TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA KARAARSLAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/9414)
|
|
Karar Tarihi: 10/10/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa
KARAARSLAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Cihan
KOÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uzman jandarma çavuş olarak görev yapan başvurucu hakkındaki
atama işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) emrinde jandarma
uzman çavuş olarak görev yapmaktadır. Başvurucu 2013 yılı genel atamalarıyla
Göksun İlçe Jandarma Karakol Komutanlığına atanmıştır. Başvurucu, eşinden
boşanmak için dava açmıştır.
8. Göksun İlçe Jandarma Karakol Komutanlığının 7/5/2014 tarihli
emri ile görevli olduğu garnizonda bir
bayanla sosyal arkadaşlık kurmasının boşanma aşamasında olması nedeniyle toplum
nezdinde hoş karşılanmayacak düşüncelere sebebiyet verebileceği
ifade edilerek, başvurucu ikaz edilmiştir. Ayrıca ikaz yazısı ile uyarıldığı
belirtilerek il içi atama teklifinde bulunulmuştur.
9. İl Jandarma komutanlığının
2014 yılı İl İçi Atama/İstihdam Çizelgeleri ve Ayrılış/Katılış İşlemleri
konulu emri ile Nurhak İlçe Jandarma Komutanlığına atanmıştır. İl içi ataması
öncesi başvurucuya tercih formu doldurulmuş ancak tercih dışı atama
yapılmıştır.
10. Başvurucu, atama işleminin iptali istemiyle Askeri Yüksek
İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
11. Yargılama sırasında davalı idare davacının tercih formu
doldurmasının atamayı istediğini gösterdiğini, atamanın cezalandırmak gayesiyle
değil emniyet ve asayiş hizmetlerinden doğan personel ihtiyacının
karşılanmasına yönelik olduğunu savunmuştur.
12. AYİM Başsavcılığının dava hakkındaki görüşünde, önceki görev
yerine 2013 yılında atanan davacının 2014 yılında garnizon değiştirecek şekilde
başka bir görev yerine atanması için haklı ve zorunlu sebeplerin mevcut
olmadığını belirterek, idari işlemin iptal edilmesi gerektiği savunulmuştur.
13. AYİM oy çokluğuyla davayı reddetmiştir. AYİM kararında,
idarenin atamanın asayiş hizmetlerine
istinaden yapıldığı doğrultusundaki savunmasına itibar etmeyerek
atamanın ikaz yazısına konu olaylar nedeniyle yapıldığını kabul etmiştir.
Mahkeme, başvurucunun boşanma aşamasında olduğunu, görev yaptığı yer ve ifa
ettiği görev itibarıyla davranışlarına azami dikkat etmesi gerektiğini
vurgulayarak ikaz yazısına konu sosyal
arkadaşlık dikkate alınarak görev yerinin değiştirilmesinde idari
asayiş ve zaruri sebeplerin bulunduğunu kabul etmiştir. Başvurucu, karar
düzeltme yoluna başvurmamıştır.
14.Nihai karar 22/5/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu tarafından 5/6/2015 tarihinde bireysel başvuru
yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 28/5/1988 tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu'nun ''Atamalar'' kenar başlıklı 19. maddesi
şöyledir:
''Atamalar Jandarma Genel Komutanlığının
teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile yapılır. İllerde görev yapmak üzere
atanacaklar iller emrine, diğerleri doğrudan görev yapacakları birlikleri
emrine atanır. İller emrine atananların görev yerleri İl Jandarma Alay
komutanının teklifi, valinin onayı ile belirlenir, diğer birliklere atananların
görev yerleri ise ilgili komutanlarınca belirlenir.
(Değişik ikinci fıkra: 27/2/2008-5744/1 md.) Uzman Jandarma Okulunu başarı ile bitirenler, altı ay
süre ile stajyer olarak görevbaşı eğitimine tabi
tutulmak üzere kura ile atanır. Sağlık durumu, idari, asayiş ve diğer zorunlu
sebepler dışında atandıkları görev yerlerinde asgari iki yıl kalmayanlar
yeniden atamaya tabi tutulmaz. İl içindeki yer değiştirme işlemleri bu şarta
tabi değildir.
Atamayla ilgili diğer hususlar yönetmelikte
belirtilir. ''
17. Jandarma Genel Komutanlığının 21/12/2001 tarihli ve 445292
sayılı Başemri ile yayımlanan Uzman Jandarma Atama ve
Sicil Yönetmeliği'nin ''Atama ve yer
değiştirmelerde dikkate alınacak esaslar'' kenar başlıklı 8. maddesi
şöyledir:
''(30.12.2009 tarihli Bakan Onayı ile değişik
1. fıkra) Uzman jandarmaların atamaları hizmetin aksatılmadan yürütülmesi
esasına ve hizmet ihtiyacı prensibine uygun şekilde, Jandarma Genel
Komutanlığınca aşağıdaki kriterler dikkate alınarak, garnizonlar arasında sıra
ile yapılır;
a. Meslek programları, meslek içi eğitim
esasları,
b. Kadro ihtiyacı,
c. Kendisinin, eşinin ve bakmakla yükümlü
olduğu çocuklarının hayati önemi haiz sağlık durumları,
ç. Terfi durumu,
d. Sınıf, branş ve ihtisasları,
e. Atanma istekleri,
f. ldari, asayiş ve
zaruri sebepler
Eşleri Devlet kuruluşlarında görevli uzman
jandarmaların atamalarında, eşlerin memuriyet görevi gözönünde
tutulur. Talep ettikleri garnizonlara atanmaları; muvazene, kadro ve ihtiyaç
durumu ile bölge hizmet sırası dikkate alınarak öncelikle yapılabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu; tesis edilen atama işleminde takdir yetkisinin
hukuka uygun kullanılmadığı, atamanın Uzman Sicil Atama ve sicil Yönetmeliğinin
11. ve 28. maddelerine aykırı olduğu, başvurucunun başarısız veya disiplinsiz
bir personel olmadığı yönündeki savunmalarına Mahkemenin gerekçeli kararında
cevap verilmediğini, Mahkemenin taleplerini ve iddialarını dikkate almadan,
yeterli olmayan hatalı bir gerekçeyle karar verdiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da "Bütün mahkemelerin her türlü kararları
gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını
gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği
anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 76).
21. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme
sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
22. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilseler de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
23. Somut olayda ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında, dava
dilekçesi, davalı savunmaları, başsavcılığın görüşü, yargılama aşamasında
sunulan deliller ve dava konusunun dayanağı olan mevzuat hükümleri ile ilgili
özet niteliğinde bilgiler vererek bir değerlendirme yapmıştır. Mahkemenin
tarafların iddialarını da gözeterek dava konusuyla ilgili kapsamlı bir inceleme
ve değerlendirme yaparak davanın reddine karar verdiği görülmüştür. Bu nedenle
dava konusu yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili
olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate alınarak verilen
kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görüldüğünden gerekçeli
karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
25. Başvurucu sicil durumunun iyi olduğunu, atama talebini
olmadığını ancak tercih formu doldurmasına rağmen tercih dışı atandığını, atama
işleminde idarenin takdir yetkisini hukuka uygun olarak kullanmadığını ifade
etmiştir. Öte yandan başvurucu, boşanma süreci içindeyken çevresindeki
insanlarla sosyal ilişki kurmasının normal olduğunu ancak duygusal hiçbir
bağlantısı olmayan bir bayanla sosyal ilişkisinin bulunmasının sıralı sicil
amiri tarafından hoş karşılanmadığını ve hukuka aykırı olarak atama işleminin
gerekçesi olarak kullanıldığını belirtmiştir. Başvurucu atama gerekçesinin
mevzuattaki atama sebeplerinin hiçbirine uymadığını, atamasının cezalandırma
amacıyla yapıldığını, işleminin iptali istemli davasında da mevzuat
hükümlerinin yanlış yorumlandığını ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, idarenin
savunma dilekçesinin ekinde gönderilen belgelerden gerekçeli kararda haberdar
olduğunu vurguladıktan sonra, savunmalarını dikkate almayan Mahkemenin adaletli
bir karar vermediğini ve kararın sağduyuyu hiçe sayan açık bir keyfîlik içerdiğini vurgulamıştır.
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun özel hayata saygı hakkıyla
açıkça ilişkilendirdiği bir şikâyetinin olmadığı, başvurucunun açıklamaları ile
iddialarının yargılamanın sonucuna yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle başvuru
adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren
tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
28. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve
gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi
esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada sunulan delilin geçerli
olup olmadığını ve delil sunma ve inceleme yöntemlerinin yasaya uygun olup olmadığını
denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin
görevi başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir (Muhittin Kaya ve
Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret
Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/201, § 27).
29. Somut olayda ilk derece mahkemesi yapılan yargılamada,
tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri değerlendirerek davanın reddine
hükmetmiştir. Mahkemenin, hükmüne esas alınan dosyadaki mevcut tüm belge ve
delillerin içeriklerini gerekçeli kararında özetledikten sonra elde edilen
bilgi ve delilleri mevzuatla ilişkilendirerek kanaatini ortaya koyduğu
görülmüştür. Öte yandan başvurucu yasa yoluna başvurmayarak, Mahkeme kararının
denetlenmesi yolunu kullanmamayı tercih etmiştir.
30. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate
alındığında, ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.