TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEDYA İZMİR BASIN YAYIN REK. SAN. VE TİC. A. Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7019)
|
|
Karar Tarihi: 8/2/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
MEDYA İZMİR
BASIN YAYIN REK. SAN. VE TİC. A. Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. İsmail
YEŞİLOVA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal radyo yayın lisansı talebinin idare
tarafından reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşü bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 30/5/2011 tarihli dilekçesiyle Radyo ve Televizyon
Üst Kurulundan (RTÜK), yerel radyo yayın lisansının ulusal radyo yayın
lisansına dönüştürülmesi talebinde bulunmuştur. RTÜK tarafından cevap
verilmemesi üzerine başvurucu, talebinin yanıt verilmemek suretiyle reddine
ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
9. Ankara 6. İdare Mahkemesi 11/4/2012 tarihinde başvurucunun
davasını reddetmiştir. Mahkeme, RTÜK tarafından ilgili kanunda öngörülen
sıralama ihalesi yapılana kadar yayında olan kuruluşların izin verilen yerleşim
yerleri ile sınırlı olarak yayınlarına devam etmelerine imkân tanındığından
başvurucunun ulusal radyo yayın lisansı talebinin reddedilmesine ilişkin
işlemde hukuka aykırılık görülmediğini belirtmiştir.
10. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay 8/11/2011 tarihinde,
bozma nedenlerinden hiçbirinin bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin
kararını onamıştır. Danıştay, başvurucunun karar düzeltme talebini de 15/1/2015
tarihli kararıyla reddetmiştir. Ret kararı 10/4/2015 tarihinde başvurucuya
tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 28/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, ilgili kanunda öngörülen geçici durumun RTÜK
tarafından sıralama ihalesi yapılmamak suretiyle sürekli hâle getirildiğini ve
bu nedenle fiilen ulusal radyo yayını yapan kuruluşlarla kendisi arasında
açıkça eşitsizlik oluşturulduğunu iddia etmektedir. Ulusal radyo yayını lisansı
talebi sıralama ihalesi yapılmadığı gerekçesiyle reddedilen başvurucu, bu
nedenle Anayasa'nın 2., 5., 10., 22., 26., 28., 29., 30. ve 35. maddelerinde
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın
26. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine
bağlanmasına engel değildir.
...
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının
kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek
kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.”
15. Anayasa’nın 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinin ilgili bölümü ve üçüncü fıkrası şöyledir:
“Basın hürdür ..."
"Devlet, basın ve haber alma
hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”
16. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
17. Ulusal radyo yayın lisansı talebi idare tarafından sıralama
ihalesi yapılmadığı gerekçesiyle reddedilen başvurucu, anayasal haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu
tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların
hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Yayın izni verilmesine veya bu talebin reddedilmesine dair kamu
makamlarınca alınan kararlar kitlesel medyanın ifade ve basın özgürlükleri ile
ilişkilidir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. [GK], B. No:
2014/11028, 18/10/2017, § 47). Bu nedenle başvurucunun iddialarının ifade ve
basın özgürlükleri kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. İfade özgürlüğü; kişinin haberlere, bilgilere ve
başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatler
nedeniyle kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikteyken
çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, savunabilmesi, başkalarına
anlatabilmesi, aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. İfade özgürlüğünün
kullanılma araçlarından biri olan basın özgürlüğü, düşüncenin iletilmesini ve
dolaşımını gerçekleştirerek bireyin ve toplumun bilgilenmesini sağlar.
Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşünceleri her türlü araçla
açıklamak, açıklanan düşünceye paydaş sağlamak, düşünceyi gerçekleştirmek ve
gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindedir.
İfade özgürlüğünün sağlanamadığı bir siyasal sistemin demokrasi olarak
nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla ifade özgürlüğü ile basın
özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir
(AYM, E.1997/19, K.1997/66,23/10/1997; Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK],
B. No: 2013/2623, 11/11/2015, § 28).
20. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesinde; ifade özgürlüğünün radyo, televizyon ve benzeri yollarla yapılan
yayınların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı ifade edilerek radyo ve
televizyon yayınlarının da 26. maddenin koruması altında olduğu belirtilmiştir.
Radyo ve televizyon yayınlarının ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu
konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır (R.V.Y.A.Ş.,
B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 28). Dolayısıyla radyo yayınları da dâhil olmak
üzere medya özgürlüğüne uygulanacak ilkeler, basın özgürlüğüne uygulanan
ilkeler ile benzerlik gösterecektir (Bizim
FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş.,§ 51).
21. Bununla birlikte radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel
kitle iletişim araçları basılı eserlerden çok daha hızlı ve güçlü bir etkiye
sahiptirler. Zira ilk olarak bu araçlar haber ve fikirleri ses ve görüntü ile
iletirler ve bu, kişiler üzerinde çok daha etkindir. İkinci olarak bireyler
kitle iletişim araçlarına basılı eserlere göre çok daha kolaylıkla
erişebilmektedirler. Son olarak basılı eserlerin dağıtımı sınırlıdır. Buna
karşılık kitle iletişim araçları toplumun tümüne doğrudan ulaşabilmekte ve etki
edebilmektedir (R.V.Y. A.Ş., §
31). Bu bağlamda radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel kitle iletişim
araçları demokrasinin işleyişi için çok önemli bir rol oynamaktadır (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., §
55).
22. Anayasa Mahkemesi Bizim
FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. kararında, radyo yayını
yapmak amacıyla yapılan başvuruların, RTÜK tarafından frekans tahsisine ilişkin
sıralama ihalesi yapılamadığı gerekçesiyle reddedilmesinin ve frekans tahsisi
için gerekenlerin yapılmamasının düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını
gerçekleştiren yayın hakkını olumsuz olarak etkileyen yapısal bir sorun
olduğunu tespit etmiştir (Bizim FM Radyo
Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş, § 65). Kararda, ilgili kanunda
emredici hükümler bulunmasına rağmen geçici rejimin sonlandırılmamasının fiilî
olarak yayınlarına devam eden yayın kuruluşları ile yayın yapmak isteyen
kuruluşlar arasında eşitsiz uygulamaların doğmasına neden olduğu ve bu durumun
devam ettiği ifade edilmiştir (Bizim FM
Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 61). Anayasa Mahkemesi;
bahsi geçen kararda ayrıca ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerinin, idari
kararların ve mahkeme kararlarının, başvurucunun yayına başlaması için
kendisine ne zaman radyo frekansı verileceğini yeterli derecede öngörmesine imkân
vermediğine ve bir bütün olarak öngörülebilirlik şartını yerine getirmediğine
de vurgu yapmıştır (Bizim FM Radyo
Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 62). Son olarak frekans
tahsisinin yapılamaması nedeniyle yeni kuruluşlara yayın izni verilmemesinin özellikle
radyoculuk sektöründe rekabeti düşürme etkisine işaret edilmiş, yirmi dört yıl
gibi oldukça uzun bir zaman diliminde ulusal medyanın çeşitliliğinin korunması
yönünde tedbirlerin alınmamış olmasının bu alandaki rekabeti engellediği vedemokratik bir toplumda yaşamsal önemdeki ifade ve basın
özgürlüklerine zarar verdiği kabul edilmiştir (Bizim
FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 64).
23. Bu bağlamda devletin medyada etkili çoğulculuğu sağlamak ve
medya organlarının basın ve haber verme özgürlüğünü güvence altına almak için
gerekli yasal ve idari düzenleme yapma ve var olan mevzuatı etkili bir şekilde
işletme pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade eden Anayasa
Mahkemesi, ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., §§
66-68).
24. Somut olayda başvurucunun ihlal iddialarının temeli, idare
tarafından karasal radyo yayını frekans tahsislerinin sıralama ihalesi
yapılmamasına dayanmaktadır. Anayasa Mahkemesi; söz konusu eksikliğin yapısal
bir sorun oluşturduğunu, karasal radyo yayıncılığının organize edilerek sınırlı
bir sayısı olan kanal ve frekansların koşullarını yerine getiren kişiler
arasında yayın yapmalarına olanak sağlayacak biçimde ve hakkaniyete uygun
olarak tahsislerinin sağlanması suretiyle düzen kurulmadığı takdirde sorunun
devam edeceğini ve bu durumun Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde korunan ifade
ve basın özgürlüklerinin devamlı olarak ihlali anlamına geleceğini kabul
etmiştir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve
Reklamcılık A.Ş., § 67). Anayasa Mahkemesinin anılan kararından
sonra da söz konusu yapısal sorunun devam ettiği anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın ifade özgürlüğüne ilişkin
26. maddesinin birinci fıkrasının ve basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesinin
birinci ve üçüncü fıkralarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve
işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
27. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi,
derece mahkemelerindeki yargılamalar ve bireysel başvuru esnasında ödediği
yargılama giderlerinin RTÜK'e yükletilmesi ve ihlalin giderilmesi için
yapılması gerekenlere karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
28. İfade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır. Söz konusu hakların ihlali, karasal radyo yayını için
frekans tahsis edilmemesi şeklinde yapısal bir sorundan kaynaklanmaktadır.
Derece mahkemelerince somut olayda frekans tahsisi yapılması ve ulusal lisans
verilmesi yönünde emredici bir karar verilmesi mümkün olmadığından ihlalin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmamaktadır.
29. Anayasa Mahkemesi kararında gösterildiği şekilde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın bir örneğinin ilgili kuruluş
olan RTÜK'e gönderilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı yapısal
bir ihlalin tespiti mahiyetinde ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması
yönünde olduğundan münhasıran başvurucuya ulusal yayın için frekans tahsis
edilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz.
30. Başvurucunun manevi tazminat talebi yoktur. Başvurucunun
derece mahkemelerindeki yargılamalar esnasında ödediği yargılama giderlerinin
RTÜK'e yükletilmesi yolundaki talebi maddi tazminat istemi olarak
değerlendirilebilir ise de bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması
nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan
ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade ve basın özgürlükleri ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.