TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HADİCE YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/8709)
|
|
Karar Tarihi: 10/1/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Hadice
YILDIRIM
|
Vekili
|
:
|
Av. İrfan
KARABULUT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmesine gerek olmadığını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. İstanbul Karaburun Cankurtaran Merkezi görevlileri 16/8/2014
günü saat 15.00 sıralarında, sahilde önleyici kolluk görevi ifa eden Arnavutköy
İlçe Jandarma Komutanlığı (Komutanlık) görevlilerine 32 yaşlarındaki bir
kişinin kayıp olduğunu haber vermişlerdir.
9. Komutanlık görevlilerince düzenlenen Olay Yeri Tespit Tutanağı'na göre kayıp olayını bildiren A.Y. ile S.İ.,
başvurucunun oğlu olan kayıp G.Y.nin sırasıyla eşi ve
arkadaşıdır. A.Y. ile S.İ., Komutanlık görevlilerine G.Y. ile birlikte denizde
yüzmekteyken saat 14.00 sıralarında denizden çıktıklarını, G.Y.nin
yüzmeye devam ettiğini, bir süre sonra G.Y.nin
denizdeki kalabalıkta gözden kaybolduğunu, plaj boyunca G.Y.yi aradıklarını ve bulamamaları üzerine durumu Can
Kurtaran Merkezine bildirdiklerini beyan etmişlerdir. Yine anılan tutanağa
göre, bir süre sonra denizden çıkarılan bir kişinin kayıp G.Y.nin
tarifine uyduğu tespit edilmiş; yaşadığının saptanması üzerine sağlık
görevlilerince G.Y.ye 15-20 dakika boyunca tıbbi müdahale yapılmış ancak G.Y.
kurtarılamamıştır. Plaj çevresinde yapılan araştırmada G.Y.nin
boğulmasına ilişkin herhangi bir bilgi elde edilememiştir.
10. G.Y.nin ölümünden haberdar olan
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) olay hakkında
aynı gün soruşturma başlatmıştır.
11. Yürütülen soruşturma kapsamında olay yerinin basit bir
krokisini çizen Komutanlık görevlileri, olayın meydana geldiği tarihte bilgi
sahibi sıfatıyla A.Y. ve S.İ.nin ifadelerini
almıştır.
i. A.Y. ifadesinde saat 03.00 sıralarında eş ve arkadaşlarıyla
birlikte ailecesahile gittiklerini, saat 12.00
sıralarında denize girilmesi yasak olan bir yerden denize girdiklerini,
denizden çıktığında eşinin hâlâ denizde olduğunu, yemek hazırlamakta iken eşini
denizde görememesi üzerine telaşlanıp olayı Cankurtaran Merkezine bildirdiğini
beyan etmiştir.
ii. S.İ. ifadesinde saat 03.00 sıralarında arkadaşı G.Y. ve G.Y.nin eşi A.Y. ile birlikte Karaburun sahiline
gittiklerini, birlikte denizde yüzdüklerini, saat 14.00 sıralarında A.Y. ile
kendisinin denizden çıktığını, G.Y.nin bir süre daha
yüzeceğini söylediğini, 15-20 dakika sonra G.Y.yi denizde görememeleri üzerine A.Y. ile birlikte G.Y.yi aramaya başladıklarını, yaklaşık yarım saatlik bir
aramadan sonra durumu Cankurtaran Merkezine bildirdiklerini söylemiştir.
12. Ölü muayenesi işlemi 16/8/2014 tarihinde Cumhuriyet
savcısının huzurunda bir hekim tarafından yapılmıştır. Ölü muayenesine ilişkin
tutanakta, ense kısmında yumuşak doku travması bulunduğu, ağız, burun ve
enseden kan geldiği, cesette başkaca bir yara bulunmadığı belirtilmiştir.
13. 30/9/2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe
veren J.P., G.Y.nin eşi A.Y. ile ilgili birtakım iddialarda
bulunmuştur. Buna göre A.Y. J.P.ye bazı erkeklerle görüşüp onlardan 100-200 TL
para istediğini, S. isimli bir kişi (S.İ.) ile dost olduğunu, bu kişiyle sık
sık görüştüğünü, bundan G.Y.nin haberi olmadığını
anlatmıştır. Ayrıca eşinden nefret ettiğini söyleyen ve G.Y.nin
cenazesine katılmayan A.Y., olaydan bir gün önce S., S.nin
eşi ve G.Y. ile birlikte saat 02.00 sıralarında denize gideceklerinden söz
ederek J.P.den plaj havlusu istemiş, J.P.ye S.yi kastederek saat 02.00'de
denize gitme fikrinin karşı taraftan geldiğini söylemiştir. Son olarak J.P., G.Y.nin kendisine yüzme bilmediğini söylediğini ve G.Y.nin kasten öldürülmüş olabileceğini ileri sürmüştür.
14. Cumhuriyet Başsavcılığı 11/11/2014 tarihinde S.İ.nin şüpheli sıfatıyla ifadesini almıştır. İfadesinde
S.İ., eşi Se.İ. ile ölenin eşi A.Y.nin
belediyenin verdiği bir yemekte tanıştıklarını, ölmesinden dört ay kadar önce G.Y.nin eşi A.Y. ile birlikte evlerine geldiğini,
tanıştıktan sonra samimiyetlerinin hızla ilerlediğini, G.Y. ve eşinin sürekli evlerine
gelmeye başladığını ve sadece bir kez eşiyle birlikte G.Y.nin
evine gittiğini söylemiştir. Ayrıca S.İ., A.Y. ile arasında herhangi bir gönül
ilişkisi olmadığını, J.P.yi
tanımadığını, saat 02.00 sıralarında sahile gitme fikrinin G.Y.ye ait olduğunu,
sabah olunca birlikte denize girdiklerini, denize girmek amacıyla bir müddet
sonra G.Y.nin yanlarından ayrıldığını ve bir anda
gözden kaybolduğunu, denizin çok kalabalık olduğunu, G.Y.yi
denize itmediğini veya bastırmadığını, G.Y.nin
ölümünde herhangi bir suçunun olmadığını beyan etmiştir.
15. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi (İhtisas Dairesi)
25/11/2014 tarihli otopsi raporunda; kanda alkol bulunmadığını, 65/7 ng/ml midazolam
ile 182,07 ng/ml paroksetin bulunduğunu ve
sistematikteki diğer maddelerin bulunmadığını, idrarda paroksetin bulunduğunu ancak sistematikteki diğer
maddelerin bulunmadığını ve ölümün suda
boğulma sunucu meydana geldiğini bildirmiştir. Bahse konu otopsi
raporunun ilgili kısımları şöyledir:
"...[Ö]lü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin vücut arka
yüzde, bası görmeyen yerlerde oluştuğu görüldü.
Vücutta yaygın kum bulaşı
ve ağız-burun çevresinde kanlı köpüklü sıvı bulaşı,
el ve ayaklarda çamaşırcı eliayağı görünümü görüldü.
Sol kol ön yüzde 10x8 cm boyutlarındagül motifli dövme
ve her iki dirsek iç büklümünde iğne pikür [batırma,
delme] izleri görüldü.
İÇ MUAYENE
BAŞ: Saçlı deri kaldırıldı. Saçlı deri altında
hiperemik görünüm olup yer yer peteşial
kanama alanları görüldü. Her iki temporal adale grubu
ve kafa kubbe kemikleri sağlam bulundu.
(...)Beyin,
beyincik yüzey ve kesitlerinde hiperemi ve ödem
bulguları dışında makroskobik patolojik özellik görülmedi.Kafa kaide kemikleri
sağlam bulundu.
GÖĞÜS: Sternal kapak
kaldırıldı. Göğüs boşluklarında serbest sıvı veya kan tespit edilmedi. Perikard boşluğunda5 mL seröz [serum ya da su içeren ya da bununla
ilgili olan] sıvı görüldü. Solunum sistemi
organları blok olarak çıkartıldı. Özefagusta makroskopik patolojik özellik görülmedi. Tr[a]kea [ana soluk borusu] ve ana bronşların kanlı köpükle sıvalı olduğu
görüldü.
(...)
(...)Her
iki akciğer yüzeyleri gerin parlak, şiş ve ödemli olup yüzey ve lob aralarında
yer yer birleşmeler gösteren peteşiel kanamalar görüldü.
Kesitlerinden sıkmakla yoğun kanlı sıvı çıkışı izlendi.
Boyun organlarının tetkikinde; boyun yumuşak
dokularında makroskobik patolojik özellik görülmedi. Hyoid kemik, tiroid kartilaj ve boyun omurları sağlam bulundu(...)"
16. Cumhuriyet Başsavcılığı 10/12/2014 tarihinde Komutanlığa
müzekkere yazarakolayın oluş şeklinin tereddütsüz
ortaya çıkarılması için özel bir ekip oluşturulmasını, olay yerine gidiş-kalış
sürelerine ilişkin tanık beyanlarının alınmasını, kamera kayıtlarının
araştırılmasını, görevli cankurtaranların olayı ne şekilde öğrendiklerinin
araştırılarak beyanlarının alınmasını ve olayın öldürme olayı olup olmadığının
tereddütsüz olarak netleştirilmesini istemiştir.
17. Cumhuriyet Başsavcılığının emri doğrultusunda Komutanlık
görevlileri, olay yerini gören herhangi birkamera
bulunup bulunmadığını araştırıp olayı gören N.E.nin,
olay tarihinde Karaburun sahilinde cankurtaran olarak çalışan G.N.Ö. ve E.D.
ile aynı yerde cankurtaran şefi olarak çalışan O.A.nın bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerini almıştır.
i. Komutanlık görevlilerince düzenlenen 19/12/2014 tarihli
tutanakta olay yerinin gören herhangi bir kamera bulunmadığı belirtilmiştir.
ii. N.E. ifadesinde, 16/8/2014 tarihinde tam olarak
hatırlamadığı bir vakitte Karaburun sahilinde liman ağzında yüzdüğü esnada
kendisine yaklaşık 70-80 metre mesafede 30-35 yaşlarında erkek bir şahsın yüz
üstü yüzerken ayağa kalkıp balıklama suya daldığını, suyun yüzeyine çıkıp
tekrar dalan bu kişinin çırpınmaya başladığını, daha sonra cankurtaranların
liman ağzından su motoru ile boğulan şahsın yanına gelip sudan çıkarttıklarını,
ilk yardım yapılsa da bahsettiği kişinin kurtarılamadığını, boğulan kişiyi daha
önce görmediğini, boğulan kişiye vuran veya zorla suya sokan herhangi bir kimse
görmediğini ve bahse konu kişinin denizin zeminindeki taşlara çarpmış
olabileceğini söylemiştir.
iii. O.A. ve G.N.Ö birbiriyle uyumlu beyanlarında 16/8/2014
tarihinde saat 14.00 sıralarında bir erkek şahsın kaybolduğunu haber
aldıklarını, 10-15 dakika kadar yaptıkları aramalarda boğulan herhangi bir
kimseye rastlamadıklarını, saat 15.00 sıralarında liman ağzında bir boğulma
olayının ihbar edildiğini, E.D.nin suya dalıp boğulan
şahsı sudan çıkardığını, şahsa 40 dakika kadar ilk yardım yapıldığını ancak
kurtarılamadığını, boğulmanın meydana geldiği liman ağzında teknelerin gelip
geçmesinden kaynaklanan ve longoz olarak
tabir edilen boşlukların bulunduğunu, boğulmaların çoğununbu
boşlukların bulunduğu yerlerde meydana geldiğini, olay zamanında denizin çok
kalabalık olduğunu ve bu nedenle G.Y.nin bir başkası
tarafından boğulmasının mümkün olabileceğinidüşünmediklerini
söylemişlerdir.
iv. O.A. ve G.N.Ö ile aynı doğrultuda
ifade veren E.D., ilave olarak G.Y.yi sudan çıkardığı
yerde iki metre uzunluğunda ve 7-8 metre derinliğindeki bir longoz bulunduğunu beyan etmiştir.
18. Cumhuriyet Başsavcılığı 10/12/2014 tarihinde Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığına (Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı) bir müzekkere yazmış ve A.Y.nin
kullanmakta olduğu mobil telefonun 1/8/2014-17/8/2014 tarihleri arasındaki
iletişiminin tespitini istemiştir. Söz konusu müzekkereye cevap verilip
verilmediği tespit edilememiştir.
19. Cumhuriyet Başsavcılığı, G.Y.nin
kanında bulunan proksetin maddesinin kullanım miktarı itibarıyla
kullanım dozuna uygun olup olmadığı ve kasten öldürme bulgusu niteliğinde ve
miktarında olup olmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu Beşinci İhtisas
Kurulundan (İhtisas Kurulu) rapor talep etmiştir.
20. İhtisas Kurulu 22/12/2014 tarihli raporunda, antidepresif bir ilacın etkin maddesi olan paroksetin maddesinin ölenin kanında saptandığı
belirtilen düzeyinin depresyon tedavisinde önerilen şekilde kullanılmakla
ulaşılabilecek terapötik (tedavi edici) bir kan
düzeyi olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
21. Cumhuriyet Başsavcılığı J.Ş.nin
(J.P.), tanık sıfatıyla ifadesini 7/1/2015 tarihinde almıştır. J.Ş.nin ifadesi şöyledir:
"Ben daha önce [G.Y.]nin ölümü ile ilgili olarak 30/09/2014 tarihinde dilekçe
verdim. Bu dilekçemin içeriğini aynen tekrar ediyorum. [A.Y.] benim arkadaşımdı. Sohbetimiz sırasında bana S...adlı bir kişi ile dost olduğunu, geceleyin 02:00 de
S..., S...nın eşi ve [G.Y.] ile birlikte hep beraber denize gideceklerini bana
söyledi. Deniz havlusu istedi. Bende verdimve gitti.
Daha sonra ertesi gün akşam komşulardan [G.Y.]nin denizde boğularak öldüğünü duydum. S... ile ilgili olarak bana dostum dedi. Başka da bir şey
anlatmadı. [G.Y.]nin ölmeden önce eşini sevmediğini bana söylemişti.
Fakat [G.Y.] ile ilgili olarak
öldürteceğim veya benzer bir kelime kullanmadı.
Fakat [G.Y.] ölmeden daha önce bana benim problemli olduğum eski
eşim hakkında benim adamlarım var ormanlık bir alana götürüp öldürtelim dedi.
Benim başkaca [G.Y.]nin nasıl boğulduğu hususunda bir bilgim yoktur."
22. G.Y.nin babası İ.Y. Cumhuriyet
Başsavcılığınca alınan 12/1/2015 tarihli ifadesinde, oğlu G.Y.nin
ölmeden önce bir yıl süreyle depresyon nedeniyle düşük oranlı yatıştırıcıhap kullandığını beyan etmiştir.
23. Cumhuriyet Başsavcılığı, G.Y.nin suda
boğulma nedeniyle öldüğü ve olayda suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle
16/2/2015 tarihinde şüpheliler A.Y. ve S.İ. hakkında kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar vermiştir. Bahse konu kararın ilgili kısmı şöyledir:
"16. 08.2014 günü, Arnavutköy İlçesi
Karaburun mevkiinde, saat;11:00 sıralarında, [G.Y.] adlı kişinin denizde
bulunduğu sırada suya daldığı ve sudan çıkamadığı ve su içinde çırpınmaya
başladığı ve suda boğulma sonucu öldüğü , ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumunun
25.11.2014 tarihli raporu ile tespit olunduğu, olayın oluşuna [N.E.] adlı
şahsında tanık olduğu, boğulma olayının olduğu yerin halkın yoğun şekilde denizegirdiği kalabalık bir bölge olduğu, maktulun kanında paraksetin
maddesi bulunmakla birlikte Adli Tıp kurumunun 22.12.2014 tarihli raporunda paraksetin düzeyinin depresyon tedavisinde önerilen şekilde
kullanmakla ulaşabilecek tedavi edici düzeyde olduğu, ölenin babası [İ.Y.]nin beyanından da ölen kişinin depresyon nedeni ile hap
kullandığının anlaşıldığı, olay nedeni ile [S.İ.] şüpheli olarak beyanı alınmış
ise de, boğulma sonucu ölüm olayında suç unsuru bulunmadığı... anlaşılmakla;
1-Şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya
yer olmadığına,
(...)
karar verildi."
24. Kendilerine yapılan tebliğ üzerine soruşturma sonucundan
haberdar olanbaşvurucu ve eşi, vekilleri aracılığıyla
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. Başvurucu ve eşi
yaptıkları itirazda, Olay Yeri Tespit Tutanağı'nda
bahsi geçen ifadeler ile şüphelilerin beyanları arasında çelişki olduğunu,
şüpheli S.İ.nin verdiği iki ifade arasında uyumsuzluk
olduğunu, başvurucu ile eşinin ifadesinin alınmadığını, G.Y.nin
yüzme bilmediğini hatta sudan korktuğunu, G.Y.nin eşi
tarafından tehdit edildiğini kendilerine söylediğini, oğullarının ölümünden
sonra evdeki koltuğa saklanmış bir mobil telefon bulunduğunu, A.Y. ile S.İ.nin G.Y.nin cenazesine
katılmadığını, A.Y.nin çocuklarını görmeye
gelmediğini iddia edip J.P.nin 30/9/2014 tarihli
dilekçesindeki hususları da belirterek G.Y.nin
geceleyin kendi arabası yerine ticari taksi ile denize gitmesinin altında başka
nedenler olduğunu öne sürmüşlerdir.
25. Başvurucu ve eşinin kovuşturmaya yer olmadığına dair karara
yaptıkları itiraz, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 30/3/2015 tarihli kararıyla kesin
olarak reddedilmiştir.
26. Hâkimlik kararı, başvurucu vekiline 16/4/2015 tarihinde
tebliğ edilmiş olup bireysel başvuru 15/5/2015 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
27. Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukuk Anayasa
Mahkemesinin Yasin Ağca (B. No:
2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96) başvurusu
hakkında verdiği kararda yer almaktadır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
29. Başvurucu; Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya
yer olmadığına dair karara yaptığı itirazda belirttiği hususları tekrar ederek
kesin olarak verilen Hâkimlik kararını temyiz edememesi, Hâkimlik kararının
gerekçeli olmaması, delillerin toplanmaması, S.İ.nin
olay yerinde olduğunu beyan ettiği eşinin ifadesinin alınmaması ve G.Y.nin ölümü hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi
nedeniyle adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini öne
sürmüştür.
B. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü oğlunun
ölümü hakkında yürütülen soruşturmada eksik delil toplandığına, ifadesinin alınmaması
ve ölüm nedenine ilişkin itiraz ve iddialarını Yargıtaya
taşıyamaması nedeniyle soruşturmaya etkili biçimde katılamadığına ve bu
sebeplerle oğlunun ölümüne ilişkin soruşturmanın etkisizliğine ilişkindir.
31. Öte yandan başvurucu, oğlunun ölümüne bir devlet
görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; oğlunun yaşamına yönelik olarak
devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın
bir tehdidin bulunduğuna ancak anılan makamların oğlunun yaşamını korumak için
gerekli tedbirleri almadığına ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır. Bu itibarla
başvurucunun bütün iddiaları, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında
incelenmiştir.
32. İncelemeye esas alınacak Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar
başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes,
yaşama ... hakkına sahiptir.”
33. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, devletin
temel amaç ve görevlerden birisinin de insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak olduğunu belirten Anayasa'nın 5.
maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete birtakım negatif ve pozitif
yükümlülükler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).
34. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
usule ilişkin yönü, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir
soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını
koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap
vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 54).
35. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17.
maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da
cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle
sonuçlandırma ödevi yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
36. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili
olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmesi gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu
kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma
yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
37. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan
biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu
denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 58).
38. Ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturmanın makul bir
özen ve süratle yürütülmesi de gerekir (Salih
Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine
bağlılığın sağlanması, hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği
görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.
39. Somut olayda, G.Y.nin ölü olarak
bulunmasından haberdar olan Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl soruşturma başlatmış
ve altı ay gibi kısa bir sürede soruşturmayı tamamlamıştır. Soruşturma
kapsamında, ölüm nedeninin belirlenmesi için ölü muayenesi ve otopsi işlemleri
yapılmış; G.Y.nin kanında bulunan antidepresif
bir ilacın etken maddesi olan proksetin maddesinin kullanım miktarı itibarıyla kullanım
dozuna uygun olup olmadığı ve kasten öldürme bulgusu niteliği ile miktarında
olup olmadığı hususlarında İhtisas Kurulundan rapor alınmış ve G.Y.nin depresyon tedavisi görüp görmediği hususunda İ.Y.nin beyanına başvurulmuştur. Ayrıca başvurucu ile
birlikte sahile giden G.Y.nin eşi A.Y. ile S.İ.nin beyanları alınmıştır.
40. Öte yandan yürütülen soruşturmada sadece ölenin suda boğulduğu ön kabulüyle hareket
edilmemiş, J.Ş.nin (J.P.) iddiaları doğrultusunda adı
geçenin beyanı alınmış, olay yerini gören kamera bulunup bulunmadığı
araştırılmış, G.Y.nin boğulduğunu gören N.E. ile olay
tarihinde Karaburun sahilinde cankurtaran olarak çalışan G.N.Ö. ve E.D. ile
aynı yerde cankurtaran şefi olarak çalışan O.A.nın ifadeleri alınmıştır. Kısacası ölüm koşulların
belirlenebilmesi için gerekli tüm deliller toplanmıştır.
41. Başvurucu, S.İ.nin eşinin
ifadesinin alınmadığını ve delillerin toplanmadığını iddia etmiş ise de
Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma
makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin olarak
ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama zorunluluğu
bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma işlemlerinin
belirleyicisi, yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, §
62).
42. İfadesinin alınmadığını ve ölüm nedenine ilişkin itiraz ve iddialarını
Yargıtaya taşıyamadığını öne sürse de başvurucu,
soruşturma sonucundan haberdar edilmiş ve kovuşturmaya yer olmadığına dair
karara yaptığı itirazda soruşturmaya yönelik talepleri ile ölüm nedenine
ilişkin itiraz ve iddialarını bildirme fırsatı bulmuştur. Ayrıca soruşturmaya
katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır. Bu nedenle
başvurucunun meşru menfaatlerini korumak için oğlunun ölümüyle ilgili
soruşturmaya gerekli olduğu ölçüde katılabildiği sonucuna varılmıştır.
43. Soruşturmada yapılan araştırmalar ve toplanan deliller
yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde Cumhuriyet
Başsavcılığının G.Y.nin ölümüyle neticelenen olayı
aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir hususun bulunmadığı
değerlendirilmiştir. Aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılanbir veri de Anayasa Mahkemesinin elinde
bulunmamaktadır. Bu nedenlerle başvurucunun oğlunun ölümü hakkında yürütülen
soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkililikte olduğu ve
başvurucunun yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça
dayanaktan yoksun olduğu kanaatine varılmıştır.
44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.