TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞERİF YILMAZKAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/6908)
|
|
Karar Tarihi: 27/6/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Şerif
YILMAZKAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Hasan Önder
SULU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir sosyal güvenlik ödemesinin değer kaybına
uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 16/12/1963 ile 15/12/1980 tarihleri arasında Millî
Eğitim Bakanlığında T.C. Emekli Sandığına tabi öğretmen olarak görev yapmıştır.
Başvurucu, daha sonra bu görevinden ayrılarak özel sektörde çeşitli şirketlerde
Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) tabi olarak çalışmıştır. SSK tarafından
başvurucuya 1/4/1989 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlanmıştır.
8. Anayasa Mahkemesi 5/2/2009 tarihli ve E.2005/40, K.2009/17
sayılı kararı ile 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'un 12. maddesinde
yer alan "Son defa T.C. Emekli
Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve" ibaresini,
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu
karar 5/6/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış ve
5/6/2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
9. Başvurucu 20/7/2011 tarihli dilekçesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumundan (SGK) Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı hizmet süresi için
kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini talep etmiştir. SGK 20/9/2011 tarihli
yazıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Bu yazıda, Anayasa Mahkemesinin
iptal kararlarının geriye yürümeyeceği belirtilmiştir. SGK ayrıca kanun koyucu
tarafından bu konuda yapılan yeni düzenlemeye işaret etmiştir. 19/9/2010
tarihli ve 5997 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 89. maddesinin birinci fıkrası "Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun
geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta
iken emekliye ayrılan ve..." şeklinde düzenlenmiştir. Bu
düzenlemenin yürürlük tarihi ise 5997 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca
1/6/2010 tarihi olarak belirlenmiştir. İdareye göre söz konusu iptal kararının
yürürlüğe girmesinden önce yeni bir düzenleme yapılmış olduğundan emeklilik
ikramiyesinin ödenmesi imkânı bulunmamaktadır.
10. Başvurucu 14/10/2011 tarihinde Ankara 4. İdare Mahkemesinde
(Mahkeme), talebinin reddine ilişkin idari işlemin iptali ve bahse konu emekli
ikramiyesinin yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesi istemiyle dava
açmıştır.
11. Mahkeme 24/12/2012 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu
işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkemece, emekli aylığının bağlandığı
tarihte yürürlükte bulunan katsayılar dikkate alınarak hesaplanacak emekli
ikramiyesi tutarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
birlikte davalı SGK tarafından başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkeme, emekli ikramiyesinin güncel tutarlara göre ödenmesinin kanuni bir
dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun ödeme tarihindeki katsayılar
dikkate alınarak ikramiyenin ödenmesi yönündeki isteminin reddine karar
vermiştir.
12. SGK tarafından gönderilen 30/4/2013 tarihli yazı ile
başvurucunun lehine sonuçlanan Mahkeme kararı gereği emekli ikramiyesinin
aylığın bağlandığı 1/4/1989 tarihine göre hesaplandığı bildirilmiştir. Bu
yazıda ayrıca, yapılan hesaplama sonucu 0,62 TL emekli ikramiyesi ve 0,10 TL
faizin banka hesabına yatırıldığı belirtilmiştir.
13. Temyiz edilen karar, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1.
Kurulunca (Kurul) 5/3/2014 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi de Kurul
tarafından 19/2/2015 tarihinde reddedilmiştir.
14. Nihai karar, başvurucu vekiline 20/3/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 20/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ferda Yeşiltepe [GK], B. No: 2014/7621,
25/7/2017, §§ 17-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 27/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
22. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 3 yıl 7 aylık
yargılama süresinin makul olduğu sonucuna varmak gerekir. Bu sebeple makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediği açıktır.
23. Açıklanan gerekçelerle makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik
nedenleri incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki katsayılar
esas alınarak ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucuya göre ikramiye ödemesinde ödeme tarihlerinin değil de
emekli aylığının bağlandığı tarihin esas alınması, alacağın değer kaybetmesine
yol açmaktadır.
2. Değerlendirme
25. Başvuruya konu olayda uygulanacak ilkeler Anayasa
Mahkemesinin Ferda Yeşiltepe kararı
ile ortaya konulmuştur (Ferda Yeşiltepe, §§
45-76).
26. Başvurucunun emekli
ikramiyesi alacağının mevcut olduğu, derece mahkemelerince kabul
edilmiştir. Başvurucunun bu alacağının Anayasa'nın 35. maddesi anlamında
mülkiyet hakkı kapsamında mülk teşkil
ettiği kuşkusuzdur (Ferda Yeşiltepe, §§
45-47). Başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının
enflasyon karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi şeklindeki müdahalenin mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin
birinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (Ferda Yeşiltepe, §§ 48-51).
27. Anayasa Mahkemesi; kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü
veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle mağdur
olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde
meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük
oluşturması hâlinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No:
2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic.
A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda
Yeşiltepe, §§ 63-76). Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce
hükmedilen alacak veya tazminatların enflasyon karşısında aşırı ölçüde değer
kaybettiği başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine
karar vermiştir (Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016, §§ 48-66; ANO İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. [GK], B.
No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 69-82).
28. Başvurucuya emekli ikramiyesi ödenmemesi suretiyle yapılan
müdahale yönünden derece mahkemelerince Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da
gözetilerek emekli ikramiyesinin başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Bu
bakımdan başvurucunun mağduriyeti giderilmiş durumdadır. Öte yandan
başvurucunun ikramiye hesabında ödeme tarihindeki katsayıların esas alınması talebinin
somut bir temele dayalı olmadığı, hesaplama yöntemi ve esasları bakımından
takdir hakkının derece mahkemelerine ait olduğu değerlendirilmiştir (Ferda Yeşiltepe, § 74). Bununla birlikte
yargılama makamlarının başvurucunun emekli aylığının bağlandığı 1/4/1989 tarihi
itibarıyla emekli ikramiyesine hak kazandığını tespit ettiği görülmektedir.
Nitekim ikramiyenin hesabı da bu tarihteki katsayılara göre yapılmıştır. Ancak
başvurucunun bu ikramiye alacağına SGK'ya başvurduğu
20/7/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir (bkz. § 14).
29. Tüketici fiyat endeksi verileri uyarınca Merkez Bankası
verilerine göre alacağa hak kazanıldığı 1989 yılı Nisan ayındaki 100 TL'nin
ödemenin yapıldığı 2013 yılı Nisan ayı itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybı
giderilmiş karşılığı 353.461,22 TL'dir. Bu durumda başvurucuya ödenmesi gereken
0,62 TL tutarındaki emekli ikramiyesi alacağının 2013 yılı Nisan ayı itibarıyla
Merkez Bankası verileri kullanılarak enflasyon karşısında değer kaybının
giderilmiş karşılığı 2.191,46 TL’dir.
30. Dolayısıyla yukarıdaki verilere göre başvurucunun mülkiyet
hakkı kapsamında değerlendirilen 0,62 TL tutarındaki alacağının değer kaybını
telafi edecek fark 2.190,84 TL'dir. Buna karşılık derece mahkemelerince
başvurucunun alacağına 20/7/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine
karar verilmiş olupbu doğrultuda başvurucuya yalnızca
0,10 TL tutarında faiz ödemesi yapıldığı görülmektedir. Bu durumda uygulanan
yasal faize rağmen alacağın hak kazanıldığı tarihten bu yana enflasyonun
%8.386,99 oranında arttığı, diğer bir deyişle başvurucunun alacağının %1'inden
bile daha az bir miktara düşerek enflasyon karşısında önemli ölçüde değer
kaybına uğradığı görülmektedir.
31. Sonuç olarak başvurucunun emekli ikramiyesine hak kazandığı
tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen on sekiz yıllık süredeki
enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratılarak ödendiği
anlaşılmaktadır. Belirtilen değer kaybının miktarı gözetildiğinde müdahaleyle
başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple
söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının
korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu
sonucuna varılmıştır(Benzer yönde bir karar için bkz. Ferda Yeşiltepe, § 75).
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucu 30.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
35. Başvuruda, mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
36. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle başvurucunun uğradığı
zarar miktarı, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının uğradığı
değer kaybı bedelidir. Bu değer kaybı bedelinin ise 2.190,84 TL olduğu yukarıda
belirtilmiştir (bkz. §§ 29, 30). Belirtilen tutardan yapılan 0,10 TL tutarında
faiz ödemesi de mahsup edildiğinde maddi zararları karşılığında başvurucuya net
2.190,74 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Belirtilen maddi
tazminat miktarı yeterli bir giderim sağladığından başvurucunun manevi tazminat
isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 2.190,74 TL maddi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
27/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.