TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÜRKAN DEMİRTAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/12475)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Gürkan
DEMİRTAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Linda Sevinç HOCAOĞULLARI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir protesto eylemi sırasında afiş astığı için
başvurucuya idari para cezası verilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık yazısında görüş bildirilmesine gerek
görülmediğini belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Arka Plan Bilgisi
8. Türkiye'de 2015 yılının ikinci yarısından başvuruya konu
eylemin yapıldığı tarihe kadar çok sayıda terör saldırısı ile birlikte
toplumsal infial yaratan bazı olaylar yaşanmıştır (bu olaylara ilişkin bilgiler
için bkz. Zeynep Gülşah Aksoy, B.
No: 2016/50678, 28/5/2019, § 8).
B. Somut Olaya İlişkin Bilgiler
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
10. Başvurucu 1994 doğumlu olup olay tarihinde Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi (Fakülte) öğrencisidir.
11. 22/3/2016 tarihinde saat 13.00 civarında aralarında
başvurucunun da bulunduğu bir grup öğrenci, ülkede 2016 yılında yapılan bombalı
saldırıları protesto etmek amacıyla Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesinde
(Yerleşke) toplanmışlardır. Protestocu grup birbirinin aynısı üç pankart açmış
ve bu pankartları Yerleşke içindeki farklı yerlere asmıştır. Pankartın üzerinde
şunlar yazmaktadır:
"Sarayın İstikrarı / 5 Haziran 2015 HDP
Diyarbakır Mitingi / 20 Temmuz 2015 Suruç / 10 Ekim 2015 Ankara Barış Mitingi /
12 Ocak 2016 Sultanahmet Meydanı / 6 Şubat 2016 Cizre Bodrum Katı / 17 Şubat
2016 Genelkurmay Önü / 13 Mart 2016 Güvenpark / 19 Mart 2016 İstiklal Caddesi /
Katliam, Kan, Yayın Yasağı, Gözyaşı Öğrenci Kolektifleri"
12. Anılan pankartın indirilmesi için Fakültenin özel güvenlik
görevlileri tarafından gerekli ikazlar yapılmış ancak pankart indirilmemiştir.
13. Fakülte yönetimi, pankartı asan öğrencilerle görüşme
yaptıktan sonra öğrencilerin pankartı kaldırmamakta ısrar etmeleri üzerine muhtemel
olayların önlenmesi amacıyla polisten yardım istemiştir. Bu çağrı üzerine okula
gelen polisler saat 14.40'ta Yerleşke'ye girerek
pankartları indirmişlerdir.
14. Başvurucunun da aralarında bulunduğu sekiz kişi ile bu gruba
destek vermek için Fakülte önündeki araç yolu üzerine yolu kapatacak şekilde
oturma eylemine geçen beş kişi gözaltına alınmış ve ifadelerinin ardından
serbest bırakılmıştır.
15. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 42.
maddesi uyarınca Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğünün 22/3/2015 tarihli işlemiyle
başvurucuya izinsiz afiş astığı gerekçesiyle 219 TL idari para cezası
uygulanmıştır.
16. Başvurucu, idari para cezasına karşı itiraz yoluna
başvurmuştur. İtiraz dilekçelerinde, gerçekleştirilen protestonun barışçıl
olduğu dikkate alınarak eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve itiraz
konusu cezanın caydırıcı etkisinin gözetilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
17. Başvurucunun itirazı Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin
9/5/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Anılan kararda, idari yaptırım
kararı ile verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu
belirtilmiştir.
18. İtirazın reddine ilişkin karar, başvurucuya 6/6/2016
tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 1/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. Ulusal ve uluslararası hukuk hükümleri için bkz. Erdem Yinanç ve Burcu
Bardakçı (B. No: 2016/13475, 11/9/2019, §§ 20-22) başvurusuna
ilişkin karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21.Başvurucu; son zamanlarda yaşanan bombalı saldırıları ve
katliamları protesto etmek istediğini, afişin bu yaşananların siyasi
sorumluluğunun saray iktidarı olduğunu belirtmek amacı taşıdığını belirtmiştir.
Başvurucu; pankartın herhangi bir şiddet çağrısı içermediğini, Fakültede
öğrencilerin siyasi düşüncelerini paylaştığı afişlerin her zaman bulunduğunu,
toplantı ve gösteri hakkının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
tarafından korunduğunu ifade etmiştir.
22. Söz konusu idari para cezasının anılan hak üzerinde
caydırıcı etkisi bulunduğuna dikkat çeken başvurucu; benzer konuda verilen mahkeme
kararlarının dikkate alınmadığını, hakkında verilen kararın gerekçeden yoksun
olduğunu belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu hakkında izinsiz afiş asması
nedeniyle 5326 sayılı Kanun'a göre işlem yapıldığı, afiş içeriğiyle ilgili
herhangi bir yaptırım uygulanmadığı ve somut olayda asılan afişin toplanma
özgürlüğünün kullanımına bağlı bir unsur olduğu dikkate alındığında
başvurucunun iddialarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
24. Anayasa’nın
"Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar
başlıklı 34. maddesi şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız
ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,
milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda
gösterilir."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
26. Bir düşünce açıklaması mahiyetinde başvuruya konu afişin
asılması protesto eylemi sırasında gerçekleştiğinden Anayasa'da düzenlenen
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ilişkin güvencelerden yararlanır
(Erdem Yinanç ve
Burcu Bardakçı, § 42). Dolayısıyla Fakülte bahçesinde
gerçekleştirilen protesto amaçlı toplantıda asılan afişin emniyet görevlileri
tarafından indirilmesi ve sonrasında başvurucunun izinsiz afiş astığı
gerekçesiyle idari para cezası ile cezalandırılmasının toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
27. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel
hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz.”
28. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
29. 5326 sayılı Kanun’un 42. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
30. Başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin
kararın Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik
önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
(a) Demokratik
Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
31. Anayasa Mahkemesi demokratik
toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini
daha önce pek çok kez açıklamıştır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve
düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle
düşüncelerini açıklama imkânı veren ve ifade özgürlüğünün özel bir biçimi olan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı; çoğulcu demokrasilerin
gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve
yayılmasını güvence altına almaktadır (Ferhat
Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 40; Dilan Ögüz Canan
[GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, §§ 34, 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015,
§ 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri [GK], B.
No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015,
§§ 31, 45).
(b)Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun
Olması
32. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (Dilan Ögüz Canan
§ 32; sendika hakkı bağlamında
bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve
diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz,
B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet
Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447,
16/10/2014, §§ 103-105; grev hakkı bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, §
70) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse
(Dilan Ögüz Canan,
§§ 33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
(c) Barışçıl
Toplanma Hakkı
33. Anayasa’nın 34. maddesi; fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade
ile barışçıl bir şekilde ortaya konulabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı,
şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin
haklarının korunmasıdır. Şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı
veya düzenlediği gösteriler barışçıl toplanma kavramı dışındadır (Dilan Ögüz Canan,
§ 37; Ali Rıza Özer ve diğerleri,
§§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası ve diğerleri, § 80; Osman
Erbil, § 47; Gülşah Öztürk ve
diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247,
4/4/2018, § 54).
(d)
Müdahalenin Gerekçesi
34. Keyfî uygulamalardan ve usulsüz sınırlandırmalardan
kaçınılması için barışçıl bir toplantıya tedbir almak veya alınan tedbirlere
aykırı davrananlara ceza vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun olduğunun
derece mahkemelerince ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulması, kamu
düzeni ve başkalarının haklarının korunması ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının kullanılması arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir
(Dilan Ögüz Canan,
§ 53; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri, § 83; Ömer Faruk
Akyüz, § 61).
(2) İlkelerin
Olaya Uygulanması
35. Anayasa Mahkemesi somut olaya ilişkin incelediği diğer bir
başvuru olan Erdem Yinanç
ve Burcu Bardakçı kararında (anılan kararda bkz. §§ 41-49) ve somut
olaya benzer bir başvuruya ilişkin verdiği Zeynep
Gülşah Aksoy kararında (anılan kararda bkz. §§ 40-48) toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.Söz
konusu kararlarda, barışçıl bir protesto gösterisi sırasında başvuruya konu
afişin asılması nedeniyle idari para cezası uygulanmasının zorunlu bir
toplumsal ihtiyacı karşıladığının ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya
konulamadığı belirtilerek müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
36. Somut başvuruda üniversite öğrencisi olan başvurucu, bombalı
saldırıların devam ettiği günlerde ülkede meydana gelen terör saldırılarını
protesto etmek amacıyla Fakülte Yerleşkesi içinde diğer öğrenci arkadaşlarıyla
birlikte bir toplantı düzenlemiştir. Anılan toplantıda başvuruya konu afiş okul
duvarına asılmıştır. Başvurucuya, izinsiz afiş astığı gerekçesiyle 219 TL idari
para cezası verilmiştir. Afiş içeriği nedeniyle başvurucu hakkında ise kamu
makamlarınca herhangi bir adli veya idari soruşturma açılmamıştır.
37. Buna göre idarenin ya da Hâkimliğin Fakülte Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen toplantının barışçıl
olmadığına, kamu düzeninin bozulduğuna veya bozulma tehlikesinin ortaya
çıktığına, eğitimin aksadığına ya da yaptırım konusu afişin asılı kaldığı
yaklaşık üç saat boyunca kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecek bir
gerginliğe sebebiyet verdiğine dair bir tespiti ve değerlendirmesi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucuya verilen idari para cezasının zorunlu
bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya
konulamamıştır. Ayrıca barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında hukuken
kınanabilir herhangi bir olaya karışmayan kişilere en hafif kabul edilecek
cezanın dahi uygulanması caydırıcı etki doğurabilecektir (Benzer konuda bkz. Zeynep Gülşah Aksoy, § 47) .
38. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında somut olayda yukarıda
yer verilen kararlarda ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuca ulaşmayı gerektiren
bir durum bulunmadığından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olmadığına ve bu nedenle Anayasa’nın 34. maddesinin ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
39. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
40. Başvurucu, maddi tazminat olarak para cezasının iadesine ve
5.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018,
[GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının
yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı
anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir(Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B.No:
2016/12506, 7/11/2019).
42. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
43. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendi
uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder.
Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı
olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve
bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa
Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı
verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı
olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda
herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar
kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek
devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine
getirmektir. (Mehmet Doğan, §§
58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59,
66-67).
44. İncelenen başvuruda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin idarenin
eyleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte derece mahkemeleri
de ihlali giderememişlerdir. Bu açıdan ihlal aynı zamanda mahkeme kararından
kaynaklanmıştır.
45. Bu durumda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya
özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu
kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa
Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında
belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 3. Sulh Ceza
Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
46. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
47. 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş. 2016/1990) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.