TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
VERDİ KIRMIZIATEŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/7788)
Karar Tarihi: 24/5/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Verdi KIRMIZIATEŞ
Vekili
Av. Duygu ÇELİK KIRMIZIATEŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun duruşma tarihinden haberdar edilmemesi nedeniyle savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Define bulmak amacıyla izinsiz kazı yaparken suçüstü yakalanan diğer bir şüpheli, başvurucunun yakında bir lokantada kazı sonucu çıkacak eserlerin ekspertizini yapmak için beklediğini beyan etmiştir. Bunun üzerine Karacasu Cumhuriyet Başsavcılığının 22/11/2005 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçundan kamu davası açılmıştır.
7. Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yürütülen yargılama sırasında başvurucu müdafii tarafından temsil edilmiş, müdafi birçok celseye katılmış, esas hakkında savunma yapmış, hüküm müdafiye tefhim edilmiş ve başvurucu, hükmü müdafii aracılığıyla temyiz etmiştir.
8. Mahkeme 17/4/2008 tarihli kararıyla başvurucunun neticeten 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
9. Karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 8/11/2012 tarihli kararıyla bozulmuştur.
10. Bozma sonrası gerçekleştirilen beş celse boyunca başvurucu müdafiinin mazeret dilekçesi sunarak celselere katılmadığı tespit edilmiştir.
11. Başvurucu ve müdafiinin hazır bulunmadığı ve müdafiin 5/11/2013 tarihli dilekçesiyle mazeret bildirdiği 8/11/2013 tarihli celsede Mahkemece, başvurucunun bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulmasına dair talimatın ikmalen geldiği belirtilmiştir. Savunmanın okunup başvurucunun dosyasına konulduğu tutanak altına alınmıştır.
12. Mahkemece, başvurucu ve müdafiinin hazır bulunmadığı 15/11/2013 tarihli celsede bozma ilamına uyularak başvurucunun neticeten 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"Sanıklar [Z.Ç.] ve Verdi Kırmızıateş [başvurucu] üzerine atılı suç 2863 sayılı kanunun 74/-1.cümle maddesine muhalefet olup, iddianame ve soruşturma aşaması kapsamı, katılan kurum vekilinin beyanı, sanıkların savunmaları, telefon görüşme dökümleri, müze müdürlüğü tarafından tutulan rapor, olay yeri fotoğrafları, olay yeri tespit, yakalama ve el koyma tutanağı tüm dosya kapsamı incelemesi ile yapılan yargılama sonucu; 20.11.2005 tarihinde [C.E., N.K., M.S. ve A.B.nin] şikayetçi [V.Ç.nin] Karacasu ilçesi Geyre Beldesinde bulunan sit alanı içindeki tarlasına define aramak için geldikleri, yaklaşık 1 m. kadar kazı yaptıkları, yaptıkları kazıda bazı küp parçaları dışında bir şey çıkmaması üzerine, kazı yerini kapatarak olay yerinden ayrıldıkları, şahısların 08.11.2005 günü aynı yere tekrar gelerek kazıya devam ettikleri, jandarma tarafından suç üstü yakalandıkları, [M.S.nin] yakalandıktan hemen sonra telefonunu arayan sanık [Z.Ç.] ile jandarma görevlileri yanında yaptığı görüşmede “yarım saat daha işimiz var, kazıya devam ediyoruz, işimiz bitince biz sizi arayacağız” dediği, ve olayın sıcaklığı ile jandarma görevlileri ile yaptığı ilk mülakatta sanıklar Verdi Kırmızıateş [başvurucu] ve [Z.Ç.nin] Tavas yolu üzerindeki bir lokantada kazıdan çıkan eserleri ekspertiz için beklediklerini beyan ettiği ve [C.E., N.K., M.S. ve A.B.nin] suçlarını ikrar ettikleri; sanık [Z.nin] her ne kadar talimat ifadesinde sanık Verdi [başvurucu] ile otobüste tanıştığını söylemişse de diğer bir ifadesinde Verdi [başvurucu] ile iş için Datça’ya iş için gittiklerini beyan ettiğinden bu sanıkların birbirilerini tanıdıkları anlaşılmış, [N.nin] beyanları ile sanık [Z.nin] beyanlarının da çeliştiği aslında araçların bozulmadığı, sanık [Z.] ve yanındaki Verdi’nin [başvurucu] araçlarla birlikte kazı alanına yakın bir lokantada kazı yapanların işlerini bitirmelerini bekledikleri, sanıklar [Z.] ve Verdi’nin [başvurucu] cezadan kurtulmak için hazırlıktan itibaren birbirleri ile çelişkili ifadeler verdikleri ve üzerlerine atılı suçları inkar ettikleri kanaatine varılmış ve bu ifadelerine itibar edilmemiş, [A.] ve [M.nin] jandarmanın telefonda zorla “kazıya devam ediyoruz,yarım saat daha işimiz sürer” dedirttiğine dair beyanları sanıkların çelişkili ifadeleri ve tanık ifadeleri gözetildiğinde inandırıcı ve samimi bulunmayarak itibar edilmemiş, sanıkların üzerilerine atılı eylemi inkara yönelik savunmalarının suçtan ve cezadan kurtulmaya matuf olup, itibar edilebilir mahiyette bulunmadığı dikkate alındığında, sanıkların 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında bulunan dava konusu yerde izinsiz kazı suçunu işledikleri sübuta erdiği anlaşılmakla..."
13. Başvurucu, müdafii aracılığıyla hükmü temyiz etmiştir. Anılan hüküm, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12/2/2015 tarihli kararıyla onanmıştır.
14. Başvurucu 8/4/2015 tarihinde onama kararını öğrendiğini bildirmiş ve 5/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Bireysel başvuru sonrasında başvurucu 5/6/2015 tarihli dilekçeyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
16. Mahkeme 9/6/2015 tarihli ek kararla, karar kesinleşinceye kadar infazın durdurulmasına ve yeniden yargılama talebinin kabule değer görülmediğinden reddine karar vermiştir. Karara karşı başvurucu tarafından kanun yoluna başvurulmuş olup karar hâlen kesinleşmemiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 24/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Savunma İçin Gerekli Zaman ve Kolaylıklara Sahip Olma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu; duruşma tarihi geçtikten sonra duruşma tarihinden haberdar olabildiğini, katılım sağlayamadığı duruşmada mahkûmiyetine karar verildiğini ve esas hakkında savunma yapamadığını belirterek savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece adil muhakeme yapılması mümkün değildir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, B. No: 2014/6971, 1/2/2017, § 36).
20. Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altındaki kişi, savunma için yeterli imkâna yani gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmalıdır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, § 37).
21. Gerekli zaman verilmeyen şüphelinin/sanığın hakkındaki isnatları değerlendirip bunlara karşı savunma ve delil araştırması yapması mümkün değildir. Dolayısıyla savunma için gerekli zamana sahip olma, kişiyi acele yapılan yargılamalara karşı korumaktadır. Savunma için gerekli süre somut olayın özelliklerine, davanın niteliğine, dava konusunun karmaşık olup olmadığına, sanığın içinde bulunduğu duruma ve yargılamanın aşamasına göre değişebilir. Sanığın öncesinde müdafi yardımından faydalanması da sürenin yeterliliği hususunda gözetilebilir. Savunma için "gerekli kolaylık" kavramı ise şüpheliye/sanığa savunma için yardımcı olacak veya olabilecek zorunlu imkânları ifade etmekte ve "silahların eşitliği" ni sağlamayı amaçlamaktadır. Suç isnadı altındaki kişiye sağlanması zorunlu kolaylıklar, savunma için "gerekli" olanlardır. Bu kolaylıklardan biri, kişiye savunmasını planlayarak mahkeme önünde en uygun ve etkili şekilde yapılabilmesini mümkün kılacak bilgilere ulaşmasına ve böylece yargılamanın sonucunu etkileyebilmesine imkân verilmesidir. Bu hak yönünden de somut olayın özelliklerinin belirleyiciliği büyük öneme sahiptir. Değerlendirme, yargılamanın bütünlüğü gözetilerek yapılmalıdır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, §§ 40-45).
22. Başvuru konusu olayda yargılama, bozma kararından önce on iki celse, bozma ilamından sonra ise beş celse sürmüştür. Başvurucu bozma ilamından önceki yargılama aşamasında müdafiyle temsil edilmiştir (bkz. § 7). Bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama süresince ise başvurucu müdafiince ilk dört celse için ayrı ayrı mazeret dilekçeleri sunulduğu ve müdafiin mazereti nedeniyle duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
23. Bozma kararından sonra başvurucunun istinabe suretiyle bozmaya karşı diyeceklerinin sorularak beyanının alındığı, başvurucunun yargılama süresince müdafii ile temsil edildiği, müdafiin kendi isteğiyle birçok celseye katılmadığı, mahkûmiyet kararının tebliğ edilerek başvurucunun kararı müdafi aracılığıyla temyiz ettiği (bkz. §§ 10-13) tespit edilmiştir.
24. Başvurucu, yargılama boyunca müdafi yardımından yararlanma imkânına sahip olmuştur. Ayrıca başvuru dosyası incelendiğinde “silahların eşitliği” ve “çelişmeli yargılama” ilkelerine aykırı olarak başvurucuya delillerini sunma ve inceletme ile itiraz etme hususlarında uygun olanakların sağlanmadığına ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yargılamanın bütünlüğü gözetildiğinde başvurucunun savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlandığı anlaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle savunma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
26. Başvurucu, kolluk görevlilerince gerçeğe aykırı şekilde tutulan tutanağa dayalı olarak haksız yere mahkûmiyet kararı verilmesi ve cezanın bireyselleştirilmesine dair kuralların uygulanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
28. Somut olayda başvurucunun iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Mahkemenin ve Yargıtayın kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
29. Başvurucu, soruşturma ve yargılamaya katılan kamu görevlilerinin FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla mesleklerinden ihraç edilerek tutuklandıklarını, bu hususun da yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığına zarar verdiğini ileri sürmekteyse de, başvurucu tarafından bu hususun başvuruya konu yargılamayı yapan mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ihlal eden hususlara ya da kendisine isnat edilen ve derece mahkemesince sabit görülen fiilleri, bu fiillere dayanılarak yapılan işlemlerin sıhhatini etkilediğine ilişkin somut ve hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bu itibarla başvurucu, ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen bu iddianın kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
30. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/5/2018 OYBİRLİĞİYLE karar verildi.