logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Rıza Doğanata ve diğerleri, B. No: 2016/11676, 27/11/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ RIZA DOĞANATA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/11676)

 

Karar Tarihi: 27/11/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Recep KÖMÜRCÜ

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Mahmut ALTIN

Başvurucular

:

1. Ali Rıza DOĞANATA

 

 

2. Ayla DOĞANATA

 

 

3. İsmail Selim DOĞANATA

Vekili

:

Av. Servet ALPAY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/6/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvuru Konusu Dava Süreci

8. İzmir'in Buca ilçesine bağlı Kocatepe Mahallesi'nde bulunan 607 ada 7 No.lu parsel, imar ıslah planı yapıldıktan sonra 50138 ada 2, 3 ve 4 parsel numaralarını almıştır. Başvuru konusu 50138 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar başvurucuların murisi Necdet Doğanata adına kayıtlıdır. Bu taşınmazlar, malikinin ölümüyle başvuruculara intikal etmiştir.

9. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), başvurucuların murisi aleyhine her parsel için ayrı ayrı olmak üzere 04/6/2010 tarihinde tapu iptal ve tescil davaları açmıştır. 3/7/1967 tarihinde kamulaştırılan taşınmazların tapuda tescil işlemlerinin yapılmadığı gerekçesiyle açılan davalar İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) birleştirilmiştir.

10. Mahkeme, usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapıldığı gerekçesiyle 20/6/2011 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir.

11. Temyiz edilen karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesince 25/3/2013 tarihinde bozulmuştur. Kararın gerekçesinde 8/11/1967 tarihli dekont ile bankaya yatırılan kamulaştırma bedelinin İmar ve İskân Bakanlığının 14/11/1967 tarihli yazısı ile Valilikçe talimat verilmeden ödenmemesi konusunda yazı yazıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca bu yazı ile bedelin ödenmesine sınırlama getirildiği ve bu sınırlamanın daha sonra kaldırıldığı ya da hak sahiplerine bu bedelin ödendiğine dair bir belgeye rastlanmadığı açıklandıktan sonra kamulaştırma bedeli ödenmeden verilen tescil hükmünün doğru olmadığı belirtilmiştir.

12. Bozma kararına uyan Mahkeme 14/4/2014 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvuru konusu 2 ve 3 No.lu parselleri de kapsayacak şekilde kamulaştırma bedelinin İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/389 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sürecinde yatırıldığı, bu konuda herhangi bir ihtilaf da bulunmadığı açıklandıktan sonra kamulaştırma bedelinin ikinci defa yatırılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.

13. Başvurucular tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından 16/2/2015 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Daire tarafından 18/4/2016 tarihinde reddedilmiştir.

14. Nihai karar, başvurucular vekiline 23/5/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucular 22/6/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Kamulaştırma Bedelinin Ödendiği Kabul Edilen Dava Süreci

16. Başvuru konusu taşınmazlar gibi 607 ada 7 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen İzmir'in Buca ilçesine bağlı Kocatepe Mahallesi'nde bulunan 50138 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin benzer talepli dosyada, davacı TOKİ'nin davasının kabulüne karar verilmiştir.

17. Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Kararın gerekçesi şöyledir:

 “...Somut olayda; ihtilafsız kamulaştırma bedeli 8/11/1967 tarihli dekont ile bankaya yatırılmış ise de İmar ve İskan Bakanlığı'nın 14/11/1967 tarihli yazısı ile valilikçe talimat verilmeden ödenmemesi konusunda yazılan yazı ile bedelin ödenmesi yönünde bir sınırlama getirilmiş olup bu sınırlamanın daha sonra kaldırıldığı ya da hak sahiplerine bu bedelin ödendiğine dair bir belgeye rastlanmamıştır.

O halde mahkemece, idarece takdir edilen ihtilafsız kamulaştırma bedelinin tamamının koşulsuz olarak bizzat hak sahibi adına bankaya yatırılması için davacı idareye önel verilip paranın yatırılması halinde tescile karar verilmesi yerine bu husus gözetilmeden bedeli ödenmeyen taşınmazın idare adına tescili yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

18. Bozma kararı sonrası 5/12/2011 tarihinde yapılan (2.) oturumda TOKİ vekili anılan tarihteki kamulaştırma bedelinin karşılığı olarak 1 TL'nin davalı adına yatırıldığını belirterek buna ilişkin belgeyi sunduklarını bildirmiştir. Mahkemeye sunulan dekonta göre söz konusu 1 TL tutarındaki ödeme 30/11/2011 tarihinde yapılmıştır. Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

 “...Mahkememizce davacı idareye Yargıtay'ın bozma ilamı uyarınca işlem tesis ederek, İdarece takdir edilmiş olan ihtilafsız kamulaştırma bedelini davalı adına yatırması hususunda süre verilmiş, davacı tarafça 08/11/1967 tarihli dekontta ihtilafsız olan 3.590,62 TL kamulaştırma bedeli Yeni Türk Lirası öncesine ait olduğundan Yeni Türk Lirasına çevrilmesi ile oluşan 0,39 TL muadili en yakın bedel olan 1 TL' nin T.C Ziraat Bankası A.Ş. kanalı ile Necdet Doğanata'nın Halk Bankası Buca şubesindeki hesabına gönderildiğine dair banka dekontu dosyamıza ibraz edilmiş olmakla tescile dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.”

IV. İLGİLİ HUKUK

19. Kamulaştırma bedelinin değer kaybı şikâyetleri ile ilgili hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri (B. No: 2014/2073, 6/7/2017, §§ 18-33) başvurusu hakkında verilen karar.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 27/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

21. Başvurucular, tebligatın usulüne uygun yapılmaması nedeniyle kamulaştırma işleminden haberdar olamadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca murislerine ait 607 ada 7 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen başvuru konusu taşınmazlar için 1 TL depo edilmesi ile kamulaştırma bedelinin ödendiğinin kabul edildiğini oysa gerçek kamulaştırma bedelinin ödenmediğini ve kamulaştırma bedelinin değer kaybını telafi edecek faize de hükmedilmediğini iddia etmişlerdir. Başvurucular, bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yanında adil yargılanma hakkı ve eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte şikâyetlerin özünün kamulaştırma bedeline ilişkin olduğu anlaşıldığından belirtilen şikâyetlerin esas itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasına ilişkin benzer şikâyetleri daha önce ölçülülük ilkesi yönünden mülkiyet hakkı bağlamında incelemiş ve sonuca bağlamıştır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, §§ 41-65; Ali Şimşek ve diğerleri, §§ 58-69; Türkan Poyraz, B. No: 2015/15388, 13/9/2018; §§ 29-37; Hanım Çeyiz ve Mehmet Gündüz, B. No: 2015/19289, 17/7/2018, §§ 23-29; Kadir Çakar, B. No: 2015/18908, 21/3/2018, §§ 21-28).

26. Kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olabilmesi için taşınmazın gerçek bedelinin malike ödenmesi ve ayrıca ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle taşınmazın hissedilir derecede değer kaybetmemiş olması gerekir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 59). Ödenen tutarların enflasyonun etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi yani kamulaştırma tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi edecek biçimde faiz uygulanması, kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer kaybetmesini önleyebilecek bir araçtır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 42).

27. Anayasa Mahkemesince yapılan incelemede başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için Mahkemece tespit edilen gerçek değer ile başvurucuya yapılan ödemelerin enflasyon etkisi arındırılmış sonuçlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Elde edilmek istenen kamu yararı ile başvurucunun mülkünden mahrum kalması arasında makul dengenin sağlanıp sağlanmadığını ve müdahalenin ölçülü olup olmadığını tespit etmede önemli olan, yapılan ödemelerin değer kaybının toplam bedele oranı üzerinden başvurucunun maruz kaldığı yükü belirlemektir (Ali Şimşek ve diğerleri, § 66).

28. Benzer bir şikâyete ilişkin somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

29. Başvuru konusu dosyada imar ıslah planı yapıldıktan sonra 50138 ada 2, 3 ve 4 parsel numaralarını alan 607 ada 7 parsel için 1967 yılında belirlenen 3.590,62 TL kamulaştırma bedelinin yeni Türk lirası karşılığı olan 0,39 TL en yakın bedel olan l TL kabul edilerek, faiz işletilmeden 2011 yılında ödenmiştir. Buna göre aynı taşınmazla birlikte ifraz edilen diğer bir taşınmaza yönelik dava sürecinde TOKİ bu alacağın ödenmediğini kabul ederek 30/11/2011 tarihinde 1 TL olarak mahkeme veznesine yatırmıştır. Derece mahkemeleri de bu ödemeyi yeterli görerek idare adına tescile karar vermişlerdir. Hâlbuki kamulaştırma bedeli 1967 yılında bankaya depo edilmekle birlikte yine idare tarafından getirilen bir kısıtlama sebebiyle 2011 yılına kadar başvuruculara ödenememiştir.

30. Öncelikle kamulaştırma bedelinin ödenmesinin idare tarafından getirilen bir kısıtlama nedeniyle mümkün olamadığına dikkat çekmek gerekir. Mevcut bilgi ve belgelere göre bu ödemenin gecikmesinde başvuruculara atfedilebilir bir kusurun olduğu ortaya konulamamıştır. Somut olayda kamulaştırma bedeli, kamulaştırma bedelinin belirlenmesinden itibaren -yaklaşık kırk dört yıl geçtikten sonra- enflasyon karşısında bir güncelleme yapılmadan ve herhangi bir faiz işletilmeden taşınmazın 1967 yılındaki rayiç değeri üzerinden 1 TL olarak ödenmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 46. maddesine göre taşınmazın gerçek değeri üzerinden kamulaştırma yapılması yönündeki güvencenin ihlal edildiği anlaşılmaktadır.

31. Sonuç olarak aradan geçen sürede enflasyon oranlarındaki artış dikkate alındığında ve geç ödemenin makul bir sebebinin bulunmayıp başvuruculara yükletilebilen bir kusur da olmadığına göre 1967 yılında belirlenen kamulaştırma bedelinin 2011 yılında 1 TL olarak ödenmesi ve kamulaştırma alacağının geç ödenmesi sebebiyle yol açılan söz konusu değer kaybı başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemektedir. Bu sebeple somut olayda müdahalenin mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozduğu ve ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir...

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

34. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

35. Buna göre bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, § 55).

36. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet Doğan, § 57).

37. İhlalin idari eylem ve işlemden kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesi her somut olayın koşullarını dikkate alarak yapılması gerekenlere hükmeder. İdari eylem ve işleme karşı başvurulacak kanun yolları varsa ve bu yollar tüketildikten sonra yapılan bireysel başvurunun incelenmesi sonucu ihlal tespiti yapılmışsa yeniden yargılama yoluyla ilgili mahkemenin tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırma imkânının bulunduğu durumlarda kararın bir örneğinin ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilebilir.

38. Başvurucular, 150.000 TL tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi talebinde bulunmuştur.

39. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların kamulaştırma bedelinin enflasyon oranları karşısında uğradığı değer kaybı ödenmeksizin idare lehine tescile hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Başvuruculara faiz ödenmesi mülkiyet hakkının ihlaline yol açan değer kaybını giderebilecek bir araç olarak görülmelidir.

40. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun olarak yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/503, K.2014/126) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ali Rıza Doğanata ve diğerleri, B. No: 2016/11676, 27/11/2019, § …)
   
Başvuru Adı ALİ RIZA DOĞANATA VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2016/11676
Başvuru Tarihi 22/6/2016
Karar Tarihi 27/11/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Kamulaştırma bedeli, kamu yararı İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2942 Kamulaştırma Kanunu 10
11
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 323
KHK 659 Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 14
Tarife 21/12/2011 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 12
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi