TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT ÖNGÖRÜR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/821)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Murat
BAŞPINAR
|
Başvurucu
|
:
|
Murat
ÖNGÖRÜR
|
Vekili
|
:
|
Av. Şeyhmus TAŞKIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasınakarar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu; Derik Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir
soruşturma kapsamında tasarlayarak adam öldürme, nitelikli konut
dokunulmazlığını ihlal ve yasak silah taşıma suçlarından çıkarılan 24/2/2009
tarihli yakalama kararı üzerine24/4/2011 tarihinde Eyüp 2. Sulh Ceza
Mahkemesince tutuklanmıştır.
9. Derik Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda
10/8/2011 tarihli fezleke ile dosya Mardin Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilmiş ve hazırlanan 24/8/2011 tarihli iddianameyle başvurucu hakkında
kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, nitelikli olarak konut dokunulmazlığını
ihlal etme, 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet suçlarından cezalandırılması istemiyle
kamu davası açılmış ve yargılamaya Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/160
sayılı dosyası üzerinden başlanmıştır.
10. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi yargılamayı başvurucu yönünden
tutuklu olarak devam ettirmiş ve 16/12/2014 tarihli duruşmada başvurucunun
tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucu tarafından bu karara
yapılan itiraz Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli kararı ile
reddedilmiştir.
11. Anılan karar29/12/2014 tarihinde başvurucu tarafından
öğrenilmiştir.
12. Başvurucu 12/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
13. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince devam edilen yargılama
sonunda 26/6/2015 tarihli kararla başvurucunun, çocuğu tasarlayarak öldürme
suçundan müebbet hapis, tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan(dokuz
kez) 13 yıl 4 ay hapis, nitelikli konut dokunulmazlığını bozma suçundan 3 yıl 4
ay hapis ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan 5 yıl hapis ve 20.000 TL
adli para cezaları ile cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin devamına karar
verilmiştir.
14. Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi
13/12/2017 tarihinde bir kısım eksiklikler giderildikten sonra gerekirse ek tebliğname de düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın
mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar
verilmiştir.
15. Eksiklikler giderildikten sonra anılan karar, temyiz
incelemesi sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 23/5/2018 tarihli ve E.2018/989,
K.2018/2466 sayılı ilamı ile çocuğu tasarlayarak öldürme, nitelikli konut
dokunulmazlığını bozma ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçları yönünden
onanmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
17.
5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 18/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; yargılama boyunca tahliye taleplerinin kabul
edilmediğini, tutukluluğun makul süreyi aştığını ileri sürerek kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Başvurucunun tutukluluğun uzun sürdüğü ve makul süreyi
aştığına ilişkin şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
21. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
23. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi
hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru
yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
24. Ancak tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir
olmaları yanında, telafi kabiliyetini haiz ve tüketildiklerinde başvurucunun
şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanımaları gerekir. Dolayısıyla
mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da
etkili olduklarının gösterilmesi ya da en azından etkili olmadıklarının
kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras,
B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29).
25. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla
yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka
aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin
bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak
ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki
sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu
açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin
edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvuruların, olağan
kanun yolları tüketilmek şartıyla, tutukluluk hali devam ettiği sürece
yapılabilmesi mümkündür. Ancak başvurucu hakkında ilk derece mahkemesinde
mahkûmiyet kararı verilmiş ise, bireysel başvuru açısından talep hukuka
aykırılığın tespiti ve tazminatla sınırlı kalacaktır (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013,
§§ 30-31).
26. Kişi serbest bırakılmadan yargılandığı davada ilk derece
mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk
hali sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu "suç isnadına bağlı
olarak tutuklu" olma kapsamından çıkmaktadır. Bu açıdan mahkûmiyet
kararının kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez (Korcan Pulatsü, § 33).
27. Tutukluluk hâli sona erdikten sonra tutuklamanın hukuki
olmadığını veya tutuklama süresinin makul olmadığını iddia eden başvurucunun,
devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak, iddia edilen ihlalin tespitini ve
tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi
gerekir (Hamit Kaya, B. No:
2012/338, 2/7/2013, § 46).
28. 5271 sayılı Kanun'un tazminat isteminin düzenlendiği 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre, kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler ile kanuna
uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan
ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişilerin, maddi ve manevi her
türlü zararlarını Devletten isteyebileceklerine ilişkin hükümlerin bu hususta
bir başvuru mekanizması öngördüğü görülmektedir. Bununla birlikte aynı Kanun'un
tazminat isteminin koşullarının düzenlendiği 142. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden
itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin
kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceği
belirtilmektedir.
29. Bu yol bir yandan başvurucunun maruz kaldığı tutukluluk
süresinin makul olup olmadığının tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın
tazmini imkânını sağlamaktadır. Bu nedenle, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi
ile öngörülen hukuk yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve
elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Hamit Kaya, § 48).
30. Somut olayda başvurucu, isnat edilen suçlar nedeniyle
24/4/2011 tarihinde tutuklanmıştır. İlk Derece Mahkemesi, yargılama sonunda
26/6/2015 tarihli kararı ile başvurucunun müebbet hapis, 3 yıl 4 ay hapis ve 5
yıl hapis ile 20.000 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar vermiş;
anılan mahkûmiyet hükümleri temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 1. Ceza
Dairesinin 23/5/2018 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
31. Başvurucu, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği
tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine dayanarak süresi içinde
tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Mahkumiyet
kararının kesinleşmesiyle birlikte tutukluluk sürecine ilişkin olarak sadece
tazminat talebinde bulunabileceği dikkate alındığında, bu talep yönünden etkin
ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yolu tüketilmeksizin bireysel
başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği
mümkün değildir (Hamit Kaya, §
49). Öte yandan bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla
başvurucunun anılan tazminat yolunu tüketmesi için 5271 sayılı Kanun'un 142.
maddesinde öngörülen dava açma süresi de geçmemiştir.
32. Açıklanan gerekçelerle tutukluluğun yasal veya makul süreyi
aştığı iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.