TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DURSUN ONUR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/7877)
|
|
Karar Tarihi: 29/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Fatma Gülbin ÖZCÜRE
|
Başvurucu
|
:
|
Dursun ONUR
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmet ŞENYUVA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, haber sitesinde yayımlanan birden fazla makalede
kullandığı ifadeler nedeniyle başvurucunun cezalandırılmasının ifade
özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Kendisine ait Giresun Time isimli haber sitesinde köşe
yazarlığı yapan başvurucu, Giresunspor Kulüp başkanı olan müşteki hakkında
ifadeler içeren 11/7/2014 ve 19/7/2014 tarihli üç farklı makale kaleme almış ve
yayımlamıştır.
9. 11/7/2014 tarihinde yayımlanan makaleler "Giresunlular Bunları Konuşuyor"
ve "Beygirci [B.] Adamsan Bırak" isimli makaleler
olup, 19/7/2014 tarihli makale ise "Alooo...
Beni Vuracaklar" isimlidir. Söz konusu makalelerde yerel
düzeyde tanınırlığı olan, aralarında olayların geçtiği tarihte Giresunspor
Başkanı N.T.B.nin de bulunduğu, kişileri ilgilendiren bazı iddia ve
değerlendirmelere yer verilmektedir.
10. Söz konusu makalelerin yayımlanmasının ardından N.T.B
(müşteki) tarafından Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına 24/7/2014 tarihinde
başvurucudan şikayetçi olunmuştur. Müşteki; başvurucunun kendisinden para talep
ettiğini, para vermemesi hâlinde ise kendisini aleyhine beyanlarla topluma
rezil etmekle tehdit ettiğini belirtmiştir. Söz konusu makalelerde başvurucu
tarafından kullanılan "Giresun'un
delisi, akıllı deli" şeklindeki ifadelerin hakaret, "rant sağladığı, ortağı olduğu, ihale
aldığı" şeklindeki ifadelerin ise iftira olduğunu belirten
müşteki, başvurucunun söz konusu makalede kendisine karşı kullandığı ifadeler
nedeniyle hakaret, şantaj ve iftira suçlarını işlediğini ileri sürmüştür.
11. Anılan şikâyet üzerine Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı,
başvurucu hakkında şantaj suçlaması ile iddianame düzenleyerek dava açmıştır.
İddianamede; başvurucunun müştekiden para istediği, müştekinin bu isteği
reddetmesi üzerine müştekiye "Seninle
görüşürüz, bakalım bu yazıların nasıl altından kalkacaksın?"
dedikten sonra anılan makaleleri kaleme aldığı belirtilmiştir. İddianamenin
anlatım kısmında; makalelerde müşteki için kullanılan "Boz adam boşuna şahsi çekini yazmıyor,
Giresun'un delisi dediğimize bakmayın bu akıllı deli", "Beygirci B.
adamsan bırak, bütün zamanını transferden çok at yarışlarına vakfeden B.nin
derhal Giresunspor başkanlığını bırakması isteniyor.", "Acaba ayı
sürüsüne çobanlık eden kahraman mı olmaya çalışıyor?", "Beygirlerden
umudu kesmiş olmalı ki ekürü arıyor." gibi ifadelerin müştekinin toplumdaki şeref ve
haysiyetini zedeleyici nitelikte olduğu belirtilmişse de başvurucunun söz
konusu ifadeleri yazmamak için müştekiden para istediği, müştekinin bu talebi
reddetmesi üzerine ilgili yazıları kaleme aldığı kabul edilmiştir.
12. Başvurucu hakkında Giresun 3. Asliye Ceza Mahkemesi
(Mahkeme) tarafından yargılama yapılmıştır. Mahkeme 10/4/2015 tarihli
kararında, başvurucu hakkında her ne kadar "şantaj"
suçundan iddianame tanzim edilmiş ise de başvurucunun müştekiden istediği
parayı alamaması sebebi ile iddianameye konu ifadeleri kullandığı hususunun
müştekinin beyanı dışında başkaca bir delille ispat edilemediğini belirtmiştir.
Başvurucunun söz konusu makalelerde müşteki için kullandığı "Boz adam boşuna şahsi çekini yazmıyor,
Giresun'un delisi dediğimize bakmayın bu akıllı deli", "Beygirci B.
adamsan bırak, bütün zamanını transferden çok at yarışlarına vakfeden B.nin
derhal Giresunspor başkanlığını bırakması isteniyor.", "Acaba ayı
sürüsüne çobanlık eden kahraman mı olmaya çalışıyor?", "Beygirlerden
umudu kesmiş olmalı ki ekürü arıyor." şeklindeki ifadelerin müştekinin şeref ve
haysiyetini zedeleyici olduğunu kabul eden Mahkeme, başvurucunun hakaret
suçundan 1.740 TL adli para cezasına mahkûmiyetine karar verilmiştir.
13. Anılan karar, hükmolunan sonuç adli para cezasının miktar
itibarıyla kesin olması nedeniyle karar tarihinde kesinleşmiş ve başvurucuya
10/4/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 7/5/2015 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
14. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Hakaret" kenar başlıklı 125.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bir kimseye onur, şeref
ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat
eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına
saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır...
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli,
yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen
cezaya hükmolunur.”
B. Uluslararası Hukuk
15. İlgili uluslararası hukuk kaynaklarının derli toplu
verildiği bir karar için Hacı Boğatekin
(B. No: 2014/18101, 26/10/2017, §§ 16-20) kararına bakılabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 29/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu;
i.
Giresun Time isimli internet gazetesinin sahibi ve köşe yazarı olduğunu,
yazılarında Giresun'un siyasi ve sosyal hayatının nabzını tuttuğunu,
ii. Söz konusu makaleleri birtakım gizli ve şaibeli ilişkileri
dile getirerek kamuoyunu aydınlatmak amacıyla ve gazetecilik faaliyeti
kapsamında kaleme aldığını,
iii. Yazıda kullanmış olduğu "Giresun'un
delisi" benzetmesini ilk kez 2013 yılının Haziran ayında yazmış
olduğu "Giresun'un Son Delisi B."
isimli makalede borçlu olması dolayısıyla kimsenin başkalığını yapmaktan
istemediği Giresunspor'a müştekinin başkanlık yapmayı kabul etmesi nedeniyle "Giresun'u deli gibi seven kişi"
anlamında kullandığını,
iv. Daha önce müşteki hakkında birtakım olumlu makaleler de
kaleme aldığını,
v. Söz konusu makalelerde müştekinin Giresunspor başkanı
kimliğini kullanarak Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı ile gizli ortak olarak
taş kırma tesisi kurmasının ve Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı ile at yarışı
kuponu doldurmasının eleştirildiğini belirterek söz konusu makalelerde
müştekiye yönelik kullanmış olduğu ifadeler dolayısıyla hakkında mahkûmiyet
kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde esas alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar
başlıklı 26. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın
haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması,... başkalarının
şöhret veya haklarının,... korunması ... amaçlarıyla sınırlanabilir…”
19. Anayasa’nın "Basın
hürriyeti" kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
“Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın
26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
21. Başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinin kamu
düzeni ve başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin
bir parçası olduğu kabul edilerek meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
22. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve
hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik
toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde
düzenlenmiş olan kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
24. Başvurucu hakkında uygulanan müdahalenin dayanağı olan 5237
sayılı Kanun'un 125. maddesinin “kanunla sınırlama” ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
25. Başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinin kamu
düzeni ve başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin
bir parçası olduğu kabul edilerek meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel İlkeler
(a) İfade ve Basın
Özgürlüklerinin Demokratik Toplumdaki Önemi
26. Anayasa Mahkemesi; Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade
özgürlüğü ile Anayasa'nın 28. maddesinde yer alan basın özgürlüğünün demokratik
bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin
gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu daha önce pek çok
kez ifade etmiştir Mehmet Ali Aydın [GK],
B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). Basın
özgürlüğünün kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ve bunlara
ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır
(İlhan Cihaner (2), B. No:
2013/5574, 30/6/2014, § 63).
(b) Başkalarının Şöhret
veya Haklarının Korunması
27. Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade
özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden ve bu bağlamda ifade özgürlüğünü
kullananların uyması gereken görev ve sorumluluklardan biri de başkalarının
şöhret veya haklarının korunmasıdır. Bireyin şeref ve itibarı, kişisel kimliğinin
ve manevi bütünlüğünün bir parçasını oluşturur ve Anayasa’nın 17. maddesinin
birinci fıkrasının korumasından faydalanır (İlhan
Cihaner (2), § 44). Devlet, bireyin şeref ve itibarına keyfî olarak
müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür (Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184,
16/7/2014, § 41; Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123,
2/10/2013, § 33; Bekir Coşkun, §
45; Önder Balıkçı, B. No:
2014/6009, 15/2/2017, § 44).
(c) Çatışan Haklar
Arasında Dengeleme
28. Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruya benzer başvurularda,
başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında koruma altına alınan
şeref ve itibara saygı hakkı ile şikâyet konusu haberi yapan kişilerin
Anayasa’nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ve bu
özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan
ifade özgürlüğü arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğini
değerlendirmektedir (Nilgün Halloran,
§ 27; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, §
49; İlhan Cihaner (2), § 49; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577,
25/10/2017, §§ 56-58). Bu, soyut bir değerlendirme değildir.
29. Benzer başvurularda derece mahkemelerinin başvurucunun basın
özgürlüğü ile müştekinin itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge
sağlamaları gerekir (benzer değerlendirmeler için bkz Abuzer Demir ve Aslı Peksezer, B. No:
2016/73556, 23/10/2019, §§ 45, 47; Kenan
Kıran ve Ramazan Fatih Uğurlu, B. No: 2016/2884, 24/10/2019,§ 48; Bekir Coşkun, §§ 44, 47, 48; Hakan Yiğit,§ 61). İlk derece mahkemesinin
çatışan haklar arasında dengeleme yapabilmesi için;
1- Haber veya makalede yer alan ifadelerin kim tarafından
dile getirildiği
2- Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile
ilgili kişinin önceki davranışları; basının sıkı denetiminde olup olmadığı;
katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş
ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı
3- Haber veya makalenin konusu, bunlarda kullanılan
ifadelerin türü, yayının içeriği, şekli ve sonuçları
4- Haber veya makalenin yayımlanma şartları
5- Yayında kamu yararı bulunup bulunmadığı, genel yarara
ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin
düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı
6- Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve
konunun güncel olup olmadığı
7- Haber veya makalede yer alan ifadelerin olgusal temele
dayalı olup olmadığı, ihtilaflı açıklamanın somut unsurlarla yeterince
desteklenip desteklenmediği
8- Başkalarının şöhret ve haklarının zarar görme ihtimalinin
bulunduğu durumlarda başta meslek ahlakına saygı gösterme, doğru ve güvenilir
bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etme ödevi olmak üzere
basın mensuplarının kendiliğinden uymaları gereken zorunlu sınırlara, ödev ve
sorumluluklara uygun davranıp davranmadıkları
9- Haber veya makalede dile getirilen düşüncelere cevap
verme olanağının bulunup bulunmadığı
10- Haber veya makalenin hedef aldığı kişilerin hayatı
üzerindeki etkileri
şeklindeki kriterleri elindeki olaya uyduğu ölçüde uygulaması
gerekir (Nilgün Halloran, B. No:
2012/1184, 16/7/2004, § 41; Ergün Poyraz (2)
[GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kadir
Sağdıç, [GK], B. No:
2013/6617, 8/4/2015, §§ 58-66; İlhan Cihaner
(2), §§ 66-73; basının sorumluluğuna ilişkin bkz. Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017,
§§ 47-48; Medya Gündem Dijital Yayıncılık
Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, §§ 42, 43; Kadir Sağdıç, §§ 53, 54; İlhan Cihaner (2), §§ 60, 61).
30. Anayasa Mahkemesi başvurunun koşullarına göre yukarıda
sayılan kriterlerden somut olaya uygun olanların gerektiği gibi değerlendirilip
değerlendirilmediğini denetler (Nilgün
Halloran, § 44; Ergün Poyraz (2),
§ 56; Kadir Sağdıç, B. No:
2013/6617, 8/4/2015,§§ 58-66; İlhan Cihaner
(2), §§ 66-73). Bunun için başvurucuya yönelik haberlerin
-yayımlandığı bağlamdan kopartılmaksızın- olayın bütünselliği içinde
değerlendirilmesi gerekir (Nilgün Halloran,
§ 52; Önder Balıkçı, § 45).
Başvurucunun ifade ve basın hürriyetinin gerekçesiz olarak veya Anayasa
Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile korunmaması
Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerini ihlal edecektir.
(2) İlkelerin Olaya
Uygulanması
31. Yerel bir gazeteci olduğunu belirten başvurucu; başvuruya
konu makalelerinde aralarında müştekinin de bulunduğu, özellikle Giresun
sakinleri tarafından tanınan siyasetçiler ve yerel yöneticilere ilişkin bir
kısım değerlendirmelerde bulunmuştur. Başvurucunun kaleme aldığı makalelerin
konusunu teşkil eden olayları ve bu olaylara ilişkin değerlendirmeleri kapalı
bir anlatımla aktarmaya çalıştığı görülmektedir.
32. Müşteki, Giresunspor Kulüp başkanıdır. Kulüp başkanları
özellikle kulüplerinintemsil ettikleri takımın taraftarları ile spor camiası
tarafından takip edilen, belirli bir tanınmışlık seviyesine sahip kişilerdir ve
bu sebeple kulüp başkanlarının eleştiriye katlanma yükümlülüklerinin daha geniş
olduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte kamuoyunca tanınmış kişilerin de
elbette şöhretlerini koruma hakları vardır (siyasetçilerle ilgili olarak bkz. Ergün Poyraz (2), § 58; kamusal yetki
kullanan görevlilerle ilgili olarak bkz. Nilgün
Halloran, § 45; tanınan bir Cumhuriyet başsavcısı ile ilgili olarak
bkz. İlhan Cihaner (2), § 82;
tanınan ve siyasete hazırlanan bir kamu görevlisi ile ilgili olarak bkz. Önder Balıkçı, § 42). O hâlde başvuru
konusu makalelerde müştekiye yönelik olarak kullanılan ifadelerin olayların ve
yazının bütünü ışığında hakaret içeren ifadeler olup olmadığı, yazının amacı ve
kullanılan ifadelerin bağlamı dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır.
33. Başvuru konusu makalelerde müştekinin mahkûmiyetine neden
olan ifadelerin (bkz. § 13) değer
yargısı içerdiğinde şüphe bulunmamaktadır. Ancak bir açıklamanın tamamen değer
yargısından oluşması durumunda bile müdahalenin orantılılığı ihtilaflı
açıklamanın somut unsurlarla yeterince desteklenip desteklenmemesine göre
tespit edilmelidir. Çünkü somut unsurlarla desteklenmiyorsa değer yargısı
ölçüsüz olabilir (Cem Mermut, B.
No: 2013/7861, 16/4/2015, § 48).
34. Somut olaya gelindiğinde makalelerin müştekiye yönelik
ifadeler bulunan kısımlarında başvurucu tarafından müştekinin Giresun'da farklı
siyasi partilerin çeşitli mevkilerdeki temsilcileri ile yakınlığının
eleştirildiği anlaşılmaktadır. Başvurucu tarafından müştekinin söz konusu
bağlantılar sebebi ile temsil ettiği spor kulübünü ihmal ettiği iddia
edilmektedir. Başvurucu tarafından müşteki için kullanılan "deli" ifadesine yine başvurucu
tarafından 2013 yılında ilk kez kaleme alınan
"Giresun'un Son Delisi B." isimli makalede müştekinin
cesaretini taktir amacıyla yer verildiği, söz konusu makalede ise başvurucunun
aynı ifadeyi geçmiş makalesine atfen bir kinayeyi dile getirmek amacı ile
kullandığı anlaşılmaktadır.
35. İfade özgürlüğü ile yalnızca düşünce ve bilginin özünün
korunması amaçlanmamaktadır. Düşünce ve bilginin sunuluş şekli ve üslubu da
içerik kadar ifade özgürlüğünün korumasından yararlanır. Başvurucu tarafından
kullanılan ifadelerin yöneltildiği kişiye rahatsızlık veren ifadeler olduğu
kabul edilebilir. Bununla birlikte saldırgan ve kaba olarak
nitelendirilebilecek bu ifadelerin tümüyle sebepsiz saldırı teşkil etmediği ve
kabul edilebilir eleştiri sınırları içinde kaldığı değerlendirilmiştir.
36. Yukarıda açıklanan sebeplerle Anayasa Mahkemesinin kanaatine
göre mevcut olayda başvurucunun ifade ve basın özgürlükleri ile müştekinin
itibarını koruma hak ve menfaati arasında derece mahkemesi tarafından adil bir
dengenin kurulmasına çalışılmamış, başvurucunun adli bir ceza ile
cezalandırılmasının demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca
karşılık geldiği ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulamamıştır.
Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına
alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
38. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
39. Başvurucu ihlalin tespit edilmesini istemiş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
40. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875,
7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri, B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
41. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi,
ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
42. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
İçtüzük’ün 79. maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme,
usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan
kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya
özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi
tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde,
usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili
mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir
takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan
mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden
ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri, §§ 57-59,
66-67).
43. İncelenen başvuruda, gazetedeki yazısı nedeniyle
başvurucunun cezalandırılmasına karar verilmesinin demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olmadığı gerekçesiyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal
edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
44. Bu durumda ifade ve basın özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere Giresun 3. Asliye Ceza Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
45. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin
başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı
açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme
kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya
net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 3.000
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.226,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına
alınan ifade özgürlüğü ile Anayasa'nın 28. maddesinin birinci fıkrasında
güvence altına alınan basın özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade ve basın özgürlüklerinin
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere Giresun 3. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2015/52, K.2015/636)
GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.226,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
29/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.