TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÜLER ERGİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7602)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Güler ERGİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Güler
SARIKAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir sosyal güvenlik ödemesinin değer kaybına
uğratılarak ödenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 30/9/1970 ile 8/2/1988 tarihleri arasında Millî
Eğitim Bakanlığında T.C. Emekli Sandığına tabi öğretmen olarak görev yapmıştır.
Başvurucu daha sonra bu görevinden ayrılarak özel sektörde çeşitli şirketlerde
Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) tabi olarak çalışmıştır. SSK tarafından
başvurucuya 1/1/1995 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlanmıştır.
10. Anayasa Mahkemesi 5/2/2009 tarihli ve E.2005/40, K.2009/17
sayılı kararı ile 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'un 12. maddesinde
yer alan "Son defa T.C. Emekli
Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve" ibaresini,
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Bu
karar 5/6/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış
olup 5/6/2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
11. Başvurucu 17/8/2011 tarihli dilekçesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumundan (SGK), Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı hizmet süresi için
kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini talep etmiştir. SGK 26/8/2011 tarihli
yazıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Bu yazıda Anayasa Mahkemesinin
iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği belirtilmiştir. SGK ayrıca kanun
koyucu tarafından bu konuda yapılan yeni düzenlemeye işaret etmiştir. 19/9/2010
tarihli ve 5997 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 89. maddesinin birinci fıkrası "Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun
geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta
iken emekliye ayrılan ve..." şeklinde düzenlenmiştir. Bu
düzenlemenin yürürlük tarihi ise 5997 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca
1/6/2010 tarihi olarak belirlenmiştir. SGK'ya göre
söz konusu iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce yeni bir düzenleme
yapılmış olduğundan emeklilik ikramiyesinin ödenmesi imkânı bulunmamaktadır.
12. Başvurucu 20/10/2011 tarihinde Ankara 11. İdare Mahkemesinde
(Mahkeme), talebinin reddine ilişkin idari işlemin iptali ve bahse konu emekli
ikramiyesinin yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesi istemiyle dava
açmıştır.
13. Mahkeme 31/12/2012 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu
işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkemece, emekli aylığının bağlandığı
tarihte yürürlükte bulunan katsayılar dikkate alınarak hesaplanacak emekli
ikramiyesi tutarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
birlikte davalı SGK tarafından başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkeme, emekli ikramiyesinin güncel tutarlara göre ödenmesinin kanuni bir
dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun ödeme tarihindeki katsayılar
dikkate alınarak ödenmesi yönündeki isteminin reddine karar vermiştir.
14. SGK tarafından gönderilen 26/4/2013 tarihli yazı ile
başvurucunun lehine sonuçlanan mahkeme kararı gereği emekli ikramiyesinin
aylığın bağlandığı 1/1/1995 tarihine göre hesaplandığı bildirilmiştir. Bu
yazıda ayrıca, yapılan hesaplama sonucu 149,66 TL emekli ikramiyesi ve 22,81 TL
faiz ödendiğinin banka hesabına yatırıldığı belirtilmiştir.
15. Temyiz edilen karar Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1.
Kurulunca (Kurul) 30/12/2013 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi de
Kurul tarafından 27/2/2015 tarihinde reddedilmiştir.
16. Nihai karar başvurucu vekiline 10/4/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu 7/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ferda Yeşiltepe [GK], B. No: 2014/7621,
25/7/2017, §§ 17-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı
ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin
Akyıl, § 41).
24. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 3 yıl 4 aylık
yargılama süresinin makul olduğu sonucuna varmak gerekir. Bu sebeple makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediği açıktır.
25. Açıklanan gerekçelerle makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik
nedenleri incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki katsayılar
esas alınarak ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür. Başvurucuya göre ikramiye ödemesinde ödeme tarihlerinin değil de
emekli aylığının bağlandığı tarihin esas alınması, alacağın değer kaybetmesine
yol açmaktadır.
27. Bakanlık görüşünde, başvurucunun mevcut bir mülkünün
bulunmadığı gibi meşru bir beklentisinin de olmadığı ifade edilmiştir. Bakanlık
ayrıca benzer nitelikteidari yargıda açılan davaların
sayısının fazla olduğunu belirterek ekonomik açıdan ağır bir külfete yol
açılabileceği gözetilerek kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkı
arasında adil bir dengenin sağlanması gerektiğini bildirmiştir.
28. Başvurucunun cevap dilekçesinde, aradan geçen on sekiz
yıllık sürede alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğratıldığı
belirtilmiştir. Başvurucu, emekli ikramiyesi ödenmeyen kişilerin büyük
çoğunluğunun dava açmadığı için büyük bir ekonomik yük getirilmesinin de söz
konusu olmadığını vurgulamıştır.
2. Değerlendirme
29. Başvuruya konu olayda uygulanacak ilkeler Anayasa
Mahkemesinin Ferda Yeşiltepe
kararı ile ortaya konulmuştur (Ferda
Yeşiltepe, §§ 45-76).
30. Başvurucunun "emekli ikramiyesi alacağının" mevcut
olduğu, derece mahkemelerince kabul edilmiştir. Başvurucunun bu alacağının
Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında "mülk"
teşkil ettiği kuşkusuzdur (Ferda Yeşiltepe, §§
45-47). Başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının
enflasyon karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi şeklindeki müdahalenin
"mülkiyetten barışçıl yararlanma"ya ilişkin
birinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (Ferda Yeşiltepe, §§ 48-51).
31. Anayasa Mahkemesi; kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü
veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle mağdur
olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde
meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük
oluşturması hâlinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No:
2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic.
A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda
Yeşiltepe, §§ 63-76). Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce
hükmedilen alacak veya tazminatların enflasyon karşısında aşırı ölçüde değer
kaybettiği başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine
karar vermiştir (Abdulhalim Bozboğa, B. No: 2013/6880, 23/3/2016, §§ 48-66; ANO İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. [GK], B.
No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 69-82).
32. Başvurucuya emekli ikramiyesi ödenmemesi suretiyle yapılan
müdahale yönünden derece mahkemelerince Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da
gözetilerek emekli ikramiyesinin başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Bu
bakımdan başvurucunun mağduriyeti giderilmiş durumdadır. Öte yandan
başvurucunun ikramiye hesabında ödeme tarihindeki katsayıların esas alınması
talebinin somut bir temele dayalı olmadığı, hesaplama yöntemi ve esasları
bakımından takdir hakkının derece mahkemelerine ait olduğu değerlendirilmiştir
(Ferda Yeşiltepe, § 74). Bununla
birlikte yargılama makamlarının başvurucunun emekli aylığının bağlandığı
1/1/1995 tarihi itibarıyla emekli ikramiyesine hak kazandığını tespit ettikleri
görülmektedir. Nitekim ikramiyenin hesabı da bu tarihteki katsayılara göre
yapılmıştır. Ancak başvurucunun bu ikramiye alacağına SGK'ya
başvurduğu 17/8/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir (bkz. § 14).
33. Merkez Bankası verilerine göre alacağa hak kazanıldığı 1995
yılı Ekim ayındaki 100 TL'nin, ödemenin yapıldığı 2013 yılı Nisan ayı
itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybı giderilmiş karşılığı 8.502,23
TL'dir. Bu durumda, başvurucuya ödenmesi gereken 149,66 TL tutarındaki emekli
ikramiyesi alacağının 2013 yılı Nisan ayı itibarıyla Merkez Bankası verileri
kullanılarak enflasyon karşısında değer kaybının giderilmiş karşılığı 12.724,44
TL’dir.
34. Dolayısıyla yukarıdaki verilere göre başvurucunun mülkiyet
hakkı kapsamında değerlendirilen 149,66 TL tutarındaki alacağının değer kaybını
telafi edecek fark 12.574,78 TL'dir. Buna karşılık derece mahkemelerince
başvurucunun alacağına 17/8/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine
karar verilmiş olup bu doğrultuda başvurucuya yalnızca 22,81 TL tutarında faiz
ödemesi yapıldığı görülmektedir. Bu durumda uygulanan yasal faize rağmen
alacağın hak kazanıldığı tarihten bu yana enflasyonun %8.386,99 oranında
arttığı, diğer bir deyişle başvurucunun alacağının %1'inden bile daha az bir
miktara düşerek enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğradığı
görülmektedir.
35. Sonuç olarak başvurucunun emekli ikramiyesine hak kazandığı
tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen on sekiz yıllık süredeki
enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratılarak ödendiği
anlaşılmaktadır. Belirtilen değer kaybının miktarı gözetildiğinde müdahaleyle
başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağandışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple
söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının
korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu
sonucuna varılmıştır(Benzer yönde karar için bkz. Ferda Yeşiltepe, § 75).
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
38. Başvurucu 30.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
39. Başvuruda mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
40. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle başvurucunun uğradığı
zarar miktarı, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının uğradığı
değer kaybı bedelidir. Bu değer kaybı bedelinin ise 12.574,78 TL olduğu
yukarıda belirtilmiştir (bkz. §§ 33, 34). Belirtilen tutardan yapılan 22,81 TL
tutarında faiz ödemesi de mahsup edildiğinde maddi zararları karşılığında
başvurucuya net 12.551,97 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
Belirtilen maddi tazminat miktarı yeterli bir giderim sağladığından başvurucunun
manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 12.551,97 TL maddi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.