerinde kalacak parmak izlerinin kalitesi
ile kalma sürelerinin değişebileceği, ölenin olay anında içinde bulunduğu
psikolojik durum, kullandığı belirtilen ateşli silahı tutma şekli, bu silah
üzerinde meydana gelebilecek dış etkenlerden kaynaklanan sürtünmeler, silah
yüzeyindeki bozulmalar (ahşap yüzeydeki verniğin silinmesi, metal yüzeydeki
oksitlenmeler) ve silah yüzeyindeki girintili çıkıntılı bölgeler sebebiyle
silah yüzeyinde parmak izi bulunabilme ihtimali zayıf olmakla birlikte
bulunabilecek parmak izlerinin tasnif ve teşhise elverişli olmayabileceği
belirtilmiştir.
59. A.C.C.nin ölene karşı asta müessir
fiil suçunu işlediğine ilişkin iddialarla ilgili soruşturma, T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen soruşturmadan 17/6/2013
tarihinde tefrik edilmiştir.
60. Askerî Savcılık, ölüm sebebi ve olayda ölenden başkasının kusurunun
bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinden (İhtisas
Dairesi) görüş istemiştir. İhtisas Dairesinin 17/7/2013 tarihli mütalaasında; T.Ç.nin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması dışında
başkaca bir travmatik tesirle öldüğüne dair tıbbi
delil bulunmadığı, kişinin zehirlenerek öldüğüne dair tıbbi delil bulunmadığı,
atışın bitişik atış mesafesinden yapıldığı, ölüm sebebinin ateşli silah mermi
çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması
ve beyin dokusu harabiyeti olduğu, kişinin ölümüne
neden olan atışın kendisi tarafından yapılmasının mümkün olduğu ancak aynı
mesafeden bir başkası tarafından da yapılmasının olanaklı olduğu ve bunlar
arasında tıbben ayrım yapılamadığı açıklanmıştır.
61. Askerî Savcılık, A.C.C. hakkında yürütülen kovuşturmada
alınan mağdur ve tanık beyanlarının içerir tutanakları Hava Eğitim Komutanlığı
Askerî Mahkemesinden getirtmiştir.
62. Askerî Savcılık 10/12/2014 tarihinde, ölenin olay esnasında
ruh hâlinin belirlenmesi mümkün olmadığından ölenin intihar kastı ile hareket
edip etmediğinin her türlü şüpheden uzak bir şekilde ispatlanması mümkün
olmamakla birlikte ölenin adına zimmetli tüfeği kendi eylemi ile ateşleyerek
hayatına sona erdirdiğinin sabit olduğu, olay öncesinde kişinin (ölen) darbedildiği eylem ile ölüm olayı arasında bağlantı
bulunmadığı, ceza hukuku açısından üzerine kasıt, kusur veya taksir
atfedilebilecek bir fail ve fiil tespit edilemediği gerekçeleriyle olay
hakkında kovuşturmasızlık kararı vermiştir.
63. Başvurucu vekili; A.C.C. hakkındaki davanın derdest
olduğunu, davada alınan tanık beyanlarının soruşturmaya etki etme ihtimali
nedeniyle davanın sonuçlanmasını beklemek gerektiğini, D.G.nin
ölenin kız arkadaşı olduğu ve D.G. ile arasındaki sorun nedeniyle ölmeden önce
ölenin sıkıntıda olduğu yönündeki tanık anlatımlarının gerçeği yansıtmadığını,
ölene ait not defterinin akıbetinin tespit edilemediğini, alınan tanık
ifadelerinin askerî hiyerarşik bağ içinde bulundukları sırada alındığını ve soruşturmada
varılan sonuca esas tanık ifadelerinin gerçeğe aykırı olduğunu belirterek kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir. Başvuru vekiline
göre olayın askerlik hizmeti devam ederken alınan ifadelerle aydınlatılması
mümkün olmadığı gibi tanıkların askerlik hizmeti sonrası istinabe yoluyla
alınan ifadeleriyle de aydınlatılması mümkün değildir.
64. Başvurucular vekilinin itirazı, ölenin kız arkadaşı ile
yaşadığı sorunlar nedeniyle eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği
anlaşılamasa da kovuşturmasızlık kararında açıklanan
delillerin dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, mevcut delillere göre ölüme üçüncü
bir kişinin kasıtlı veya taksirli bir eyleminin söz konusu olmadığı
gerekçesiyle 3/2/2015 tarihinde Askerî Mahkemece reddedilmiştir.
65. Askerî Mahkemenin kararı başvurucular vekiline 3/3/2015
tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 27/3/2015 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
D. T.Ç.nin Ölümüyle İlgili İdari Tahkikat Süreci
66. Subay, astsubay, sivil memur ve erbaş/er birçok kişinin ifadesini
alan İdari Tahkikat Heyeti, yürüttüğü tahkikat sonunda kardeşinin
rahatsızlığının yarattığı üzüntü ve nişanlısı olarak arkadaşlarına anlattığı
teyzesinin kızıyla olan ilişkisinde yaşadığı sorunlar nedeniyle T.Ç.nin adına zimmetli silah ile kendisini çene altından
vurarak intihar ettiği sonucuna varmıştır.
67. Hava Eğitim Komutanlığı, Asker Hastanesinden başvurucu
Süleyman Çiftçi'nin 23/2/2011 ve 5/11/2011 tarihli
şikâyet dilekçeleri ve 16/6/2011 tarihli ifadesi doğrultusunda araştırma
yapılmasını istemiştir. Asker Hastanesi 2/11/2011 tarihli yazıyla, başvurucunun
oğlunun ölümü ile ilgili hem idari tahkikat hem de Askerî Savcılıkça soruşturma
yürütüldüğünü, ölene H.Ş.nin küfrettiğine, ölenin
sıkıştırıldığına, takip edildiğine ve ölenin H.Ş. ve A.C.C. tarafından
öldürtüldüğüne dair herhangi bir şikâyet, bilgi ve belge bulunmadığını ve idari
tahkikata göre ölenin adına zimmetli silah ile intihar ettiğini bildirip ölenin
15/11/2010 tarihinde kaza sonucu sağ el bileğinin kesilmesi sonucu yapılan ilk
müdahaleye ilişkin kendileri tarafından düzenlenen evrakı Hava Eğitim
Komutanlığına göndermiştir. Söz konusu belgelerden Manisa Celal Bayar
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisinde ölenin bileğine dikiş
atıldığı ve tendon-sinir hasarı olmadığı bildirilerek
tekrar Asker Hastanesine gönderildiği anlaşılmıştır.
E. A.C.C. Hakkında
Yapılan Yargılamanın Süreci
68. Askerî Savcılık 28/6/2013 tarihli iddianameyle, olay günü
saat 08.00 sıralarında T.Ç.ye tokat atmak suretiyle asta karşı müessir fiil
suçunu işlediği iddiasıyla A.C.C. hakkında Hava Eğitim Komutanlığı Askerî
Mahkemesi nezdinde kamu davası açmıştır.
69. A.C.C.nin sorgusunu istinabe
suretiyle yapan Hava Eğitim Komutanlığı Askerî Mahkemesi, başvurucu Süleyman
Çiftçi ile tanık D.G.nin ifadelerini bizzat,
ifadeleri alınan diğer tanıkların beyanlarını ise istinabe suretiyle almıştır.
i. İfadesinde D.G., ölenle aralarında duygusal bir ilişki
olmadığını ve olay günü Türkiye'ye dedesinin rahatsızlığı nedeniyle geldiğini
söylemiştir.
ii. A.B. olay günü A.C.C.yi
ölene tokat atıp küfrederken gördüğünü söylemiş, iki tanık olaydan on beş gün
kadar önce ölenin bir askerle karşılıklı küfürleşmesi nedeniyle A.C.C.nin hem ölene hem de diğer askere tokat attığını
ifade etmiş, bazı tanıklar olay günü A.C.C.nin ölene
tokat attığını duyduklarını beyan ederken bazı tanıklar ise A.C.C.nin
ölene tokat atmadığını, sadece kızdığını söylemişlerdir.
70. Askerî yargının 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile
yapılan ve halkoylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişiklikleri sonucunda
kaldırılması nedeniyle dava dosyası Manisa 3. Asliye Mahkemesine devredilmiş
olup yargılama henüz sona ermemiştir.
F. Tam Yargı Davası
Süreci
71. Başvurucular 23/12/2011 tarihli dilekçeyle, T.Ç.nin ölümü nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıkları
iddiasıyla Askerî Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde Millî Savunma
Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmışlardır.
72. AYİM, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu
olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen
yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine
ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerince bakılacağına ilişkin 12/1/2011
tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 3. maddesini gerekçe
göstererek 18/11/2012 tarihinde görevsizlik kararı vermiştir.
73. Başvurucuların maddi ve manevi zararların giderimi için
Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava ise 6100 sayılı
Kanun'un 3. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle
uyuşmazlığı çözme görevinin idari yargıya ait olduğu gerekçesine dayanılarak
verilen görevsizlik kararıyla son bulmuştur.
74. Başvurucular, yeniden AYİM nezdinde Millî Savunma Bakanlığı
aleyhine tam yargı davası açmışlardır.
75. 21/01/2017 tarihli ve6771 sayılı Kanun ile yapılan ve halk
oylaması sonucu kabul edilen Anayasa değişiklikleri sonucunda AYİM'in kaldırılması nedeniyle dava dosyası Ankara 1. İdare
Mahkemesine devredilmiştir.
76. Ankara 1. İdare Mahkemesi uyuşmazlığı çözme yetkisinin
Manisa 2. İdare Mahkemesine, Manisa İdare Mahkemesi ise uyuşmazlığı çözme
yetkisinin Ankara İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı
vermiştir.
77. Danıştay Onuncu Dairesi 14/12/2017 tarihinde, davanın görüm
ve çözüm merkezinin Manisa 2. İdare Mahkemesi olduğuna karar vererek yetki
uyuşmazlığını çözüme kavuşturmuştur.
78. Dava, Manisa 2. İdare Mahkemesi nezdinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
79. İlgili hukuk için bkz. Coşkun
Çiftler (B. No: 2014/18624, 22/2/2018, §§ 55-57) ve Yasin Ağca (B. No: 2014/13163, 11/5/2017,
§§ 91-96 kararları.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
80. Mahkemenin 6/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
81. Başvurucular, yakınlarının ölümü hakkında yürütülen ceza
soruşturmadaki bazı eksikler ile birtakım hatalı değerlendirmelere işaret
ederek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir. Bu
iddiaları kapsamında başvurucular, ilk olarak tanık beyanlarının askerî
hiyerarşi altında alınmasından ve bazı tanıkların askerlik hizmetleri
sonrasındaki ifadelerine istinabe yoluyla başvurulmasından yakınmışlardır.
Başvurucular, başvurucu Süleyman Çiftçi'ye ulaşan
bazı tanıkların "ölenin not defterinin
yatağının altında olduğuna ve C.C.nin (A.C.C.)
verecekleri ifadeler konusunda tanıklara
telkinde bulunduğuna" dair beyanları üzerine tanıklara
sorulmasını istedikleri sorulara ilişkin Askerî Savcılığa dilekçe verdiklerini
ancak ifadelerin istinabe suretiyle alınması ve istinabe evrakında sorulara yer
verilmemesi nedeniyle söz konusu soruların tanıklara sorulmadığını ileri sürmüşlerdir.
82. Bundan başka başvurucular, adına kayıtlı silaha pek çok kez
dokunmasına rağmen ölenin silahında parmak izi tespit edilememesinin silah
üzerindeki parmak izlerinin silindiğinin delili olduğunu ve bu hususun cinayet
şüphesini artırdığını iddia etmişlerdir.
83. Son olarak başvurucular, C.C. (A.C.C.) hakkında asta karşı
müessir fiil suçu nedeniyle
açılan kamu davasında da -ölenin teyzesinin kızı olan tanık D.G.nin
ifadesi hariç- tüm ifadelerin istinabe yoluyla alındığını, söz konusu davada beyanlarının
alınmasının tamamlanması beklenmeden kovuşturmasızlık
kararı verildiğini, ayrıca C.C. (A.C.C.) hakkında yürütülen yargılamada tanık
sıfatıyla beyanı alınan D.G.nin ölenin kız arkadaşı
olmadığını söylemesine rağmen Askerî Savcılığın bazı tanık beyanlarına
istinaden ölenin kız arkadaşıyla yaşadığı sorunları gerekçe göstererek sonuca
ulaştığını ve ölenin öldüğü gün C.C.nin (A.C.C.)
etkili eylemine maruz kalmasına karşın tanık A.Y.nin
"ölmeden kısa bir süre önce ölenin
üstlerini çok sevdiğine" dair ifadesinin hayatın olağan akışına
aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Hukuki Vasıflandırma
ve İncelemenin Kapsamı Yönünden
84. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü, oğullarının
ölümüyle ilgili soruşturmanın etkisizliğine ilişkindir. Bu nedenle başvuru,
Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili
soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
85. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”
kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama...
hakkına sahiptir."
86. Anayasa’nın "Devletin
temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili
bölümü şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri... kişinin
temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır.”
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
87. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi
açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen
kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvurucular Telli Çiftçi
ve Süleyman Çiftçi, ölen T.Ç.nin anne ve babası
olduğundan başvuruda başvuru ehliyeti bakımından bir eksiklik bulunmamaktadır.
88. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesigerekir.
89. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu
yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi
gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili
bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
90. Şüpheli bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun
kabul edilebilmesi için;
-Kamu görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleşen ölümler
yönünden soruşturma makamlarının olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız
olması (Cemil Danışman, B. No:
2013/6319, 16/7/2014, § 96),
-Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz, resen
harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini
sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),
-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve meşru
menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınlarının soruşturma sürecine
gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30) gerekir.
91. Soruşturma makamlarının resen harekete geçmeleri, soruşturma
sürecinin kamu denetimine açıklığı, meşru menfaatlerini korumaları için ölenin
yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri ve
soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi başvurucular tarafından
herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu konularda bir eksikliğin de
bulunmadığı görülmüştür.
92. Başvurucular, başvuru formunda ölüm olayının kamu
görevlilerinin güç kullanımı sonucu gerçekleştiğini iddia etmeseler de tanık
ifadelerinin askerî hiyerarşi altında alındığından yakınarak Askerî Savcılığın
bağımsız olmadığını ima etmişlerdir.
93. Somut başvuruda kamu görevlilerinin ölüm olayında
karıştığına dair bir şikâyet bulunmamakla birlikte Anayasa Mahkemesi
kararlarında sıklıkla belirtildiği üzere (Muharrem
Baş, B. No: 2014/5391, 29/6/2016, §§ 97-107; Abubekir Yeşilkaya ve diğerleri, B. No:
2014/3973, 8/12/2016, §§ 109-118; Sinan Işık,
B. No: 2013/2482, 13/4/2016, §§ 65-80) yasal ve kurumsal olarak birtakım soru
işaretlerinin mevcut olması tek başına askerî savcılığın bağımsız ve tarafsız
bir soruşturma yapmayacağı şeklinde yorumlanamaz. Başvurucuların bu hususta
iddialarını destekleyecek olgu veya deliller sunması gerekir. Başvuru konusu olayda, gerek soruşturmayı yürüten Askerî Savcılığın gerekse
itirazı inceleyen Askerî Mahkeme üyelerinin soruşturmanın seyrine etki edecek
ön yargılı ve taraflı bir davranışının olduğunu ortaya koyan bir bulgu tespit
edilememiştir.
94. Başvurucular, tanıkların askerlik hizmeti sonrası
ifadelerinin istinabe suretiyle alındığını ve A.C.C. hakkındaki kamu davasının
sonucunun beklenmediğini belirterek ölüm olayını aydınlatabilecek ve
sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin toplanmadığından
şikâyet etmişlerdir.
95. Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki Anayasa’nın 17.
maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın
gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü
iddiayı ve talebi karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında
yürütülecek soruşturma işlemlerinin belirleyicisi, yetkili soruşturma
makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri,
B. No: 2013/6574, 16/12/2015, § 62).
96. Somut başvuruda Askerî Savcılıkça yürütülen soruşturma
kapsamında ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti için olay yeri
incelenmiş, ölene ait tüfekte parmak izi bulunup bulunmadığı araştırılmış,
ölenin elinden ve üzerindeki hücum yeleğinden alınan svaplarda
atış artığı bulunduğu tespit edilmiş ve ölü muayenesi ile otopsi işlemleriyle
ölümün ateşli silah yaralanması sonucunda gerçekleştiği belirlenmiştir.
Soruşturmada bundan başka olay yerini görme ihtimali bulunan kamera görüntüleri
incelenmiş, ölenin kullanma ihtimali olan telefon kartı ve GSM hatlarıyla
kurduğu iletişimler tespit edilmiş, ateşli silahla yaralanma olaylarında
uygulanacak prosedür, tedavi ve acil servise nakil işlemi yönünden ve ölene ait
tüfekte neden mukayeseye elverişli parmak izi elde edilemediğiyle ilgili olarak
bilirkişi görüşüne başvurulmuş ve olay yerinde bulunan boş kovanın ölenin
tüfeğinden ateş edildiği saptanmıştır. Son olarak Askerî Savcılıkça yürütülen
soruşturma kapsamında olay hakkında bilgi sahibi olabileceği değerlendirilen pekçok kişinin ifadesine başvurulmuş, ölüm sebebi ve olayda
ölenden başkasının kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda İhtisas Dairesinden
mütalaa alınmıştır.
97. Soruşturmada toplanan delilleri ve varılan tespitleri
dikkate alan Anayasa Mahkemesi, ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti ve
varsa ölüm olayından sorumlu kimselerin belirlenmesi için gerekli adımların
atıldığı, tanık ifadelerinin istinabe suretiyle alınmasının ve Askerî
Savcılığın A.C.C. hakkındaki davanın sonucunu beklememesinin sonuca etkili bir
eksiklik olmadığı, Askerî Savcılığın T.Ç.nin ölümüyle
neticelenen trajik olayı aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek
bir husus bulunmadığı gibi aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılan bir
veri de mevcut olmadığından Askerî Savcılığın ulaştığı sonucu sorgulamak için
bir neden bulunmadığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla başvurucuların yakını T.Ç.nin ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmasının
etkisiz yürütüldüğüne ilişkin iddia açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur.
98. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.