TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEREM ALTIPARMAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/8193)
|
|
Karar Tarihi: 27/11/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Kerem ALTIPARMAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Sevgi KALAN GÜVERCİN
|
|
|
Av. Ali Deniz CEYLAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, sosyal medya hesaplarında yer alan içeriklere
erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, olayların meydana geldiği tarihte Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğretim üyesi olup insan hakları
alanında çalışmaktadır.
8. 9/10/2014 tarihinde Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü
girişinde bir grup öğrenci ve öğretim üyesi oturma eylemi gerçekleştirmiştir.
Grup, amaçlarının "Kobani'de yaşanan olaylara dikkat çekmek ve
dayanışmalarını ifade etmek" olduğunu ileri sürmüştür. Bunun üzerine
anılan Üniversitenin Rektörü tarafından aynı tarihte, okul içinde ve dışında
güvenlik tedbirlerinin acilen alınması ve okul içinde yeteri kadar emniyet
personelinin görevlendirilmesi talebiyle Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube
Müdürlüğüne talepte bulunulmuştur.
9. Talep üzerine emniyet güçleri eyleme müdahalede
bulunmuş, çok sayıda öğrenci ve öğretim üyesi gözaltına alınmıştır.
10. Üniversite Rektörü'nün Güvenlik Şube Müdürlüğüne
yönelik yukarıda bahsi geçen yazısı ile okulda yaşanan olaylar sosyal medyada
hızla yayılmış, Rektör ile ilgili çok sayıda paylaşımda bulunulmuştur.
11. Rektör, şeref ve itibarına saldırıda bulunulduğunu
ileri sürerek Twitter isimli sosyal medya platformunda yer alan dokuz içeriğe
erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. Bu dokuz içerikten altı tanesi
aynı sosyal medya hesabına aittir. Anayasa Mahkemesince Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan sorgulamada içerik sağlayıcılardan
herhangi birinin kendisine ait adrese yönelik tedbire itiraz ettiği ve yargısal
bir süreç başlattığı tespit edilememiştir.
12. Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 13/10/2014 tarihinde
Rektör'ün talebi kabul edilerek söz konusu içeriklere erişim engellenmiştir.
13. Başvurucunun anılan karara itirazı, taraf sıfatı
bulunmadığı gerekçesiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 3/4/2015 tarihli ek
kararı ile reddedilmiştir.
14. Başvurucunun ek karara itirazı da Ankara 5. Sulh Ceza
Mahkemesinin 7/4/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
15. Ret kararı başvurucuya 21/4/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 15/5/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili uluslararası hukuk kuralları için Kerem
Altıparmak ve Yaman Akdeniz (2) (B. No: 2015/15977, 12/6/2019, §§ 21-26)
kararına bakılabilir.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 27/11/2019 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu;
i. Üniversite Rektörü'nün çağrısıyla hukuka aykırı olduğu
hâlde güvenlik güçlerince kampüs içine girilerek öğrenci ve öğretim üyelerinin
düzenlediği oturma eylemine orantısız müdahalede bulunulduğunu iddia etmiştir.
Bunun üzerine Rektör'e tepki olarak sosyal medya platformlarında çok sayıda
içerik paylaşıldığını, Rektör'ün şeref ve itibarının zedelendiği gerekçesiyle
Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğince dokuz içeriğe erişimin engellendiğini
belirtmiştir. Başvurucu, erişimi engellenen dokuz içerik nedeniyle bilgiye
ulaşma imkânının elinden alındığını ileri sürmüştür.
ii. İfade özgürlüğü ve insan hakları alanında çalışan bir
akademisyen olduğunu, uzun yıllardır Twitter isimli sosyal medya platformunda
hesabı bulunduğunu ve bu platformu bazı hesapları takip etmenin yanında bilgi
paylaşımında bulunmak suretiyle aktif olarak da kullandığını belirtmiştir.
iii. Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğince erişimin
engellenmesi kararına itirazının taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddedildiğini,
öğretim üyesi olduğu Ankara Üniversitesi kampüsünde gözaltına alınan öğrenci ve
öğretim üyelerinin gözaltına alınması ile sonuçlanan olayları bilmek
istemesinin normal olduğunu, cereyan eden hadiselerin tartışılmasını engelleme
amacıyla alınan dokuz içeriğe erişimin engellenmesi kararına itiraz hakkının
veya hiçbir menfaatinin olmadığının söylenemeyeceğini, nitekim hukuka aykırı
müdahale hakkında Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda bulunmasının olayla olan
ilgisini kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Ankara 4. ve 5. Sulh Ceza Hâkimlikleri
tarafından verilen muhtelif kararlarla şikâyet konusu olaya ilişkin 158 içeriğe
daha erişimin engellendiğini eklemiştir.
iv. Sulh Ceza Hâkimliklerinin erişimin engellenmesi
kararı ile bu karara itirazın reddi kararlarının gerekçesiz olduğunu belirterek
gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
19. Başvurucu, Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından
verilen erişimin engellenmesi kararı sonucunda Twitter isimli sosyal medya
platformunda yer alan dokuz içeriğe erişimin engellendiğinden şikâyet
etmektedir. Başvurucu; internet kullanıcısı, insan hakları alanında çalışmalar
yürüten bir akademisyen ve erişimi engellenen twitlerin konusu Rektör'ün görev
yaptığı Üniversitede öğretim üyesi olarak bu kararın haber ve fikir alma,
bilgiye erişme hakkına müdahale oluşturduğunu iddia etmektedir.
20. Anayasa'nın "Düşünceyi açıklama ve yayma
hürriyeti" kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini
söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve
yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın
haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar..."
21. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğünün kişinin haber ve
bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve
kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla
birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi,
savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına geldiğini daha
önce pek çok kez belirtmiştir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015,
§§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
22. Anayasa’nın 26. maddesinde ifade özgürlüğünün
kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar”
olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade
aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir. Bu kapsamda haber ve
fikirlerin iletilmesinde ve alınmasında önemli bir işlev gören internet
Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün güvencesi altındadır (Medya
Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015,
§§ 30, 33).
23. Ulaşılabilirliği, haber ve fikirlerin saklanma süresi
ve kapasitesi ile hacimce büyük haber ve fikirleri iletme imkânı gözetildiğinde
internet, halkın haber almasının ve bilgilerin iletilmesinin gelişiminde önemli
bir role sahiptir. İnternet, herhangi bir sınırlama gözetmeksizin herkesin
haber ve fikirlere ulaşması ile fikirlerini yayması noktasında çok önemli bir
imkân sağlamaktadır. Bu durum ifade özgürlüğü açısından da çok geniş bir alan
yaratmaktadır (Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 34; C.K.
[GK], B. No: 2014/19685, 15/3/2018, § 27). Dolayısıyla internet sitelerine veya
internet sitelerinde yer alan haber ve fikirlere erişimin engellenmesi
biçiminde getirilen her türlü kısıtlama, bilgi alma ve verme özgürlüğüne
müdahale niteliğindedir. Bununla birlikte haber ve fikir alma özgürlüğü,
internet sitelerine erişimin engellenmesi şeklinde yapılan her müdahaleden
herkesin doğrudan etkilendiği ve bu tedbir nedeniyle mağdur olduğu anlamına
gelecek şekilde geniş yorumlanamaz. Müdahalenin dolaylı etkilerine maruz kalmış
olması, başvurucunun mağdur sıfatı taşıdığının kabul edilebilmesi için yeterli
değildir (Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz (2), § 35).
24. Anayasa Mahkemesi toplumun menfaatinin korunmasını
amaçlayan ve halk davası (actio popularis) olarak isimlendirilen
başvuruların bireysel başvuru hakkı kapsamında kabul edilmediğini pek çok kez
vurgulamıştır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2014/5809,
10/12/2014, § 21; Mahmut Tanal, B. No: 2014/11368, 23/7/2014, § 20; Liberal
Demokrat Parti, B. No: 2014/11268, 23/7/2014, § 18). 30/3/2011 tarihli ve
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun'un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bir kişinin Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda mağdur statüsüne sahip olabilmesi için başvuruya
konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmiş olması gerekir.
Bir başvurunun kabul edilebilmesi için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri
sürmesi yeterli olmayıp ihlalden doğrudan etkilendiğini yani mağdur olduğunu
göstermesi veya mağdur olduğu konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir
(Mahmut Tanal,§ 34; Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014,
§ 24).
25. Anayasa Mahkemesi, Kerem Altıparmak ve Yaman
Akdeniz (2) kararında; ifade aracına yönelik müdahaleler nedeniyle bilgi ve
fikir alma hakkına sahip olan üçüncü kişiler tarafından ifade özgürlüğünün
ihlali iddiasıyla yapılan başvurularda, başvurucuların mağdur sıfatını taşıyıp
taşımadığı hususunun somut olayın koşulları bağlamında değerlendirilmesi
gerektiğini belirtmiş ve başvurucuların mağdur sıfatı taşıdıklarının kabul
edilebilmesi için somut olayda bulunması gereken birtakım kriterler
belirlemiştir. Buna göre Anayasa Mahkemesi söz konusu değerlendirmeyi yaparken
somut olayın koşullarına uyduğu ölçüde;
i. Başvurucunun ifade aracını (internet sitesi, sosyal
medya platformu, kitap, gazete, dergi vb.) kullanma şekli (içerik sağlayıp
sağlamaması: aktif kullanıcı-pasif kullanıcı),
ii. İfade açıklamasına yönelik tedbirin bilgi alma
hakkına sahip başvurucu üzerinde doğurabileceği sonuçların ağırlığı,
iii. Bilgiye başka yollardan erişim sağlama imkânının
bulunup bulunmadığı,
iv. İfade aracının (somut olayda erişimi engellenen internet
sitelerinin ve sosyal medya hesaplarının) özellikleri
(kullanıcı/ziyaretçi/takipçi sayısı, işlevi, ulusal/uluslararası platformlarda
bilinirliği, alternatifi olup olmaması vb.),
v. İfade aracına yapılan müdahale nedeniyle önemli bir
iletişim kaynağından yoksun kalınıp kalınmadığı,
vi. Alınan tedbirin başvurucunun kamusal tartışmaya
katılımına engel olup olmadığı,
vii. Alınan tedbir nedeniyle başvurucunun somut olarak
belirlenebilir bir menfaatten yoksun kalıp kalmadığı gibi hususları inceleyerek
sonuca varmaktadır (Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz (2), § 37).
26. Başvurucuların mağdur sıfatı taşıdıklarını
kanıtlayabilmeleri için erişimin engellenmesi tedbiri ile bilgi ve fikir alma
hakları arasında yukarıda sayılan hususlar temelinde bağ kurma ve soyut
iddialardan kaçınma yükümlülüğü vardır (Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz
(2), § 38).
27. Başvuru konusu olayda erişimi engellenen dokuz URL
adresinin tamamı Twitter'da yer alan sosyal medya hesaplarından yapılan
paylaşımlardır. Üstelik bu adreslerden altı tanesi aynı sosyal medya hesabına
aittir. Başka bir ifadeyle Sulh Ceza Hâkimliği toplam dört sosyal medya
hesabında yer alan dokuz twite erişimin engellenmesine karar vermiştir. Şikâyet
konusu paylaşımların yapıldığı sosyal medya hesaplarının sahipleri tarafından
erişimin engellenmesi kararına yönelik herhangi bir yargısal süreç başlatıldığı
tespit edilememiştir. Başvurucu da bu adreslerden herhangi birinde içerik
sağlayıcı konumunda olduğunu veya belirli bir mesleki ya da başka bir faaliyet
kapsamında bu adreslerden aktif olarak yararlandığını belirtmemiştir.
28. Başvurucu, uzun yıllardır ifade özgürlüğü ve internet
alanında çalışan bir akademisyen olarak erişimin engellenmesi şeklindeki
şikâyet konusu tedbirin kendisini yakından ilgilendirdiğini, ayrıca olayların
meydana geldiği Üniversitede görevli bir öğretim üyesi olarak yaşanan
gelişmelerden haberdar olmak istemesinin olağan olduğunu ileri sürmüştür.
Bununla birlikte başvurucu, şikâyet konusu dört sosyal medya hesabında yer alan
dokuz URL adresinin hangi yönleriyle alternatifi olmayan kaynaklar olduklarını
ortaya koyamamıştır. Bu itibarla başvurucunun anılan tedbir nedeniyle önemli
bir iletişim kaynağından yoksun bırakıldığı, bu durumun kamusal tartışmaya
katılmasına engel oluşturduğu tespit edilmemiştir.
29. Öte yandan başvurucu, bireysel başvuru formunda
Ankara 4. ve 5. Sulh Ceza Hâkimlikleri tarafından aynı yönde verilen kararlarla
158 internet adresine daha erişimin engellendiğini ileri sürmekle yetinmiş; söz
konusu kararlarla ilgili ayrıntılara yer vermediği gibi bu kararlara karşı
herhangi bir yargı yoluna başvurup başvurmadığını da belirtmemiştir. Yukarıda
yer verilen hususlarla birlikte ele alındığında bu durum, başvurucunun şikâyet
konusu tedbir nedeniyle bilgiye başka yollardan erişim sağlama imkânının
ortadan kaldırıldığı sonucuna ulaşabilmek için yeterli görünmemektedir.
30. Günümüzde ifade özgürlüğünün kullanımının en etkili
aracı hâline gelen internet, bünyesinde siyasi sorunlar ya da kamu menfaati ile
ilgili çalışmalara ve tartışmalara katılmaya yönelik temel araçları
barındırmaktadır. Başvurucunun toplumsal konumu ve statüsü de dikkate
alındığında erişimin engellenmesi şeklindeki tedbirin başvurucu üzerinde
herhangi bir etki doğurmadığı da söylenemez (Kerem Altıparmak ve Yaman
Akdeniz (2), § 43). Bununla birlikte somut olay yukarıda yer verilen
ilkeler (bkz. § 25) ışığında değerlendirildiğinde başvurucunun müdahalenin
dolaylı etkilerine maruz kalmaktan öteye geçen bir mağduriyeti bulunduğunu
ortaya koyamadığı görülmektedir.
31. Anılan müdahalenin subjektif yani bireysel olarak
doğrudan maruz kalınan somut etkileri açıklanamadığı sürece müdahale nedeniyle
bilgiye ulaşma hakkına halel geldiğine yönelik objektif çıkarımlarda bulunmak
başvurunun halk davası olarak nitelendirilmesine engel olamayacaktır (Kerem
Altıparmak ve Yaman Akdeniz (2), § 44).
32. Yukarıda yer verilen hususlar ışığında başvurucunun
erişimin engellenmesi tedbiri ile bilgi ve fikir alma hakkı arasında doğrudan
ve kişisel bir bağ kuramadığı, mağdur olduğunu soyut iddialardan öteye geçen,
makul ve ikna edici gerekçelerle kanıtlayamadığı sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 27/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.