logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Osman Aslan [2.B.], B. No: 2016/11872, 21/2/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

OSMAN ASLAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/11872)

 

Karar Tarihi: 21/2/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucu

:

Osman ASLAN

Vekili

:

Av. Nil TOYDEMİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tam yargı davasının süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/6/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 21/8/2011 tarihinde Sivas'ın Yıldızeli ilçesi sınırları içinde aracı ile seyir hâlinde iken yol yapım çalışmaları nedeniyle açılmış bulunan çukura düşerek maddi hasarlı kaza yapmıştır.

7. Başvurucu, uğradığı zararın belirlenebilmesi için açtığı tespit davasının ardından 10/4/2013 tarihinde Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde Sivas İl Özel İdaresi aleyhine maddi tazminat davası açmıştır.

8. Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 29/1/2014 tarihli kararıyla yol yapım çalışmasının Yıldızeli Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından gerçekleştirildiği ve İl Özel İdaresinin uyuşmazlıkta taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davayı husumet yokluğu nedeniyle reddetmiştir.

9. Başvurucu bu süreci takiben Yıldızeli Köylere Hizmet Götürme Birliği aleyhine Sivas İdare Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde maddi tazminat davası açmıştır.

10. Mahkeme 16/6/2015 tarihli kararı ile başvurucunun zararı doğuran eylemde bulunan idareye başvuruda bulunmamasını gerekçe göstererek 6/1/1982 tarihli ve2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. ve 15. maddeleri uyarınca dava dilekçesinin davalı idareye tevdine hükmetmiştir.

11. Merciine tevdi kararı 23/6/2015 tarihinde taraflara tebliğ edilmiştir.

12. Başvurucu, merciine tevdi kararının kesinleşmesinin ardından 23/10/2015 tarihinde Yıldızeli Köylere Hizmet Götürme Birliği aleyhine maddi tazminat istemiyle tam yargı davası açmıştır.

13. Mahkeme 6/11/2015 tarihli kararıyla davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir.

14. Ret gerekçesinde öncelikle 2577 sayılı Kanun'un eylemden kaynaklanan tam yargı davasını ve dava açma süresini düzenleyen hükümlerine yer verilerek eylemden kaynaklanan zararların tazmini için öncelikle idareye başvurulması gerektiği, idareye başvurulmadan açılan davalarda merciine tevdi kararı verileceği, iki durumda da idarenin vereceği cevap ya da zımni ret üzerine altmış gün içinde dava açılacağı belirtilmiştir. Somut olayda idareye başvurulmadan açılan davada verilen merciine tevdi kararının 23/6/2015 tarihinde idareye tebliğ edildiği ve idarenin talebi zımnen reddi üzerine altmış gün içinde en geç 21/10/2015 tarihinde dava açılması gerektiği vurgulanan gerekçede başvurucunun bu süre geçtikten sonra 23/10/2015 tarihinde açtığı davanın süre aşımına uğradığı ifade edilmiştir.

15. Ret hükmü Sivas Bölge İdare Mahkemesinin 3/3/2016 tarihli kararıyla onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Mahkemenin 18/5/2016 tarihli hükmüyle reddedilmiştir.

16. Başvurucu nihai kararı 26/5/2016 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 24/6/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinin ilk fıkrası şöyledir:

"İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir"

18. 2577 sayılı Kanun'un Dilekçeler üzerine ilk inceleme kenar başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" ....

Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:

a) Görev ve yetki,

b) İdari merci tecavüzü,

c) Ehliyet,

d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,

e) Süre aşımı,

f) Husumet,

g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,

Yönlerinden sırasıyla incelenir."

19. 2577 sayılı Kanun'un "İlk inceleme üzerine verilecek karar" kenar başlıklı 15. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;

...

e) 3/b bendinde yazılı halde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine,

Karar verilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 21/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu; merciine tevdi kararı verilen yargılama süreci derdest iken dava açılmasının beklenemeyeceğini, bu dava süreci kesinleştikten sonra süresinde dava açıldığını, davanın 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). İddiaların özü, dava açma sürelerine ilişkin kuralların hatalı yorumlandığı hususlarına yönelik bulunduğundan şikâyet mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

23. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

25. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).

26. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).

27. Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumu mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkını aşırı sınırlandıracak şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 40).

28. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

29. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirleme ve mevzuatı bu yönüyle yorumlama görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46).

30. Somut olayda Mahkeme 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, eylemden kaynaklanan zarara ilişkin olarak açılan davada merciine tevdi kararının ardından zımnen ret durumunun oluşması üzerine altmış gün içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir.

31. Başvurucunun yol yapım çalışmaları kapsamında açılan çukura aracıyla düşmesi sonucu uğradığı zararın tazmini için, gerekli aydınlatma ve işaretlemenin yapılmamasından dolayı hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla idareye başvurmadan doğrudan tam yargı davası açtığı dikkate alındığında mahkeme kararında yer verilen tespit ve hukuki dayanakların temelsiz olduğu söylenemez. Kaldı ki davanın hukuki nitelemesi ve 2577 sayılı Kanun'un hangi kurallarının somut olaya uygulanacağı yukarıda belirtilen ilkeler dâhilinde mahkemenin takdirinde olan bir husustur (bkz. § 29). 2577 sayılı Kanun, idari eylemden kaynaklanan tam yargı davalarında idari başvuruyu dava ön şartı olarak kabul etmiş ve bu başvuru yapılmadan açılan davaların merciine tevdi edileceğini hükme bağlamıştır. Mahkeme de ret gerekçesini, merciine tevdi kararı üzerine idarenin söz konusu talebi zımnen reddetmesinin ardından altmış gün içinde dava açılmaması üzerine kurmuştur.Bu bağlamda mahkemenin yorumunun öngörülemez olmadığı ve başvurucunun dava yoluna başvuru için yeterli süre ve imkâna sahip olduğu görülmektedir.

32. Bu durumda 2577 sayılı Kanun çerçevesinde derece mahkemesinin gerek uyuşmazlık konusu olguyu gerekse bu olgudan hareketle dava açma süresinin hesaplanma usulünü ve sürenin başlatılacağı tarihi belirlemesiyle ilgili yorumunun ve mevzuata dair değerlendirmesinin öngörülemez nitelikte olmadığı ve başvurucunun dava açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım içermediği sonucuna varılmıştır.

33. Buna göre başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Osman Aslan [2.B.], B. No: 2016/11872, 21/2/2019, § …)
   
Başvuru Adı OSMAN ASLAN
Başvuru No 2016/11872
Başvuru Tarihi 24/6/2016
Karar Tarihi 21/2/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tam yargı davasının süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 13
14
15
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi