TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
İHSAN DEDEMOĞLU VE MUHARREM GÖKGÖZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/11652)
Karar Tarihi: 1/7/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucular
1. İhsan DEDEMOĞLU
2. Muharrem GÖKGÖZ
Başvurucular Vekili
Av. Mehmet ARIK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılama yapılmaması, Cumhuriyet savcısının verdiği mütalaanın tebliğ edilmemesi, onama kararının gerekçesiz olması, lehe delil toplanmadan aleyhe delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkûmiyet kararı verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; uzun tutukluluk süresi nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 1/7/2016 ve 10/6/2016 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2016/12719 numaralı başvuru dosyasının hukuki irtibat nedeniyle 2016/11652 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2016/11652 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer dosyanın kapatılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. El Kaide terör örgütünün Konya merkezli olarak faaliyet yürüttüğü ve büyük bir eylem gerçekleştirme hazırlığında olduğu bilgisi üzerine başvurucuların da aralarında bulunduğu bir kısım şüpheli hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca (TMK 250. madde ile yetkili) (Başsavcılık) soruşturma yapılmış, yapılan soruşturma sonucunda terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
10. 15/6/2007 tarihli iddianamede başvurucuların da aralarında bulunduğu bir kısım şüphelinin mail göndermek suretiyle kendi aralarında mesajlaştıkları, birbirlerine gönderdikleri maillerin harici disk olarak kullandıkları işletim sistemi tarafından kendiliğinden link uzantılı dosyalarda kaydedildiği, şüphelilerden elde edilen bilgisayarlarda işletim sisteminde bulunan programların şifrelenerek dosyaların açılamaz duruma getirildiği ya da açıldığında mantıksız kelime ve karakterlerin görünmesinin sağlandığı, kullanılan şifreler nedeniyle başvurucuların da aralarında bulunduğu şüphelilerin şifreleme konusunda belli bir eğitim aldıklarının tespit edildiği belirtilmiştir.
11. İddianamede başvuruculardan İhsan Dedemoğlu'nun B.Ş., F.D., M.K., T.A. ve H.A. isimli şüpheliler ile birlikte kendisine ait 42... plaka sayılı araç ile adresten ayrıldığının tespit edildiği, her ne kadar şüpheliler toplantının şüpheli M.Ö.nün çocuğunun akika kurbanı nedeniyle verilen yemek için yapıldığını belirtmişlerse de telefon tapelerinde buna ilişkin hiçbir ibarenin geçmediği, toplantının örgütün faaliyetleri çerçevesinde bir araya gelerek ders yapmak amacıyla gerçekleştirildiği belirtilmiştir. İddianamede ayrıca başvurucu İhsan Dedemoğlu'nun bilgisayarından elde edilen, terör örgütünün uyması gereken kuralların yazıldığı dokümanda telefon alırken aboneliğinin mümkün ise sahte kimlik kullanılmak suretiyle yapılması gerektiğinin belirtildiği, bu doğrultuda şüphelilerin sahte kimlik kullandıkları, şüphelilerin tamamına yakın kısmının telefonlarının kendi isimlerine kayıtlı olmadığı, başvurucunun 22/5/2005 tarihinde Denizbank aracılığı ile Tunus'tan Y.M. isimli kişi tarafından gönderilen 3.000 euro parayı aynı gün çektiğinin anlaşıldığı, örgüt üyelerine ait hard disk, flash bellek ve şifreli CD’lerin çözümünde kendi aralarında yaptıkları şifreli haberleşmelerde Yusuf olarak adlandırılan şahsın başvurucu İhsan Dedemoğlu olduğu, örgüt üyelerinin karşılıklı haberleşme metinlerinin tahlili doğrultusunda değerlendirildiği belirtilmiştir.
12. İddianamede başvuruculardan Muharrem Gökgöz'den elde edilen dijital delillere değinildikten sonra başvurucunun evinde ele geçirilen Icom Marka IC-V8VHFel telsizinin elle frekans girilebilen bir telsiz olduğu, cihazın 1 kanalındaki frekansın Başbakanlık Koruma Müdürlüğü Role Rx (alma) frekansı ve koruma ekibinin kullanmış olduğu simplex kanal frekansı, 10-11-12-13 ve 14. kanallarındaki frekansların Konya Emniyet Müdürlüğüne (Emniyet Müdürlüğü) tahsisli olduğu, cihazın 5/4/1983 tarihli 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanunu'nun 23/b maddesi kapsamında izin ve ruhsata tabi olduğu, alma ve gönderme yapmaya haiz bir cihaz olduğu, mevcut hali ile Arapça dokümanların 9-10-11-012-13-14-15-16-17-22 ve 23. sayfalarında anlatılan DTMF (Dual ton Multi Fonksiyon) uzaktan kumanda alıcıları kullanılarak yapılacak uzaktan komutalı bombaları patlatmak için verici olarak kullanılabileceği, Amerikan menşeili olduğu, Türkiye’ye ithalinin yapılmadığının tespit edildiği, başvurucunun örgütün fikirleri doğrultusunda cihat bölgelerine giderek faaliyetlerde bulunduğu, örgütün düzenlemiş olduğu ders ve toplantılara katıldığı, diğer örgüt üyeleri ile ilişki ve irtibatlı olduğu değerlendirilmiştir.
13. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK 250. madde ile görevli) (Mahkeme) başvurucuların yargılanması yapılmıştır. Başvuruculardan Muharrem Gökgöz'ün 5/10/2007 havale tarihli yazılı savunmasının gerekçeli kararda belirtilen kısımları şöyledir:
"...Arama, gözaltına alma, ifade alma işlemlerinin usulsüz olduğunu, usb bellek ve bilgisayarından çıktığı iddia olunan belgelerin kendisine ait olmadığını, bu dosyaların sonradan bilgisayarına yerleştirildiğini, evinde çıkan CD lerden başka dökümanı kabul etmediğini, 80 gb harddiskinden çıkan foto ve Arapça belgelerde suç unsuru bulunmadığını, bilgisayarında sadece Arapça değil farklı dillerde belgelerin de bulunduğunu, Çeçenistan ve Irak ile ilgili CD lerde suç unsuru bulunmadığını ve genel olarak ulusal medya organlarında çıkan görüntüler olduğunu, cihat bölgelerine gitmediğini, p40 model telsizinde aselsan cobra telsizde yüklü olan frekansların yüklü olduğunu frekans yüklü olmadığı iddiasının doğru olmadığını, icom marka telsizi merakından aldığını, telsizde otomatik frekans bulma özelliğinin bulunduğunu, arama anında yayın varsa telsizin bunu otomatik olarak kaydettiğini, ayrıca Başbakanlık frekansının RX bölümünün kayıtlı olduğunu, dinlemenin ancak TX frekansı ile yapılabileceğini, bu telsizlerin her yerde satılan amatör telsizlerden olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini..."
14. Başvuruculardan İhsan Dedemoğlu'nun 5/10/2007 havale tarihli yazılı savunmasının gerekçeli kararda belirtilen kısımları şöyledir:
"...Suçlamaları kabul etmediğini, yapılan operasyonun, gözaltı işleminin ve aramanın usulsüz olduğunu, bu nedenle evinden çıkan CD'lerin aidiyetini ve içeriklerini kabul etmediğini, ifadesinin 5 gün nezarette tutulduktan sonra yine tehdit ve baskı altında alındığını, söylemediği şeylerin ifadesine yazıldığını, ısrarı üzerine çıkartıldı ise de , birden çok nüshanın kendisine imzalattırıldığını, yargılama aşamasında çıkarttırdığı kısımların bulunduğu ifadeyi görünce avukatın çıktıktan sonra imzalamayı kabul ettiği ifade ile birlikte kendi yazdıkları bulunan ifadeleri kendisine imzalattırdıklarını anladığını, bu ifadelerdeki bazı isimler ile evlerde toplandıkları, CD'lerle alakalı ben şifreledim kısımlarını kabul etmediğini, CD lerde çıktığı belirtilen mektupları kabul etmediğini, savaş görüntüleri olanlarını internetten indirdiğini, bilgisayarındaki arapça dökümanları bilgisini artırmak ve arapçasını geliştirmek için internetten indirdiğini, örgüt üyelerinin uyması gerektiği kuralları içerdiği iddia olunan kitabı devamlı internet bankacılığını kullandığı için önlem olarak indirdiğini ve sildiğini, iddianamede geçen paranın ticarete ilişkin olduğunu, ele geçtiği iddia olunan şifreli CD'lerin kendisine ait olmadığını, gittiği yemek davetinin örgütsel toplantı olmadığını, kod isim kullanmadığını, hiçbir örgütle alakasının ve herhangi bir örgüte sempatisinin olmadığını, mağdur olduğunu..."
15. Mahkemenin 5/11/2011 tarihli kararı ile başvurucuların terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına hükmedilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında başvurucular hakkında iddianamede sayılan delillere yer vererek deliller arasında belirtilen dokümanların içeriklerini detaylı olarak anlatmıştır. Gerekçeli kararda ayrıca başvuruculardan Muharrem Gökgöz'de ele geçirilen Motorola marka P040 model el telsizi ve ICOM marka lC-V8 model el telsizi, iki adet Aselsan COBRA model mini el telsizi, birbirleri ile irtibatlı cep telefonu bataryaları ile ajanda üzerine çizilmiş CD ortamındaki Arapça bilgilerin yazılı olduğu elektronik devre şemalarının Kriminal Polis Laboratuvarında bomba imha uzmanları tarafından tetkik edilerek rapor düzenlendiği, düzenlenen raporda; el telsizlerinin faal ve çalışır durumda oldukları, her ne kadar el telsizleri üzerinde tadilat yapılmamış ise de; ICOM lC-V8 model el telsizinin mevcut hali ile Arapça dokümanların 9- 10-11-012-13-14-15-16-17-22 ve 23. sayfalarında anlatılan DTMF (Dual ton Multi Fonksiyon) uzaktan kumanda alıcıları kullanılarak yapılacak uzaktan komutalı bombaları patlatmak için verici olarak kullanılabileceği, kâğıt bantlar ile birbirlerine iki grup olarak ayrı ayrı irtibatlanmış materyallerin prizmatik LI-ION ve şarj edilebilen 3,7 voltluk, cep telefonlarında kullanılan batarya oldukları, seri şekilde bağlandıklarından DC elektrikle çalışabilen elektronik cihaz ve devrelerde besleme kaynağı olarak kullanılabileceğinin belirtildiğine yer verilmiştir. 5/11/2011 tarihli gerekçeli kararda yer alan yukarıda belirtilen hususlar dışında başvurucu Muharrem Gökgöz'ün mahkûmiyeti ile ilgili kısımlar şöyledir:
"...Sonuç olarak CD içerisinde bulunan Arapça yazılmış bilgilerden faydalanarak El-Kaide terör örgütü mensuplarının, piyasada yasal olarak satılan çeşitli kimyasal ve endüstriyel malzemelerden faydalanılarak el yapısı patlayıcı madde imal edebilmeleri ve bu patlayıcı maddeleri istenilen şekilde patlatabilmelerinin mümkün olduğu, sözkonusu bilgilerin bomba düzeneklerinin yapımını anlatan bir eğitim doküman olduğu kanaatinin bildirildiği,
Icom Marka IC-V8 VHF el telsizinin elle frekans girilebilen bir telsiz olduğunun, cihazın 1 kanalındaki frekansın Başbakanlık Koruma Müdürlüğü Role Rx (alma) frekansı ve koruma ekibinin kullanmış olduğu simplex kanal frekansı olduğunun ayrıca 10-11-12-13 ve 14. kanallarındaki frekanslarında Konya Emniyetine tahsisli olduğunun belirtildiği,
Cihazın 1 kanalındaki frekansın Başbakanlık Koruma Müdürlüğü Role Rx (alma) frekansı ve koruma ekibinin kullanmış olduğu simplex kanal frekansı olduğu için El Kaide terör örgütünün hedef gösterilen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı [R.T.E.nin] korumalarının kullandığı telsiz kanalının aynı frekansını kullanarak bu şekilde Başbakan [R.T.E.nin] geliş, gidiş güzergahları, ziyaret ettiği yerler ile tarih ve saatlerini tespit edebilmelerinin mümkün olduğu, tespitlerinin yapıldığı anlaşılmış,
Sanığın aşamalarda yaptığı elektrik ve elektronik devre şemalarının Ascom'da çalıştığı yıllarda bu konuya olan merakından dolayı kendisini geliştirmek istemesi nedeniyle internet ve çeşitli kitaplardan tedarik ederek arşivlediği dökümanlar olduğu, bantla sarılı bataryaları deneme amaçlı pil yerine kullanmak için arızalı telefon bataryalarından yaptığı, telsizleri ise sokak arasında bulunan satıcıdan aldığı yönündeki savunması inandırıcı bulunmamış, açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde özellikle bomba yapımının anlatıldığı dökümanlar nazara alındığında sanığın El kaide terör örgütü üyesi olduğu konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur..."
16. 5/11/2011 tarihli gerekçeli kararda yer alan Başvurucu İhsan Dedemoğlu'nun mahkûmiyeti ile ilgili kısımlar şöyledir:
"... Şüpheli [M.K.] ve [H.K.] isimli şahıslarla birlikte B. Dış Ticaret isimli iş yerini işlettikleri, örgütün düzenlemiş olduğu ders ve toplantılara katıldığı, bu bağlamda; [B.Ş.], [M.K.], [M.G.], [M.Ö.],. İhsan DEDEMOĞLU, [F.D.], [T.A.] ve [H.A.] isimli şahısların El Kaide isimli terör örgütünün faaliyetleri çerçevesinde örgütsel olarak bir araya gelerek ders yaptıkları, 19.01.2007 ve 24.01.2007 tarihlerinde yapılan gizli izlemede[B.Ş.], [M.K.], İhsan DEDEMOĞLU, [F.D.], [T.A.] ve [H.A.] isimli şahısların İhsan DEDEMOLU’na ait 42 ... plaka sayılı ve [M.K.] adına kayıtlı 42.. plaka sayılı otolar ile [M.Ö.ya] ait ikametten ayrıldıklarının tespit edıldiği, İhsan DEDEMOĞLU’nun diğer şüphelileri dolayısıyla [M. K. yı] tanımadığını beyan etmesine rağmen şüpheli [A.B.nin] alınan ifadesinde; 2006 yılı içerisinde İhsan DEDEMOĞLU ile birlikte İstanbul iline gittiklerini ve [M.K.] ile Fatih Camisi avlusunda buluştuklarını beyan ettiği Ayrıca örgüt üyelerine ait harddisk, flash bellek ve şifreli Cb’lerin çözümünde kendi aralarında yaptıkları şifreli haberleşmeler esnasında (mail vb.) “Yusuf’ ismi ile adlandırılan şahsın Şüpheli İhsan DEDEMOĞLU olduğu, örgüt üyelerinin karşılıklı haberleşme metinlerinin tahlili doğrultusunda değerlendirilmektedir.
İkametinde yapılan aramada el konulan CD ve belleklerdeki dökümanların içerikleri, özellikle bilgisayarının harddiskinde bulunan tutuklama ve soruşturma başlıklı döküman, buluşma ve gizli iletişim iletişim emniyeti, takip ve takipten kurtulma konuların işlendiği yazı, gizlenme doc ismi altında aktarma, buluşma, eğitimve örgüt içi iletişimin anlatıldığı metin, kısım 4 doc isimli silah, silahlı saldırı, bomba ve silah taşınması, hücum, karşı istihbarat konularının işlendiği dosya , 8. doc isimli psikolojik savaş taktikleri, 9 doc adı altında örgüt evi ve örgütsel haberleşmenin anlatıldığı yazıların kapsam ve mahiyeti ile şifreli mektuplar dikkate alındığında sanık İhsan DEDEMOĞLU'nun El Kaide terör örgütü üyesi olduğu kanaat ve sonucuna varılmıştır..."
17. Başvurucular hukuka aykırı ve uydurulmuş delillere dayanılarak mahkûmiyetlerine hükmedildiğini belirterek mahkûmiyet kararlarına karşı temyiz yoluna başvurmuşlardır.
18. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 6/4/2016 tarihli kararı ile başvurucular hakkında terör örgütü üyesi olma suçlarından verilen mahkûmiyet kararlarının onanmasına karar vermiştir.
19. Başvurucular onama kararını 11/5/2016 ve 24/6/2016 tarihlerinde öğrendiklerini bildirmişlerdir.
20. Başvurucular 10/06/2016 ve 1/7/2016 tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 1/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Bağımsız ve Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların İddiaları
22. Başvurucular; yargılama sürecinde görev alan yargı mensuplarının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (PDY) üye oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma başlatıldığını, bu hususun mahkemenin tarafsızlığına ve bağımsızlığına zarar verdiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3), 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
24. Somut olayda başvurucular tarafından başvuruya konu yargılamayı yapan mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ihlal eden hususların neler olduğu belirtilmediği gibi bu durumun başvuruculara isnat edilen ve derece mahkemesince sabit görülen eylemlere yönelik olarak yapılan işlemlerin geçerliliğini nasıl etkilediğine ilişkin somut bir açıklama da yapılmamıştır. Bu nedenle başvurucuların ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma, temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, iddialarını temellendiremedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucular, haklarında verilen mahkûmiyet kararının yapılan temyiz incelemesi sonucu verilen onama kararının gerekçesiz olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
27. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75)
28. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
29. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme, bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).
30. Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, derece mahkemesinin değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Savunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucular esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmak için kendilerine mütalaanın tebliğ edilmediğini belirterek savunma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
33. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
34. Somut olayda başvurucuların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmak için kendilerine mütalaanın tebliğ edilmediğine dair şikâyetlerini temyiz kanun yolunda ileri sürmedikleri, hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
4. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına İlişkin İddia
36. Başvurucular; maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla lehe delillerin toplanmadığını, delillerin eksik ve hatalı şekilde değerlendirildiğini, uydurma delillere dayanılarak mahkûmiyetlerine karar verildiğini belirterek masumiyet karinesinin, eşitlik ilkesinin, haberleşme özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özünün yargılamanın sonucuna yönelik olduğundan anılan kapsamda incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
38. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
39. Somut olayda El Kaide terör örgütüne karşı düzenlenen operasyon kapsamında başvurucular hakkında soruşturma başlatılmış, soruşturmanın tamamlanmasının ardından başvurucular hakkında açılan kamu davası sonucunda başvurucular terör örgüt üyeliği suçundan mahkûm edilmişlerdir. Gerekçeli karar incelendiğinde Mahkemenin mahkûmiyet kararını kolluk görevlileri tarafından başvurucuların ev ve işyerlerinde yapılan arama ve elkoyma işlemleri sonucunda elde edilen CD'lere, hard disklere, kolluk tarafından hazırlanan inceleme raporlarına, izleme tutanaklarına, başvuruculardan Muharrem Gökgöz'ün evinde ele geçirilen telsiz ve telsize ilişin expertiz raporuna, iletişimin tespiti tutanaklarına, bilirkişi raporlarına ve sanıklar savunmalarına dayandırdığı görülmektedir. Somut olayda Mahkemece yapılan yargılamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucuların ihlal iddialarının esas itibarıyla derece mahkemelerince verilen kararlarda delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına ve dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada, Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir.
40. Başvurucular her ne kadar soruşturma sürecinde delil elde etmek için hukuka aykırı fiziki takip, arama ve el koyma tutanakları düzenlenerek hukuka aykırı delil elde edildiğini ileri sürmüşlerse de başvuru formunun yapılan incelemesi neticesinde başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin delillerini sunma, açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, iddialarını temellendirilemedikleri anlaşılmaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurucular tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açıkça keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
42. Başvurucular dokuz ay tutuklu kaldıklarını belirterek kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
43. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
44. Somut olayda başvurucuların derece mahkemesi tarafından ilk oturumda 5/10/2007 tarihinde tahliye edildiği belirlenmiştir.
45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yapılan yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 1/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.