TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İHSAN METİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7044)
|
|
Karar Tarihi: 23/1/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
İhsan METİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ezgi
Bella OKTAY METİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru haksız yere ihtiyati haciz konulması ve ihtiyati
haczin makul süreyi aşması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu mimar olup İstanbul ili Adalar ilçesinde ikamet
etmektedir.
8. Azerbaycan'ın Bakü Şehri Nizami İlçe Mahkemesi 29/1/2013
tarihinde başvurucunun mal varlığı ile ilgili olarak S. Mimarlık Mühendislik
İnşaat ve Taahhüt Ticaret Ltd. Şti. lehine 1.590.708 ABD Doları (Dolar), A.
Mekanik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. lehine 963.944 Dolar ve D. RZYEV
lehine 4.427.941 Dolar üzerinden ihtiyati haciz kararı vermiştir.
9. Anılan şirketler tarafından bu karara dayalı olarak Adalar
Asliye Hukuk Mahkemesinden (Mahkeme) ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş,
Mahkeme kanunda öngörülen koşullarının gerçekleştiği kanaatiyle 6/6/2013
tarihinde ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar vermiştir.
10. Başvurucu 26/7/2013 tarihinde aynı Mahkemede ihtiyati haciz
kararına karşı itirazda bulunmuştur. Mahkeme bu kararın usule ve kanuna uygun
olduğu gerekçesiyle 10/12/2013 tarihinde itirazı reddetmiştir.
11. Başvurucunun temyiz ettiği karar, Yargıtay 15. Hukuk
Dairesince 26/1/2015 tarihinde bozulmuştur. Bozma kararında, 9/6/1932 tarihli
ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesine göre ihtiyati haciz
konulabilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olmasının
gerektiği vurgulanmıştır. Daire, somut olayda ise alacağın rehinle temin
edilmediğini ve dayanağı olan kararın henüz tenfiz
edilmediğini tespit etmiştir. Daireye göre henüz tenfiz
edilmeyen bu nitelikteki bir karar, Türk hukuku açısından ilâm niteliği
taşımamaktadır. Diğer taraftan taraflar arasında vadeye bağlanmış bir alacağın
da söz konusu olmadığı ve alacağın varlığının kesin olmayıp yargılamayı
gerektirdiği açıklanmıştır. Ayrıca vadesi gelmemiş bir alacak olduğu kabul
edilse dahi ihtiyati haciz kararı verilmesini haklı ve makul kılan bir delilin
de sunulmadığı belirtilmiştir. Daire bu gerekçeyle ihtiyati haciz koşullarının
oluşmadığı sonucuna varmıştır.
12. Bozma kararına uyan Mahkeme 26/4/2015 tarihinde itirazın
kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar vermiştir.
13. Başvurucu 28/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Tarafların temyiz etmediği karar 21/10/2015 tarihinde
kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
(GK), B. No: 2014/17196, 25/10/2018, §§ 23-29 ve §§ 33-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 23/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İhtiyati Tedbirin
Haksız Olduğu Şikâyeti Yönünden Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu yurt dışından alınan mahkeme kararı iptal edildiği
ve tenfiz de edilmediği hâlde ihtiyati haciz kararı
verilmesinin mal varlığı yönünden zararına yol açtığını belirterek mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda
bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için
kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının
tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle
derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu
zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep
Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 26).
19. 2004 sayılı Kanun'un 259. maddesine göre ihtiyati haciz
isteyen alacaklının hacizde haksız çıkması durumunda, hacizden zarar gören
borçlu ve diğer ilgili üçüncü kişiler tazminat davası açabilirler. Somut olayda
ise ihtiyati haczin haksız çıktığını iddia eden başvurucu böyle bir dava
açtığına dair herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Dolayısıyla başvurucu,
belirtilen şikâyeti yönünden etkili olup başarı şansı sunabilen söz konusu
hukuk yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunmuştur.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. İhtiyati Tedbir
Sürecinin Makul Sürede Sonuçlanmadığı Şikâyeti Yönünden Mülkiyet Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu ayrıca ihtiyati tedbir sürecinin makul sürede
sonuçlanmadığından yakınmıştır. Başvurucuya göre söz konusu tedbirin uzun
sürmesi yargılama makamlarından ve dolayısıyla kamu gücü işleminden kaynaklanmıştır.
Başvurucu tedbirin bu şekilde makul süreyi aşmasının mülkiyet hakkını ihlal
ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında,
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını
kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
23. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve
Tic. Ltd. Şti. başvurusunda incelemiş ve sonuca bağlamıştır.
24. Buna göre öncelikle sadece ihtiyati haciz talep edenin
sorumluluğu ile sınırlı olarak tazminat ödenmesini öngören 2004 sayılı Kanun'un
259. maddesindeki tazminat davasının kamu makamlarının sorumluluğu ile ilgili
ihtiyati haczin makul süreyi aşmadığı şikâyeti yönünden etkili bir hukuk yolu
olmadığı tespit edilmiştir (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve
Tic. Ltd. Şti., §§ 58-62).
25. Anayasa Mahkemesi muhtemel bir alacağın güvence altına
alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin
alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir
süreyle hukuki tasarruflarda bulunulmasının sınırlandırılması bakımından geniş
bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak devletin mülkiyet hakkına
ilişkin pozitif yükümlülükleri çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda söz
konusu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir
külfet de yüklememesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda hukuki ilişkinin
diğer tarafının haklarını korumak için tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz
konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve
ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti.,
§ 79).
26. Buna göre mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin
uygulanmasının ölçülü olabilmesi için ise gerek kapsamı gerekse de süresi
itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Bireylerin mülkiyet
haklarıyla ilgili olarak bu ve benzeri tedbirlerin uygulanmasının zarara yol
açması kaçınılmazdır. Ancak bu zararın kaçınılmaz olandan ağır veya aşırı
sonuçlara da yol açmaması veya böyle bir zararın oluşması durumunda kamu
makamlarınca uygun yöntem ve vasıtalarla makul sürede gideriminin
sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden
tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak
bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü görülebilir.
Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu
olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli
bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi hâlde yani tedbirin
makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanındığı yetkilerin
kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine
orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti.,
§§ 73-80).
27. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır. Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde ise ihtiyati
haciz talebinin 6/6/2013 tarihinde kabul edildiği ancak itiraz üzerine
26/4/2015 tarihinde kaldırıldığı ve bu kararın 21/10/2015 tarihinde
kesinleştiği görülmektedir. Dolayısıyla olayda mülkiyet hakkını sınırlandıran
tedbir sürecinin yaklaşık 2 yıl 4 ay sürdüğü tespit edilmiştir. Bu tedbir
süreci bir bütün olarak ele alındığında ise söz konusu sürenin makul olduğu
anlaşılmaktadır. Bu durumda tedbirin haksız olarak uygulandığının tespiti
hâlinde uğranılan zararın giderimine ilişkin bir
tazminat yolunun varlığı da dikkate alındığında mülkiyet hakkını sınırlandıran
söz konusu tedbirin başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet
yüklemediği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak ihtiyati haczin makul süreyi
aştığı şikâyeti yönünden devletin mülkiyet hakkına ilişkin pozitif
yükümlülüklerinin somut olayda yerine getirildiği kanaatine varıldığından bu
şikâyet yönünden bir ihlalin olmadığı açıktır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İhtiyati haczin haksız olduğu şikâyeti yönünden mülkiyet
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İhtiyati haczin makul sürede sonuçlanmadığı şikâyeti yönünden
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/1/2019
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.