TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUHSİN CANDAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/5784)
|
|
Karar Tarihi: 6/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Muhsin CANDAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir şikâyet için gidilen karakolda polis memurları
tarafından darbedilme nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 30/3/2013 tarihi gecesi, tanımadığı üçüncü kişiler
tarafından saldırıya uğradığı iddiasıyla şikâyette bulunmak üzere Karabük 3
Nisan Karakoluna gitmiştir.
7. Başvurucu, sağlık raporunun alınması için Karabük Devlet
Hastanesine götürülmüştür. Başvurucunun yapılan adli muayenesinde frontol (alın) bölgede 1 cm hiperemi-ekimoz,
sağ göz altında 2 cm yüzeysel abrazyon, sol göz
altında 2cm hiperemik alan ve boyunda 1x 0.5 cm abrazyon tespit
edilmiştir.
8. Başvurucu ifadesinin alınması için bekletilirken alkol
muayenesi yapılmış ve alkollü olduğu gerekçesiyle, 30/3/2005 tarihli ve 5326
sayılı Kabahatler Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca hakkında idari yaptırım
uygulanmıştır.
9. Başvurucunun ifadesinin alınması işlemine geçilmesinin ardından
polis memurları ile aralarında tartışma yaşanmıştır. Ayrıca başvurucunun
karakolda ifadesi alınan bir kadın ile de tartışma yaşadığı anlaşılmaktadır.
10. Başvurucu, kelepçelenerek yeniden sağlık muayenesi için
hastaneye götürülmüştür.
11. Başvurucunun yapılan muayenesinde, ilk muayenede tespit
edilen yaralanmalarının yanı sıra sağ el
bileğinde 2x2 cm ölçülerinde yüzeysel ekimoz
tespit edilmiştir.
12. Sağlık raporunun alınmasının ardından başvurucunun hakaret, görevli
memurun görevini engelleme ve Polis Memuru M.Y.ye yönelik kasten yaralama
suçlarından şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmıştır. Başvurucunun üçüncü kişiler
tarafından darbedildiği iddiasıyla ilgili olarak bu
aşamadan sonra 3 Nisan Karakolunda bir işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.
13. 3 Nisan Karakolunda yaşanan olaylara ilişkin olarak Karabük
İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen tahkikat evrakı, Karabük Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiş; Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma
başlatılmıştır.
14. Başvurucu olaydan sonra, ikamet ettiği Bolu'ya dönmüş ve
burada İzzet Baysal Polis Merkezi Amirliğine müracaat etmiştir. Başvurucu, hem
kendisini yolda durdurarak darbeden, isimlerini bilmediği üçüncü kişilerden hem
de şikâyet için gittiği karakolda şikâyetiyle ilgili işlem yapmadıklarını,
kendisini darbettiklerini ve kendisine hakarette
bulunduklarını ileri sürdüğü polis memurları hakkında şikâyetçi olmuştur.
15. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun şikâyeti
üzerine başlatılan soruşturmada 3/4/2013 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek
dosya Karabük Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Karabük Cumhuriyet
Başsavcılığınca her iki soruşturma evrakı birleştirilmiştir.
A. Taraf ve Tanık
Beyanları
16. Başvurucunun 3 Nisan Polis Karakolunda kasten yaralama,
hakaret, görevli memurun görevini engelleme suçlarından şüpheli sıfatıyla
alınan ifadesindeki beyanları özetle şöyledir:
i. Başvurucu, Dereevler Camisi
yakınında Tipo marka bir araçtan inen üç dört kişi tarafından saldırıya
uğramıştır. Saldırganlar başvurucunun suratına yumruk atmış, boğazından tutmuş,
sopayla vurmaya çalıştıkları sırada başvurucu çekilerek kendini korumuştur.
Bunların yanı sıra hakaret eden saldırganlar, daha sonra araçlarına binerek
uzaklaşmışlardır.
ii. Başvurucu şikâyetçi olmak için Karabük 3 Nisan Polis
Karakoluna gitmiştir. Polis merkezinde uzun süre bekletilmiş, şikâyeti
alınmamıştır.
iii. İfade vermek istemesine rağmen alkollü olması nedeniyle
kendisine İdari Yaptırım Tutanağı imzalatılmaya çalışılmış, ifade vermek için
ısrarcı olması üzerine polis memurlarından biri odanın kapısını kapatarak
üstüne yürümüş ve tokat atmıştır.
iv. Polis memurları başvurucuyu yere yatırıp dövmüş, küfür
etmiş, sert bir şekilde kelepçeleyerek başka bir odaya götürmüştür.
v. Götürdükleri odada bulunan A. isimli kadın da elleri
kelepçeli iken kendisine tokat atmıştır.
vi. Rapor alınması için tekrar hastaneye götürülmüştür.
17. Şikâyetçi sıfatıyla beyanı alınan Polis Memuru Y.B.
başvurucunun Polis Memuru M.Y. ile birlikte ifade alma odasına geldiğini, M.Y.nin ifade alma işlemlerine başladığını ancak
başvurucunun polis memurunu küçümser şekilde konuştuğunu, M.Y.nin
başvurucuya alkollü olduğundan dolayı hakkında idari yaptırım uygulayacağını,
alkolün etkisi geçtikten sonra ifadesini alacağını söylediğini, başvurucunun
ise küçümser bir şekilde "Sen önce
benim ifademi almak zorundasın, bunu daha sonra yapmalısın."
dediğini, M.Y. şahsın kimlik bilgilerini doldururken "Biliyorum bununla bana zarar verdiğinizi düşünüyorsunuz
ama hiç önemli değil." dediğini, M.Y.nin
başvurucuya meslek bilgilerini sorduğunda bunun karşılığı olarak "Mesleğimin ne önemi var, benim ifademi al."
dediğini, şahsın mesleğini kendilerinden gizlediğini, polis memurlarını sınar
gibi sorular sorduğunu, daha sonra anlamadığı bir şekilde şahsın "İmdat!" diye bağırarak kendini
yerlere attığını, kademeli olarak zor kullanmak istediklerini ancak
başvurucunun kendilerine direndiğini, ona kelepçe taktıklarını, bunun üzerine
şahsın "Bana kelepçe takamazsınız, ben
avukatım." dediğini, emrivaki bir dille konuştuğunu,
kendilerine yol gösterme gibi bir tavır içinde olduğunu beyan etmiştir.
18. Karabük Emniyet Müdürlüğü tarafından olayı araştırması için
atanan soruşturmacı tarafından 9/5/2013 tarihinde alınan beyanında başvurucu
özetle şu hususları ifade etmiştir:
i. 30/3/2013 günü saat 23.00 sıralarında bir arkadaşını evine
bıraktıktan sonra tuvalet ihtiyacı için Dereevler
mevkiinde bir cami önünde aracını park etmiştir. Oradan ayrılmak üzere iken iki
araçtan inen dört beş kişi tarafından saldırıya uğramıştır. Saldırganlar "Sen kimin malına göz koyuyorsun? Ben malımı yedirir
miyim?" şeklinde ifadeler kullanmıştır.
ii. Olay yerinden ayrıldıktan sonra karakola gitmiştir.
Karakolda kapıda bekleyen nöbetçi içeride kimsenin olmadığını, beklemesi
gerektiğini söylemiştir. Beş dakika bekledikten sonra altı yedi polis memuru
gelmiş, şikâyetçi olmak istediğini beyan ettiğinde ise "Tanımadığın kişiler hakkında şikâyetçi olmazsın."
diyerek şikâyetini almak istememiştir. Israrcı olması üzerine rapor alınması
için hastaneye götürülmüştür. Hastaneye giderken kimliğini de polis memurlarına
teslim etmiştir. Hastaneden döndüklerinde bekleme odasında beklerken polis
memurları "Düzgün otur, saygılı ol."
gibi ifadeler kullanmışlardır. Alkolmetre ile alkol
muayenesi yapmışlar ve sarhoşluktan idari yaptırım uygulayacaklarını
söylemişlerdir. Onlara sarhoş olmadığını, şikâyetçi olmak için geldiğini, bir
an önce ifadesini almalarını ve gitmek istediğini beyan etmiştir.
iii. Bir süre daha beklettikten sonra kendisini ifade odasına
almışlardır. İfadesinin alınacağını düşünürken kendisine idari yaptırım
kâğıdını uzatarak imzalamasını istemişlerdir. Kendisi ise bunu imzalamak
istemediğini, önce ifadesini almalarını istediğini söylemiştir.
iv. Polis memurları "Bize
işimizi mi öğretiyorsun, imzala şunu, canımızı sıkma, seni buradan çıkarmayız."
şeklinde söylemlerde bulunmuşlardır.
v. Polis Memuru M.Y. kendisine "50 promil üstünde alkol oranın var, senin
ifadeni almak zorunda değilim." demiştir. Bunun üzerine evinin
adresini verdiğini, yaptırım kararını adresine tebliğ etmelerini istediğini
söylemiştir. Daha sonra, Teşhis Tutanağı'ndan tespit
etmiş olduğu polis memuru odanın kapısını kapatıp yanına gelmiş; "Sen çok fazla oldun." diyerek
kendisine tokat atmıştır.
vi. Bunun üzerine kalkıp kapıya doğru yönelmiştir. Polis
memurları kendisini yakalayarak yere yatırmış, vurmaya devam ederek
kelepçelemişler, ardından kendisi de "İmdat!"
diye bağırmaya başlamıştır.
vii. Kendisini başka bir odaya götürmüşlerdir. Avukat olduğunu,
barodan bir temsilci çağırmaları gerektiğini söylemiştir. Polis memurları bu
hususu dikkate almamıştır.
viii. Kelepçeleri biraz gevşetmelerini istemiş, polis
memurlarından biri "İstediğim kadar
sıkarım, istediğimde açarım." demiştir. Diğer bir polis
memurunun söylemesi üzerine ise kelepçeleri gevşetmişlerdir.
ix. Karakolda bulunan A. isimli kadın, polis memurlarına
kendisiyle ilgili olarak suçunu sorması üzerine polis memuru "Artist bu, bize kafa tutuyor."
şeklinde cevap vermiştir. Kendisi ise kadının aşırı alkollü ya da başka bir
maddenin etkisinde olduğunu düşünmüştür. Kadın "Amirim kimse size yanlış yapamaz." diyerek elleri
kelepçeli iken kendisine saldırmıştır.
x. Polis memurları kelepçesini çözerek sağlık raporu için
kendisini hastaneye götürmüş, daha sonra kendisini polis merkezine getirmiş,
şüpheli sıfatıyla ifadesini almışlardır. Saat 04.00
civarında da serbest bırakılmıştır.
19. Olay sırasında karakolda başka bir olaya ilişkin ifadesinin
alınması için bulunan A.Ş., beklediği sırada bir başka odadan başvurucunun
"Cankurtaran yok mu?"
diye bağırdığını duyması üzerine başvurucunun bulunduğu odaya doğru yönelip
içeri baktığını, başvurucunun kendisini yerden yere vurduğunu gördüğünü,
polislerin başvurucu yerdeyken ona kelepçe taktıklarını, daha sonra da onu
hastaneye götürdüklerini beyan etmiştir.
20. Olay sırasında karakolda başka bir olaya ilişkin olarak
ifadesinin alınması için bulunan R.K., ifade verdiği sırada başvurucunun ifade
verme odasına getirildiğini, alkollü olmasına istinaden polis memurunun
başvurucuya idari yaptırım uygulayacaklarını söylediğini, başvurucunun polis
memuruna "Bana ceza yazınca bir
yerlerin mi soğuyacak, benim babam da polis, ifademi alın benim."
dediğini, ifadeyi alan polis memurunun başvurucuya nerede ve kim tarafından darbedildiğini sorması üzerine başvurucunun "Sen polis değil misin kardeşim? Araştıracaksın,
bulacaksın." diye karşılık verdiğini, bu sırada Polis Memuru K.nın odayagirdiğini,
başvurucuya işini ve ikametini sorduğunu, başvurucunun "Ne iş yaptığım sizi ilgilendirmez." dediğini,
ayağa kalkarak masaya yumruğunu vurduğunu, polis memurlarının kendisini
sakinleştirmek istemesine karşın kendisini yerlere atarak "Cankurtaran yok mu, bana yardım edin."
diye bağırdığını, yan odadaki polis memurlarının da gelerek başvurucuyu kelepçelediklerini
beyan etmiştir.
B. Kamera Kaydı
Görüntüleri
21. Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Nisan Karakolu kamera
kayıtlarının DVD çözümünü yaptırmıştır. Bilirkişi tarafından biri karakol önü, biri
bekleme odası olmak üzere iki ayrı kameranın ikişer saatlik görüntülerinin
incelenmesi neticesinde tespit edilen hususlar şöyledir:
i. Başvurucu telefonla konuşur vaziyette karakolun önüne gelmiş
ve nöbetçi memurla aralarında bir konuşma geçmiştir. Karakol önü kamerasında
ses kaydı bulunmamaktadır. Bir süre sonra bir polis memuru yanında başvurucu
ile birlikte karakoldan ayrılmıştır.
ii. Bekleme odasında başvurucunun ifadesinin alınması için
beklediği görüntüleri mevcuttur. Bekleme odasında başvurucu, alkolmetreye üflemiştir. Sesler, ancak çok yüksek sesle
konuşulursa duyulabilmektedir. Başvurucuya idari yaptırımın tebliğ edildiğine,
başvurucunun da imzadan imtina ettiğine ilişkin görüntüler mevcuttur.
iii. Saat 01.01'de başvurucu, bekleme odasından ifade odasına
geçmiştir. İfade odasında kamera bulunmamaktadır. Saat 01.11'de bilirkişi
tarafından başvurucuya ait olduğu değerlendirilen "İmdat!" sesi gelmiştir. Bunun üzerine
A.Ş. isimli kadının ve diğer polis memurlarının sesin geldiği tarafa yöneldiği
görülmektedir. Başvurucunun "İmdat!"
şeklinde bağırmasına polis memurları "Sakin
ol." diyerek karşılık verilmiştir. "Bağırma, lütfen bağırma." şeklindeki
sözlerin A.Ş. isimli kadına ait olduğu değerlendirilmiştir. Bağrışmalar 01.13'e
kadar sürmüştür.
iv. 01.14'te başvurucu yine "İmdat, kolum koptu." diye bağırmıştır.
C. Soruşturma Aşaması
22. Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin olarak
kimliği belirsiz kişiler hakkında başvurucuya yönelik basit yaralama suçundan,
3 Nisan Karakolunda görevli polis memurları H.K.O., A.K., M.Y., Y.B. hakkında
başvurucuya yönelik basit yaralama ve alenen hakaret suçundan, A.Ş. hakkında
başvurucuya yönelik basit yaralama ve alenen hakaret suçundan, başvurucu
hakkında ise kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, A.Ş., Y.B. ve
M.Y. ye yönelik iftira suçundan soruşturma başlatılmıştır.
23. Yürütülen soruşturma sonucunda 30/10/2014 tarihinde, kimliği
tespit edilen S.E. ve M.K. ile kimliği belirsiz kişiler hakkında alenen hakaret
ve silahtan sayılan demir sopa ile yaralamaya teşebbüs suçundan, polis
memurları H.K.O., A.K., M.Y., Y.B., hakkında basit yaralama ve alenen hakaret
suçundan, A.Ş. hakkında alenen hakaret ve basit yaralama suçundan, başvurucu
hakkında ise kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret ve iftira
suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...müşteki şüpheli Muhsin
Candan'ın kendisine yönelik darp olayı ile ilgili olarak karakola gittiğinde
ifade alma odasında bulunduğu sırada polis görevlilerinin kendisine yönelik
olarak polis görevlisinin birinin tokat vurması, diğer iki polis görevlisinin
de ifade alma odasına gelerek kendisini yere yatırıp darp ettiklerini ve yine
polis görevlilerinin kendisine sinkaflı küfürler
ettiğini beyan etmiş ise de, olay sırasında ifade alma odasında bulunan tanık
R. K.nın ifadesi ve ifade alma odasını kamera
kayıtları incelenmesi birlikte değerlendirildiğinde , müşteki şüpheli Muhsin
Candan'ın ifade sırasında oturduğu yerden kalkarak elinde bulunan araç
anahtarını ifade alan polis memuru M. Y.ye atarak yaralaması eylemi sonucunda
Muhsin Candan'ın kendisini yere atarak "imdat. Can kurtaran yokmu ." diyerek bağırmaya başlaması üzerine polis
görevlilerince olaya müdahale edilerek müşteki şüpheli Muhsin Candan'a polisin
güç kullanmayetkisi ile orantılı şekilde kuvvet
uygulanması sonucunda müşteki şüpheli Muhsin Candan'ın kelepçelendiği ve diğer
odaya alındığı, polis görevlilerinin söz konusu eylemlerinin kanunun verdiği
yetkiyi kullanmadan ibaret olduğu ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığı
anlaşılmakla, polis memurlarının hakaret eylemleri ile ilgili olarak yine tanık
beyanı ve kamera kayıtları ile hakaret içerikli bir söylemin tespit edilemediği
ve buna ilişkin olarak müşteki şüpheli Muhsin Candan'In
soyut beyanı dışında kamu davası açmaya yeterli delilin elde edilemediği
anlaşılmakla...
...
yine müşteki şüpheli Muhsin Candan'In iddia ettiği şekilde Dereveler
Camii civarında aracına bineceği sırada aracının arkasında duran Tipo marka
araç içinden inen 3 yada 4 kişinin kendisine küfürler ettiğini ve içlerinden
birinin yüzüne yumruk vurarak boğazını sıktığını, diğerinin de demir sopa ile ile saldırdığını ancak vuramadığını beyan etmiş ise de,
şüpheliler M.K. ve S. E.nin demir sopa ile müşteki
şüpheliye saldırdığına ancak vuramayarak teşebbüs aşamasında kaldığına ve
şüpheliler M.K. ve S. E.nin sinkaflı
küfürler ederek hakaret ettiklerine dair müşteki şüphelinin soyut beyanları
dışında kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediği anlaşılmakla,...
Müşteki şüpheliler hakkında müsnet suçlar nedeni ile kamu adına kovuşturmaya yer
olmadığına [karar verilmiştir]."
24. Başvurucu ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz
etmiştir. Karabük Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/2/2015 tarihli kararıyla
başvurucunun itirazı reddedilmiştir. Anılan ret kararı başvurucuya 2/3/2015
tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 1/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
D. Kovuşturma Aşaması
25. Başvurucu hakkında polis memurları H.K.O. ve M.Y.a yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçundan,
S.E. ve M.K. hakkında başvurucuya yönelik basit yaralama suçundan
cezalandırılmaları istemiyle Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame
düzenlenmiştir.
26. Açılan davada 25/6/2015 tarihinde Karabük 3. Asliye Ceza
Mahkemesince başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan dava
açılmış ise de başvurucunun elindeki araba anahtarını Polis Memuru M.Y.ye
fırlatması sonucu yaralanmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı ve anılan
eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu belirtilerek başvurucunun kasten
yaralama suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
S.E. ve M.K. hakkında ise başvurucunun şikâyetinden vazgeçmesi sebebiyle kamu
davasının düşürülmesine karar verilmiştir.
27. S.E. ve M.K. hakkındaki düşme kararları temyiz edilmeden
kesinleşmiştir.
28. Başvurucu hakkında verilen adli para cezasına ilişkin hüküm,
başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesince 2/4/2018
tarihinde karar bozulmuştur. Bozma gerekçesi şöyledir:
"1) Sanığın eylemini kamu görevlisine
karşı görevinden dolayı ve silahtan sayılan araç anahtarı ile gerçekleştirdiği
kabul edildiği halde, temel cezanın TCK'nin 61. maddesi uyarınca alt sınırdan
uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmemesi,
2) Katılan M.Y.nin
aşamalarda, ifade alma sırasında sanığın kendisine araç anahtarını fırlattığını
ve geriye çekildiğini belirtmesi, ancak araç anahtarının kendisine isabet
ettiğinden bahsetmemesi ve 31.03.2013 tarihli kolluk ifadesinde sanığa müdahale
ettikleri esnada sol el bileğinden yaralandığını belirtmesi karşısında, sanığın
eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeksizin, tamamlanmış kasten yaralama
suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Sanığın darp edilmesi nedeniyle şikayet için gittiği polis merkezinde, ifade alma işlemi
öncesinde, alkol testi sonrası gerekmediği halde idari yaptırım kararı
uygulanması ve katılanın ifade alma işlemi sırasında memuriyet görevinin
gereklerine uygun davranmaması karşısında, haksız tahrik hükümlerini düzenleyen
5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinin sanık lehine uygulanması gerektiğinin
gözetilmemesi,
Kabule göre de;
4) Sanığın, 5237 sayılı TCK'nin 86/2. maddesi
uyarınca belirlenen cezasının TCK'nin 86/3-c-e maddeleri uyarınca artırılması
sırasında hesap hatası yapılarak 180 gün adli para cezası yerine 200 gün adli
para cezasına hükmedilmesi suretiyle sonuç ceza fazla tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları
bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı
Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte
bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA [karar
verilmiştir]."
29. Bozma sonrasında Karabük Asliye 3. Ceza Mahkemesince
11/9/2018 tarihinde başvurucunun beraatine karar
verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda
incelendiğinde sanığın eyleminin ancak ve ancak teşebbüs aşamasında kalacağının
belirtildiği , katılana ait adli raporda katılanın yaralanmasından "ağrısı
var" diye bahsedildiği ancak bu belirtilen durumun katılanın beyanı olduğu
tıbben yapılan bir tespit olamayacağı bu doğrultuda katılanın yaralanmadığı
kanaati netleşmekle, katılanın ilk beyanlarında belirtmemesine rağmen
kovuşturma aşamasında kendisine sanığın ingiliz
anahtarı fırlatmayı denediğini söyleyerek çelişkiye düştüğü, katılanın görev
mensubu olan dosyamızda da tanık olarak dinlenen polis memurlarının beyanlarına
mahkememizce itibar edilmeyip, tanık Ramazan'ınise
alınan beyanında olayı doğrulamadığı birlikte değerlendirildiğinde , sanığın
katılana yönelik kasten yaralamaya teşebbüs eylemini işlediğine dair
mahkumiyete yeterli delil olmadığı..."
IV. İLGİLİ HUKUK
30. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet
Kanunu'nun 13. maddesi şöyledir:
"Polis,
...
E) Polisin kanunlara uygun olarak aldığı
tedbirlere karşı gelenleri, direnenleri ve görev yapmasını engelleyenleri,
...
eylemin veya durumun niteliğine göre; koruma altına alır, uzaklaştırır ya da
yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar.
Yakalanan kişilerin kaçması veya saldırıda
bulunmasının önlenmesi bakımından kişinin sağlığına zarar vermeyecek şekilde
her türlü tedbir alınabilir.
Yakalanan kişilere, yakalama sebebi herhalde
yazılı ve bunun mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhal; toplu suçlarda ise
en geç bu kişiler hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
...
Yakalanan kişilerden suç işlediği şüphesi
altında olanlar adlî mercilere sevk edilir. ... Yakalama sebebi ortadan
kalkanlar derhal serbest bırakılır."
31. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "Sarhoşluk" kenar başlıklı 24. maddesi şöyledir:
"(1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve
sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri
tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun
etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur."
32. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Kasten yaralama" kenar başlıklı 86. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren
veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin
basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde,
mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para
cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini
savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi
nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz
kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın,
verilecek ceza yarı oranında artırılır."
33. 5237 sayılı Kanun'un "Zor
kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" kenar başlıklı
256. maddesi şöyledir:
"Zor kullanma yetkisine sahip kamu
görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği
ölçünün dışında kuvvet kullanması hâlinde, kasten yaralama suçuna ilişkin
hükümler uygulanır."
34. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet
savcısının görevi" kenar başlıklı 160. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka
bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu
davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini
araştırmaya başlar."
35. 5271 sayılı Kanun'un 172. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Cumhuriyet savcısı,
soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe
oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması
hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. .."
36. 5271 sayılı Kanun'un 173. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının
yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza
mahkemesi başkanına itiraz edebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
37. Mahkemenin 6/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
38. Başvurucu; üçüncü kişiler tarafından darbedildiği
olayla ilgili olarak şikâyetçi olmak amacıyla gittiği polis merkezinde şikâyetinin
alınmak istenmemesi üzerine ısrarcı olduğu için yüzüne tokat atıldığını, yere
yatırılarak darbedildiğini ve kelepçelendiğini,
şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verildiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir. Başvurucu ayrıca darbedildiği
iddialarına ilişkin şikâyetlerinin dinlenmemesinden ve gerekli işlemlerin
yapılmamasından yakınmaktadır.
B. Değerlendirme
39. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları
şöyledir:
"Herkes, … maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal
iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı
veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
41. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin
birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da
kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye
tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.
42. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesi istisna öngörmemekte ve işkence,
insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak
mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa'nın
15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka
bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme'nin
15. maddesi kapsamında da benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına
ilişkin herhangi bir istisna öngörülmemiştir (Ali
Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 74).
43. Öte yandan bir ceza veya muamelenin insanlık dışı ya da aşağılayıcı olarak nitelendirilebilmesi
için belirli bir yasal muamele veya cezanın kaçınılmaz sonuçlarının ötesine
geçmesi gerekmektedir (Arif Haldun Soygür, B. No: 2013/2659, 15/10/2015, § 49).
44. Anayasa'nın 17. maddesi ve Sözleşme’nin 3. maddesi, belirli
bir yasal muamele kapsamında bir yakalamayı gerçekleştirmek için güç
kullanımını yasaklamamaktadır. Ancak sınırları belli bazı durumlarda, sadece
kaçınılmaz ve asla aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından güce
başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 81, 82).
45. Kolluk görevlileri görevini yaparken direnişle karşılaşması
hâlinde bu direnişi kırmak amacıyla ve direnişi kıracak ölçüde zor kullanmaya
yetkilidir. Fiilî bir saldırının varlığı hâlinde kolluk görevlileri ayrıca
meşru savunma kapsamında zor kullanma yetkisine sahiptir. Ancak zor kullanımı
yalnızca zorunlu hâllerde başvurulabilecek bir yol olduğu gibi başvurulacak güç
ölçülü ve kademeli olmalıdır (Arif Haldun Soygür, § 51).
46. Zor kullanma yetkisi bir cezalandırma aracı olmayıp zorunlu
sınırın aşılması, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali sonucunu
doğurabilecektir (Arif Haldun Soygür, § 54).
47. Öncelikle başvurucunun üçüncü kişiler tarafından darbedildiği iddialarına ilişkin şikâyetlerinin
dinlenmemesi ve gerekli işlemlerin yapılmamasına ilişkin şikâyetini kamu
görevlileri tarafından uygulanan kötü muamele iddialarıyla bağlantılı olarak
ileri sürdüğü anlaşılmakta ise de bu iddialar ancak üçüncü kişiler tarafından darbedilme iddiasına ilişkin etkili soruşturma yükümlülüğü
kapsamında incelenebilecek olup anılan darp iddiasına ilişkin adli süreç
başvurucunun şikâyetinden vazgeçmesi sonucu düşme kararıyla sonuçlanmış,
dolayısıyla polis memurlarının darp iddiasının araştırılması ve sorumluların
tespiti üzerinde olumsuz sonuç doğurabilecek bu davranışlarının incelenmesi
olanaksızlaşmıştır.
48. Başvurucunun devletin hüküm ve kontrolü altında bulunmadığı,
şikâyetlerini daha sonra gittiği başka bir karakolda dile getirme şansı bulduğu
hususları da dikkate alındığında polis memurlarının başvurucunun şikâyetini
işleme koymama şeklindeki davranışlarının kötü muamele teşkil etmeyeceği
sonucuna ulaşılmıştır.
49. Somut olayda başvurucu, polis memurlarının yüzüne tokat
attığını, yere yatırıp darbettiğini ileri sürmekte
ise de adli muayene raporları karşılaştırıldığında başvurucunun üçüncü kişiler
tarafından darbedildiği iddiasına yönelik olarak
alınmış sağlık raporunda yüzünde ve boynunda tespit edilmiş olan yaralanmalar
dışında bu raporun alınmasından sonra gerçekleştiği konusunda ihtilaf
bulunmayan olaylarda, sağ el bileğinde kelepçe izine uyumlu 2x2 cm ölçülerinde
yüzeysel ekimoz dışında bir yaralanmanın tespit
edilmediği anlaşılmaktadır. Başvurucunun anılan sağlık raporlarına karşı bir
itirazı da bulunmamaktadır.
50. Anılan durumda başvurucunun kötü muamele iddialarının sağlık
raporunda tespit edilmiş olan yaralanmasıyla yani kelepçe takılması ile sınırlı
olarak incelenmesi gerekmektedir.
51. Başvurucunun şikâyetçi olmak için polis merkezinde polis
memurları ile aralarında bir tartışmanın geçtiği sabittir. Yaşanan olaylar
sırasında başvurucu kelepçelenmiştir. Başvurucu, kelepçenin bileğini acıttığını
söylemesi üzerine bir polis memurunun karşı çıkmasına karşın diğer bir polis
memuru tarafından kelepçenin gevşetildiğini beyan etmektedir. Daha sonra
başvurucu, kelepçeleri çıkarılarak sağlık muayenesine götürülmüştür.
52. Anılan durumda başvurucunun yaşı ve sağlık durumu somut
olayın koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde yaşanan gerginlik sırasında
başvurucuya kelepçe takılması nedeniyle kolluk görevlileri tarafından zor
kullanma yetkisinin aşıldığı sonucuna ulaşılamamıştır. Kelepçe takılmasının
başvurucuyu yaralamak, küçük düşürmek ya da cezalandırmak amacıyla
gerçekleştirildiğine ilişkin bir veri de bulunmamaktadır.
53. Somut olayda, kötü muamele yasağına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması, nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.