TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA SAĞLIK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/11973)
|
|
Karar Tarihi: 20/11/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa
SAĞLIK
|
Vekili
|
:
|
Av. Nail
ÇAKIR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında yürütülen ceza
soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 15/9/2015 tarihinde vefat eden C.S.nin
babasıdır.
9. C.U. isimli kişi 15/9/2015 günü saat 20.40 sıralarında
gittiği Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğüne (Emniyet Müdürlüğü) şüpheli bir olay
bildirmiştir. Yaptığı bildirimde C.U., yaklaşık 45 dakika önce kendisine ait
zeytinlikten ailesiyle birlikte traktörle yola çıktığını, ana yola girdikleri
sırada koşarak traktörün yanına gelen 13-14 yaşlarındaki bir çocuğun bir
zeytinlikteki sulama havuzunu gösterdikten sonra ölmek istediğini söyleyen
arkadaşının havuza atladığını beyan ederek kendisinden yardım istediğini,
havuzun içine bakınca bir ışık gördüğünü, yardım isteyen çocuğun beyanına göre
havuza atlayan çocuğun telefonunu da havuza attığını, çevrenin pek tekin bir
yer olmaması nedeniyle ailesini eve bıraktıktan sonra Emniyet Müdürlüğüne
gelebildiğini ifade etmiştir.
10. C.U.nun yer göstermesi üzerine
Emniyet Müdürlüğünde görevli polisler, zeytinlikte bulunan sulama havuzundaki
cesedi görmüşlerdir.
11. Olaydan haberdar edilen Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı
(Cumhuriyet Başsavcılığı) ölüm olayı hakkında derhâl soruşturma başlatmıştır.
12. Olay yeri Cumhuriyet savcısınca incelenmiştir. Olay Yeri
İnceleme ve Ölü Muayene Tutanağı'na göre bahsi geçen
havuz 4 m 20 cm eninde, 8 m boyunda ve 2 m derinliğinde olup cesedin havuzdan
çıkarılabilmesi için havuzun suyu boşaltılmıştır. İnceleme sırasında havuz
içinde siyah renkli bir mobil telefon bulunmuştur.
13. Ölü muayenesi işlemi Cumhuriyet savcısının huzurunda bir
hekim tarafından yapılmıştır. Anılan muayenede; sağ göz altında, sağ göz kapağı
üzerinde ve sağ göz altındaki elmacık kemiği üzerinde siyah lekeler, sol el
üstünde ve sol el orta parmak başlangıcında küçük kesiler, sağ el iç kısmında
elle bileğin birleştiği yerde, sağ el baş parmak ilk boğum kısmında ve sağ el
orta parmak başlangıcında ekimozlar, sol el yüzük
parmağının ikinci boğum kısmında eski olduğu tahmin edilen bir yara izi ile sağ
el küçük parmak başlangıç kısmında küçük bir yara tespit edilmiştir.
14. Ölü muayenesi işleminde hazır bulunan ölenin ağabeyi M.S.,
öğle saatlerinde aralarında S.Y.nin de bulunduğu üç
dört kişi ile birlikte kardeşini gördüğünü ve havuzdan çıkarılan mobil
telefonun kardeşine ait olduğunu beyan etmiştir.
15. Otopsi işlemi Bursa Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas
Dairesinde yapılmıştır. Otopsi raporunda;
- Sol el ikinci parmak sırtı ile baş parmakta, sağ el bileği baş
parmak bileşkesinde ve sağ orta parmakta ekimozlu
sıyrıklar, sağ göz kapağı altında hematom, sağ göz
kapağı altında ekimozlu sıyrıklar ve sağ kaş üzerinde
ekimozlu sıyrık bulunduğu,
- Kişinin ölümü sırasında alkollü olmadığı,
- Ölenin vücudunda sentetik esrar metabolitleri
(ara ürün, özüştürüt) bulunduğu,
- Kişinin ölümünün canlı iken suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana geldiği,
- Kişinin ölümü üzerine etkili başkaca bir nedenin tespit
edilmediği belirtilmiştir.
16. C.U.ya C.S.nin havuza atladığını söyleyen kişinin E.K. olduğu
tespit edilmiştir. Adı geçenin ifadesi 16/9/2015 tarihinde kolluk
görevlilerince bilgi sahibi sıfatıyla, 17/9/2015 tarihinde ise Cumhuriyet
savcısınca uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle yürütülen soruşturma
kapsamında suça sürüklenen çocuk sıfatıyla alınmıştır.
17. E.K.nın anlatımına
göre arkadaşı N.B.K. ile Celal Bayar Anıtı çevresinde otururlarken yanlarına
C.S. ve E.E.B. gelmiştir. N.B.K. cebinden çıkarıp plastik bir şişenin ağzına
koyduğu uyuşturucu maddeyi yakmış ve çıkan dumanı içine çekmiştir. Kendisi ve
sonrasında C.S. ile E.E.B. de yanan uyuşturucu maddeden çıkan dumanı içlerine
çekmişlerdir. Bir süre sonra E.E.B. kendinden geçmiş, kusmuş ve yardım
istemiştir. O esnada yanlarına gelen İ.U.B., E.E.B.yi kucağına alıp kendisi ve C.S.den
su getirmelerini istemiştir. Başlarının belaya girmesinden korkan C.S.nin oradan uzaklaşmak istemesi üzerine C.S. ile sulama
havuzunun yanına gitmişlerdir. C.S. havuzda elini yüzünü yıkadığı sırada C.S.nin mobil telefonu çalmıştır. Telefonu açan E.K., E.M.
ve A.O.T ile konuşmuş ve bulundukları yeri söylemiştir. Bu sırada E.M. ve A.O.T.den telefonu alan İ.U.B., E.K.ya bulundukları yeri sormuştur. E.K.nın havuz kenarında olduklarını söylemesi
sonrasında görüşme kesilmiştir. Telefonunun yeniden çalması üzerine C.S. gelen
aramayı reddedip telefonunu havuza atmıştır. Uyuşturucunun etkisiyle kusmaya
başlayan C.S. E.K.ya "Ölmek istiyorum. Havuza atlayacağım. Abim beni döver."
demiş ve yüzüstü uzanıp başını havuzun içine sokmuştur. Havuza düşmesini
engellemek için C.S.nin bacaklarını çekmiş ancak C.S.
ona tekme atarak yere düşmesine neden olmuştur. Ayağa kalkınca C.S.yi havuzda batarken gömüş,
duyduğu traktör sesine yönelmiş ve traktör sürücüsünden yardım istemiştir.
Havuzda kimseyi göremeyen ve kendisine polisi aramasını söyleyen traktör
sürücüsü olay yerinden ayrılmıştır. Bir süre traktörün arkasından koşmuş,
duyduğu korku nedeniyle teyzesinin evine gitmiştir.
18. Başka bir soruşturma kapsamında uyuşturucu madde kullanmak
suçu yönünden suça sürüklenen çocuk sıfatıyla Cumhuriyet savcısınca ifadesi
alınan E.E.B., olay günü C.S. ile buluştuklarını, daha sonra yanlarına gelen
N.B.K. ve E.K.nın ısrarlı
tavsiyeleri üzerine uyuşturucu maddenin dumanını içlerine çektiklerini ve bir
süre sonra uyuşturucunun etkisiyle kendinden geçtiğini beyan etmiştir.
19. Hakkında yürütülen uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu
nedeniyle bir başka soruşturma kapsamında 3/11/2015 tarihinde Cumhuriyet
savcısınca şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan N.B.K. ise E.E.B. ve C.S.nin kendi isteğiyle uyuşturucu madde kullandığını öne
sürmüştür.
20. M.S.nin beyanında ismi geçen S.Y.nin ifadesi 18/11/2015 tarihinde Cumhuriyet savcısınca
alınmıştır. Alınan ifadesinde S.Y., C.S. ile en son cesedin bulunmasından bir
gün önce görüştüğünü söylemiştir.
21. Cumhuriyet Başsavcılığı 20/11/2015 tarihinde, ölümün canlı
iken suda boğulmaya bağlı mekanik asifiksi sonucu
meydana geldiği, maktulün boğulmasına başka bir etkenin veya kişinin sebep
olduğuna dair delil bulunmadığı, bu olay nedeni ile kusur atfedilecek herhangi
bir kimsenin olmadığı gerekçesiyle başvuruya konu olay hakkında kovuşturmaya
yer olmadığına dair karar (kovuşturmasızlık kararı)
vermiştir. Anılan kararda E.K., E.E.B. ve N.B.K. hakkında uyuşturucu madde
kullanmak suçundan soruşturmalar yürütüldüğü, bu soruşturmalar sonunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine
ilişkin kararlar verildiği ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
suçu nedeniyle N.B.K. hakkında düzenlenen fezlekenin Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderildiği belirtilmiştir. Kovuşturmasızlık
kararında bahsi geçen fezlekeden E.K.ve E.E.B.nin
idrarında, N.B.K.nın ise
kanında sentetik uyuşturucu metabolitlerinin tespit
edildiği anlaşılmıştır.
22. Başvurucu, ölü muayenesi işlemi sırasında tespit edilen
kesi, yara, ekimoz ve lekeler ile C.U. ve E.M.nin ifadeleriyle (E.M.nin bu
ifadesi tespit edilememiştir.) E.K.nın ifadesi
arasında var olduğunu ileri sürdüğü çelişkilere dikkat çekerek olayın bir
intihar vakası olmadığını, 1 m 95 cm boyunda olan ve yüzme bilen oğlunun 2 m
derinliğe sahip bir havuzda boğulmasının tıbben mümkün olmadığını, olay günü
oğlunun bilgisayar tamiri için yanına 200 TL almasına rağmen oğluna ait cüzdan,
kimlik ve paranın soruşturma makamlarınca kendilerine teslim edilmediğini,
oğluna öldürme kastıyla müdahale edildiğini, olayın layıkıyla
araştırılmadığını, E.K.nın kasten öldürme ya da
kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunu işlemediği düşünülse bile
oğluna uyuşturucu madde vererek bilincini kaybetmesine neden olmaları,
boğularak ölmesi için gerekli şartları hazırlamaları ve boğulmanın
gerçekleşmemesi için çaba göstermemeleri nedeniyle E.K. ve N.B.K.nın
taksire dayanan kusurları nedeniyle ölümden sorumlu olduklarını belirterek kovuşturmasızlık kararına itiraz etmiştir. Başvurucuya göre
E.K., oğlunu havuzda boğmuş; C.U.nun yaklaştığını
görünce de oğluna ait mobil telefonu havuza atmıştır. C.U.nun
havuzda gördüğü ışık da C.S.ye ait mobil telefonun ışığıdır.
23. Bursa 2. Sulh Ceza Hâkimliği (Ceza Hâkimliği);
- Otopsi raporunda belirtilen travma bulgularının nedenlerinin
ortaya konulması ve başvurucunun yakını ile yanında bulunan diğer şahıslar
arasında herhangi bir tartışma ya da kavganın yaşanıp yaşanmadığının
belirlenebilmesi açısından olay öncesinde müteveffa ile birlikte olan tüm
şahısların Cumhuriyet Başsavcılığınca ayrıntılı ifadelerinin alınması, ifadeler
arasında çelişki ve tutarsızlık bulunup bulunmadığının saptanması,
- Ölenin vücudunda bulunan uyuşturucu madde miktarının müteveffanın
bilinç düzeyini ne ölçüde etkilediği ve cesetteki travma bulgularının suda
boğulma neticesinde gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda Adli Tıp Kurumundan
görüş sorulması, bu bağlamda E.K.nın
ifadesinde anlattığı olayların müteveffadaki tıbbi bulgularla uyuşup
uyuşmadığının değerlendirilmesi,
- E.K.nın
ifadesinin denetlenebilmesi açısından havuzdan çıkarılan mobil telefonun Ankara
Kriminal Polis Laboratuvarınca incelenmesi,
müteveffanın olay günü mobil telefon yardımıyla kurduğu iletişimin tespit
edilmesi, bu tespitten sonra aralarındaki görüşmelerin şekli ve zamanı
konusunda E.K., E.M. ve İ.U.B.nin ifadelerinin
alınması için soruşturmanın genişletilmesine karar vermiştir.
24. Bursa ilinin ekspertiz yönünden Bursa Kriminal
Polis Labaratuvar Müdürlüğü hizmet alanı içinde
bulunması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı, müteveffaya ait mobil telefonu
Bursa Polis Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğüne
göndererek mobil telefondaki tüm kayıt ve bilgiler ile arama günlüğü
kayıtlarını kopyalatmıştır.
25. Müteveffanın olay günü mobil telefon yardımıyla kurduğu
iletişimi tespit edilmiştir. İletişimin tespitine ilişkin belgelere göre ölenin
mobil telefonu olay günü saat 19.49 ve 19.51'de A.T. adına kayıtlı mobil
telefonla aranmış; ilk arama üzerine yapılan görüşme 52 saniye, ikinci arama
üzerine yapılan görüşme ise 38 saniye sürmüştür.
26. Cumhuriyet Başsavcılığı 22/2/2016-25/2/2016 tarihleri
arasında C.U., İ.U.B. ve F.B.nin tanık sıfatıyla
ifadelerini almıştır.
i. Verdiği ifadesinde daha önceki beyanlarını yineleyen C.U.,
ilave olarak kendisinden yardım isteyen çocuğun gösterdiği havuzun durgun
olduğunu söylemiştir.
ii.İ.U.B.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Ben olay günü akşam
5-6 civarlarında [U]murbey Celal Bayar [A]nıtının üst tarafında arabamı park ettim ve bankta oturuyordum. Anıta inen
merdivenlerden çocuk sesleri bağırışlar geliyordu ama çok aldırış etmedim,
sonra bir bayanın konuştuğunu konuştuğu kişiye burada bir çocuk var gelin gibi
sözler söylemekteydi. Bayanın sesi üzerine merak edip bende gidip bakınca bir
çocuğun merdivende yarı baygın şekilde merdivende yarı yatar vaziyette gördüm
sonra yanında olan diğer çocuklar ayaktaydı onlarda hiç bir
şey yoktu daha öncesinde aynı mahalleden tanıdığım [E.K.] isimli çocuk votka içtik kötü oldu dedi. Ben çocuğu
yürütmeye çalıştım yürüyemeyince çeşmenin oraya götürdüm su akmıyordu, anıtta
bekleyen polis memuru ne olduğunu sordu, ben de içki içmiş kusuyor dedim ve
bekleme noktasından polis memuru ile su aldık, o arada ambulansı aradılar, kimin
aradığını bilmiyorum biz çocuğun yüzünü su ile yıkadık, su yetmiyor dedim, [E.K.] ile daha sonra isminin [C.S.] olarak öğrendiğim çocuğa bidonu verip su
getirmelerini istedik, çocuklar su getirmek için gidince ambulans geldi, çocuğu
alarak hastaneye götürdüler, bu arada su almaya giden [E.K.] ile [C.S.] gelmemişti. Ben ambulans gittikten sonra [U]murbey çarşının içinde kahvede oturdum çay içtiğim
tanıdığım bir kaç kişiyle, sonra [E.K.] ile görüştüğünü bildiğim bir kaç kişiyi gördüm, onlara [E.K.yı] sordum, o arada bu sorduğum çocuk telefon ile birini aradı ama aradığı
kişinin [E.K.] mı [C.S.]
mı olduğunu bilmiyorum. [E.K.] o çocuğa [C.S.nin] kötü olduğunu, yardım için yanlarına gitmesini
istiyordu sonra ben telefonu alıp onlar ile konuştum ama telefonda[E.K.]
mı vardı [C.S.] mı vardı bilmiyorum, seslerinden ayırt edemedim,
hangisi olduğunu da sormadım, nerede olduklarını sordum, ilk havuzun oradayız
söylediklerinde bekleyin orada geliyorum diye söyledim, yanıma onları da
tanıyan ismini bilmediğim onların bir arkadaşını alarak Umurbey'den
aşağı doğru inerken bulunan ilk sulama havuzunun oraya gittik, sulama havuzunun
orada tekrar aradım telefonu açmadılar aradığım numaranın[E.K.] mı [C.S.]
mı olduğunu tam bilmiyorum, yanıma aldığım çocuk numaraları vermişti... sonra
tekrar aradığımda telefon yanlış hatırlamıyorsam bir kez çaldı sonra meşkule düştü,sonra tekrar
aradığımda ulaşılamıyor şeklinde cevap geldi. [O] çocuğun verdiği her iki telefon da kapalıydı...
Sonrasında [C.S.] bulununca onun
boğulduğu havuzun Umurbey'den aşağı doğru inerken en
sonda olan havuz olduğunu gördüm. Bizim gittiğimiz havuz ise Umurbey'den aşağı Gemlik'e doğru inerken ilk havuzdu. İlk
telefonda konuştuğumuzda ilk havuzun oradayız diye söyleyince onlar Gemlik'ten
yukarıya doğru çıkarken ilk havuz diye söylediklerini düşünüyorum.
Ben olayın ilk anında bankta otururken
aşağıdan duyduğum sesler bir kavga dövüş sesideğildi
kendi aralarında gır gır şamata şeklinde seslerdi, oradaki çocuklar arasında
bir kavga olayı görmedim.
..."
iii. İ.U.B.nin ifadesinde geçen polis
memuru F.B., İ.U.B.nin ifadesinin kendisiyle ilgili
kısmına benzer mahiyette beyanda bulunmuştur.
27. Başvurucu Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 4/3/2016 tarihli
dilekçesinde, öz itibarıyla, oğlunun ölmeden önce "Ne içirdiniz bana? Sizi babama söyleyeceğim."
dediğinin çevrede konuşulduğunu, sulama havuzuna giden yolu gören bir güvenlik
kamerasına ait görüntüler ile Celal Bayar Müzesine ait güvenlik kamerası
görüntülerinin ve Umurbey'in çıkışındaki MOBESE
kamerasına ait kayıtların temin edilmediğini, uyuşturucunun oğluna sulama havuzunda
da verilmiş olabileceğini, oğluna ait cüzdan ve paranın bulunamadığını, oğlunun
çevrede uyuşturucu madde satıcısı olarak bilinen N.B.K. ve E.K. tarafından
kurban seçildiğini, oğlunun intihar etmesini gerektirecek bir sorunu
olmadığını, kendi imkânlarıyla temin ettiği kamera görüntülerinde gözüken beyaz
renkli araçta kimlerin bulunduğunun tespit edilmesi gerektiğini, zira
uyuşturucu maddenin araç içerisinde de verilmiş olabileceğini, C.U.nun sulama havuzunda bir ışık gördüğünü ve C.U.nun beyanına göre havuzun durgun olduğunu, oğlu havuza
atlamadan önce telefonunu havuza atsaydı havuzda telefon ışığının
görülemeyeceğini, mobil telefonun ışığının suya düşmesinden ne kadar süre sonra
söneceğinin araştırılması gerektiğini ve suya atlayan bir kişide ölenin vücudunda
saptanan ölçüde kesi ve yara izi olamayacağını belirterek soruşturmanın
genişletilmesini talep etmiştir.
28. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu (İhtisas Kurulu)
Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine hazırladığı 23/3/2016 tarihli
raporda:
-Otopsi işlemi sırasında tespit edilen lezyonların
lokalizasyonları, ağırlıkları ve özellikleri itibariyle ölüm meydana getirir
nitelikte olmadıkları ve kişinin travmatik tesirle
öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı,
-Cesedin bulunduğu ortam, bulunuş şekli, olay yeri inceleme
bulguları ve adli dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşturucu madde
almış kişide ölümün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabülü gerektiği,
-Otopsideki dış muayenede tanımlanan travmatik
değişimlerin havuza kendi isteği ile atlama veya başkaları tarafından havuza
atılma ya da sert veya künt bir cismin doğrudan
etkisiyle de oluşabileceği ve bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı, travmatik değişimlerin nasıl meydana geldiğinin adli
tahkikatla aydınlatılmasının uygun olduğu,
-Kanında veya idrarında tespit edilen sentetik esrar metabolitinin kişinin bilinç düzeyini ne derecede
etkilediğinin mevcut verilerle bilinemeyeceği ve olayın adli tahkikatla
aydınlatılabileceği yönünde görüş bildirmiştir.
29. Cumhuriyet Başsavcılığı, 13/4/2016-15/4/2016 tarihleri
arasında E.K., E.M. ve A.O.T.nin tanık sıfatıyla
ifadelerine başvurmuştur.
i. E.K. daha önce verdiği ifadelerle aynı yönde beyanda bulunmuş
ve C.S.nin yanında cüzdan veya para olup olmadığını
bilmediğini söylemiştir.
ii. Olay günü saat 19.49 ve 19.51'de annesi A.T. adına kayıtlı
mobil telefonla C.S.yi
arayan E.M.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[C.S.] benim mahalleden arkadaşımdı. [E.K.yi], [N.B.K.yi] tanırım ama arkadaşlarım değillerdir. [E.E.B.yi de] tanırım konuşmuşluğum var ama samimi arkadaşım
değildir kendisi zaten Bursa'da oturur, Umurbey'de
akrabası olduğu için bazen hafta sonu ve yazın buraya gelir. Bana sormuş
olduğunuz [C.S.nin] ölmüş olduğu gün arkadaşım [A.O.T.] ile Umurbey'de akşamüstü
saatini tam hatırlamıyorum ama yedibuçuktan sonraki
bir saatte dışarı çıkmıştık, otobüs duraklarının oradaydık, gezecektik, [C.S.yi] arayalım o da
gelsin birlikte gezelim diye düşündük, ben [C.S.yi] aradım ama telefonu [C.S.] açmadı [E.K.] açtı, [C.S.] nerede diye
sordum, bana cevap vermeden yanında kim var diye sordu ben de [A.O.T.] var dedim, sonra bana [A.O.T.] ile beraber zeytin havuzunun oraya gelin acil durum
var dedi, ben de ne olduğunu sordum, çabuk gelin dedi, [E.K.] konuşurken çok çabuk ve telaşlı bir şekilde
konuşuyordu, sonra telefon kapandı, sonra ben tekrar aradım bu arada yanımıza [U]murbeyde tanıdığım eniştemlerin arkadaşı olan [İ.U.B.] abi geldi,bize [E.K.yı] sordu, o arada
ben aradığım için telefonu zaten [E.K.] açtı, ben de abi [E.K.]
ile şuanda konuşuyorum dedim telefonu [İ.U.B.] abi aldı [E.K.ya]
neredesiniz diye yerini sordu, [E.K.]
birşeyler söyledi sonra telefon yine kapandı, İsmail abi bu
sefer tekrar [C.S.nin] numarasını aradı ama telefona ulaşılmıyordu, sonra [İ.U.B.]
abi ile [A.O.T.] Umurbey'den aşağıya doğru
havuzun oraya gittiler, ben başka bir arkadaşım ile birlikte ... çay bahçesine
gittim..."
iii. Alınan ifadesinde A.O.T., E.M. ile benzer şekilde beyanda
bulunmuştur.
30. Cumhuriyet Başsavcılığı, İhtisas Kurulunca hazırlanan rapora
ve soruşturma kapsamında yapılan işlemlere işaret ederek kovuşturmasızlık
kararına yapılan itiraz hakkında bir karar verilmesi için soruşturma evrakını
Ceza Hâkimliğine göndermiştir. Cumhuriyet Başsavcılığına göre, meydana gelen
ölüm olayından önce müteveffaya yönelik herhangi bir darp olmamış, herhangi bir
kavga olayı da yaşanmamıştır. Müteveffadaki ekimoz ve
sıyrıklar, yaklaşık üç saat süren havuz suyunun boşaltılması sırasında
oluşmuştur. Müteveffa elmacık kemiği betona yapışık vaziyette bir süre
kalmıştır. Söz konusu bölgedeki sıyrık ve ekimozlar
da bundan kaynaklanmaktadır. Müteveffaya ait mobil telefonla yapılan son
görüşmeleri E.K., E.M. tarafından kullanılan telefonla yapmıştır, bu konuda
alınan ifadeler arasında bir çelişki ve tutarsızlık bulunmamaktadır.
31. Ceza Hâkimliği 10/5/2016 tarihinde, başvurucunun itiraz
dilekçesinde belirttiği olay ve delillerin kamu davası açılmasını gerektirecek
nitelikte olmadığı gerekçesiyle kovuşturmasızlık
kararına yönelik itirazı reddetmiştir.
32. Anılan karar başvurucuya 2/6/2016 tarihinde tebliğ edilmiş
olup bireysel başvuru 24/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
33. İlgili hukuk için bkz. Yasin
Ağca (B. No: 2014/13163, 11/5/2017, §§ 86, 87, 91-96) başvurusu
hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
34. Mahkemenin 20/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu, kovuşturmasızlık
kararına yaptığı itirazda (bkz. § 22) ve soruşturmanın genişletilmesine ilişkin
talebinde (bkz. § 27) belirttiği hususları tekrar ederek intihar varsayımı ile
soruşturmaya başladığını öne sürdüğü Cumhuriyet Başsavcılığının yeterli
inceleme ve araştırma yapmadan kovuşturmasızlık
kararı verdiğini, delillerin karartıldığını iddia etmiştir. Bundan başka
başvurucu, C.S.nin ölmeden önce gasbedildiğini,
E.K.nın C.S.yi
sulama havuzuna atıpbaşını da suya bastırdığını, olay
intihar olarak kabul edilse dahi E.K.nın C.S.ye neden
yardım etmediğinin araştırılmadığını ileri sürmüştür. Son olarak başvurucu,
kasten öldürme suçunu işlemiş olmasa bile E.K.nın kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
ya da taksirle öldürme suçunu işlediğini, uyuşturucu madde kullanma yöntemleri
konusunda C.S.ye bilgi vermelerine ve C.S.yi
uyuşturucu madde kullanımı konusunda özendirmelerine rağmen N.B.K. ve E.K.
hakkında kamu davası açılmadığını belirterek Cumhuriyet Başsavcılığının
soruşturmayı kapatma konusundaki istekli tavrından yakınmıştır.
B. Değerlendirme
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, oğlunun
şüpheli ölümü ilgili olarak yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliğine
ilişkindir. Bu nedenle başvuru, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına
alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu
kapsamında incelenmiştir.
37. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”
kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama...
hakkına sahiptir."
38. Anayasa’nın "Devletin
temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili
bölümü şöyledir:
"Devletin temel amaç ve
görevleri... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve
adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır."
39. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
usule ilişkin yönü, kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana
gelen ölüm olaylarındasorumluların tespitine ve
cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar
yürütülmesini gerektirir (Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 54, 55).
40. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutu konusunda
benimsediği genel ilkelere göre bir ceza soruşturmasının etkililiği için;
i. Soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri, § 57),
ii. Ceza soruşturmasının fiilen hesap verilebilirliği sağlamak
için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması, ayrıca her olayda, ölen
kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu
ölçüde katılmalarının sağlanması (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
iii. Hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı
eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi
amacıyla ceza soruşturması makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30) gerekir.
41. Somut olayda Cumhuriyet Başsavcılığının ölüm olayı hakkında
kendiliğinden, ivedilikle bir soruşturma başlattığı ve bu soruşturmada
başvurucunun delil toplanmasına ilişkin taleplerini dile getirebildiği, kovuşturmasızlık kararına itiraz edebildiği, soruşturmaya
katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı görülmüştür. Ayrıca
soruşturmanın makul bir sürat ve özenle yürütüldüğü gözlenmiştir.
42. Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm olayının aydınlatılması ve
muhtemel sorumlularının belirlenmesi için olay yerini incelemiş, C.S.nin ölüm nedeni saptamış, ölümünden önceki birkaç saati
C.S. ile birlikte geçiren kişileri tespit ederek söz konusu kişilerin konuyla
ilgili ifadelerini almıştır (bkz. §§12-19).
43. Ceza Hâkimliğinin soruşturmanın genişletilmesine ilişkin
kararı sonrasında da;
- Ölenin vücudunda bulunan uyuşturucu madde miktarının
müteveffanın bilinç düzeyini ne ölçüde etkilediği ve cesetteki travma
bulgularının suda boğulma neticesinde gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda
İhtisas Kurulundan görüş alınmıştır.
- Ölenin mobil telefonu incelenmiş ve bu telefon yardımıyla
kurduğu iletişim tespit edilmiştir.
- Ölüm olayı öncesinde herhangi bir tartışma ya da kavga
ortamının yaşanıp yaşanmadığının belirlenmesi, C.S.ye ait mobil telefon yoluyla
kurulan son iki iletişimin kapsam ve zamanının açığa çıkarılması için C.U.,
İ.U.B., F.B., E.K., E.M. ve A.O.T.nin beyanları
alınmıştır.
44. Bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığının yalnızca intihar
varsayımını dikkate alan bir soruşturma yürüttüğü söylenemez.
45. Başvurucu, temin edilmesini istediği kamera görüntülerinin
-bu görüntülerin ölüm olayının gerçekleştiği sulama havuzunu içerdiğine dair
bir iddia yoktur- soruşturma dosyasına alınmadığından, oğlunun cüzdan ve
parasının akıbeti gibi işaret ettiği bazı hususların araştırılmadığından
yakınmaktadır. Ne var ki Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek
soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde
edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama
zorunluluğu bulunmamaktadır (Yavuz Durmuş ve
diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, § 62). Ayrıca soruşturma
kapsamında toplanan deliller nazara alındığında yakınılan hususların
soruşturmanın sonucuna bir etkisi bulunmamaktadır.
46. Anayasa Mahkemesine göre, yürütülen soruşturmadan daha derin
ve etkili bir soruşturma yürütülmesi konusunda haklı bir beklentiye girebilmesi
için başvurucunun iddiaları hakkında soruşturma makamlarına daha sağlam
argümanlar sunması gerekir (benzer değerlendirme için bkz. Beste Güler Aslan ve diğerleri, B. No:
2015/9669, 19/2/2019, § 95).
47. Soruşturmada toplanan delilleri ve varılan tespitleri
dikkate alan Anayasa Mahkemesi, ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti ve
varsa ölüm olayından sorumlu kimselerin belirlenmesi için gerekli adımların
atıldığı, sonuca etkili bir eksiklik bulunmadığı kanaatindedir. Soruşturma
neticesinde varılan sonucun aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılan bir
veri mevcut olmadığından Cumhuriyet Başsavcılığının ulaştığı sonucu sorgulamak
için bir neden de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun yakını C.S.nin ölümü hakkında yürütülen ceza soruşturmasının
etkisizliğine ilişkin iddia açıkça dayanaktan yoksun bulunmuştur.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.