TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YUSUF ÖZKAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/17739)
|
|
Karar Tarihi: 27/11/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Yusuf ÖZKAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat
TİMUR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anlatımları mahkûmiyete belirleyici ölçüde dayanak
oluşturan gizli tanığın sorgulanmasına ya da sorgulatılmasına imkân verilmemesi
nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin edilen ek bilgilere göre
olaylar özetle şöyledir:
8. 1984 doğumlu olan başvurucu, olayların geçtiği tarihte Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği (YÖDER) üyesidir.
9. YÖDER'in PKK terör örgütünün
gençlik kesimine yönelik örgütlenmesi olan Yurtsever Özgür Gençlik Hareketi
(YÖGEH) ile bağlantısının tespit edilmesi üzerine Van Emniyet Müdürlüğünce
yapılan operasyonlarda başvurucunun da içinde bulunduğu YÖDER üyelerinden bir
kısmı hakkında soruşturma başlatılmıştır.
10. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca birinci, ikinci ve üçüncü gizli tanıkların kimliklerinin
gizlenmesi hususunda gerekçe gösterilmiştir. Gerekçe şöyledir:
"...Şüphelilere atılı suçun terör
faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan olması ve tanık kimliklerinin ortaya
çıkmasının tanıklar ve yakınları için ağır bir tehlike oluşturması ihtimali
dikkate alınarak olayla ve terör örgütünün uzantısı olan YÖGEH ile ilgili
bilgisi ve görgüsü olan ve açık kimlikleri Cumhuriyet Başsavcılığımızda saklı
tutulan bazı kişilerin 5271 Sayılı CMK.nun 58/2-3.
maddeleri uyarınca gizli tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulduğu ve gizli
tanıkların anlatımlarının ileride Mahkeme ve Yargıtay denetimine tabi olmak
üzere Adlî Emanet Memurluğumuzda muhafaza altına alındığı..."
11. Gizli tanıkların anlatımları ve el yazılı listeleri ile
oluşturulan şemadan yasa dışı YÖGEH yapılanmasının tespit edildiği, gizli
tanıkların bildirdiği şemada başvurucunun YÖGEH yapılanmasında Tıp ve Sağlık
Komitesi başlığı altında isminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Gizli tanıklar,
başvurucu hakkında başkaca bir beyanda bulunmamışlardır.
12. Tanık A.G. kollukta gizli tanık olarak değil kimlik
bilgileriyle dinlenmiş, başvurucu hakkında herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Tanık Karker kod adlı A.G.nin
kollukta alınan 20/4/2007 tarihli beyanı şöyledir:
“Kendisinin 2005 yılında Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bölümünü kazandığını, 2006 yılında
okumaya başladığını, yurda giremediğini daha önceden tanıdığı Van YYÜ sosyoloji
bölümü 3.sınıf öğrencisi M.T.ın yardımı ile Van ili
Cumhuriyet Caddesi Peynirciler Sokak üzerinde bulunan beş katlı bir binada
kalan, YYÜ Fen-Edebiyat Fakültesinde okuyan Şırnaklı MORDEM KOD R.A. beden
eğitimi bölümünde okuyan Viranşehir’li A.S., Siirt’li H.G., el Sanatları bölümünde okuyan Adıyaman’lı N.A., Diyarbakır’lı
N.A. yada K, makine bölümünde okuyan Bitlis’li C.Y.,
makine bölümünde okuyan Mardin Derik’li M.Ç. isimli
şahısların yanına misafir olarak yerleştiğini,
Bir kadar burada kaldığını bu süreç içerisinde
evde bulunan bütün öğrencilerin örgütsel faaliyetlerde bulunduklarını
öğrendiğini, ayrıca kendisine yardım eden ve yurtta kalan M. T.’ın eve zaman zaman gelerek örgütsel faaliyetine şahit
olduğunu,
Bu şahısların ÖZGÜR HALK, GENÇ BAKIŞ isimli
dergileri, ÖZGÜR GÜNDEM ve AZADİYE WELAT isimli gazetelerin dağıtımını
yaptıklarını, evleri ziyaret ederek halk çalışması yaptıklarını, kendilerini
YÖGEH (YURTSEVER ÖĞRENCİ GENÇLİK
HAREKETİ) olarak adlandırdıklarını,
İş bölümü yaparak üniversite ve halk
içerisinde faaliyet yürüttüklerini, ayrıca Cumhuriyet Caddesi Mavi Paza iş hanı dördüncü katında YÖDER (YÜZÜNCÜYIL ÖĞRENCİ DERNEĞİ) adı altında
yasal bir dernek kurduklarını, kendisine öğrenciler tarafından örgütsel
propaganda yapıldığını,öğrencilerin
yönlendirmesi ile YÖDER’e gidip geldiğini,
Kendisi ile daha önceden tanıdığı M.T.nın ilgilendiğini, okulayeni kayıt yaptıran KÜRT kökenli öğrencileri 5-6
kişilik gruplar halinde evlerine davet ederek öze dönüşü, sosyalizmin,
eşitliğin olduğu bir dünya , bütün dünyaya yayılacak bir konfederalizmi,
ve özgür bireylerin oluşacağı bir dünya vb. konularda propaganda yaptıklarını,
Bu söylemlerinin gerçekleşmesi için örgüte destek verilmesi
gerektiğini, örgütün yeni katılan öğrencilere ihtiyacı olduğunu anlattıklarını,
kendisinin de bu propaganda dan etkilenerek, örgütün yaşam biçimini yerinde
görmek amacı ile kısa bir süreliğine örgüte gidip tekrar dönme imkanının olup
olmadığını YYÜ. Öğrencisi Siirt’li H.G.ye ve YYÜ
Beden Eğitimi öğrencisi Viranşehir’li A.S. na sorduğunu,
Bu şahısların örgüte kısa bir süreliğine gidip
tekrar geri dönmenin mümkün olduğunu söylemeleri üzerine örgüte katılmaya karar
verdiğini,
Ailesi ile görüşerek derslerinin 15 gün yoğun
olacağını telefonunu kapatacağını kendisini merak etmemeleri gerektiğini
söyledikten sonra, 22 EKİM 2006 Ramazan Bayramının ikinci günü akşamı makine
bölümünde okuyan fen edebiyat fakültesi öğrencisi Şırnak’lı
MORDEM KOD R.A., beden eğitimi bölümü öğrencisi Viranşehir’li
A. S., Siirt’li H. G., el sanatları bölümü öğrencisi Adıyaman’lı N.A., Diyarbakır’lı
N. (A.)K, makine bölümü öğrencisi Bitlis’li C. Y.,
makine bölümü öğrencisi Mardin Derik’li M. Ç. isimli
öğrencilerin evinde toplandıklarını,
Örgüte sahte kimlik temin eden YYÜ öğrencisi
ARGEŞ KOD M..........isimli şahsın gelerek, kendisinin örgüte gitmesinde
yardımcı olacağını söyledikten sonra, sırt çantası, eldiven ve atkı temin
ettiğini, H.G. A. KOD ve A. S.nun kendisi ve örgüte
katılacak olan el sanatları öğrencisi Adıyaman’lı N. A.’a ertesi sabah Kuzey Irak’a örgütün kamplarına gitmek
üzere yola çıkacaklarını söylediklerini,
22 EKİM 2006 Ramazan Bayramının üçüncü günü H.
G., ARGEŞ KOD ve M.S. ve N.A. ile birlikte Başkale minibüs duraklarına
gittiklerini;
H. G., ARGEŞ KOD ve M.S. nun
kendilerine Başkale’ye 10 Km. kala kendilerini karşılayacak olan şahısların
telefonla arayacaklarını söyledikten sonra yanlarından ayrıldıklarını,
Başkale minibüsü ile Başkale ilçesine 10 Km.
kala HERETON köyü yol ayrımında minibüsten N. A. ile birlikte indiklerini,
burada 3 saat bekledikten sonra plakasını hatırlamadığı beyaz renkli minibüs
ile isimlerini bilmediği iki şahsın geldiğini, minibüse bindikten sonra 2-3 Km.
sonra Başkale yolunu ikiye bölen bir kavşağa geldiklerini, 1 Km. mesafede
Jandarma Karakolunun olduğunu ve yol uygulaması yapıldığını, aksi istikamette
yaklaşık 45 dakika asfalt yoldan ilerledikten sonra, stabilize yoldan da 30
dakikalık bir yolculuktan sonra ortasında dere geçen vadi içerisinde bir köye
girdiklerini, köylülerden birisinin trafik kazasından öldüğünü ve köy
içerisinin kalabalık olduğunu,
Köy içerisinde bulunan taştan, dış yüzesi
sıvasız, tek katlı bir eve N. A. ile birlikte bırakıldıklarını, evde iki gün
kaldıklarını, kendileri ile ev sahibinin ilgilendiğini,
Akşam saatlerinde eve ŞİYAR KOD’un geldiğini, havanın kar yağışlı olması nedeniyle
kaçakçıların sınıra gitmeyeceklerini, kendisinin birlikte getirdiği 4 atla
birlikte sınıra götüreceğini söylediğini,
Bu sırada N.A.’ın örgüte gitmekten vazgeçtiğini ve
geri dönmek istediğini söylemesi üzerine, ŞİYAR KOD’un
'buraya kadar geldikten sonra geri dönemezsin, döneceksenörgüte
katıldıktan sonra geridön' diyerek N. A.’ı zorladığını,
Kar yağışı altında yola çıkarak 6 saatlik bir
yolculuktan sonra İran Devleti Candere köyüne
gittiklerini, köyde bir evde yarım saat kaldıktan sonra silahlı örgüt mensubu
AKİF KOD’un geldiğini, ŞİYAR KOD’un
geri döndüğünü,
AKİF KOD ile birlikte yaklaşık 5 saat
yürüdükten sonra bir mağaraya geldiklerini, mağarada MAZLUM KOD, BARIŞ KOD,
DOĞAN KOD, SERHAT KOD ve ismini bilmediği 3 örgüt mensubu ile birlikte, Van
ilinde evde birlikte kaldığı M. bölümü öğrencisi Batman’lı
MORDEM KOD R.A. ve HAMZA KOD isimliyen katılım örgüt
mensuplarının olduğunu,bir gece mağarada kaldıktan
sonra N.A. ve HAMZA KOD’un geri dönmek istediklerini
söylemeleri üzerine bu şahısları mağaradan alarak geri göndermek üzere köye
götürdüklerini ancak akıbetlerini bilmediğini,
Bir gün sonra MORDEM KOD R.A. ile birlikte bir
araca bindirdiklerini, İran Devleti Urumiye’de
bulunan bir eve götürüldüklerini bir gece burada kaldıktan sonra tekrar araçla
DOĞAN KOD ve ev sahibinin kendilerini Irak sınırına götürdüklerini, burada bir
kulübede iki gün kaldıktan sonra İran Devletinden katılan 5 yeni katılımın
geldiğini, toplam 7 yeni katılımı DOGAN KOD, ROJ KOD ve İNTİKAM KOD isimli
örgüt mensupları ile birlikte 12 saatlik yürüyüşten sonra Kuzey Irak’ta bulunan
HINERE kampına yarım saatlik mesafede dinlendikten sonra örgüte ait kamyonet
ile 4-5 saatlik bir yolculuktan sonra 06 KASIM 2006 günü HAKURKE kampına
gittiklerini,
Bu şekilde örgüte katıldığını, kendisine
burada KARKER KOD isminin verildiğini, kampta siyasi ve askeri eğitim
gördüğünü, 10 gün sonra“örgüte katılırken kendisine
anlatılanlar ile örgüt uygulamalarının çelişki içinde olduğunu, ayrıca örgütte
aradığını bulamadığını, örgüte fikir edinmek amacı ile kısa bir süreliğine katıldığını
ve örgütten ayrılarak Türkiye’e dönmek istediği
şeklinde yönetime rapor verdiğini, bu kararından dolayı cezalandırılmasına
rağmen bu fikrinden vazgeçmediğini, daha sonra Türkiye’ye gitmemek şartı
serbest bırakıldığını, HAKURKE kampı yakınında bulunan bir köye giderek yardım
istediğini ve KDP güçlerine teslim olduğunu, KDP güçleri tarafından SİDEKA ve
Selahaddin şehirlerine götürüldüğünü, burada KDP güçlerine ait bir otelde
yaklaşık bir ay kaldıktan sonra, KDP güçleri tarafından DUHOK şehrine götürülerek
burada sorgulandığını, sorgusunda Türkiye’ye teslim olmak istediğini belirtmesi
üzerine 13.04.2007 günü HABUR sınır kapısına KDP güçleri tarafından getirilerek
Türkiye Güvenlik Güçlerine teslim edildiğini ifade etmiştir...”
13. Başvurucu, yasa dışı PKK/KONGRA-GEL silahlı terör örgütü
üyesi olduğu şüphesiyle 5/3/2007 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış;
9/3/2007 tarihinde ifadesi alınarak serbest bırakılmıştır. Başvurucunun
9/3/2007 tarihli ve 21/2/2008 tarihli beyanları şöyledir:
"...PKK/KONGRA-GEL terör
örgütüyle ve onun alt kolu olduğu belirtilen YÖGEH ile bağlantım yoktur. YÖGEH'in açılımını da bilmiyorum. PKK'ya yardımda da bulunmadım....
...
...Kendisinin YÖDER’e üye olduğunu, YÖGEH hakkında herhangi bir bilgisinin
olmadığını, Gizli tanığın tanıklığını ve vermiş olduğu şemadaki konumuna
ilişkin beyanları kabul etmediğini, YÖGEH ve yapılan eylemlerle ilgisinin
olmadığını, şemada gösterildiği gibi Sağlık Meslek Yüksekokulu 3.sınıfta
okuduğunun doğru olduğunu, kendisinin illegal hiçbir örgütle bağlantısının
olmadığını ..."
14. Van Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. madde ile yetkili)
13/5/2008 tarihli iddianamesiyle başvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım
şüpheliler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları
talebiyle kamu davası açılmıştır. İddianamenin ilgili kısımları şöyledir:
"...PKK/KONGRA-GEL terör örgütü adına Kuzey Irak'ta
silahlı faaliyet yürütmekte iken örgütten kaçarak güvenlik kuvvetlerine teslim
olan PİR-KEMAL-ILGAZ (K) U.T.'nin 20/1/2008 tarihinde
Silopi Jandarma Komutanlığında müdafii huzurunda
alınan ifadesi ve fotoğraftan teşhislerinde YÖGEH yapılanmasında aktif olan
kişiler ve faaliyetlerine ilişkin olarak:
'Yusuf: Adıyamanlı, Van Yüzüncüyıl
Üniversitesinde öğrenci, 20'li yaşlarda siyah kıvırcık saçlı, kısa boylu,
kilolu, YÖGEH'in Ankara'daki Akademik eğitimine
birlikte katıldık.' diyerek şüpheli Yusuf Özkan'ı teşhis edip eylemini
anlattığı;
Adı geçenin ifadesinde belirttiği şüpheli
Yusuf ÖZKAN'ın Van YYÜ. Sağlık Meslek Yüksekokulu
öğrencisi olduğunun belirlendiği;
Şüpheliler hakkında söz konusu zaman diliminde
gerçekleşen süreklilik çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemleri ve yasadışı
YÖGEH üyeliği nedeni ile PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne üye olmak suçundan kamu
davasının açılmıştır..."
15. Başvurucu hakkında açılan kamu davası Van 3. Ağır Ceza
Mahkemesinin (Mahkeme) 2007/264 Esas
sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
16. Başvurucunun Mahkemede yapmış olduğu 3/7/2008 tarihli
savunması şöyledir:
"...21/2/2008 tarihinde mahkememize
vermiş olduğum savunmamı tekrar ederim, ayrıca birleşen dosyada hakkımda
beyanda bulunan U. T.yi tanımam, hakkımda vermiş olduğu beyanları kabul etmem,
ayrıca iddianame benim için kısa boylu, kıvırcık saçlı diye beyan etmiştir, ben
1,77 boylarında ayrıca saçları kısmen düzdür, bu beyanlarda geçen şahıs ben
değilim, benim terör örgütüyle hiçbir ilgim yoktur, ben YÖDER üyesiyim, ancak
bu dernek üniversite öğrencilerinin sorunlarını gündeme getiren ve terör örgütü
ile bağlantısı olmayan bir dernektir, böyle bir dernek olduğu için üyeyim,
YÖGEH diye beyan edilen örgütle herhangi bir ilgim yoktur, ben YYÜ. Sağlık
Yüksekova Sağlık memurluğu son sınıf öğrencisiyim,suçlamalarla
ilgim yoktur, beraatime karar verilmesini talep
ederim..."
17. Mahkeme 17/12/2013 tarihli kararıyla başvurucunun
PKK/KONGRA-GEL- KCK terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay süreyle hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili
kısımları aşağıdaki gibidir:
"...sanık Yusuf Özkan ın 23.10.2005 tarihinde YÖDER Genel Kurul Toplantısında
görevlendirildiği, soruşturma sırasında 4. Dönemde dernek denetim kurulu üyesi
olduğu, gizli tanıkların anlatımları ve el yazılı listeleri ile oluşturulan
şemadan YÖGEH yapılanmasının içinde tıp sağlık komitesi içerisinde bulunduğu,
ayrıca koordineden sorumlu olduğu..,
...PKK/KONGRA-GEL terör örgütü adına Kuzey
Irak'ta silahlı faaliyet yürütmekte iken örgütten kaçarak güvenlik kuvvetlerine
teslim olan PİR-KEMAL-ILGAZ (K) U.T .nin 20/1/2008 tarihli ifadesi ve fotoğraftan teşhis
tutanağına göre de YÖGEH yapılanmasının içerisinde olduğu,... Sanık Yusuf ÖZKAN'ın örgütün gençlik yapılanması YÖGEH içinde yer
aldığını YYÜ öğrencisi olduğunu ve YÖGEH in Ankara daki
akademik eğitimine birlikte katıldıklarını beyan etmiştir...
...sanıkların bir kısmının suç tarihi ve
öncesinde, PKK KONGRA GEL silahlı terör örgütüne elaman kazandırma faaliyetleri
içinde bulunma ve toplantı yapma, örgütün gençlik yapılanmasına ilişkin olarak
akademik eğitim alma yine örgütün dağdaki elemanları ile fiili irtibat kurma,
örgütün savaşçı diye tabir edilen dağ kadrosunda yer alma şeklinde gerçekleşen
eylemlerinin sanıkların örgüte katılma ve organik bağ kurma iradesini somut
davranışlarla ortaya koydukları yine sanıkların örgütün belli amaçlarını
gerçekleştirme gayesini bilerek ve isteyerek örgüte girme iradesini
oluşturduğuna dair somut delil teşkil ettiği vicdani kanaatine varılarak
sanıkların PKK KONGRA GEL silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan eylemlerine
uyan 5237 sayılı TCK'nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar
vermek gerekmiş..."
18. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25/10/2016 tarihli kararıyla
hüküm onanmıştır.
19. Başvurucu 14/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
20. Başvurucu 21/7/2017 tarihli ek beyan dilekçesinde bireysel
başvuru formunda ileri sürdüğü ihlal iddialarını tekrar etmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 27/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; hakkındaki mahkûmiyet kararının gizli tanık A.G.nin kollukta alınan ifadesine dayandığını, gizli tanık A.G.nin duruşmada dinlenmemesi nedeniyle tanık sorgulama
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin
yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu
olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır.
Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının
(d) bendinde bir suç ile itham edilen herkesin iddia tanıklarını sorguya çekme
hakkının olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının tanık
sorgulama hakkını da kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Serdar Batur, B. No: 2014/15652,
24/5/2018, § 41).
24. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü
başvurulara ilişkin olarak birçok kararında tanık
sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Baran Karadağ, B. No: 2014/12906,
7/5/2015; AZ. M., B. No:
2013/560, 16/4/2015; Atila Oğuz Boyalı,
B. No: 2013/99, 20/3/2014 ). Buna göre bir sanığın
kendisi hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde tanıklara soru
yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu
sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından
gereklidir. Böylelikle sanık, aleyhindeki tanık beyanlarının zayıf/itibar
edilmez noktalarını ortaya koyup çelişmeli yargılama ilkesine uygun olarak
onların güvenilirliğini huzurda sınayabilecek (test edebilecek), tanığın
inandırıcılığı ve güvenilirliği bakımından sorduğu sorularla kendi lehine
sonuçlar ortaya çıkarabilecek ve yargılama makamının uyuşmazlık konusu olayı
sadece iddia makamının ileri sürdüğü şekliyle değil savunmanın argümanlarıyla
da algılamasını sağlayabilecektir (AZ. M.,
§ 55).
25. Bazı olaylarda tanığın kim olduğunun sanıklar tarafından
bilinmesi, tanığın kendisi veya yakınları için tehlike doğurabilir. Tanıklık
yapacak olanların korkmak için haklı sebepleri bulunabilir. Ayrıca örgütlü
suçla mücadelede tanığın kimliğinin gizli tutulması hafife alınamaz. Örgütlü
suçlardaki artış, bazı tedbirlerin alınmasını gerektirebilir. Bu nedenle bir
tanığın kimliği saklı tutulmuşsa savunma tarafının ceza yargılamalarında normal
koşullarda bulunmayan zorluklarla karşı karşıya kalabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır (Baran Karadağ, § 57).
26. Bu durumda ilk olarak tanığın kimliğini gizlemek için makul
gerekçelerin olup olmadığının ve ikinci olarak gizli tanık ifadesinin verilecek
hükmün dayandığı tek veya belirleyici temel olup olmadığının değerlendirilmesi
gerekir. Gizli tanık beyanının mahkeme kararının dayandığı belirleyici delil
olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra üçüncü olarak savunma tarafına
dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir.
Hükmün büyük ölçüde veya yalnızca gizli tanığın ifadesine dayanması durumunda
yargılama detaylı incelemelere tabi tutulmalıdır. Eğer sanık veya müdafii tarafından güvenilirliğinin ve doğruluğunun
saptanması amacıyla sorgulanmamış tanık delili, mahkeme kararının dayandığı
esas veya belirleyici delilse ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul
öngörülmemişse adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olabilecektir (Baran Karadağ, §§ 68, 72).
27. Somut olayda tanık A.G.nin gizli
tanık olduğuna ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Ayrıca tanık AG.ninbaşvurucu ile ilgili lehe ve
aleyhe beyanının da bulunmadığı görülmektedir (bkz. §12).
28. Birinci, ikinci ve üçüncü gizli tanık olarak dinlenen gizli
tanık beyanlarında ise başvurucu hakkında, YÖGEH yapılanmasında Tıp ve Sağlık
Komitesi başlığı altında isminin bulunduğu belirtilmiştir.
29. Mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde YÖGEH'in her türlü eylem kararının YÖDER tarafından
alındığı, YÖDER içinde aktif faaliyet gösteren üyelerin YÖGEH içindeki
komitelerde görevlendirildiği tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Başvurucunun
ve birlikte yargılamalarının yapıldığı diğer sanıkların savunmalarından da
başvurucunun YÖDER üyesi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca tanık U.T. ile diğer tanıkların
beyanları da dikkate alındığında başvurucu hakkında gizli tanık anlatımlarının mahkûmiyet için yegâne veya
belirleyici delil niteliğinde olmadığı, tanık U.T. ile gizli tanığın beyanına
ve diğer delillere dayanıldığı görülmektedir (bkz. §17). Kaldı ki başvurucunun
duruşmada dinlenmemesi nedeniyle sorgulayamadığını iddia ettiği A.G.nin gizli tanık olmadığı ve başvurucu hakkında beyanda
bulunmadığı ortadadır. Başvurucunun diğer gizli tanık beyanlarından ise
haberdar olamadığı ya da tanık beyanlarına karşı kendisine söz hakkı
tanınmadığı yönünde bir iddiası da bulunmamaktadır.
30. Başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararı; tanık U.T. ile
diğer tanıkların beyanlarının birlikte değerlendirilmesine, sanık savunmasına
ve gizli tanık beyanına dayanılarak verilmiştir. Dolayısıyla gizli tanık
beyanına dayanılmasının yargılamanın bir bütün olarak adilliğine zarar
vermediği ve bunun tanık sorgulama hakkına aykırılık oluşturmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
27/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.