logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mustafa Bayram [2.B.], B. No: 2015/7390, 12/6/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA BAYRAM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/7390)

 

Karar Tarihi: 12/6/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucu

:

Mustafa BAYRAM

Vekili

:

Av. Mehmet Tahsin SONER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari eylemden doğan zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasının süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/4/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvurucu; Diyarbakır'ın Lice ilçesinde zorunlu askerlik görevini ifa etmekte iken 27/7/2012 tarihinde başvurucunun içinde bulunduğu askerî aracın geçişi sırasında, teröristlerce yola döşenen mayının patlaması neticesinde yaralanmıştır.

6. Gördüğü tedaviler sonucunda Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Haydarpaşa Eğitim Hastanesi tarafından düzenlenen 6/2/2013 tarihli sağlık raporuyla başvurucu hakkında kafa kubbesi kırığı tanısına istinaden "Askerliğe elverişli değildir" kararı verilmiştir.

7. Millî Savunma Bakanlığınca (MSB) 26/4/2013 tarihinde onaylanıp kesinleşen söz konusu rapor 17/5/2013 tarihinde Turgutlu Askerlik Şubesi Başkanlığı tarafından başvurucuya tebliğ edilmiş ve başvurucu 6/2/2013 tarihinden geçerli olmak üzere terhis edilmiştir.

8. GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi tarafından düzenlenen 8/7/2013 tarihli sağlık raporunda başvurucunun aylık bağlamaya esas maluliyet derecesi (5) olarak tespit edilmiştir.

9. Başvurucunun müracaatı üzerine Turgutlu Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 18/7/2013 tarihli sağlık kurulu raporunda da başvurucunun çalışma gücü kaybı oranının %24 olduğu belirtilmiştir.

10. Başvurucu, zorunlu askerlik görevi sırasında ve görevi sebebiyle yaralanması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların karşılanması talebiyle 7/5/2014 tarihinde idareye yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine 4/8/2014 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.

11. AYİM İkinci Dairesi (Mahkeme) 5/11/2014 tarihinde verdiği kararla davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun eylemden doğan zararını askerliğe elverişli olmadığının tespit edildiği 6/2/2013 tarihli sağlık raporunun onaylanarak kesinleştiği 26/4/2013 tarihinde öğrendiği, dolayısıyla bu tarihten itibaren 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 43. maddesi uyarınca bir yıliçinde zorunlu idari başvuruda bulunması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucunun bu süreyi geçirdikten sonra 7/5/2014 tarihinde idareye yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine4/8/2014 tarihinde açtığı davanın süresinde olmadığı ifade edilmiştir.

12. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Mahkemenin 25/3/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

13. Nihai karar başvurucuya 13/4/2015tarihinde tebliğ edilmiştir.

14. Başvurucu 30/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 12/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu,askerliğe elverişli olmadığına dair kesinleşen sağlık kurulu raporu 17/5/2013 tarihinde kendisine tebliğ edildiğinden zararı bu tarihte öğrendiğini belirtmektedir. Başvurucuya göre kesinleşen sağlık kurulu raporunun tebliğ edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde idareye yaptığı başvuru ve bu başvurunun reddi üzerine açtığı dava süresindedir. Mayın patlaması neticesinde yaralanması nedeniyle çok sayıda ameliyat geçirdiğini, aylar süren tedaviye maruz kaldığını belirten ve tedavisinin devam ettiğini hatırlatan başvurucu, davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle zararının karşılanmadığından şikâyet etmekte; adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, zorunlu askerlik hizmeti sırasında yaralanması nedeniyle uğradığı zararların tazmini talebiyle açtığı davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenememesidir. Bu itibarla başvurucunun ihlal iddiaları adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

18. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

19. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

20. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirleme ve mevzuatı bu yönüyle yorumlama görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46). Bu kapsamda dava açma süresinin hak sahibinin henüz dava hakkının doğduğundan haberdar olmadığı ve somut koşullar çerçevesinde haberdar olduğunun kabulünü haklı kılan nedenlerin bulunmadığı bir dönemde işlemeye başlaması dava hakkının varlığını anlamsız kılabilir (Yaşar Çoban, § 66). Bununla birlikte derece mahkemesinin bu nitelikte bir yorum/uygulama yaptığının tespit edildiği durumlarda dahisomut olayın koşullarında bireyin fiilen yararlanabildiği dava açma süresinin hakkın kullanılmasını imkânsız kıldığı ya da aşırı derece zorlaştırdığına dair bir bulguya rastlanmadığı takdirde söz konusu yorum/uygulama ölçülülük ilkesini zedelemeyebilir (benzer yöndeki değerlendirme içinbkz. Fatma Sancak, B. No: 2015/4239, 8/2/2018,§ 37).

21. Somut olayda başvurucu, 1602 sayılı mülgaKanun’da düzenlenen dava açma süresinin -ve dava açılmadan önce yapılması zorunlu idari başvuru süresinin- mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği yönünde bir şikâyette bulunmamıştır. Başvurucu, anılan sürenin başlangıç tarihi olarak sağlık raporunun onay/kesinleşme tarihi olan 26/4/2013 tarihinin esas alınmasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğinden yakınmaktadır. Başvurucuya göre söz konusu sağlık raporunun kendisine tebliğ edildiği 17/5/2013 tarihi zararın öğrenilme tarihi ve dolayısıyla dava açılmadan önce yapılması zorunlu idari başvuru süresinin başlangıç tarihi olarak esas alınmalıdır.

22. Başvuruya dayanak karar incelendiğinde Mahkemenin zorunlu askerlik hizmetinin ifası sırasında maruz kalınan idari eylemden doğan zararın tazmini talebiyle tam yargı davası açılması için gerekli koşulların ilgilinin askerliğe elverişsiz olduğunun tespit edildiği sağlık raporunun onay/kesinleşme tarihi itibarıyla öğrenilmiş sayılması gerektiği yönünde bir kabulden hareket ettiği görülmektedir. Bir başka ifadeyle Mahkeme söz konusu sağlık raporuna, başvurucunun zarara uğradığını değerlendirebilmesi bakımından önem atfetmiş ve dava açma süresinin hesaplanmasında bu raporu esas almış, dava açılmadan önce idareye yapılması zorunlu olan başvuru için öngörülen bir yıllık süreyi raporun onay/kesinleşme tarihinden başlatmıştır. Nitekim Mahkeme başvurucunun sağlık raporunun kesinleştiği 26/4/2013 tarihinden itibaren bir yıl içinde idareye başvurmadığı gerekçesiyle davayı süre aşımından reddetmiştir.

23. Söz konusu raporun onaylanarak kesinleşmesinin idarenin iç işleyişine ilişkin bir mesele olduğu, başvurucunun bu sürece bir dahlinin bulunmadığı dikkate alındığındaidari eylem nedeniyle uğranılan zararın değerlendirilmesi bakımından önem atfedildiği anlaşılan söz konusu sağlık raporundan sadece onay işlemi ile haberdar olma durumunun gerçekleşmeyeceği açıktır. Dolayısıyla dosya kapsamında kesinleşmiş sağlık raporunun başvurucuya ayrıca tebliğ edildiğine ya da başvurucunun bir şekilde söz konusu rapora vâkıf olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığı sürece salt sağlık raporunun kesinleşme tarihi itibarıyla başvurucunun zarara uğradığını değerlendirebilmesi gerektiği söylenemez.

24. Bununla birlikte somut olayda söz konusu sağlık raporunun 26/4/2013 tarihinde kesinleşmesinden kısa bir süre sonra 17/5/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağını değerlendirerek hareket ettiğini ileri süren başvurucunun süre hesabının 26/4/2013 tarihi esas alınarak yapıldığı somut durumda da fiilen kullanabileceği zorunlu idari başvuru süresinin yaklaşık on bir ay olduğu görülmektedir. Belirtilen sürenin hakkın kullanılması için makul, ölçülü ve yeterli olduğu, bir başka ifadeyle haktan yararlanılmasını imkânsız kılacak ya daaşırı derecede zorlaştıracak kadar kısa bir süre olmadığı sonucuna varılmıştır.

25. Buna göre somut olayın özel koşulları dikkate alındığında başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçüsüz olmadığı, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mustafa Bayram [2.B.], B. No: 2015/7390, 12/6/2018, § …)
   
Başvuru Adı MUSTAFA BAYRAM
Başvuru No 2015/7390
Başvuru Tarihi 30/4/2015
Karar Tarihi 12/6/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari eylemden doğan zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasının süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi