TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
REİS OTOMOTİV TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2015/6735)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa AKKAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, indirimli özel tüketim vergisi uygulandığı dönemde
yapılan araç satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesine dayanılarak resen üç kat
vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarh edilmesi nedeniyle ayrımcılık
yasağı bağlamında mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
3. Konularının aynı olması nedeniyle 2015/6737 numaralı bireysel
başvuru dosyasının 2015/6735 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Komisyonca başvurucuların idari ret kararına yönelik
itirazının kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru konusu olay ve olgular aynı başvurucunun Anayasa
Mahkemesince daha önce karara bağlanan Reis
Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. ([GK], B. No: 2015/6728, 1/2/2018,
§§ 9-32) başvurusunda açıklanmıştır. Vergi İdaresince 2009 yılı Ekim ve Aralık
aylarına ait olmak üzere resen vergi ziyaı cezalı olarak Özel Tüketim Vergisi
(ÖTV) tarh edilmesi işlemine karşı başvurucu tarafından açılan dava Samsun
Vergi Mahkemesince reddedilmiş olup söz konusu karara yönelik istinaf talebinin
Samsun Bölge İdare Mahkemesince reddedilmesi üzerine yapılan bu başvuru
yönünden de olay ve olgular bakımından ayrıca belirtilmesini gerektirir bir
farklılık bulunmamaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
8. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§
33-55.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 3/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
10. Başvurucu, indirimli vergi oranı uygulandığı dönemde yapılan
araç satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesine dayanılarak resen üç kat vergi
ziyaı cezalı ÖTV tarh edilmesinden yakınmaktadır. Başvurucu, tüm sektörü
kapsayan bir vergi incelemesi yapıldığını ancak sonuçta bu sektörde yer alan üç
yüz civarı şirketten sadece kendisinin de içinde yer aldığı oldukça sınırlı
sayıda mükellef hakkında üç kat vergi ziyaı cezası uygulandığını belirtmiştir.
Başvurucu, vergi ziyaı cezasının üç kat uygulanması nedeniyle uzlaşma ve
benzeri haklardan yararlanamadığını hâlbuki aynı durumdaki diğer şirketlerin
bir kat vergi ziyaı cezası uygulandığı için bu haklardan faydalandığını ifade
etmiştir. Başvurucu, bunun yanında bazı vergi mahkemelerince davalar kabul
edildiği hâlde somut olayda Vergi Mahkemesinde açılan davanın reddedildiğini
belirtmiştir.
11. Başvurucuya göre aynı konuda sektördeki diğer şirketlerden
farklı olarak üç kat vergi ziyaı cezası uygulanması haklı bir sebebe
dayanmamaktadır. Başvurucu, bu gerekçelerle eşitlik ilkesinin ve mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca Bölge İdare
Mahkemesi kararlarında yeterli bir gerekçe olmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ve ayrıca aynı suçtan iki defa yargılanmama ilkesinin de
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
12. Anayasa’nın 35. maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
13. Anayasa'nın 10. maddesi şöyledir:
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
...
Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar."
14. Anayasa'nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:
"Herkes, kamu giderlerini karşılamak
üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı,
maliye politikasının sosyal amacıdır."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucunun aynı konu ile ilgili olarak yukarıda belirtilen
şikâyetleri, daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve karara bağlanmıştır (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§
66-113). Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında vergi
uygulamasındaki farklı muamelenin sonuçlarını mülkiyet hakkı bağlamında
ölçülülük unsuru yönünden ele almıştır. Sonuç olarak her ne kadar kamu
makamlarının vergisel müdahaleler bakımından geniş bir takdir yetkisi
bulunmakla birlikte somut olayın koşulları altında vergi incelemesinin konusu,
ilişkin olduğu dönem ve kapsadığı mükellef grubunun açık bir şekilde sınırlı
olduğu dikkate alındığında mülkiyet hakkına yapılan ayrımcı müdahale yönünden
bu takdir yetkisinin daha belirgin sınırlarının mevcut olduğunu belirtmiştir.
Buna göre olayda objektif ve makul bir gerekçe gösterilmeden mülkiyet hakkına
yapılan ayrımcı müdahalenin sonuçlarının giderilmediği, müdahalenin boyutu ve
sonuçlarının ağırlığı ile bu sonuçlara yol açan idarenin işlemlerinin
başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmesine yol açtığı kanaatine ulaşılmıştır.
Dolayısıyla bu gerekçelerle mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının
ihlal edildiğine karar verilmiştir (Reis
Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§ 102-111).
17. Somut başvuruda da -bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir
durumun söz konusu olmadığı dikkate alındığında- mülkiyet hakkı bağlamında
ayrımcılık yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
18. Bu sonuç dikkate alındığında başvurucunun diğer ihlal
iddialarının ayrıca incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak
Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
Kadir ÖZKAYA farklı gerekçeyle bu görüşe katılmıştır.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
21. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin
ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin
ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep
olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen
diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 55).
22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna
göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama
işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim
yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet Doğan, § 57).
23. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216
sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için
yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye
gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §
58).
24. Buna göre Anayasa Mahkemesince ihlalin tespit edildiği
hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece
mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine
bırakılmıştır. Derece mahkemeleri ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri
yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan,
§ 59).
25. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması veya
tazminata karar verilmesi taleplerinde bulunmuştur.
26. Başvuruda, mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun
Vergi Mahkemesine (E.2013/1566, K.2014/714; E.2013/1587, K.2014/699)
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
27. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yeniden yargılama
yapılmasına karar verilmesinin yeterli giderim sağladığı değerlendirildiğinden
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
28. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 453,80 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.928,80 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan
ayrımcılık yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun
Vergi Mahkemesine (E.2013/1566, K.2014/714; E.2013/1587, K.2014/699)
GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,
E. 453,80 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.928,80 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
OYBİRLİĞİYLE 3/7/2019 tarihinde karar verildi.
FARKLI GEREKÇE
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nca 2014/7998 saylı başvuruda
verilen 19.07.2018 günlü kararda yer alan “karşı oy” da belirtilen
gerekçelerle, başvurucu hakkında verilen 03.07.2019 günlü ve 2015/6735 başvuru
numaralı ihlal kararına, kararda belirtilen gerekçeler bakımından katılmamakla
birlikte, başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla başvurucunun aynı
konuya ilişkin olarak yaptığı başvurularda Anayasa Mahkemesince istikrarlı bir
biçimde ihlal kararları veriliyor olması, dolayısıyla bu konudaki Anayasa
Mahkemesi görüşünün yerleşik hale gelmiş olması nedeniyle ihlal kararına sonucu
itibarıyla katılıyorum.