TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAŞAR ÖZDEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/971)
|
|
Karar Tarihi: 11/6/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Yaşar
ÖZDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayının etkili bir şekilde soruşturulmaması
nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucunun oğlu S.Ö. 27/3/2014 tarihinde saat 12.30
sıralarında Bilecik'e bağlı Erkoca köyünde bulunan ve dedesi L.Ö.ye ait bir
tarladaki su kuyusunda L.Ö. tarafından ölü olarak bulunmuştur.
10. Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı)
olay hakkında resen bir soruşturma başlatmıştır.
11. Olay yeri, olayın bildirildiği gün Cumhuriyet savcısınca
incelenmiş; ardından Cumhuriyet savcısının huzurunda bir hekimce ölü muayenesi
işlemi yapılmıştır. Bilecik İl Jandarma Komutanlığına bağlı Olay Yeri İnceleme
Tim Komutanlığı (Olay Yeri İnceleme Birimi) görevlileri de Cumhuriyet
savcısının talimatı uyarınca olay yerini detaylı bir şekilde incelemiştir.
12. Yapılan işlemlere ilişkin düzenlenen 27/3/2014 tarihli tutanaklarda;
dedesi adına kayıtlı olmasına karşın S.Ö. tarafından kullanılan otomobilin
Erkoca köyü istikametinde yolun sağında durduğu, otomobilin kontak anahtarının
başvurucu Yaşar Özdemir'de olduğu, başvurunun beyanına göre otomobil
bulunduğunda anahtarın kontak üzerinde bulunduğu ve otomobilin kapılarının
kilitli olmadığı, otomobil üzerinde sol ön sinyal lambasının sol üst
köşesindeki kırık dışında herhangi bir darbe izinin bulunmadığı, kırılan
parçaya olay yerinde rastlanmadığı, otomobilin deposunda akaryakıt bulunduğu;
otomobil içinde bir cüzdan, bir mobil telefon, bir paket sigara, bir çakmak,
içinde dokuz sigara izmariti bulunan küllük ile üç adet bira şişesi kapağı
bulunduğu, cüzdanın içinde para olmadığı ancak birçok banka kartının bulunduğu,
delil olabileceği gerekçesiyle otomobilden kıl toplandığı ve otomobilde parmak
izi bulunup bulunmadığının araştırıldığı belirtilmiştir. Tutanaklara göre araç
içinde boğuşmaya işaret eden ayakkabı izi gibi kirlenmeler bulunmamaktadır.
13. Ayrıca tutanaklarda; L.Ö.nün
tarlasında bulunan su kuyusunun sulama amacıyla kullanıldığı, kuyunun çapının
5,40x5,60 m olduğu, kuyunun içinin biriket
malzemesiyle kaplandığı, tarla ile aynı seviyedeki kuyu ağzının iki metre
altında su içinde göğüs bölgesi ve yüzü kuyu zeminine doğru olan, belden
yukarısı ise havaya bakan bir erkek cesedinin bulunduğu, kuyuda ve çevresinde
herhangi bir kavgaya işaret eden bulguya rastlanmadığı, kuyuya bir metre
mesafede ölene ait olduğu bildirilen ve üzerinde yırtık veya kan ya da başka
bir sıvı olmayan deri bir mont bulunduğu, montun altında bir paket sigara ile
bir çakmak olduğu, ölenin avuç içinde ve tırnaklarında herhangi bir delile
rastlanmadığı, ölenin vücudunda, elbiselerinde kan veya darp ve cebir izi
olarak değerlendirilebilecek iz ve emare bulunmadığı, cesedin ağız ve burun
kısımlarında yoğun olarak beyaz renkli mantarlaşma
gözlendiği ve cesedin boyun bölgesinde ip veya telem izi bulunmadığı
hususlarına yer verilmiştir.
14. Kolluk görevlileri olay hakkında bilgileri olabileceğini değerlendirdikleri
S.Ç., Ö.Y., O.Ç., R.Ç., R.Ö., Ş.Ö. ve E.Ö.nün
beyanlarına başvurmuştur.
i. S.Ç. ifadesinde; S.Ö.yü M.K.
vasıtasıyla tanıdığını, S.Ö.nün dedesinin ve
babaannesinin evliliğin kısa sürede gerçekleşmesine yönelik tavırları nedeniyle
S.Ö. ile ilişkisini sona erdirdiğini, ayrılmalarına rağmen S.Ö.nün
kendisini telefonla sık sık aradığını, 26/3/2014 tarihinde S.Ö.nün
kendisini birkaç kez aradığını, aramaları reddettiğini, aynı gün saat 17.00
sıralarında S.Ö.nün aramasına cevap verip ilişkinin
bittiğini söylediğini, saat 19.00 gibi yattığını ve gece vakti yapılan bir
aramayı da kimin aradığına bakmadan reddettiğini beyan etmiştir.
ii. Ö.Y. beyanında 26/3/2014 tarihinde saat 22.00 sıralarında S.Ö.nün kendisini otomobil ile evinin önünden aldığını,
23.30'a kadar bir kahvehanede oturduklarını, S.Ö.nün
S.Ç. ile ilişkisinin sona ermesi hakkında konuştuklarını, S.Ö.nün
moralinin çok bozuk olduğunu, isterse S.Ç. ile konuşabileceğini söylediğini, S.Ö.nün kendisini 23.40 sıralarında çalıştığı fabrikanın önüne
otomobille bıraktığını, nereye gideceğini kendisine söylemediğini ve birkaç
dakika sonra telefonla arayıp S.Ç. ile konuşmasına gerek kalmadığını
söylediğini ifade etmiştir.
iii. R.Ö. ifadesinde, iki gündür aralarında sorun bulunan S.Ö.
ile S.Ç.nin ayrıldığını beyan etmiştir.
iv. E.Ö.; S.Ö. ile S.Ç.nin
ayrıldığını, duyduğuna göre S.Ö.nün S.Ç.nin peşini bırakmazsa
öldürüleceği yönünde adliyede çalışan F. tarafından tehdit
edildiğini ifade etmiştir.
v. S.Ö.nün
kardeşi Ş.Ö. ise ifadesinde; S.Ç.nin ailesinin S.Ç.
ile S.Ö.nün evlenmesine izin verdiğini, yüzük
taktıklarını, S.Ç ile S.Ö.nün ne zaman ayrıldığını
bilmediğini, ayrılık yüzünden morali bozulan S.Ö.nün
içine kapandığını söylemiştir.
vi. O.Ç. ve R.Ç.nin ifadelerinden olay
hakkında bilgi sahibi olmadıkları anlaşılmıştır.
15. Cumhuriyet Savcısının talimatı uyarınca 27/3/2014 günü saat
18.00 sıralarında S.Ö.nün
eski sevgilisi olduğu iddia edilen S.Ç.nin telefonu
kollukça incelenmiştir. Yapılan incelemede, S.Ç.nin
26/3/2014 tarihinde saat 15.18 ve 22.18'de S.Ö. ile iletişim kurduğu tespit
edilmiştir. İncelemeye dair tutanakta, görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği
ve gerçekleşmiş ise görüşmenin süresinin ne olduğuna dair herhangi bir kayıt
bulunmamaktadır.
16. S.Ö.nün
telefonu 31/3/2014 tarihinde kollukça incelenmiştir. İncelemede, telefonun
mesajlar bölümüne göre S.Ö.nün Ö. Dayı ismiyle telefona kayıtlı kişiye
26/3/2014 tarihinde saat 16.24'te "Dayı
sen kimseye bişey deme çünkü benden için bırakmayacak
mı diye yapıyor heralde" içerikli,
aynı gün saat 16.35'te "Dayı akşam
görüşelim" içerikli, aynı gün saat 16.36'da"Tm" içerikli mesajlar gönderdiği;
26/3/2014 tarihinde saat 17.10'da aşkım
ismiyle telefona kayıtlı S.Ç.ye "Müsait
olunca çağrı at konuşalım bi"
içerikli, aynı gün saat 23.16'da "Aşkın
napıyorsun müsait olunca çağrı at"
içerikli, aynı gün saat 23.17'de "Konuşalım
olur mu" içerikli mesajlar gönderdiği; baba ismiyle kayıtlı başvurucuya 27/3/2014
tarihinde saat 02.03'te "Gelcem birazdan
sen uyu baba" içerikli, aynı gün saat 02.05'te "Kimse yok" içerikli mesajlar
gönderdiği tespit edilmiştir. Ayrıca incelemede, taslaklar içinde aşkım ismiyle kayıtlı kullanıcıya
gönderilmek üzere 27/3/2014 tarihinde saat 01.49'da "Sana inanıp evlend"
içerikli, aynı gün saat 02.03'te "Sana
inanıp evlenmeye karar vermiştim" içerikli mesajların
kaydedildiği anlaşılmıştır.
17. Başvurucunun beyanı Cumhuriyet Başsavcılığınca 31/3/2014
tarihinde alınmıştır. Başvurucunun ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...S. benim oğlum olur... [D]ört beş ay kadar önce oğlum S. İle S.[Ç] isimli kız tanışmışlar. Kendi aralarında
sözleşmişler... kızı istemek için Gölpazarındaki
ailesinin yanına gittik. Kızın ailesi kızı vermeyi kabul etmedi. Daha oğlumuz
var onu evlendirdikten sonra kızımıza sıra gelecek diye cevap verdiler... Kendi
aralarında anlaştıkları için bana gelip biz aramızda anlaştık yüzük takalım
dediler. Bende onları kuyumcuya götürdüm ve yüzüklerini aldım... Daha sonra S.
ile oğlanın arası bozulmuş. en son çarşamba günü
akşamı Bilecik İl Merkezi Tepebaşı Mevkiinde oğlumla buluştuk. Baba oğul sohbet
ettik. Oğlum S. iki yüzüğü de bana verdi. Baba ben bu kızı artık istemiyorum.
Dedi. Ben de sebebini sordum. Bir takım olumsuz şeylerini duydum. Telefonunda
mesajları gördüm. Dedi. Bilecik Adliyesinde çalışan F. isimli kişi S.[Ç].nin telefonuna canım, cicim diye mesajlar göndermiş.
[Oğlum] S. de bu mesajları görünce artık bu
kızı istemiyorum diye bana söyledi. Ayrıca F.nin Bilecikte Ç... pasajının en
üstünde bürosu varmış .hem o büroda hemde bir kafede
S.[Ç]., F. ve S. bir araya
geldiklerinde F. oğlum S.ye S.den dolayı bu kızı
alacaksın. İlla alacaksın ben adliyede çalışıyorum. Seni bitiririm.
Süründürürüm. Ailenede zarar veririm demiş. Oğlumda
kendisine aileme laf söyletmem deyip, ayağa kalkınca F. masadan ayrılmış.
Oğlumla bunları konuşurken morali bozuktu. Arabayla biraz gezip dolaşacağını
söyledi. Bende tamam oğlum. Ben eve gidiyorum. Dedim. Ve o şekilde ayrıldık.
Ben evdeyken ve oğlum genelde gece en geç oniki oniki buçuk arası eve gelme alışkanlığı olduğu için ve
sabahta zaten sekizde işe gitmesi icap ettiği için gelmeyince merak ettim.
Oğlumun cep telefonunu aradım. Oğlum geliyormusun.
Saat onikiye geliyor.nerdesin
dedim. Baba az sonra gelcem dedi. O an oğlumun
sesinin dışında dikkatimi çeken herhangi bir arabanın hareket halinde olduğuna
yahut oğlumun yanında birilerinin olduğuna dair şüpheli ses duymadım. Sadece
oğlumun sesini duydum ve az sonra gelecem demişti.
Ben tamam deyip telefonu kapattım. Fakat yine gelmeyince gece bir civarında
oğluma mesaj gönderdim. Gelmiyormusun geç oldu diye
yazdım. Oda bana Gelecem sen uyu baba diye cevap
yazdı... Olay günü sabahı defalarca telefon etmeme rağmen telefonuna
ulaşamayınca babamla görüştüm... A.İ. isimli arkadaşımın aracıyla Erkoca köyüne
gittim.ben A.yayol
boyunca oğlumdan hiç bahsetmedim. Köye yaklaştığımızda babam adına kayıtlı
olup, oğlum S. tarafından kullanılan arabayı yol kenarında görünce A.yadur dedim. Aşağıya indim.
Arabanın yanına gittim. Arabanın içinde kimse yoktu. Çevresindede
kimse yoktu. Arabanın şoför kapısını tutup açtığımda kapı açıldı. Böylece
aracın kilitlenmeden yol kenarına bırakıldığını anladım. Aracın içine
baktığımda kontak anahtarı kontağın üzerindeydi. Cüzdanı telefonu sigara pakete
arabanın içindeydi. Arabanın içinde başka birşey
görmedim. Kontak anahtarını aldım. Arabanın kapısını kilitledim... Ve Erkoca
köyüne gittik. Köyden kamyoneti aldım... Babam işçilerin başındaydı. Babama S.nin arabası yol kenarında ama kendisi yok. Gidip bakalım
dedim. Tekrar kamyonetle arabanın olduğu yere geldik. Birimiz yukarı birimiz aşşağı tarafa ayrıldık. Bir süre sonra babam beni telefonla
aradı... Sesi ağlamaklıydı. S. burda dedi.
Ağlıyordu... Babama ait tarlarda babama ait su kuyusunun yanına vardığımda
babam oradaydı. Ağlıyordu. Kuyuya baktığımda oğlumun cenazesini gördüm. babamın telefonundan Jandarmayı aradım... Ben kuyunun yanına
vardığımda oğlumun montu kuyunun dereye bakan tarafında düzgün bir şekilde
duruyordu. Montunun üzerinde yada yanında sigara ve
çakmak varsada ben o anki üzüntümden farkedemedim. Ancak mont düzgün bir şekilde duruyordu. ben babama hiç bir şeye elleme Jandarmayı çağıralım dedim. O
şekilde Jandarmayı aradık ve geldiler... Oğlum S. sürekli Erkoca köyüne gidip
geldiği ve çocukluğunda dahi gidip geldiği için dedesinin tarlasını ve tarlada
su kuyusunun yerini bilmekteydi. Arabanın anahtarlarını üzerinde bırakması,
kapısın kitlemeyişi, cüzdan ve telefonunu arabada
bırakması ve S. ile ayrılma sürecinde F. denen kişi tarafından tehdite maruz kalması dolayısıyla oğlumun ölümü konusunda
öldürülüp, öldürülmediği hususunda şüphem vardır. Savcılığınızca gerekli
araştırma yapıldığı zaman olayın nasıl olduğu dahada
belirgin hale gelecektir. oğlumun ölüm olayından sonra
cenazesi Bilecik Devlet Hastanesi morguna kaldırıldıktan sonra 27.03.2014 günü
saat 20:50- 21:10 arasında bir kez gizli numaradan arandım. Alo alo dedim. Arayan kişi cevap vermedi. Kısa bir süre bu
şekilde telefon açık kaldıktan sonra kapandı. Kimin aradığını bilmiyorum ama bu
şekilde aranmaktan da şüphelendim..."
18. Cumhuriyet Başsavcılığınca 31/3/2014 tarihinde tanık
sıfatıyla ifadesine başvurulan S.Ö.nün
kardeşi R.Ö.; cesedin bulunduğu su kuyusuna zaman zaman giden S.Ö.nün vefat tarihinden iki gün önce S.Ç.den
ayrıldığını, bu nedenle moralinin bozuk olduğunu, ölmeden önceki gece saat
00.00'dan önce Ö.Y.yi fabrikaya bırakan S.Ö.nün fabrika önünden otomobille ve tek başına
ayrıldığını beyan etmiştir.
19. 31/3/2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık olarak
dinlenen S.Ö.nün babaannesi
R.Ö.; S.Ö. ile S.Ç.nin 26/3/2014 tarihinde bir iki
kez telefonla konuştuklarını, konuşulanları kendisinin de duyduğunu ve her
ikisinin de telefonda birbirlerini istemediklerinden söz ettiklerini
söylemiştir.
20. S.Ö.nün
dedesi L.Ö.nün 31/3/2014 tarihinde Cumhuriyet
Başsavcılığında verdiği ifadenin ilgili kısmı şöyledir:
"...Torunum S. geçen hafta salı günü
sabah dokuz on sıralarında köyümdeki evime geldi. Normalde kendisi Bilecik
Merkezde babasının evinde ikamet eder. Salı gecesi S. köyde benim evimde kaldı.
Salı günü evime geldiği andan itiraberen ogünü hep benim evimde geçirdi. Hiç evden çıkmadı. Çarşamba
günü öğleden sonraki bir vakitte S.ninsözlüsü
S.[Ç] iki üçkez
telefon etti. S. sözlüsünden iki üçgün önce zaten
ayrılmıştı. Sözü S.[Ç]
bozmuştu... S. telefonun hopörlerünü açtı. Çünkü sesi
aç bizde duyalım dedim. Bunun üzerine hoparlör açıldığında S.[Ç] torunum S.ye gel buluşalım. Ben senden vazgeçmem.
Dedi. S. de S.[Ç].yeya sen kendin vazgeçtin. Sen beni istemedin. Bende seni
istemiyorum. Dedi... Akşam saat sekiz dokuz sıralarında S. benim evimden
ayrıldı. S. yanıma benim adıma ruhsatlı 11 ... plakalı araçla gelmişti...
Ayrılmadan önceki son bir saat içerisinde torunum S. bana Dede benim hayatım
tehlikede beni çok tehdit ediyorlar. Benim hayatım zaten gitti. Dedi. Bende torunuma
Niye diye sordum. Torunumda bana Dede bunlara bulaşma. Şikayet
bile etme. Bunlar çok tehlikeliler dedi. Ben kimler tehlikeli diye sorunca.
Bilecik Adliyesinde çalışan F. ve S.[Ç].nin ağbisi olduğunu söyledi.
Hatta kızla ayrılmadan bir süre önce bu F. isimli kişiyle S.[Ç] Bilecik İl Merkezinde bir kafede S. ile buluşmuşlar.
Orada S.'ye F. bu kızı almak zorundasın. Mecbur
alacaksın demiş. S. de F.ye ben niye S.[Ç].yi alıp, senin pisliğini temizliycem
demiş. Ben S.ye niye böyle söylediğini sorunca Dede S.[Ç] ile F. arasında bir ilişki var. Bunu anladım. O
yüzden S.yi bıraktım. Dedi.
Yine kafede S.[Ç].ye telefonunda
benimle ilgili ne varsa sil. Ben seninkileri siliyorum demiş. Ancak S.'nin söylediğine göre S.[Ç] silmemiş... Adliyede çalışan F. isimli kişinin Bilecikte Ç... pasajının en üst
katında kendisinin kullandığı bir bürosu vardır. Hatta torunum S. ve sözlüsü S.[Ç] ayrılmazdan önce hatta daha sözlüde değillerken ben,
S., S.[Ç] ve F. bu büroda
oturmuştuk. S.[Ç] F.ye amca
diyordu. Bende S.[Ç].nin ailesiyle aramızı yapsın diye düşünerek F.'den yardımcı olmasını istemiştim... S. arabayla evden
ayrılırken zaten üzgün ve üzüntülü bir haldeydi. Bu nedenle S. evden
ayrıldıktan sonra ... oğlum Yaşarın cep telefonunu aradım..
S.ninmorali çok bozuk. Göz
kulak ol dedim. Oğlumda tamam dedi. Daha sonra aynı akşam oğlum Yaşar ile
torunum S. bilecik Tepebaşı Mevkiinde buluşup çay
içmişler. Daha sonra oğlum Yaşarla torunum S.
birbirlerinden ayrılmışlar. S. Bilecikte yakınımız
olan M.Y.nin evine gitmiş. Orada M., M.nin oğlu Ö. ve torunum S. saat gece on onbuçuk sıralarında sohbet etmişler. Bunu bana daha sonra
M. ve oğlu Ö. söyledi. Sonra S. Ö.yü
arabayla Ö.nün çalıştığı fabrikaya bırakmış. Daha
sonra oğlum Yaşar S.'yigece oniki
sıralarında aramış. Oğlum eve gelmedin demiş. S. de gelecem
baba demiş. Oğlumda S.yeyanında
kim var demiş. S. De kimse yok baba demiş. Daha sonra bir daha telefonda kimse
görüşmemiş. Perşembe günü sabahı ... Oğlum Yaşar sabah beni aradı. Baba ben gelecem ama S. yok telefonuda
kapalı ulaşamıyorum iş yerine baktım orayada gitmemiş
Ben başka bir arabayla gelecem
dedi... oğlum Yaşar da bir arkadaşının arabasıyla köye gelmek için yola çıkmış.
Köye gelirken köye yaklaştığındada yol kenarında S.'ninkullandığı bana ait arabayı park halinde görmüş. Köye
gelir gelmez hemen yanıma gelip Baba araba bizim köyün üstünde yol kenarında
dedi. Oğlum ve ben arabanın yanına ikimiz gittik. arabanın
kapıları kilitli değildi. Kontak anahtarı kontağın üzerindeydi. Cüzdanı,
telefonu arabanın içindeydi. Durumdan şüpelendik. Oğlum
Yaşara sen yukarıya doğru bak bende aşağıya doğru bakayım dedim. Ve S.yi aramaya başladık. Üçyüz beşyüz metre kadar ilerde
bana ait su kuyusu vardır. Kuyunun yanına kadar gittim. Kuyuya baktığımda S.'nincesedi kuyunun içindeydi. Hemen oğlum Yaşara haber
verdim. Yaşar da kuyunun yanına geldi. Yaşar Jandarmaya telefon etti.. Ben Jandarma geldikten sonrada olabilir öncede
olabilir tam hatırlamıyorumS.[Ç].yi cep telefonumdan aradım. Ancak telefonu meşgule
aldı. Tekrar aradığımdada telefonu kapalıydı. Ben bu
durumdan dahi şüpelendim..."
21. Cumhuriyet Basşavcılığı, S.Ö.ye
ait mobil telefonun 1/3/2014-28/3/2014 tarihleri arasındaki iletişimlerinin
tespitine ait tutanakları Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (İletişim
Kurumu) getirtmiştir. Kayıtlardan 26/3/2014 tarihinde S.Ö.nün
iki kez görüştüğü M.K. ile son görüşmesinin saat 16.38'de olduğu ve görüşmenin
238 saniye sürdüğü, üç kez görüştüğü S.Ç. ile son görüşmesinin saat 17.10'da
olduğu ve görüşmenin 3356 saniye sürdüğü, S.Ç.ye 15.03, 15.04, 15.13, 16.10,
22.16 ve 22.17'de mesaj attığı; iki kez görüştüğü Ö.Y. ile son görüşmesinin
saat 23.41'de olduğu ve görüşmenin 21 saniye sürdüğü, Ö.Y.ye saat 15.24, 15.35
ve 15:36'da mesaj attığı; saat 23.50'de başvurucu ile 58 saniye görüştüğü ve
başvurucuya biri 01.04'te, diğeri 01.05'te olmak üzere iki kez mesaj gönderdiği
anlaşılmıştır.
22. Tanık Ö.Y. 3/4/2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında
ifade vermiştir. İfadesinde Ö.Y., S.Ö. ile S.Ç. arasındaki ilişkinin S.Ç
tarafından sonlandırıldığını düşündüğünü söylemiştir.
23. Soruşturma evrakı arasında yer alan Bilecik İl Emniyet
Müdürlüğünün 3/4/2014 tarihli yazısından, plaka tanıma sisteminde 26/3/2014
tarihi saat 00.01-27/3/2014 tarihi saat 13.00 arasında S.Ö.nün kullandığı otomobile ait kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.
24. Kolluk görevlilerince yapılan araştırma sonunda düzenlenen
4/4/2014 tarihli tutanakta, Tevfik Bey Caddesi üzerinde Ç...
isimli pasaj bulunduğu ancak F.Y.nin söz konusu
pasajda malik veya kiracı olduğu herhangi bir işyerinin bulunmadığı
belirtilmiştir.
25. Kolluk görevlilerince düzenlenen 12/4/2014 tarihli
tutanakta; bazı işyeri ve kurumlardaki kamera görüntülerinin incelendiği, S.Ö.nün kullandığı otomobile
benzer bir otomobilin 26/3/2014 tarihinde saat 23.35'te fabrika önünde durduğu,
otomobilin Gülümbe yol ayrımından geriye dönüp
Bilecik istikametine ilerlediği, otomobildeki kişi/kişilerin belli olmadığı ve
otomobili takip eden herhangi bir aracın olmadığı belirtilmiştir.
26. Kolluk görevlilerince düzenlenen 12/4/2014 tarihli bir başka
tutanakta; Pelitözü köyünde bulunan kamera
görüntülerinin incelendiği, 26/3/2014 tarihinde saat 23.36 sıralarında S.Ö.nün kullandığı otomobile
benzer bir otomobilin Bilecik-Yenişehir yolu istikametine gittiği, otomobildeki
kişi/kişilerin belli olmadığı, otomobili takip eden herhangi bir aracın
olmadığı hususlarına yer verilmiştir.
27. Cumhuriyet Başsavcılığı 14/4/2014 tarihinde tanık M.K.nın ifadesini almıştır. M.K.
ifadesinde; oğlunun arkadaşı olması nedeniyle S.Ö.yü
tanıdığını, S.Ç. ile S.Ö.yü kendisinin
tanıştırdığını, ölü olarak bulunmasından iki gün önce S.Ö.nün
birkaç kez telefonla kendisini aradığını ve S.Ç. ile tatlı bir şekilde
ayrıldıklarından söz ettiğini, S.Ö.nün bir sonraki
gün yine kendisini telefonla aradığını ve S.Ç. ile barıştıklarından söz
ettiğini, aynı gün akşam saatlerinde kendisini pek çok kez aradığını, bir gün
önce zaten birkaç kez konuştuklarından aramalara cevap vermediğini, hatta
telefonu kapattığını ve daha önceki konuşmalarında S.Ö.nün
tehdit edildiği yönünde kendisine herhangi bir beyanda bulunmadığını
söylemiştir.
28. Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 22/4/2014 tarihli kararıyla
şüpheli F.Y.ye ait telefonun 1/3/2014 ile 28/3/2014 tarihleri arasındaki
iletişiminin tespitine karar verilmiştir. Bu karar uyarınca iletişimin
tespitine dair tutanakların İletişim Kurumundan getirtilip getirtilmediği
tespit edilememiştir.
29. Kolluk görevlilerince düzenlenen 22/4/2014 tarihli
tutanakta; İlyasbey köyünde bulunan bir fabrikanın
kamera görüntülerinin izlendiği, 27/3/2014 tarihinde saat 00.48'de S.Ö.nün kullandığı otomobile
benzer bir aracın geçtiği, ilerleyen saatlerde herhangi bir araç geçişinin
olmadığı, kayıt cihazının eski olmasından dolayı görüntülerin kopyalanamadığı,
kopyalama için gösterilen çabadan sonra bahse konu görüntülerin de kaybedildiği
belirtilmiştir.
30. Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı
(Kriminal Daire) 9/5/2014 tarihinde, inceleme için
gönderilen iki adet mobil telefon, bu telefonlara takılı iki adet SIM (subscriber identity module-abone kimlik modülü) kart ve bir adet çıkarılabilir
hafıza kartındakibilgileri kopyalamış ve (daha önce
silinenler dâhil) elektronik kayıt ortamına (DVD) aktarmıştır.
31. Adli Tıp Kurumu (ATK) Bursa Grup Başkanlığınca düzenlenen
27/5/2014 tarihli otopsi raporunda; ölü katılığının devam ettiği, cesedin arka
kısmında pembe kırmızı renkte ölü lekelerinin oluştuğu, ağız ve burun önünde
mantar köpüğünün tespit edildiği, el ve ayaklarda az miktarda maserasyon (salamuralaşma) bulunduğu, cesette herhangi bir ateşli veya
ateşsiz silah yaralanmasına veya darp ve cebir belirtisine rastlanmadığı, S.Y.nin ölümü sırasında alkollü olmadığı, cesette toksik bir madde ile uyutucu/uyuşturucuya rastlanmadığı, S.Ö.nün ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiği ve ölüm
üzerine etkili başkaca bir nedenin tespit edilmediğibelirtilmiştir.
32. Sulh Ceza Mahkemesinden alınan ATK tarafından biyolojik
örnekler üzerinde moleküler genetik inceleme
yapılmasına izin verilmesine dair karar uyarınca yapılan incelemeler
sonunda ATK Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 30/4/2014 ve 29/5/2014
tarihli raporlarda, S.Ö.ye ait olduğu bildirilen kan lekesinden S.Ö.ye ait DNA
profilinin tespit edildiği, 11 ...plakalı araç içinden alındığı bildirilen
dokuz sarı filtreli sigara izmaritinin sekizinden elde edilen DNA profilinin
S.Ö.ye ait DNA profili ile uyumlu olduğu, bir adet sigara izmaritinden elde
edilen DNA profilinin ise bir başka erkek kişiye ait DNA profili içerdiği;11
... plakalı araç ile S.Ö.ye ait olduğu bildirilen deri mont üzerinden elde
edilen kıl örneklerinden en az birisi erkek birden fazla şahsa ait olabilecek
karışık DNA profilleri tespit edildiği, bu DNA profillerinin S.Ö.ye ait DNA
profili de içerdiği belirtilmiştir.
33. Ölüm nedeni hakkında ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunca
düzenlenen13/8/2014 raporun ilgili kısmı şöyledir:
"...1-Otopsisinde dış muayenesinde harici
travmatik değişim tanımlanmadığı, iç muayenesinde
kafatası kırık, kafa içi kanama, beyin doku harabiyeti,
beyin kanaması, iç organ ve büyük damar yaralanması tespit edilmediğinden
kişinin travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi
delilinin bulunmadığı,
2-Otopsisinde alınan doku örneklerinin Kimya
İhtisas Dairesinde yapılan incelenmesinde; kanda 40 mg/dl (kırk miligram/desilitre ) =0,4 (sıfırvirgül dört)
Promil etanol bulunduğu, tespit edilen değerin
öldürücü düzeyde olmadığının tıbben bilindiği, aranan diğer toksik
maddelerin bulunmadığı bildirildiğine göre; kişinin zehirlenerek öldüğünün
tıbbi delilleri bulunmadığı,
3-Cesedin bulunduğu ortam, cesetteki
morfolojik değişiklikler, cesedin bulunuş şekli, mevsim koşulları, kişinin
anatomik yapısı, ölüm sebebi gibi muhteliffaktörlere
bağlı farklılık göstermekle birlikte kişinin ölü muayenesinde ve otopsisinde
tespit edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kesin olmamakla birlikte
kişinin ölümünün ölü muayene tutanağında kayıtlı olan sudan çıkarıldığı
27/03/2014 saat 15:30 dan önceki 10-15 saat önceki zamanda meydana gelmiş
olabileceği,
4-Adli dosyadakayıtlı
bulgularda ve tıbbi belgelerdekişinin gündüz sulama
kuyusunda bulunduğu, yapılan ölü muayenesinde;ağız ve
burun kısmında yoğun olarak beyaz renkli mantarlaşma
gözlendiği, özellikle göğüs bölgesi boyun alt tarafı açık pembe renkte olduğu,
yüz kısmında morarma başladığı, ölü katılığı tüm vücutta yaygın olarak oluşmaya
başladığı, ölü morluklarının yatış pozisyonu bağlı sırt bölgesinde oluşmaya
başladığı, vücudun herhangi bir bölgesinde deri laserasyonu
yahut lezyonu olmadığı, darp ve cebir izi olarak değerlendirilebilecek hiçbir
iz ve emare olmadığı tespit edildiği, yapılan otopside dış muayenesinde;ölü
katılığının devam ettiği, ölü lekesi; arka kısmında pembe kırmızı renkte
oluştuğu görüldüğü, anüs muayenesinde postmortem dilatasyon dışında makroskobik
patolojik özellik görülmediği, ağız ver burun önünde mantar köpüğü tespit
edildiği, el ve ayaklarda az miktarda maserasyon
tespit edildiği, cesette bunların haricinde herhangi bir ateşli, ateşsiz silah
yaralanmasına veya darp ve cebir belirtisine rastlanmadığı, iç muayenesinde;
beyin beyincik yüzeyinde giruslar düzleşmiş, sulkuslar silinmiş yapıda, ödemli görünümde izlendiği,
yapılan seri kesitlerde makroskopik patolojik özellik
tespit edilmediği, sağ akciğer:563 gr, sol akciğer: 587gr. ağırlıklarında tartıldığı,yüzeyleri: antrakotik
ve peteşiyel kanamalı görünümde olduğu, kesitleri:
ödemli olduğu, bronş ve bronşiollerde köpüklü sıvı
mevcut olduğu, histopatolojik incelemede akciğer;
alveol duvarlarında harabiyet, hafif ödem, konjesyon, pigment yüklü makrofajlar
tespit edildiğine göre kişinin kesin ölüm sebebinin suda boğulma sonucu olduğu
oy birliği ile mütalaa olunur."
34. Kriminal Daire tarafından
elektronik kayıt ortamına aktarılan bilgiler Cumhuriyet Başsavcılığınca
bilirkişiye incelettirilmiştir. İncelemeye ilişkin 4/6/2014 tarihli raporda,
olayla ilgili olabilecek şüpheli bir bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir.
Ayrıca raporda; biri ölen S.Ö.ye, diğeri S.Ç.ye ait iki telefon arasında
26/3/2014 tarihinde saat 17.14'te yapılan 55 dakika 54 saniyelik bir görüşme
olduğu, ölene ait olduğu anlaşılan telefondan aşkım
ismiyle kayıtlı S.Ç.ye ait telefona26/3/2014 tarihinde saat 14.10, 20.16 ve
20.17'de sırasıyla "Müsait olunca cagri at konu sam [konuşalım] bi",
"Askim napiyosun müsait olunca cagri at" ve "Konu salim [konuşalım] olur mu" içerikli mesajlar
gönderildiği, saat 22.49'da "Sana inanip evlend",
23.03'te ise "Sana inanip
evlenmeye karar vermiştim" içerikli mesajların gönderilmek
üzere kaydedildiği hususlarına yer verilmiştir.
35. Cumhuriyet Başsavcılığı 15/8/2014 tarihinde şüpheli F.Y.nin ifadesini almıştır. F.Y. ifadesinde; S.Ç.yi tanıdığını ve S.Ç.nin
ailesi ile dost olduğunu, S.Ç.nin babasının S.Ç. ile S.Ö.nün evlenmesine izin vermediğini, bu nedenle S.Ç. ile
S.Ö. ve dedesinin Ç. pasajında bulunan üyesi olduğu sendikaya gelip kendisinden
yardım istediklerini, bir süre beklemelerini tavsiye edip S.Ç.nin
ailesiyle görüşebileceğini söylediğini, buna rağmen bir hafta sonra S.Ç.nin evine giden S.Ö.nün
ailesinin kendisiyle yaptıkları görüşmeden söz ederek evliliğe izin verilmesini
istediklerini, S.Ç.nin ailesinin evlilik işinin aile
meselesi olduğu gerekçesiyle evliliğe rıza göstermediğini, hatırlamadığı bir
gün kafede otururken S.Ç.nin yanına geldiğini, S.Ç.
ile telefonda konuşan S.Ö.nün de bir süre sonra
yanlarına geldiğini, S.Ç.nin S.Ö. ile
ayrıldıklarından söz ettiğini ancak S.Ö.nün ayrılığı
kabul etmediğini, birbirlerini üzmemeleri yönünde tavsiyede bulunduğunu, o
günden sonra S.Ö.yü görmediğini ve S.Ö.yü tehdit etmediğini söylemiştir.
36. Cumhuriyet Başsavcılığı 28/10/2014 tarihinde, şüpheli F.Y.nin S.Ö.yü
tehdit ettiğine ve/veya adı geçenin ölümüne dâhil olduğuna, S.Ö.nün
öldürüldüğüne, intihara yönlendirildiğine, azmettirildiğine veya intihara
yardım edildiğine ilişkin suç şüphesi elde edilemediği gerekçesi ile
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Söz konusu kararın ilgili
kısmı şöyledir:
"...Müteveffa, 27.03.2014 tarihinde
Bilecik ili Erkoca Köyü’nde dedesi L.Ö.ye ait tarla içerisinde bulunan ve
sulama amaçlı kullanılan su kuyusunda ölü olarak bulunduğu, etraflıca yapılan
tahkikat sonucunda, şüpheli herhangi bir iz veya belirti bulunmadığı gibi,
yapılan ölü muayene ve otopsi sonucunda da,
müteveffanın travmatik bir tesir sonucu veya
zehirlenerek öldüğüne ilişkin delil de bulunmadığı,
Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun 13.08.2014
tarih ve 3385 sayılı kararında, müteveffanın kesin ölümünün, suda boğulma
sonucu olduğuna oy birliği ile karar verildiği,
Gerek müteveffanın bulunduğu su kuyusu ve
çevresinde, gerek müteveffanın bulunan ve üzerinden çıkarılan elbiselerinde ve
yine su kuyusuna yakın yerde terk edilen 11 ... plakalı araç içerisinde yapılan
incelemede suç şüphesine rastlanmadığı,
...
Müteveffanın ölümünden önce en son babası
Yaşar Özdemir ile iki kez mesajlaştığı, babasının “kiminle nerdesin”
mesajına “gelcem sen uyu baba” şeklinde ve yine
babasının “tamam kim var” mesajına saat 01:05:15’te “kimse yok” şeklinde cevap
verdiği ve devamında (otopsi raporundan anlaşılacağı üzere) suda boğulmanın
gerçekleştiği anlaşılmaktadır..."
37. Başvurucunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptığı soruşturmada araştırılmayan hususlar bulunduğuna ve
oğlunun kasten öldürüldüğüne ilişkin itirazları Bilecik Sulh Ceza
Hâkimliğinin 22/12/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bahse konu kararın
ilgili kısmı şöyledir:
"...Her ne kadar müşteki Yaşar Özdemir
itiraz dilekçesinde, yeterince inceleme ve araştırma yapılmadan verilen kararın
usul ve yasaya aykırı olduğunu, ölüm olayı ile ilgili olabilecek şahıslar
hakkında ve özellikle şüpheli hakkında yeterince takibat yapılmadığını, telefon
görüşmesi, parmak izleri ve küllükte bulunan başka bir erkek kişi tarafından
içildiği belirtilen sigaranın kime ait olabileceği yönünde araştırma
yapılmadığı yönünde itirazda bulunmuş ise de, dosyada yapılan tüm tahkikat
işlemleriyle ölü muayene tutanağı, adli tıp raporları, ifade tutanakları, olay
yeri inceleme tutanağı, HTS kayıtları [Historical Traffic Search- telefonun iletişiminin tespitine dair kayıtlar] hep birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen ölüm
olayının suda boğulma dışında herhangi bir dış etken veya birfail
tarafından gerçekleştirildiğine dair yeterli şüpheyi doğuracak somut hiç bir
delillin bulunmadığı, mütavaffanın ölümünde özellikle
dosya içeriğinde tehdit şüphelisi olan kişinin herhangi bir dahlinin olduğuna,
öldürüldüğüne yada intihara yönlendirildiğine dair kamu davası açılmasını
gerektirecek yeterli şüphe bulunmadığı anlaşılmıştır.
Soruşturma makamlarının etkin soruşturma
yapması gerek Anayasa, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uluslararası
metinlerde zorunlu kılınmış olup, Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olaya ilişkin
gereğince soruşturma yapıldığı, olay yerinde deliller tam ve nizami şekilde
toplandığı, ceset üzerinde usulüne uygun şekilde ölü muayenesi ve sonrasında
otopsi işlemi yapılarak Adli Tıp Kurumu'ndan olayın aydınlatılması açısından
rapor alındığı, müştekinin itirazları ve araştırılması gereken hususların
bulunduğu değerlendirilerek soruşturma dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1.
İhtisas Dairesi'ne gönderildiği, buradan alınan raporda da meydana gelen olayın
suda boğulma olduğu yönünde kesin bir rapor düzenlendiği anlaşıldığından,
müştekinin yapmış olduğu itirazın dosya içeriğine ve takipsizlik kararının
gerekçesine göre isabetli bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğinde her ne kadar müşteki Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına itiraz
etmiş ise de, dosyada meydana gelen ölüm olayının
boğulma sonucu olduğunun aksini gösteren ve yeterli şüpheye ulaşmayı sağlayacak
somut hiçbir delile ulaşılamadığı, bu nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
meydana gelen ölüm hadisesi yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı
usul ve yasaya uygun niteliktedir..."
38. Bu karar 22/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş
olup başvurucu16/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
39. Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukuk Anayasa
Mahkemesinin Yasin Ağca (B. No:
2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87 ve 91-96) başvurusu
hakkında verdiği kararda yer almaktadır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
40. Mahkemenin 11/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
41. Başvurucu; S.Ö. tarafından kullanılan otomobilden alınan
parmak izlerinin kriminal laboratuvara gönderilmediğini,
otomobilde bulunan sigara izmaritlerinin birinden elde edilen DNA profilinin
S.Ö.ye ait olmadığı tespit edilmesine karşın söz konusu profilin kime ait
olduğunun araştırılmadığını ve otomobilin arka koltuğunda bulunan çamurlu ayak
izinin kime ait olduğunun tespit edilmediğini iddia etmiştir. Ayrıca başvurucu;
S.Ö.nün otomobille şehir içinde dolaştığının tespit
edildiğini, buna rağmen S.Ö.nün nereye gittiğinin
MOBESE kameraları vasıtasıyla detaylı bir şekilde araştırılmadığını, şüphelinin
ifadesinin olaydan ancak beş ay sonra alındığını, şüphelinin S.Ö.yü tehdit ettiği iddiasının yeterince araştırılmadığını
ve iletişimin tespitine dair tutanakların yeterince değerlendirilmediğini
belirterek Anayasa'nın 36. ve 40. maddelerinde güvence altına alınan adil
yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
42. Bakanlık görüşünde, konuya ilişkin AİHM ve Anayasa Mahkemesi
kararlarına yer verilmiş; soruşturma sürecinde yapılan işlemlerden söz edilmiş
ve etkili soruşturma yükümlülüğünün bir sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun
araçların kullanılması yükümlülüğü olduğu vurgulanarak olayın açıklığa
kavuşturulması için atılabilecek makul adımların atıldığı ve delilerin
toplandığı belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
1. İncelemenin Kapsamı
Yönünden
43. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17.
maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes,
yaşama ... hakkına sahiptir.”
44. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
45. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, oğlunun
ölümü ile ilgili ceza soruşturmasının etkili yürütülmediğine ilişkindir.
46. Somut olayda başvurucu, oğlunun ölümüne bir devlet
görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; oğlunun yaşamına yönelik olarak
devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın
bir tehdidin bulunduğuna ancak anılan makamların oğlunun yaşamını korumak için
gerekli tedbirleri almadıklarına ilişkin bir iddiada da bulunmamıştır.
47. Bu itibarla başvurucunun tüm iddiaları, Anayasa'nın 17.
maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
48. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi
açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen
kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvurucu, ölen S.Ö.nün babasıdır. Dolayısıyla başvuru ehliyeti açısındanbaşvuruda bir eksiklik bulunmamaktadır.
49. Öte yandan başvuru açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi
başvurunun kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden
de bulunmamaktadır. O hâlde yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine
ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
50. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif
ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
51. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu
yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi
gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili
bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
52. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyigerektirmez.
Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle
yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları
mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
53. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili
olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmesi gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu
kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne
aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 57).
54. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan
biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu
denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 58).
55. İlaveten ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturmanın
makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih
Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine
bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği
görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.
56. Son olarak soruşturmanın etkili olabilmesi için soruşturma
makamlarınca olayın sebebinin objektif analizinin yapılması ve soruşturma
sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı,
nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması gerekir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319,
16/7/2014, § 99).
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
57. Olaya ilişkin soruşturmada, yukarıda genel ilkeler bölümünde
ifade edilen şüpheli ölüm olayından haberdar olan soruşturma makamlarının
derhâl harekete geçmesi, başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için bu
sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması, soruşturmanın makul bir
özen ve süratle yürütülmesi konularında başvurucu tarafından herhangi bir iddia
ileri sürülmediği gibi bu konularda bir eksikliğin de bulunmadığı
görülmektedir. Gerçekten de başvurucunun oğlunun ölü olarak bulunmasından
haberdar olan Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl soruşturma başlatmıştır.
Başvurucu, şikâyetlerini Cumhuriyet Başsavcılığı önünde dile getirebilmiş;
Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen karara itiraz edebilmiş ve soruşturmaya
katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır. Ayrıca soruşturma,
dokuz ay gibi kısa bir sürede sonuçlandırılmıştır.
58. Bununla birlikte soruşturmanın etkililiğinin olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve varsa
sorumluların tespit edilebilmesi için bütün delillerin toplanması ve
olayın sebebinin objektif analizinin
yapılması ve soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm
bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması
ilkeleri yönünden de incelenmesi gerekir. Ancak incelemeye geçmeden önce birkaç
hususun belirtilmesi gerekir.
59. Evvela soruşturmanın delillerin toplanması açısından
etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın
kendine özgü koşullarına göre değişir. Bu koşullar, ilgili bütün olay ve
olgular temelinde ve soruşturmanın gerçekleri gözönünde
bulundurularak değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın delillerin
toplanmasına ilişkin etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir
asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek
mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri,
B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 68).
60. İkinci olarak Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek
soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde
edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama
zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma
işlemlerinin belirleyicisi, yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No:
2013/6574, 16/12/2015, § 62).
61. Bu noktada ayrıca Anayasa Mahkemesinin doğrudan ilgili
soruşturma ve yargılama makamlarının yerine geçecek şekilde delillerin değerlendirmesini
kendisinin yapmasının veya yürütülmesi gerekli olan soruşturma işlemlerini
belirlemesinin söz konusu olamayacağı belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle
Anayasa Mahkemesinin görevi, bu makamların maddi olaylara ilişkin yaptıkları
değerlendirmenin yerine kendi değerlendirmesini koymak değildir (Hıdır Öztürk ve Dilif
Öztürk, B. No: 2013/7832, 21/4/2016, § 185). Bu konuda asıl sorumlu
ve yetkili olanlar ilk elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari
mercilerdir. Bunun aksine bir usul, ancak Anayasa Mahkemesinin somut olaylara
ilişkin elinde bulunan kesin ikna edici nitelikteki bulgulara dayalı olarak
benimsenebilir (Cemil Danışman, §
58).
62. Somut olayda;
i. S.Ö.nün
ölü olarak içinde bulunduğu kuyu ve çevresi ile S.Ö. tarafından kullanılan
otomobil gerek Cumhuriyet savcısınca gerekse Olay Yeri İnceleme Birimince
detaylı şekilde incelenmiştir. Gerek kuyu ve çevresinde gerekse otomobilde
herhangi bir kavga veya mücadeleye ilişkin delil ve emare elde edilememiştir.
ii. S.Ö. ve S.Ç.nin telefonları
incelenmiş, Kriminal Daire yardımıyla alınan telefon
içeriğine ilişkin kopyalar bilirkişiye incelettirilmiştir.
iii. S.Ö.ye ait telefonun 1/3/2014 ile 28/3/2014 tarihleri
arasındaki iletişimi tespit edilmiş; aralarında S.Ö. ile en son iletişim kuran
kişilerin de bulunduğu M.K., Ö.Y., S.Ç. ve başvurucu ile L.Ö., O.Ç., R.Ç.,
R.Ö., Ş.Ö. ve E.Ö.nün
beyanlarına başvurulmuştur.
iv. Başvurucunun S.Ö.nün
F.Y. tarafından tehdit edildiğine dair iddiaları nedeniyle Ç. isimli pasajda
F.Ç.ye ait işyeri bulunup bulunmadığı araştırılmış, 26/3/2014 tarihinde gece
vakti S.Ö. tarafından kullanılan otomobili takip eden herhangi bir araç bulunup
bulunmadığının tespiti için bazı işyeri ve kurum kameralarına ait görüntüler
incelenmiştir.
v. S.Ö.yü
tehdit ettiği iddia edilen F.Y.nin şüpheli sıfatıyla
ifadesi alınmıştır.
vi. S.Ö.ye ait deri monttan ve S.Ö. tarafından kullanılan
otomobilden elde edilen kıl örnekleri ile sigara izmaritleri ATK Biyoloji
İhtisas Dairesine incelettirilmiştir.
vii. Ölü muayenesi ve otopsi işlemi yapılmış ve ölüm nedeninin suda boğulma olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulunca ölüm nedeninin suda boğulma
olduğuna ilişkin rapor düzenlemiştir.
63. Soruşturma kapsamında yapılan araştırmalar dikkate alındığında
soruşturma makamlarının sadece intihar ön kabulüyle hareket etmediği, cinayet
olasılığını da dikkate alıp bu hususta delil topladığı görülmektedir.
64. Soruşturmada yapılan araştırmalar ve toplanan deliller
yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde Cumhuriyet
Başsavcılığının S.Ö.nün
ölümüyle neticelenen olayı aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek
bir hususun bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Aksi yönde bir sonuca
ulaşılmasını mümkün kılanbir veri Anayasa Mahkemesinin
elinde bulunmadığından Cumhuriyet Başsavcılığının etkili bir araştırma ve
inceleme neticesinde ulaştığı sonucu sorgulamak için bir nedenin de bulunmadığı
değerlendirilmiştir.
65. Mevcut durumda olayın aydınlatılmasını sağlayabilecek
delillerin toplandığı, soruşturmanın derinliği ile ciddiyeti üzerinde önemli
etki gösterecek nitelikte eksik yönler bulunmadığı ve soruşturma sonucunda
alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve
tarafsız bir analizine dayandığı dikkate alındığında başvurucunun oğlunun ölümü
hakkında yürütülen soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği
etkililikte olduğu sonucuna varılmıştır.
66. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal
edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Yaşama hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme
yükümlülüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
11/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.