TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. BAŞVURUSU (10)
(Başvuru Numarası: 2016/1008)
Karar Tarihi: 19/11/2019
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Selahaddin MENTEŞ
Raportörler
Özgür DUMAN
Yunus Emre YILMAZOĞLU
Başvurucu
Türkiye İş Bankası A.Ş.
Vekilleri
Av. Levent GEYHAN
Av. Filiz KESKİN
Av. Gülçin DOĞAN
Av. Bahar KOSOVALI ÜNAL
Av. Medar ACAR
Av. Özgür DALKILIÇ
Av. Zerrin Deniz KÖKTÜRKSUVARLI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, çalışanlar adına yapılan katkı payı ödemelerinin ücret olarak kabul edilmesi sonucu bu ödemeler üzerinden gelir ve damga vergileri tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular ekli tablonun (C) sütununda belirtilen tarihlerde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konularının aynı olması sebebiyle ekli tablonun (A) sütununda belirtilen bireysel başvuru dosyalarının 2016/1008 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine; incelemenin 2016/1008 numaralı dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka Planı
9. Vergi İdaresince Türkiye İş Bankası A.Ş. (Banka) nezdinde 2007-2011 yılları arasındaki dönem için yapılan vergi incelemesi sonucunda 23/11/2012 ve 1/4/2013 tarihli vergi inceleme raporları düzenlenmiştir.
10. Bu raporlarda özetle;
i. Vakfın personele ek haklar sağladığı, bu sebeple özel sigorta fonksiyonu gördüğü, Vakfın ana finansman kaynağının ise çalışanlardan ve Bankadan sağlanan katkı payları olduğu vurgulanmıştır.
ii. Vakıf tarafından çalışanlara sağlanan menfaatlerin bir kısmının Banka tarafından finanse edildiği, bu yönüyle Bankaca ödenen katkı paylarının işçilere sağlanan menfaatlere ilişkin işveren payı olarak algılanması gerektiği ifade edilmiştir.
iii. Bunun yanında Banka katkı payının hesaplanmasında çalışanların emekliliğe esas maaş ve ikramiye paylarının dikkate alındığı, bundaki amacın ise her bir çalışanın elde edeceği menfaatin net tutarının belirlenmesi olduğu belirtilmiştir. Rapora göre Banka katkı payı ödemelerinden esas yararlananlar çalışanlar olup Vakıf ise sadece buna aracılık etmektedir.
iv. Sonuç olarak Bankanın muhtelif şubeleri tarafından çalışanları adına yapılan ödemelerin ücret mahiyetinde olduğu, bu ödemelerin ise 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 63. maddesinde yazılı şartları taşımaması nedeniyle ücret matrahından indirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
11. Vergi İdaresince raporlardaki tespitler doğrultusunda, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkif edilerek beyan edilip ödenmediği gerekçesiyle vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatları yapılmıştır. Ayrıca bu katılım payları ödemelere ilişkin belgelerde gösterilmediğinden damga vergisi matrahının eksik hesaplandığı gerekçesiyle de cezalı damga vergisi tarh edilmiştir.
B. Başvuru Öncesi Açılan Davalar Süreci
12. Başvurucuya ait bazı şubeler yönünden vergi ziyaı cezalı gelir stopaj vergisi ve damga vergisi tarhiyatı üzerine başvurucu bu işlemlere karşı çeşitli vergi mahkemelerinde davalar açmıştır. Bu davalar vergi mahkemelerince reddedilmiştir. Kararların gerekçesi özetle şöyledir:
i. Mahkemelere göre bir ödemenin ücret sayılabilmesi için bir işyerinde bir işverene bağlı olarak çalışma yapılması ve bunun karşılığında menfaat elde edilmesi gerekir. Buradaki ana unsurun çalışılan bir iş karşılığında menfaat elde edilmesi olduğu belirtilmiş ve vergisel olarak değerlendirilebilmesi için ise bunun maddi bir menfaat olmasının ve kişinin tasarrufuna bırakılmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
ii. Kararlarda yapılan ödemeler sonucunda Vakıf tarafından çalışanlara çalışma hayatı boyunca ve emeklilikte ek bir menfaat sağlandığı ve bu menfaatin ise sadece çalışanların maaşları üzerinden ödeme yapılması nedeniyle bu kişilere münhasır olduğu belirtilmiştir. Mahkemelere göre ödemenin bir hukuksal yükümlülük olup olmadığı değil ödemenin kişi bazında bir menfaat sağlayıp sağlamadığı ve dolayısıyla bu menfaatin ücret kapsamında olup olmadığı önem taşımaktadır. Bu bağlamda çalışanlara yapılan ölüm aylığı, emeklilik aylığı gibi ödemelerde yine çalışan için ödenen prim sayısına göre hesaplama yapıldığı ifade edilmektedir.
iii. Kararlarda ayrıca, işçi-işveren ilişkisinin Banka ile çalışan arasında bir ilişki olduğu ve Vakfın görevinin ise Bankanın ödediği tutarı belli şartlar altında çalışan kişiye ödemekten ibaret olduğu belirtilmiştir. Mahkemeler, iç ilişkide Bankanın sorumluluğunun işçiye değil Vakfa ait olmasının bu gerçeği değiştirmeyeceğini kabul etmişlerdir.
iv. Diğer taraftan Banka tarafından ödenen tutarın anlık olarak işçinin tasarrufuna bırakılmadığı kabul edilmekle birlikte bu ödemelerin ayrı bir hesapta kişi bazında izlenmesi ve sonuçta şartlar gerçekleştiğinde çalışan kişiye ödenmesi nedeniyle geniş anlamda tasarruf hakkının mevcut olduğu değerlendirilmiştir.
v. Mahkemeler bu gerekçelerle başvurucu Bankanın çalışanları adına Vakfa ödediği katkı payının çalışanlara verilen ücret unsuru içinde mütalaa edilmesi gerektiği kanaatiyle ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine yapılan gelir ve damga vergileri tahakkuk ve tahsilatlarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmışlardır.
13. İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin E.2014/2738 numaralı dosyasında, taraflarca uzlaşmaya varılan dava konusu vergi ve cezaların uzlaşma tutanağına uygun olarak tahakkuk ettirildiği belirtilerek davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
14. Diğer taraftan başvurucu tarafından ekli tablonun (F) sütununda gösterilen vergilendirme dönemlerine ait muhtasar beyannameler ile Munzam Sandık Vakfına çalışanları adlarına ödenen katkı paylarına ilişkin olarak pişmanlıkla beyan edilen gelir ve damga vergileri tutarları ihtirazi kayıtla ödenmiştir. Ancak başvurucu, bu katkı paylarının ücret sayılamayacağı iddiasıyla ekli tablonun (E) sütununda gösterilen vergi mahkemelerinde dava açmıştır.
15. Yapılan yargılamalar sonunda açılan davalar -İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin E.2014/428 numaralı dava dosyası hariç olmak üzere- esas yönünden yukarıda değinilen gerekçelerle (bkz. § 12) reddedilerek kesinleşmiş ve yargılamaları sona erdiren nihai kararlar ekli tablonun (B) sütununda belirtilen tarihlerde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin E.2014/428 numaralı dosyasında davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, ihtirazi kaydın, mükelleflerce, kanuni gerekçe gösterilerek, beyan edilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tarhedilen vergi karşı dava haklarının saklı tutulduğu yolunda beyannameye yazılı not konulması veya ayrı bir dilekçe ile söz konusu hakkın saklı tutulduğunun vergi dairesine bildirilmesi olduğu açıklanmıştır. Buna göre beyannameye konulan ihtirazi kaydın, beyanın hukuki sonuç doğurabilmesi için mükellefçe ileri sürülen bir koşul olduğu açıklanmıştır. Mahkeme pişmanlıkla beyanda bulunularak pişmanlık müessesesinin hukuki sonuçlarından, yani sağlamış olduğu cezai avantajlardan yararlanan başvurucu Bankanın, beyannameye koymuş olduğu ihtirazi kaydın geçerliliğinin kabulüne olanak bulunmadığını belirtmiştir.
17. Başvurucu, ekli tablonun (C) sütununda gösterilen tarihlerde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Türkiye İş Bankası A.Ş. (9), B. No: 2016/2400, 3/4/2019, §§ 17-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 19/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. 2017/16481 ve 2017/32742 Numaralı Bireysel Başvurular Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, pişmanlık hükümlerine göre verilen beyannamelere ihtirazi kayıt şerhi konulmasında hukuki bir engel bulunmadığı gibi uzlaşma hükümlerinden yararlanılması hâlinde de dava açılabileceğini belirterek derece mahkemelerince bu şekilde açılan davaların esası incelenmeden reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi daha önce aynı başvurucunun benzer bir şikâyetini incelemiş ve pişmanlıkla verilen beyannamelere ihtirazi kayıt konularak dava açılamayacağının kabul edilmesi yönünde kanuni dayanağı ve meşru amacı bulunan müdahalenin somut olay bağlamında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Ayrıca söz konusu şikâyet ile ilgili olarak gerekli usul güvencelerinin de sağlandığı tespit edilerek mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin meşru amacının dayandığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı sonucuna varılmıştır (Türkiye İş Bankası A.Ş. (9), §§ 32-36).
22. Mevcut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektir bir durum bulunmamaktadır. Diğer taraftan uzlaşma hükümlerinden kendi isteğiyle yararlanan başvurucu, uzlaşma sonrası açılan davanın yalnızca tahakkukun uzlaşma tutanağına uygun olup olmadığı ile sınırlı görüleceğini öngörebilir durumdadır. Başvurucunun uzlaşma ile elde ettiği yarar da dikkate alındığında kanuni dayanağı ve meşru amacı bulunan mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin yeterli usul güvencelerini içerdiği ve başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Bu durumda somut olayın koşulları altında başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. 2017/29671, 2017/29677, 2017/29679, 2017/29681, 2017/32753 ve 2017/33760 Numaralı Bireysel Başvurular Yönünden
24. Başvurucu 193 sayılı Kanun'un 61. maddesinde ücretin tanımının yapıldığını ve hangi ödemelerin ücret sayılabileceğinin belirtildiğini, buna göre Vakfa işveren payı olarak ödenen tutarların ücretin unsurlarını taşımadığını ifade etmiştir. Başvurucuya göre söz konusu ödemeler anılan Kanun maddesinde sayılmamıştır. Başvurucu ayrıca 193 sayılı Kanun'un 94. maddesi çerçevesinde ücret gelirlerinin stopaj yoluyla vergilendirilmesi bakımından vergiyi doğuran olayın hukuki, ekonomik ve fiilî tasarrufa bağlandığını vurgulamıştır. Başvurucu somut olayda ise Vakfa yapılan ödemenin ücretin unsurlarını içermediği gibi ödeme yapıldığı anda üye açısından elde etme koşulunun da gerçekleşmediğini belirtmiştir. Başvurucu buna rağmen belirtilen katkı payları üzerinden gelir ve damga vergileri ödemek zorunda kaldığını belirtmiştir.
25. Başvurucu ayrıca benzer bir bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi tarafından kanunilik ölçütü yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verildiğine işaret etmiştir. Başvurucu bunun yanında konuya ilişkin Maliye Bakanlığı özelgesi ile Yargıtay Dairesi kararının gözönüne alınmadan karar verildiğinden yakınmıştır. Başvurucu, sonuç olarak Vakfa yaptığı katkı payı ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, konuya ilişkin özelge ile Yargıtay Dairesi kararının gözönüne alınmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak başvurucunun çalışanlar adına Vakfa ödediği katkı paylarının ücret olarak kabul edilip bunlar üzerinden gelir vergisi ve cezaları tahsil edilmesi esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirmektedir. Bu sebeple başvurucunun yukarıda belirtilen şikâyetinin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
28. Anayasa Mahkemesi daha önce aynı başvurucunun benzer yöndeki şikâyetlerini incelemiştir. Buna göre vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini kabul eden Anayasa Mahkemesi müdahaleyi mülkiyetin kamu yararına kullanımının düzenlenmesi çerçevesinde incelemiştir (Türkiye İş Bankası A.Ş. (9), §§ 43-44). Bu doğrultuda yapılan değerlendirme neticesinde başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir bir kanuni dayanağının olduğu kanaatine ulaşmıştır. Özellikle başvurucu Bankanın ekli tabloda gösterilen vergilendirme dönemleri yönünden 2014 ve 2015 yıllarında ihtirazi kayıtla düzenlediği beyannameler ile gelir ve damga vergilerini ödediği vurgulanmış, başvurucunun 2012 yılı Aralık ayı itibarıyla bu inceleme sonuçlarından haberdar olduğu ve bu işlemlere karşı 2013 yılında çeşitli vergi mahkemelerinde davalar açtığı, yapılan yargılamalar neticesinde yine 2013 yılında verilen Danıştay kararları ile katkı payı ödemelerinin ücret sayılması gerektiği yönündeki idari işlemlerin hukuka uygun bulunduğu açıklanmıştır. Bu sebeple müdahalenin öngörülebilir olduğu tespit edilmiş, ayrıca kamu yararına dayalı meşru amacının olduğu açık olan vergilendirme suretiyle yapılan müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediğinin ortaya konulamadığı belirtilerek müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır (Türkiye İş Bankası A.Ş. (9), §§ 47-78).
29. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmayıp başvuruya konu ekli tabloda yer alan 2013, 2014 ve 2015 yıllarının çeşitli aylarına ait vergilendirme dönemleri itibarıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir bir kanuni dayanağının olduğu, kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Diğer Bireysel Başvurular Yönünden
31. Başvurucu, çalışanları adına Vakfa yapılan katkı payı ödemelerinin vergiye tabi ücret niteliği taşıdığı gerekçesiyle öngörülebilir ve belirli olmayacak bir biçimde tahsil edilmesinden yakınmakta olup mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından 12/11/2014 tarihli kararda ortaya konulmuştur (Türkiye İş Bankası A.Ş., §§ 34-61). Buna göre her ne kadar başvurucu adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüşlerse de başvurucuların belirtilen şikâyetleri ilgili olduğu mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
33. Anayasa Mahkemesince Vakfa ödenen katkı paylarının ücret olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunun kural olarak kamu makamlarının takdirinde olduğu belirtilmiş ancak Vakfın kurulmuş olduğu tarihten vergi incelemesinin yapıldığı 2012 yılına kadar Banka tarafından Vakfa ödenen katkı paylarının vergilendirilmediğine vurgu yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu edilen vergilendirme dönemleri itibarıyla başvuruculardan bu ödemelerin vergiye tabi olacağını öngörmelerini beklemenin mümkün bulunmadığını kabul etmiştir (Türkiye İş Bankası A.Ş., §§ 58-60). Sonuç olarak Vakfa ödenen katkı paylarının ücret sayılarak vergilendirilmesine ilişkin işlemlerin vergilendirme dönemi itibarıyla öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından Vakfa yapılan katkı payı ödemeleri üzerinden vergi tahsil edilmesi nedeniyle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet haklarının ihlal edildiğine karar verilmiştir (Türkiye İş Bankası A.Ş., § 61).
34. Diğer bireysel başvuru dosyalarına konu vergilendirme dönemleri sırasıyla 2009, 2010 ve 2011 yıllarının çeşitli aylarıdır. Dolayısıyla yine yukarıda da değinildiği üzere ilk defa 2012 yılı Aralık ayı itibarıyla söz konusu katkı paylarının ücret olarak kabul edilmesi gerektiği tespit edildiğine göre somut olay bağlamında bu tarihten önceki söz konusu vergilendirme dönemleri yönünden müdahalenin dayandığı kanun hükümlerinin öngörülebilir olmadığı açıktır. Sonuç olarak belirtilen ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşıldığından bu başvurulara konu vergileme dönemleri itibarıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu 2017/16481 ve 2017/32742 numaralı bireysel başvurularda pişmanlıkla verilen beyannameler üzerine vergi mahkemelerinde açılan davaların esasının incelenmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
37. Başvurucunun bu şikâyeti mülkiyet hakkı bağlamında incelenmiş ve açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur (bkz. §§ 21-23). Mahkemeye erişim hakkı yönünden de farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektiren bir durum bulunmadığından müdahalenin ihlal oluşturmadığı açıktır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir...
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 55).
41. Başvurucu, yeniden yargılamaya karar verilmesi ve maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
42. Başvuruda vergilendirme ile ilgili idari işlemlerden dolayı mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte idare tarafından yol açılan ihlale yönelik olarak etkili bir hukuk yolunun mevcut olduğu ancak başvurucunun açtığı davanın reddedilmekle ihlalin sonuçlarının giderilmemiş olduğu görülmektedir.
43. Bu durumda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
44. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal iddiası açısından yeterli bir giderim oluşturduğu anlaşıldığından başvurucuların tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
45. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 2.946 TL harç ile Avukat Levent Geyhan, Avukat Medar Acar, Avukat Özgür Dalkılıç ve Avukat Zerrin Deniz Köktürksuvarlı'nin temsil ettiği ihlal sonucuna varılan başvurular yönünden toplam 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan 12.846 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine, diğer yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimlik bilgilerinin gizli tutulması talebinin REDDİNE,
B. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 2017/16481, 2017/29671, 2017/29677, 2017/29679, 2017/29681,2017/32742, 2017/32753 ve 2017/33760 numaralı bireysel başvurular yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 2016/1008, 2016/1010, 2016/1014, 2016/1015, 2016/1017, 2016/1816, 2016/4540, 2016/4793, 2017/14503, 2017/16335, 2017/16366 ve 2017/16371 numaralı diğer bireysel başvurular yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. Vergi Mahkemesine (E.2014/748, E.2014/941, E.2014/942, E.2014/944, E.2014/945), Sivas Vergi Mahkemesine (E.2014/235, E.2014/237, E.2014/240, E.2014/242, E.2014/302, E.2014/302) ve Manisa Vergi Mahkemesine (E.2013/59) GÖNDERİLMESİNE,
E. 2.946 TL harç ile Avukat Levent GEYHAN, Avukat Medar ACAR, Avukat Özgür DALKILIÇ ve Avukat Zerrin Deniz KÖKTÜRKSUVARLI'nin temsil ettiği ihlal sonucuna varılan başvurular yönünden toplam 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan 12.846 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE, diğer yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
(A)
(B)
(C)
(D)
(E)
(F)
(G)
Bireysel Başvuru Numarası
Nihai Karar Tebliğ Tarihi
Bireysel Başvuru
Tarihi
Banka Şubesi- Davanın Reddi Gerekçesi
İlk Derece
Mahkemesi
Dönem
İlk Derece Mahkemesi Esas Numarası
2016/1008
7/1/2016
14/1/2016
Sivas- Esas Yönünden
Sivas Vergi Mahkemesi
2009/1.-12. Aylar arası
2014/240
2016/1010
8/1/2016
Kızılırmak/Sivas-Esas Yönünden
2010/1.-12. Aylar arası
2014/237
2016/1014
Zile/Tokat-Esas Yönünden
2011/1.-.12. Aylar arası
2014/303
2016/1015
2014/235
2016/1017
28/12/2015
2011/1.-12. Aylar arası
2014/242
2016/1816
4/1/2016
25/1/2016
Organize Sanayi Bölgesi/Manisa-Esas Yönünden
Manisa Vergi Mahkemesi
2008 Yılı
2013/59
2016/4540
17/2/2016
2/3/2016
2014/302
2016/4793
12/2/2016
8/3/2016
Eskişehir Ticari- Esas Yönünden
Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi
2014/748
2017/14503
27/1/2017
20/2/2017
Tavşanlı Şubesi- Esas
2010/1.-.12. Aylar arası
2014/942
2017/16335
Tavşanlı Şubesi (Devralınan Tunçbilek Şubesi)- Esas Yönünden
2011/1.-11. Aylar arası
2014/941
2017/16366
2014/944
2017/16371
Tavşanlı Şubesi-Esas Yönünden
2014/945
2017/16481
26/12/2016
16/1/2017
Bahçelievler/İstanbul- Uzlaşmaya Tabi Usul Yönünden
İstanbul 3. Vergi Mahkemesi
2010-3.-12. Aylar arası
2014/2738
2017/29671
19/6/2017
20/6/2017
Genel Müdürlük-Esas Yönünden
İstanbul 4. Vergi Mahkemesi
2014-3. Ay
2014/1343
2017/29677
15/6/2017
İstanbul 9. Vergi Mahkemesi
2014-9. Ay
2014/2389
2017/29679
İstanbul 10. Vergi Mahkemesi
2015/1. Ay
2015/814
2017/29681
İstanbul 8. Vergi Mahkemesi
2014/4. Ay
2014/1411
2017/32742
20/7/2017
28/7/2017
Genel Müdürlük-Usul Yönünden
İstanbul 6. Vergi Mahkemesi
2013/5. Ay
2014/428
2017/32753
24/7/2017
2014/8. Ay
2014/2232
2017/33760
31/7/2017
25/8/2017
İstanbul 11. Vergi Mahkemesi
2014/6. Ay
2014/1782