TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
METİN YAMALAK BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2015/7131)
|
|
Karar Tarihi: 18/4/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Metin
YAMALAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektuba el konulması nedeniyle
haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu hakkında İstanbul (kapatılan) 11. Ağır Ceza
Mahkemesinin 7/5/2007 tarihli kararıyla devletin egemenliği altında bulunan
topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçundan
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiştir.
7. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
(Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucu, B.E. isimli bir kişiye
yedi sayfadan oluşan bir mektup göndermek istemiştir.
8. Söz konusu mektubun ilgili kısımları şöyledir:
"... destan yaratan özgürlük hareketi;
özgür yaşamı ilmek ilmek örerek yeni yaşamın harcına kanını katık yapmıştır.
Kürdistan devriminde Amaralının yaşamı
değerlendirilecek olursa ilk akla gelecek dikkate alınacak imge, harekette
yaratılan kahramanlıklar ve şehitler gerçeğidir.
... Evet PKK Romanı. İçinde neler yok ki, çok
kısa bir tarihe bin yıllar sığdırıldı. .. Amaralı 'Bu büyük bir destandır.' diye tanımladı bu romanı.
... Bugün Kürdistan coğrafyasında dağ, taş, her alan şehitlerin kahramanlığına
tanık olmuş, her yer onların anılarıyla, yaşamlarıyla nakşolmuştur. ...
Bundandır ki PKK Romanının bir parçası olan şehitlere 'Yeni yaşamın temsiliyetini en iyi şekilde yapan militanlar', 'Yeni yaşam
tomurcukları' diyor Amaralı...
Evet, halklar bahçesinde tomurcuklanarak
mücadelenin en aktif saflarında yerini alıp şahadetiyle aramızdan ayrılıp
şehitler kervanına katılan Rohat heval
de bunlardan biridir. ... Rohat hevalin
gerillalarla ilk karşılaşması üniversite sınavını kazandığı yıla rastlar. ... o
karşılaşmanın tadına doyulmaz sohbetlerinden sonra gerillaya büyük bir sempati
duymaya başlar. ... Gerillalar onun okuyup daha da bilinçlenerek partiye
katılmasından yanaydılar. ... Zaten her yer mücadele alanı değil miydi?
... partiyle ilişki kuran Rohat
heval faaliyetlere büyük bir özlem ve hırsla sarılır. .. Ta ki 1991'de o her zaman içinde canlılığını
koruyan dağların coşkun havasını solumak kararını verip Amed'te
gerillaya katılmasına dek. ... Rohat heval bir grup arkadaşla birlikte Genç alanına gider ve
belli bir eğitimin ardından hemen pratiğe çıkar. ... Başarmıştı. Yerle bir
etmişti engelleri. Bütün yoldaşları gibi sırtında çantası ... ve elinde
silahıyla özgürlük için kavgaya tutuşmuştu. ... Henüz üç aylık gerilla iken ...
ona hemen manga komutanlığı verilir. ... 1993'te Dersim'de yaptığı eylemlerle,
çizdiği başarılı grafiğinden sonra ona bölük komutanlığı verilir. ...
Gittiği her alanda büyük başarılar elde ederek
orada partinin çizgi ve tarzını hakim kılmaya çalıştı.
... 94 yılında düşmanın büyük yöneliminde Rohat hevalin başında olduğu birlik büyük başarılara imza attı.
... O dağların gözü pek, aman tanımaz büyük militanıydı.
... Söz sana Rohat heval; ... siz özgürlük tutkunu şehitlerin bayrağını
düşürmeyeceğiz. ...Ekim şehitlerinin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadele arkadaşı A. Rahim A."
9. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin
Kurulu) 10/11/2014 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla söz konusu
mektubun alıkonulmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, mektubun
içeriğinde terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerini
sağlayan, terör örgütü mensuplarını öven ve yücelten ifadelerin bulunduğu
belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Bolu
İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 3/2/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Kararda, mektubun PKK terör örgütüne yönelik övgülerle ve Rohat kod adlı örgüt mensubunun silahlı terör eylemlerini
övücü nitelikte anlatımlarla dolu olduğu belirtilmiştir. Bunun yanısıra, mektubun şiddete çağrı ve teşvik amacına hizmet
edecek şekilde kaleme alındığı vurgulanmıştır. Kararda, mektubun PKK terör
örgütünün sözde 11. Kongresinde alınan kararlar doğrultusunda çatışmalarda ölen
örgüt mensuplarının hayatlarının romanlaştırılması amacıyla yazıldığı ve örgüt
propagandası içeren mektubun örgüt mensuplarına psikolojik destek sağlayacağı
ifade edilmiştir.
11. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Bolu
Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 6/4/2015 tarihli kararla reddedilmiştir.
Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğuna
ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
12. Nihai karar 10/4/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 21/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz
kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan
mevzuata yer vermiştir (Ahmet Temiz,
B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20) .
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 18/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; ifade hürriyeti kapsamında kalan ve suç unsuru
içermeyen mektubuna el konulmasının demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü
olmadığını, itirazlarının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini ve adil
yargılanma hakkının gereklerinin yerine getirilmediğini ileri sürmüştür.
Başvurucu bu nedenlerle haberleşme hürriyetinin, din ve vicdan özgürlüğünün, ifade
özgürlüğünün, kanunsuz ceza olmaz ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca bireysel başvuru harç ve
masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım
talebinin kabulü ile yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf
tutulmasına karar verilmesi gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle
haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201,
20/5/2015, § 22; Akif İpek, B.
No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
19. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesi şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği
esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça;
haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. ...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.
..."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden
ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, “ulaşılabilir”, yeterince açık ve belirli bir eylemin
gerektirdiği sonuçlar açısından “öngörülebilir” olması gerekir. İkinci olarak
söz konusu müdahale “meşru bir amaca” dayanmalı, demokratik bir toplumda
gerekli ve ölçülü olmalıdır.
22. Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen
mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek alıkonulmasına karar vermiştir.
Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme
hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
23. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
24. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
25. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, anılan
mektubun içeriğinde bir terör örgütü mensubunun gerçekleştirdiği terör
eylemlerini övücü ve yüceltici ifadelerin bulunması ile mektup vasıtasıyla
terör örgütü mensuplarının haberleşmesi olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda
başvurucunun mektubunun, Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme
hürriyetine yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin
önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması
amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır
(Ahmet Temiz, §§ 47-50).
26. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin
sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda
hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B.
No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
27. Somut olayda başvurucunun alıkonulan mektubunun hemen
başında açıkça PKK terör örgütü mensuplarının içerisinde yer aldığı terör
eylemlerinin kaleme alınacağı belirtilmiş ve mektubun genelinde terör eylemleri
özgürlük hareketi olarak adlandırılmıştır. Güvenlik güçlerinden düşman, ölen
terör örgütü üyelerinden kahraman olarak bahsedilen mektupta, bir terör örgütü
mensubu üzerinden hikâyeler anlatılmıştır. Mektubun, özgürlük tutkunu olarak
nitelendirilen terör örgütü mensuplarının sözde bayraklarının düşürülmeyeceğine
dair söz verilerek sonlandırıldığı görülmektedir.
28. Mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında mektubun şiddeti meşru gösteren, şiddete teşvik edici ve özendirici
bir şekilde kaleme alındığı görülmektedir. Dolayısıyla şiddet içeriği
tartışmasız olan yasa dışı somut eylemlerin meşrulaştırıp bu eylemlere
katılanın yüceltildiği mektupta, başvurucunun mektup alıcısı üzerinden
mektuptaki ifadeleri okuyan terör örgütü mensuplarına motivasyon sağlamayı
amaçladığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, bu içeriğe sahip mektuplarla örgüt
içi ilişkilerin canlı tutulmaya çalışıldığı sonucuna ulaşılması mümkündür.
29. Buna göre haberleşme hürriyetine yönelik söz konusu
müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç
işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü
olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda İnfaz Hâkimliği kararının da ilgili ve
yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme
hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan
226,90 TL harçtan ibaret yargılama giderinin, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca
başvurucudan TAHSİLİNE 18/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.