TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KENAN AYDIN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/9479)
Karar Tarihi: 23/5/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Kenan AYDIN
Vekili
Av. Taner ÖZALP
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir iddiaya ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağ Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 14/11/2013 tarihli kararıyla basit yaralama suçundan neticeten 12 ay hapis cezasıyla cezalandırılmıştır.
8. Mahkeme, başvurucunun adli sicil kaydında Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesinin 25/6/2002 tarihli kararına dayalı bir başka mahkûmiyeti bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine; ertelenmesine veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şu şekildedir:
"Sanığa sabıka kaydı kişiliğine göre yeterli ve caydırıcı olmayacağı kanaatine varıldığından cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine, ertelenmesine veya CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına ..."
9. Başvurucunun Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesinin 25/6/2002 tarihli kararına konu olaya dair yeniden yargılama talebinde bulunması üzerine Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesi22/4/2014 tarihli kararıyla asıl fail tarafından başvurucu adına sahte kimlik ibraz edildiğinin, başvurucu adına sahte imzalar atıldığının tespit edilmesi nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebini kabul ederek başvurucunun beraatine karar vermiştir.
10. Başvurucu; beraat kararını 22/10/2014 havale tarihli dilekçesiyle Gaziosmanpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/11/2013 tarihli kararının temyiz incelemesinde gözetilmek üzere Yargıtaya iletmiş ve hakkında HAGB kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmesine neden olan adli sicil kaydına esas suçtan beraat ettiğini, dolayısıyla hakkında HAGB kararı verilmemesinin haksız olduğunu ifade etmiştir.
11. Karar, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2/4/2015 tarihli kararıyla düzeltilerek onanmıştır. Yargıtay kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Yüzde sabit ize neden olan yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği gözetilmeden temel cezanın 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesinden belirlenmesi gerekirken TCK'nin 86/2. maddesi üzerinden belirlenmesi, daha sonra TCK'nin 86/3-e ve 87/1-c maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği, hapis cezasının 5 yıldan az olması halinde sonuç cezanın TCK'nin 87/1-c-son maddesine göre 5 yıla çıkarılması gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedenleri yapılmamıştır. ..."
12. Başvurucu tarafından nihai kararın 11/5/2015 tarihinde öğrenildiği bildirilmiştir.
13. Başvurucu 25/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu; hakkında HAGB kararı verilmemesine gerekçe yapılan ve adli sicil kaydında gözüken karara yönelik olarak yeniden yapılan yargılama sonunda beraat kararı verildiğini, bu husus ileri sürülmesine karşın Yargıtay tarafından bir değerlendirme yapılmadan mahkûmiyet hükmünün onandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
17. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
18. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
19. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
20. Somut olayda Yargıtay kararında Mahkemece hatalı yasa maddesinin tatbiki suretiyle başvurucu hakkında eksik ceza tayin edildiği, sonuç cezanın beş yıla çıkarılması gerektiği fakat başvurucu hakkında aleyhe temyiz bulunmadığından bu hususun bozma nedeni yapılmadığının belirtildiği görülmüştür. Ancak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesine göre sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Dolayısıyla başvurucu hakkında hükmedilmesi gereken hapis cezasının süresi de gözetilerek HAGB kurumunun başvurucu hakkında uygulanabilirliği olmadığı dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
22. Başvurucu, delillerin eksik toplandığı ve hatalı değerlendirildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
24. Somut olayda tanık beyanları, adli rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle Mahkemece bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucunun iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.