TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FİRDES KURT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/6338)
|
|
Karar Tarihi: 12/12/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Firdes KURT
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
SAĞLAM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şeflik görevinden alınmaya ilişkin işleme karşı
açılan davanın reddedilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Bireysel başvuru 9/4/2015 tarihinde yapışmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Ödemeler Daire Başkanlığında
veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan başvurucu, dokuz kişilik
şef kadrosu için yapılan görevde yükselme sınavına katılarak 84 puan ile
dokuzuncu asil sırada başarılı olmuştur. Anılan sınav sonucuna göre 2/6/2004
tarihinde şef kadrosuna atanmıştır.
7. Söz konusu görevde yükselme sınavına katılarak başvurucunun
ardından birinci yedek sırada sınavı kazanan kişi tarafından görevde yükselme
yazılı sınavının 42. sorusunun hatalı olduğundan bahisleaçılan
davada, Ankara 11. İdare Mahkemesi 24//2/2006 tarihinde,42. sorunun test
tekniğine uygun sorulmadığı sonucuna vararak söz konusu sorunun iptal edilerek
davacının yeni durumuna göre tekrar değerlendirmeye alınmasına karar vermiştir.
8. Anılan kararın uygulanmasını teminen
görevde yükselme sınavına katılanların başarı listesinin yeniden düzenlenmesi
sonucunda başvurucunun onuncu sırada ve birinci yedek olarak başarılı olduğu
tespit edilmiştir. Bunun üzerine 10/5/2006 tarihli işlemle başvurucunun şef
kadrosuna yapılan ataması iptal edilerek eski görev unvanı ile naklen
atanmasına karar verilmiştir.
9. Başvurucu tarafından anılan işlemin iptali istemiyle Ankara
6. İdare Mahkemesine (Mahkeme) dava açılmıştır. Mahkeme 30/4/2008 tarihindedavanın reddine karar vermiştir. Karar
gerekçesinde, Ankara 11. İdare Mahkemesi kararının doğurduğu hukuksal sonuç
gereği görevde yükselme sınavının 42. sorusunun hatalı olması nedeniyle
değerlendirme dışı bırakılarak diğer sınav soruları esas alınmak suretiyle
sınava girenlerin başarı durumlarının değerlendirilmesinde ve atamaların bu
yeni sıralama esas alınarak yeniden gerçekleştirilmesinde hukuka aykırılık
bulunmadığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca, 9 kişilik şef kadrosu için yapılan
sınavda iptal edilen 42. soru için bütün adaylara bir doğru soru karşılığı puan
verilse dahi bütün adayların puanları bir doğru soru karşılığı puan kadar
yükseleceğinden, adaylar arasındaki sıralamada bir değişiklik olmayacağı ve
başvurucunun birinci yedek sırasının değişmeyeceği vurgulanmıştır.
10. Başvurucu, anılan kararı temyiz etmiştir. Danıştay İkinci
Dairesi (Daire), iptal edilen sınav sorusunun doğru cevaplandırıldığı kabul
edilerek değerlendirmenin yapılması gerektiği gerekçesiyle 6/5/2009 tarihinde
Mahkeme kararını bozmuştur.
11. İdarenin karar düzeltme istemi, Dairenin 15/12/2009 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
12. Mahkeme, bozma ilamına istinaden yaptığı yargılamada 3/2/2010
tarihinde önceki kararında ısrar ederek davanın reddine karar vermiştir.
13. Başvurucunun kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu (Kurul) 29/6/2012 tarihinde anılan ısrar kararının
onanmasına ve davanın reddine oy çokluğu ile karar vermiştir. Karşıoy görüşünde, şef kadrosu için açılan sınavda başarılı
olan davacının aradan geçen iki yıldan sonra hiçbir kişisel kusur ve hilesi
bulunmaksızın eski görevine iade edilmesinin idari istikrar ilkesine aykırı
olduğu vurgulanmıştır.
14. Başvurucunun karar düzeltme talebi, Kurulun 11/11/2014
tarihli kararı ile reddedilmiştir.
15. Nihai karar, başvurucuya 13/3/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 9/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun "Kararların sonuçları"kenar
başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare
ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının
icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez."
B. Uluslararası Hukuk
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes
medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda
kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde,
hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir…”
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bariz bir şekilde
keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün kabul edilebilir olup olmadığına
karar vermenin kendi görevi olmadığını kararlarında ifade etmektedir. AİHM,
kanıtların elde edilme yöntemi de dâhil olmak üzere yargılamanın bir bütün olarak
adil olup olmadığını ve Sözleşme’deki bir hakkın
ihlali söz konusu ise tespit edilen ihlalin niteliğini inceleme konusu
yapmaktadır (Jalloh/Almanya [BD], B. No: 54810/00,
11/07/2006, § 95; Desde/Türkiye, B. No: 23909/03, 1/2/2011, §
125; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya,
B. No: 11082/06, 13772/05, 25/7/2013, § 699).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 12/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, 26/5/2006 tarihinde açtığı davanın dokuz yıldan
fazla sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. 1/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20.
maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'ageçici madde eklenmiştir.
23. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Komisyon)
tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
24. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828,
12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının
getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek
etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).
25. Ferat Yüksel kararında özetle;
anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda
kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla
ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı
ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü
telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim
sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda
Anayasa Mahkemesi ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden
yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 35, 36).
26. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkına İlişkin Diğer İhlal
İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, görevde yükselme sınavında başarılı olarak şeflik
kadrosuna atandığını ancak iki yıl bu görevde kaldıktan sonra sınav
sorularından birisinin iptal edilmesi sonucunda birinci yedek sıraya düştüğünü
belirtilerek önceki göreve iadesine karar verildiğini belirtmiştir. Başvurucu,
iki yıldan fazla başarılı bir şekilde şef olarak çalıştığını, sınav
sorularından birinin hatalı olmasında kendisinden kaynaklanan hukuka aykırı bir
tutumun söz konusu olmadığını, devletin hatasından doğan ve lehine olan
kazanımların korunmasının hukuka güven ilkesinin gereği olduğunu ifade
etmiştir. Başvurucu, Mahkemenin hatalı ve hukuka aykırı yorumlarla yerleşik
içtihatlara aykırı karar verdiğini vurgulayarak adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
29. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
30. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir. Maddede geçen "adil
yargılanma hakkının" kapsamı Anayasa’da açık bir şekilde
düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin Sözleşme’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 22).
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 148.
maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara
ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği ifade edilmiştir. Bu
kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup
olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §
42).
32. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı,uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili
iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz
olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye
alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe
ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
33. Başvuru konusu olayda başvurucu, meslekte yükselme sınavında
başarılı sayılarak şeflik görevine atanmış ise de yapılan sınavda bir sorunun
yargı kararıyla iptal edilmesi sonucu puan hesaplaması yeniden yapılmış ve başvurucu
eski görev unvanına atanmıştır. Sonuç olarak başvurucunun eski görevine iade
edilmesinin sınav sorusunun iptali ile ilgili yargılamanın sonucu olduğu ve
yargı kararlarının uygulanma zorunluluğunun gereği olarak idari işlemin
yapıldığı anlaşılmaktadır.
34. Başvurucunun iddialarının, meslekte yükselme sınavında
başarısız sayılarak şeflik görevinden alınmasına yönelik işleminin iptali
istemli dava sürecine yönelik olduğu görülmüştür. Bu kapsamda iddiaların
özünün, derece mahkemeleri tarafından delillerin ve mevzuatın
değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla
yargılamaların sonucunun hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin olduğu
anlaşılmaktadır.
35. Öte yandan başvurucunun yargılama sürecinde karşı tarafın
sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi
delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan
delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya
da kanıt sunmadığı gibi mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının
bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik de
içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin diğer
iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
12/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.