TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET EDİP AKSUNGUR VE ASAF UĞUR AKSUNGUR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/12044)
Karar Tarihi: 20/11/2019
Başkan
:
Recep KÖMÜRCÜ
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucular
1. Ahmet Edip AKSUNGUR
2. Asaf Uğur AKSUNGUR
Vekilleri
1. Av. Adil AKTAY
2. Av. İlkay MAHANOĞLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; işyeri tahsisinin iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 22/6/2016 ve 19/8/2016 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2016/12044 ve 2016/15167 numaralı bireysel başvuru dosyalarının aralarındaki hukuki bağlantı nedeniyle birleştirilmesine, incelemenin 2016/12044 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Uyuşmazlığın Arka Planı
8. Başvuruculara -başvuru formu ve eklerinde belirtilmeyen bir tarihte- Tarsus Belediyesince (Belediye) yeni hal kompleksinde (meyve sebze hali) 54 numaralı komisyonevi tahsis edilmiştir.
9. Belediye Meclisi 5/9/2005 ve 1/10/2009 tarihlerinde bu hal kompleksi içindeki işyerlerinin satışına karar vermiştir. Yapılan ilk kısmi ihalede isteklilerin olmaması üzerine ihale iptal edildikten sonra 2/12/2009 tarihinde Belediye Meclisi yeni bir karar almıştır. Buna göre Belediye Meclisi; ihalenin yeniden yapılmasına, ihalede istekli çıkmaması durumunda daha önce yapılan tahsislerin kaldırılmasına, tahsisi kaldırılan yerlerin ise kiralanmasına karar vermiştir. Anılan karar doğrultusunda 17/2/2010-19/2/2010 tarihlerinde satış için ihale yapılmış ancak istekli çıkmaması ve pazarlık sürecinde de teklif verilmemesi üzerine ihale iptal edilmiştir.
10. Bunun üzerine kiralama yöntemine dönüleceği gerekçesiyle Belediye Encümeninin 17/3/2010 tarihli kararı ile başvurucuların 54 numaralı işyerine ilişkin tahsis iptal edilmiştir.
B. Encümen Kararının İptaline İlişkin Yargılama Süreci
11. Başvurucular, kiralama ve tahsis işleminin iptaline ilişkin idari işlemlere karşı Belediye aleyhine Mersin 2. İdare Mahkemesinde 11/6/2010 tarihinde iptal davası açmıştır.
12. Başvurucular dava dilekçesinde, idarenin uzun yıllar önce yapılmış olan bir tahsisi herhangi bir gerekçe belirtmeden iptal etmesinin ölçülü olmadığını ve kazanılmış haklara saygı ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiş ve her iki işlemin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
13. Mersin 2. İdare Mahkemesi 21/12/2010 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme kararında; belediyelerin toptancı hallerinin satış, tahsis ya da kiralama yöntemiyle işletilmesi hususunda seçimlik yetkiye sahip olduğu belirtilmiştir. Mahkemeye göre Belediyenin bu yetki kapsamında meyve ve sebze hali içindeki işyerlerini kiralama yöntemiyle işletmeyi seçmesi nedeniyle Encümenin daha önceki tahsisleri kaldırması hukuka aykırı değildir.
14. Başvurucular hükmü temyiz etmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesi 10/11/2015 tarihinde ilk derece mahkemesi kararını onamış, karar düzeltme isteğini de 22/4/2016 tarihinde reddetmiştir.
15. Nihai karar 27/5/2016 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.
C. Yapılan İhalenin İptaline İlişkin Yargılama Süreci
16. Tahsisin iptalinden sonra Meclis tarafından aralarında 54 numaralı dükkânın da bulunduğu hal kompleksi içinde kalan işyerlerinin satışı konusunda Encümene yetki verilmiştir. Belediye Encümeni, bu yetkiye dayalı olarak 13/1/2010 tarihinde 54 numaralı dükkânın 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 35/A maddesi uyarınca satılmasına karar vermiştir.
17. Başvurucular 22/4/2010 tarihinde, satış ve ihaleye çıkarma işlemlerinin iptali amacıyla dava açmıştır. Mersin 2. İdare Mahkemesi 28/12/2010 tarihinde mülkiyeti idareye ait taşınmazların satışa çıkarılması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından satışa ilişkin kararların iptali isteğinin reddine ve ihale sonuçlanmadığından bu işleme yönelik olarakkarar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis etmiştir.
18. Hüküm 2/6/2017 tarihinde Danıştay Onüçüncü Dairesi tarafından onanmıştır.
D. Maddi ve Manevi Tazminat Davasına İlişkin Yargılama Süreci
19. Başvurucular; 54 numaralı dükkânın tahsisinin iptaline, satılmasına ve tahliyesine ilişkin işlemler nedeniyle uğradıkları zararın tazmini talebiyle tam yargı davası açmıştır.
20. Mersin 1. İdare Mahkemesi 30/1/2015 tarihli karar ile davayı reddetmiştir. Mahkeme, başvurucuların tahsisin iptali ve dükkanın zabıta vasıtasıyla boşaltılması işlemlerine karşı açtıkları davaların reddedildiği ve tahsisin iptalinden sonra 54 numaralı dükkanın 11/5/2011 tarihinde üçüncü bir kişiye satıldığı nazara alındığında davalı idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren kusurlu bir işlem bulunmadığı kanaatindedir.
21. Başvurucular karara itiraz etmiştir. Adana Bölge İdare Mahkemesi 22/12/2015 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiş, karar düzeltme isteğini de17/5/2016 tarihinde reddetmiştir.
22. Nihai karar 20/7/2016 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.
23. Başvurucular 22/6/2016 ve 19/8/2016 tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
24. 27/6/1995 tarihli ve 22326 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 552 sayılı Yaş Sebze Ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 5/5/2007 tarihli ve 5652 sayılı Kanun'un 3. maddesiyle değiştirilmeden önceki hâlinin "Tahsis" kenar başlıklı 21. maddesi şöyledir:
"Toptancı hallerde işyeri tahsisi, üretici birliklerine öncelik verilerek yapılır.
Kamu emlakinden sayılan toptancı hallerde işyeri tahsisi ilgili belediyece yapılır ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 70 inci maddesinin (8) numaralı bendine göre ücret tahsil edilir. Bu yerler kiraya verilemez.
Belediyelerin yapacağı işyeri tahsisinin usul ve esasları, Bakanlıkça belirlenecek ilkeler çerçevesinde, belediye meclislerince çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir."
25. 552 sayılı KHK'nın yürürlükteki hâliyle "Kiralama, satış ve tahsis" kenar başlıklı 21. maddesi şöyledir:
“Belediyeler toptancı hallerini tahsis yoluyla işletebilecekleri gibi kiralama veya satış yoluyla da işletir veya işlettirir.
İşyerlerinin kiralanması veya satılmasına ilişkin işlemler, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Toptancı hallerinde bulunan işyerlerinin yüzde onu üretici birliklerine kontenjan olarak ayrılır ve Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediyesi sınırlarındaki haller hariç, halin bulunduğu il sınırlarındaki üretici birlikleri arasında yapılacak ihale ile kiraya verilir. Üretici birliklerine kiralanmış işyerlerinin herhangi bir nedenle boşalması durumunda, toptancı halinde işyeri bulunmayan diğer üretici birliklerine tahsis yapılır. Üretici birliklerine ayrılan işyeri sayısı kadar talep olmaması halinde, diğer talep sahiplerine kiralama yapılabilir.
Toptancı hallerinde bulunan işyerlerinin kiralanması veya satılması durumunda, gerçek ve tüzel kişiler en fazla bir işyeri kiralayabilir veya satın alabilir. Doğrudan veya dolaylı olarak birden fazla işyerinin aynı kişi tarafından kiralandığının veya satın alındığının tespit edilmesi durumunda, kira sözleşmesi feshedilir, satış işlemi ise iptal edilir. Ayrıca, bu kişilere belediye encümeni kararı ile 25.000 YTL idarî para cezası verilir.
Kira süresi en fazla 10 yıldır. Kira süresi sona erenler açılacak kiralama ihalelerine tekrar katılabilir. Kira bedeli her yıl aylık olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme katsayısı oranında artırılarak uygulanır.
Toptancı hallerinin tahsis yoluyla işletilmesine karar verilmesi durumunda, tahsis ücreti, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre belediye meclisince belirlenir. Tahsisin usûl ve esasları Sanayi ve Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine ve kira sözleşmesine aykırı hareket ettikleri tespit edilenler yazılı olarak uyarılır. Tespit edilen eksiklik ve aykırılık en fazla 20 gün içinde giderilmez ise kira sözleşmeleri feshedilir.
İlgililer, sözleşmenin fesih bildiriminden itibaren işyerini 30 gün içinde tahliye etmek zorundadır. Tahliye, öngörülen sürede yapılmadığı takdirde belediye tarafından yapılır.
Kendilerine işyeri tahsis edilenlerin, yönetmelikte öngörülen şartları taşımadıkları veya sonradan kaybettiklerinin tespiti durumunda, belediye encümeni tarafından tahsisin iptaline ve haldeki işyerinden çıkarılmasına karar verilir.
İlgililer kararın tebliği tarihinden itibaren haldeki yerini 30 gün içinde tahliye etmeye mecburdur. Bu süre sonunda tahliye edilmeyen yerler, belediye zabıtası tarafından tahliye edilir.”
26. 552 sayılı KHK'nın 5652 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile ilga edilen "Tahsisin iptali" kenar başlıklı 23. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkarılacak yönetmeliklerdeki şartları taşımadıkları veya sonradan kaybettikleri tesbit olunanlar ile yönetmeliklerde gösterilen diğer hükümler gereğince tahsisleri iptal edilenlerin toptancı hallerdeki yerlerinden çıkarılmasına belediye encümenince karar verilir.
İlgililer kararın tebliği tarihinden itibaren haldeki yerlerini 30 gün içerisinde tahliye etmeye mecburdurlar. Bu süre sonunda tahliye edilmeyen yerler belediye zabıtasınca tahliye edilir."
27. 7/7/2012 tarihli ve 28346 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) geçici 1. maddesinin (12) numaralı fıkrası şöyledir:
"1/1/2012 tarihinden önce kurulmuş toptancı hallerindeki tahsisli işyerleri, mevcut tahsis sahiplerine Kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/2012 tarihinden itibaren hiçbir işleme gerek kalmaksızın on iki yıl süreyle kiralanmış sayılır. Bu şekilde kiralanmış sayılan işyerleri için sözleşmeler, bu Yönetmelik hükümleri ile son tahsis ücretleri esas alınarak üç ay içinde yapılır."
28. Anayasa Mahkemesinin 25/2/2010 tarihli ve E.2007/65, K.2010/43 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...
5652 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle değiştirilen 552 sayılı KHK.'nin 21. maddesinin birinci fıkrasında yer alan '' tahsis yoluyla işletebilecekleri gibi'' ibaresi ile belediyelere, belediye sınırları içindeki toptancı hallerini işletmeleri bakımından kiralama ve satış yöntemleri yanında 'tahsis yöntemi'ni de kullanabilecekleri konusunda yetki tanınmaktadır. Maddenin altıncı fıkrasında toptancı hallerinin tahsis yoluyla işletilmesine karar verilmesi durumunda tahsis ücretinin 3.7.2005 günlü, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 18. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre belediye meclisince belirleneceği, tahsisin usûl ve esaslarının Sanayi ve Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir. Dokuzuncu fıkrada ise kendilerine toptancı hâlinde işyeri tahsis edilenlerin, yönetmelikte öngörülen şartları taşımadıklarının veya sonradan kaybettiklerinin tespit edilmesi durumunda belediye encümenince, bu tahsisin iptaline ve toptancı halindeki işyerinden çıkarılmasına karar verileceği hükmü getirilmiştir.
Yaş sebze ve meyvelerin toptan alım ve satımının yapıldığı toptancı hallerinin maddenin birinci fıkrası gereğince kamu mallarının kullanım yöntemlerinden birisi olan tahsis yoluyla da işletilebilmesi konusunda belediyelere yetki verilmesi, tahsisin usul ve esasları ile tahsis ücretinin belirlenmesi konularında temel ilkeler ile bunun amaç ve çerçevesi yasama organınca belirlendikten sonra, toptancı hallerinin yapı ve işleyişinde başta ekonomik gelişmeler olmak üzere, çevre ve günün koşullarına uygun olarak ayrıntılı düzenleme yapma yetkisinin yönetmeliğe bırakılması, yasama yetkisinin devri ya da idareye Anayasa'dan kaynaklanmayan bir yetkinin kullandırılması şeklinde nitelendirilemez.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kurallar, Anayasa'nın 2., 6., 7. ve 8. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların Anayasa'nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 20/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
31. Bireysel başvurular sonrasında 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
32. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
33. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu başarı şansı sunan, yeterli giderim sağlama kapasitesi bulunan, ulaşılabilir bir yol olduğunu tespit etmiştir (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
34. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
36. Başvurucular, mülkiyeti Belediyeye ait hal kompleksi içinde bulunan 54 numaralı dükkânın uzun bir süre önce kendilerine tahsis edildiğini ve tahsis tarihinden itibaren bu dükkânda yaş sebze ve meyve komisyonculuğu yaptıklarını bildirmişlerdir. Başvurucular, bu yöndeki faaliyetlerini sürdürmekte iken tahsis işleminin herhangi bir gerekçe belirtilmeden idare tarafından iptal edilmesiyle kendilerine aşırı bir külfet yüklendiğini ve iptal işleminin aynı zamanda kazanılmış haklara saygı ilkesini de ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular, tahsisin iptali ve dükkânın üçüncü kişiye satılması nedeniyle uğradıkları zararın karşılanması için açtıkları maddi ve manevi tazminat davasının idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle Mahkemece reddedildiğini de belirterek mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
37. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
38. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
40. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda, mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikri hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).
41. Somut olayda öncelikle işyerinin başvuruculara tahsis edildiği tarih açıkça belirtilmemekle birlikte Belediye Encümeninin aynı kompleks içinde bulunan başka bir dükkâna ilişkin olarak bireysel başvuruya sunmuş olduğu belge uyarınca 54 numaralı dükkânın da en geç 20/8/1992 tarihinden itibaren başvuruculara tahsis edildiği sonucuna varılmıştır. Tahsis 17/3/2010 tarihinde iptal edildiğine göre başvurucular yaklaşık on sekiz yılboyunca kesintisiz olarak belirli bir ücret karşılığında bu işyerini kullanmıştır. İşyerinin tahsisinin süresi ve kesintisiz oluşu dikkate alındığında somut olay bakımından tahsisin başvuruculara bir müşteri çevresi ve ticari itibar sağladığı, bunun ise başvurucular açısından şahsi bir hak ve ekonomik bir mal varlığı değeri ifade ettiği değerlendirilmelidir. Dolayısıyla başvuru konusu olayın koşulları altında işyerinin tahsisinin başvurucular yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında mülk teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
42. Başvurucuların mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen işyeri tahsisinin iptal edilmesinin ticari itibarı ve faaliyetiyle bu kapsamda müşteri çevresi ve gelirleri üzerinde gerçekleşebilecek olumsuz etkileri gözetildiğinde, mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır. Başvurucular işyerinin maliki olmadığından mülkten yoksun bırakılma söz konusu olmayıp müdahale mülkiyetin kamu yararına kullanılmasının kontrolü veya düzenlenmesi amacı da taşımamaktadır. Bu sebeple başvuruya konu müdahalenin mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına ilişkin birinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
43. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayalı olma ölçütüdür. Müdahalenin kanuna dayalı olması, müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Somut olayda derece mahkemeleri, tahsisin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 1. maddesi ile belediyelere tanınan genel yetki çerçevesinde iptal edilebileceğini kabul etmişlerdir. Buna göre müdahalenin kanuni bir dayanağı bulunmaktadır.
44. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir (Nusrat Külah,B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29). Başvuru konusu olayda 552 sayılı KHK'nın 21. maddesiyle yaş sebze ve meyvelerin toptan alım ve satımının yapıldığı toptancı hallerinin kamu mallarının kullanım yöntemlerinden olan tahsis, kira veya satış yoluyla işletilebilmesi konusunda belediyelere yetki verilmiştir. Bu işletim yöntemlerinden hangisinin tercih edileceği de kural olarak belediyelerin takdir yetkisinde olup kiralama yönteminin tercih edilmesi sebebiyle işyeri tahsisin iptal edilmesinin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
45. Son olarak kamu makamlarınca başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacın gerçekleştirilmesi için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
46. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
47. Orantılılık ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır. Müdahalenin orantılılığını değerlendirirken Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini, diğer taraftan da müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 58, 60; Osman Ukav, B. No: 2014/12501, 6/7/2017, § 71).
48. Somut olayda Belediye Meclisi öncelikle 5/9/2005 ve 1/10/2009 tarihlerindehal kompleksi içindeki işyerlerinin satışına karar vermiştir. Ancak bu işyerlerinin satılamaması üzerine bu defa kiralama yöntemine dönüleceği gerekçesiyle Belediye Encümeninin 17/3/2010 tarihli kararı ile başvurucuların 54 numaralı işyerine ilişkin tahsisi iptal edilmiştir. Tahsisin iptalinden sonra Meclis tarafından aralarında 54 numaralı dükkânın da bulunduğu hal kompleksi içinde kalan işyerlerinin satışı konusunda Encümene verilen yetkiye dayalı olarak 13/1/2010 tarihinde 54 numaralı dükkânın 2886 sayılı Kanun uyarınca satılmasına karar verilmiştir.
49. Bu durumda hal kompleksi içindeki işyerlerinin satışına ilişkin olarak Belediye Meclisince 2005 ve 2009 yıllarında alınan kararlar dikkate alındığında başvurucular açısından işyeri tahsisinin iptal edilebileceğinin öngörülebilir olduğu açıktır. Diğer taraftan başvurucuların anılan kararlarla birlikte 13/1/2010 tarihli karara istinaden yapılan ihalelere girerek işyerinin mülkiyetini kazanma imkânları bulunmaktayken hiçbir ihalede istekli sıfatıyla yer almadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca işyeri tahsisinin iptali işleminin başvuruculara özgü olmayıp hal kompleksi içinde kalan işyerlerini işleten kişilere yönelik genel bir uygulama niteliğinde olduğu da dikkate alınmalıdır.
50. Dolayısıyla işyeri tahsisinin iptali yönündeki müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Buna göre başvuruya konu müdahalenin kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozmadığı ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
51. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.