TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HACİ BOĞATEKİN BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2015/6321)
|
|
Karar Tarihi: 23/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Haci BOĞATEKİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin
BOĞATEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; yerel bir gazetedeki köşe yazısı nedeniyle
kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini,
yargılamanın uzun sürmesinin de makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
10. 1950 doğumlu olan başvurucu; kırk beş yıla yakın süredir
gazetecilik yaptığını, yirmi yılı aşkın süredir de Adıyaman'ın Gerger ilçesinde
süreli olarak yayımlanan Gerger Fırat gazetesinin (gazete) sahibi ve sorumlu
yazı işleri müdürü olduğunu ifade etmektedir. Adı geçen gazetede ağırlıklı
olarak Adıyaman'daki güncel, siyasi ve ekonomik meselelere ilişkin haberler ve
köşe yazıları yayımlanmaktadır.
11. Başvurucu, gazetenin 4/1/2008 tarihli 181. sayısında kendi
köşesinde “Feto
ile Apo" başlıklı bir yazı kaleme
almıştır.
12. Başvurucu hakkında bu yazının genelinde PKK terörörgütüüyelerini meşru göstererek ve güvenlik
kuvvetlerinin terör örgütüne karşı yapmış olduğu operasyonlarıeleştirerek
PKK terör örgütü üyelerini yurtsever gençlik olarak tanımlayıp terör örgütünün propagandasınıbasın ve yayın yolu ile yapmak suçunuişlediği gerekçesiyle 4/2/2008 tarihli iddianame
düzenlenmiştir.
13. Yargılamayı yapan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250.
madde ile görevli) başvurucu hakkında terör örgütünün propagandasını yapmak
suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetmiştir.
14. Temyiz üzerine Yargıtay suçun nitelendirilmesinde yanılgıya
düşüldüğü gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
15. Bozma sonrası yapılan yargılamada Malatya 3. Ağır Ceza
Mahkemesi (CMK. 250. madde ile görevli) aynı gerekçelerle 27/6/2012 tarihinde
başvurucu hakkında suçu ve suçluyu övme suçundan 1 yıl hapis cezasına
hükmetmiştir.
16. Temyiz üzerine Yargıtay, ilk derece mahkemesi kararından
sonra yürürlüğe giren 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un
geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan "Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine
karar verilir." şeklindeki düzenlemeyi gerekçe göstererek bozma
kararı vermiştir.
17. Bozma sonrası yargılamayı yapan Adıyaman 1. Ağır Ceza
Mahkemesi 30/9/2014 tarihinde Yargıtayın bozma kararı
doğrultusunda kovuşturmanın ertelenmesine karar vermiştir.
18. Başvurucunun bu karara itirazı Şanlıurfa 3. Ağır Ceza
Mahkemesince 2/12/2014 tarihinde reddedilmiştir. Red
kararı başvurucuya 10/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 9/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
20. Başvurucu, bireysel başvuru yaptıktan sonra başka bir olay
kapsamında 4/6/2015 tarihinde işlediği kabul edilen hakaret suçu ile ilgili
açılan kamu davasında adli para cezası ile cezalandırılmış; aynı davada ayrıca
başvurucu hakkında somut başvuru kapsamında daha önce verilmiş olan
kovuşturmanın ertelenmesi kararı nedeniyle Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesine
bildirimde bulunulmasına karar verilmiştir. Anılan bildirim neticesinde
başvurucu ile ilgili somut başvuruya konu yargılama tekrar başlatılmıştır.
21. Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda
6/2/2018 tarihinde beraat kararı verilmiştir.
22. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı 7/2/2018 tarihinde, usul ve
yasaya aykırı hususlar içermesi nedeniyle anılan beraat kararının bozulması
için istinaf yoluna gidileceğini belirterek istinaf layihasını hazırlamak üzere
gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesi yönünde müddeti muhafaza
talebinde bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
23. 6352 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkralarının ilgili bölümü şöyledir:
“(1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın
yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup;
temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla
olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı...
b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine..
karar verilir.
(2) Hakkında ... kovuşturmanın ertelenmesi
kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl
içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi hâlinde, ... düşme
kararı verilir. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç
işlenmesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu
takdirde, ertelenen soruşturma veya kovuşturmaya devam olunur.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İfade ve Basın
Özgürlüklerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu, gazetecilik faaliyeti ve ifade özgürlüğü
kapsamında kalan ifadeleri nedeniyle hakkında kovuşturmanın ertelenmesine karar
verilmesi sebebiyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia
etmiştir.
26. Bakanlık görüşünde;
i. Başvurucuya yönelik
kovuşturmanın ertelenmesi kararının ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale
oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiğini,
ii. İfade özgürlüğüne
müdahalede bulunulduğu kabul edilir ise kanunilik şartını taşıyan ve meşru bir
amaç taşıyan başvuruya konu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli ve
orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini,
iii. İlgili mahkemelerin
kovuşturmanın ertelenmesine dair kararlarında, başvurucunun kaleme aldığı
yazının bir bütün hâlinde değerlendirildiğini, hangi surette PKK/KONGRA-GEL
terör örgütünün ve liderinin övüldüğünün açıklandığını, yazının şiddete davet
içermesi, suçun işlendiği yerin ülkede terör eylemlerinin yoğun olarak
yaşandığı bir yer olması dikkate alınarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
gereği yazının fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin
belirtildiğini,
iv. İlgili mahkemelerin
kovuşturmanın ertelenmesine dair kararlarında, yazıda geçen bazı cümlelerin
PKK/KONGRA-GEL terör örgütünü ve sözde liderini övücü mahiyette olduğunun
belirtildiğini; bu suretle silahlı bir terör örgütü olan PKK'nın terörist
faaliyetlerinin meşru gösterilmesi ve cebir-şiddet içeren eylemlerinin övülmesi
nedeniyle söz konusu mahkûmiyet kararının verildiğini,
v. Ayrıca mevcut
başvuruda şikâyete konu kararın orantılılık açısından da incelenmesi
gerektiğini ifade etmiştir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında, Bakanlığın
görüşlerini kabul etmediğini ifade etmiş ve başvuru formundaki görüşlerini
tekrar etmiştir. İlave olarak;
i. Bakanlığın
kovuşturmanın ertelenmesi kararı kaldırılarak yargılamanın tekrar başlatıldığı
konusunda eksik bilgiye sahip olduğunu,
ii. Kovuşturmanın
ertelenmesi kararının kendisi üzerinde adeta “giyotin” etkisi yarattığını,
nitekim bu kararın başka bir mahkeme kararı ile kolayca kaldırılması suretiyle
kovuşturmanın tekrar başlatıldığını belirtmiştir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca, ifade özgürlüğü hakkına
müdahale olduğunun kabulü için ilgilinin davranışının hukuk ya da ceza
yargılaması çerçevesinde nihai bir yaptırıma tabi tutulmuş olması gerekir.
Ancak bu genel kuralın bazı istisnaları vardır. Nitekim Anayasa Mahkemesi
önceki kararlarında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014),
kovuşturmanın ertelenmesi kararlarının (Ali
Gürbüz ve Hasan Bayar, B. No: 2013/568, 24/6/2015) ve tutuklama
kararlarının (Erdem Gül ve Can Dündar [GK],
B. No: 2015/18567, 25/2/2016) ifade özgürlüğüne müdahale teşkil edebileceğini,
beraatla sonuçlanan ceza yargılamasının ifade özgürlüğüne müdahale oluşturup
oluşturmayacağının ise her başvuru konusu olayın kendine özgü koşulları altında
değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (Oğulcan
Büyükkalkan ve diğerleri, B. No:
2014/17226, 10/1/2018, § 49).
29. Mevcut başvuruda, gazeteci olan başvurucu 4/2/2008 tarihli
iddianamenin düzenlenmesiyle başlayan ve hâlen istinaf aşamasında olan bir ceza
yargılamasına muhatap olmuştur. İstinaf aşamasında yapılacak değerlendirmeler
neticesinde derece mahkemelerince yeni bir hükmün verilmesi imkânı
bulunmaktadır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin bu aşamada ifade özgürlüğü
bağlamında başvurunun esasına ilişkin bir değerlendirme yapma olanağı yoktur.
Çünkü bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine
başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi
zorunludur. (İsmail Buğra İşlek,
B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17). Somut olayda istinaf yolu henüz
tüketilmemiştir.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu, yargılama süreçlerinin uzun sürmesi nedeniyle
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Bakanlık görüşünde bu iddiaya ilişkin bir değerlendirmeye
yer verilmemiştir.
2. Değerlendirme
33. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi bir takım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
34. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
35. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki -kovuşturmanın ertelenmesi
kararı ile yargılamaya yeniden başlanılan tarih arasındaki dönem çıkarılınca-
yaklaşık 7 yıl 4 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak
gerekir.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
38. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 50.000 TL maddi 50.000 TL
manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
39. Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
40. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya
net 8.100 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
41. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.980 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
43. Başvuruya konu yargılamanın 10 yılı aşkın bir süreden bu
yana devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin
ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36 maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 8.100 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Adıyaman 1. Ağır Ceza
Mahkemesine (E.2017/25, K.2018/96) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/5/2018 tarihinde karar verildi.