TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA SEVİMLİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7565)
|
|
Karar Tarihi:25/12/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Fatih
HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa
SEVİMLİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Dilara
SEVİMLİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi ve makul
süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca kasten
öldürme suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 24/12/2007 tarihinde
yakalanarak gözaltına alınmıştır.
7. Savcılık başvurucuyu kasten öldürme suçundan tutuklanması
istemiyle 25/12/2007 tarihinde Büyükçekmece Sulh Ceza Mahkemesine sevk
etmiştir.
8. Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi 25/12/2007 tarihinde
başvurucunun kasten öldürme suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
9. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 18/3/2008 tarihli iddianame
ile başvurucu hakkında kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından
cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.
10. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul
etmiş ve E.2008/262 sayılı dosya üzerinden yargılama başlamıştır.
11. Mahkeme 23/2/2011 tarihinde başvurucunun kasten öldürme
suçundan müebbet hapis ve kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 12 yıl hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
12. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi
13/11/2012 tarihli ilamıyla kararı bozmuştur.
13. Bozma üzerine yargılamaya Bakırköy 10. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2012/424 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuş; Mahkeme
direnerek 18/4/2013 tarihinde başvurucunun önceki hükümdeki gibi
cezalandırılmasına karar vermiştir.
14. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay
Ceza Genel Kurulu 10/6/2014 tarihli kararı ile Mahkemenin kararının yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle
temyiz incelemesinin yapılması için dosyayı Yargıtay 1. Ceza Dairesine
göndermiştir.
15. Anılan karar üzerine temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1.
Ceza Dairesi 18/2/2015 tarihli ilamıyla önceki ilamda belirtilen gerekçelerle
kararı bozmuştur.
16. Bozma üzerine yargılamaya Bakırköy 10. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2015/90 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
17. Başvurucu 3/4/2015 tarihinde tahliye talebinde bulunmuş,
Mahkeme 12/3/2015 tarihinde tahliye talebini reddetmiş ve başvurucunun
tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
18. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz ise Bakırköy 11.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 10/4/2015 tarihinde reddedilmiştir.
19. Başvurucu 7/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
20. Mahkeme; bozma üzerine yaptığı yargılama sonunda direnerek
13/5/2015 tarihinde başvurucunun önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar
vermiştir.
21. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 15/3/2017 tarihinde, direnme
kararını yerinde görmeyerek dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndermiştir.
22. Dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yargılama
esnasında hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin karara karşı
başvurucu müdafiine itiraz hakkını kullanma imkânı
verilmeden nihai hüküm kurulması nedeniyle 2/12/2017 tarihinde kararı
bozmuştur.
23. Bozma üzerine yargılamaya Bakırköy 10. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2018/243 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur. Mahkeme
8/6/2018 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucunun tahliyesine karar
vermiştir.
24. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla dosya ilk
derece mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne
çıkarılmayan,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
26. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu; somut olgular ortaya konulmadan soyut
gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verildiğini, uzun süredir tutuklu
olduğunu, tutukluluk süresinin makul olmadığını ve kanunda belirtilen azami
süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Buna göre başvurucunun şikâyetleri özü
itibarıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ilişkili olduğundan bu
çerçevede değerlendirme yapılmıştır.
30. Anayasa'nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin yedinci
fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde
yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme
hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır
bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye
bağlanabilir."
31. Başvurucunun şikâyetlerinin Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
32. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
34. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
35. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
36. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 8/6/2018
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru
yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvuru yolları tüketilmeden bireysel
başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutukluluğun makul süreyi ve kanunda öngörülen azami süreyi
aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.