logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(C.A. [1.B.], B. No: 2016/14463, 28/11/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

C.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/14463)

 

Karar Tarihi: 28/11/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Selçuk KILIÇ

Başvurucu

:

C.A.

Vekili

:

Av. Altan BALANTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, temyiz kararında atıf yapılan mahkeme ilamının bozularak aleyhe sonuçlanması ve karar gerekçesinin hatalı olması nedenleriyle gerekçeli karar hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/8/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek görülmediğini belirtmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Başvuru Konusu Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Başvurucu, Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi olarak görev yapmakta iken yapılan disiplin soruşturması sonucu 24/2/2009 tarihli işlemle başhekimlik görevinden alınarak klinik şef yardımcısı görevine atanmış; bu işlemin iptali istemiyle açılan davada ise Ankara 14. İdare Mahkemesinin 15/1/2010 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

9. Bahsi geçen dava devam ederken 5/11/2009 tarihli işlemle Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Ankara Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesinin Ankara Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesi Baştabipliği bünyesinde birleştirilmesine ve her iki Hastane tarafından verilmekte olan tüm sağlık hizmetlerinin Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi adı altında yürütülmesine karar verilmiştir.

10. Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Baştabipliğinin kaldırıldığı, ilgili Hastanenin Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi çatısı altında faaliyet gösterdiği ve bu nedenle Ankara 14. İdare Mahkemesinin 15/1/2010 tarihli kararının fiilî olarak uygulanma imkânı kalmadığı gerekçesiyle başvurucu 9/3/2010 tarihli işlemle Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi klinik şef yardımcılığından Ankara Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine başhekim olarak atanmıştır.

11. Söz konusu atama işlemine karşı açılan davada Ankara 5. İdare Mahkemesince 14/7/2010 tarihli karar ile yürütmenin durdurulması istemi kabul edilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 22/9/2010 tarihli kararı ile yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına hükmedilmiş, ardından da Mahkemenin 30/12/2010 tarihli ve E.2010/628, K.2010/1980 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"Bu durumda, davacının başhekimlik görevinden alınmasına ilişkin işlemin iptal edilerek hukuka aykırılığı yargı kararı ile ortaya konulduğundan ve iptal kararının bütün unsurları ile işlemi ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracağından yargı kararı gereği davacının eski görev yerine başhekim olarak atanması gerektiği açıktır. Öte yandan, davacının eski görev yeri olan hastanenin birleştirilmesi sonucu yeni kurulan hastaneye atanacak başhekimin birleştirilen hastanelerdeki başhekimler arasından seçilerek atanmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olacağından hastanelerin birleştirildiğinden bahisle birleştirilen hastaneye davacının başhekim olarak atanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir."

12. Kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin (Daire) 16/5/2011 tarihli kararı ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş, ardından ise 26/12/2011 tarihli karar ile mahkeme kararı oyçokluğuyla onanmıştır. Kararın düzeltilmesi istemi ise aynı Dairenin 19/12/2012 tarihli kararı ile kabul edilerek mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir. Kararın düzeltilmesi kararının gerekçesinde özetle davalı idare tarafından başvurucu hakkındaki yargı kararının uygulanmasına yönelik olarak eş değer göreve atamasının yapıldığı ve eski görevine atanması zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği ifade edilmiştir.

13. Ankara 5. İdare Mahkemesinin 26/9/2013 tarihli kararı ile Dairenin 19/12/2012 tarihli bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, bu karar Dairenin 30/4/2014 tarihli kararı ile onanmış ve kararın düzeltilmesi istemi de Dairenin 28/11/2014 tarihli kararı ile reddedilerek karar kesinleşmiştir.

B. Başvuru Konusu Uyuşmazlığa Yönelik Dava Süreci

14. Ankara 5. İdare Mahkemesinin 14/7/2010 tarihli yürütmenin durdurulması kararı sonrasında başvurucunun Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Eğitim Araştırma Hastanesine atandığı, Ankara Bölge İdare Mahkemesine yapılan itirazın kabul edilerek yürütmenin durdurulması isteminin reddedilmesiyle başvurucunun tekrar Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atandığı, Mahkemenin 30/12/2010 tarihli dava konusu işlemin iptali kararı üzerine başvurucunun tekrar Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesine atandığı ve kararın temyiz aşamasında Danıştay Beşinci Dairesinin 16/5/2011 tarihli yürütmeyi durdurma kararı üzerine de başvurucunun tekrar Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atandığı anlaşılmış; başvurucu tarafından son işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

15. Açılan davada Ankara 11. İdare Mahkemesinin (Mahkeme) 28/6/2012 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"Olayda; davacının Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atanmasına ilişkin dava konusu işlemin, Ankara 5. İdare Mahkemesince verilen iptal kararının Danıştay Beşinci Dairesince yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının uygulanması kapsamında olduğundan, buna göre iptal kararının yürütmesinin durdurulması durumunda davacının Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atanmasına ilişkin iptal edilen işlem tekrar yürürlüğe gireceğinden, bu kararın uygulanması kapsamında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir."

16. Kararın temyiz edilmesi üzerine Dairenin 23/6/2015 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına ek gerekçe ile karar verilmiştir. Ek gerekçe şu şekildedir:

"Yukarıda belirtilen hükümler uyarınca, mahkemelerce verilen esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların ilgili idarelerce gecikmeksizin ve ilgililerin başvurmasına gerek olmaksızın yerine getirilmesi gerekmektedir. Hukuka bağlı bir idarenin, ilgililer başvurmasa dahi karar gereğini yerine getirmeleri bir görev ve zorunluluktur.

Bu durumda dava konusu işlemde ve mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Öte yandan, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 30.12.2010 tarih ve E:2010/628; K:2010/1980 sayılı iptal kararının yürütülmesi, Danıştay Beşinci Dairesinin 16.05.2011 tarih ve E: 2011/1556 sayılı kararı ile durdurulmuş ise de, yine Danıştay Beşinci Dairesinin 26.12.2011 tarih ve E: 2011/1556; K:2011/8047 sayılı kararı ile iptal kararının onandığı dikkate alındığında, davacının Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (yeni adıyla Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi) Baştabipliği görevine atanması ve talep ettiği özlük haklarının ödenmesi gerektiği de açıktır."

17. Karar düzeltme istemi aynı Dairenin 20/6/2016 tarihli ilamı ile reddedilmiş ve nihai karar 1/8/2016 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 16/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

19. 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez."

20. 2577 sayılı Kanun'un "Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması" kenar başlıklı 52. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına bağlıdır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu; Danıştay Beşinci Dairesinin 23/6/2015 tarihli onama ilamında lehe sonuçlanmış şekliyle gerekçe yapılan aynı Dairenin 26/12/2011 tarihli kararının yine Dairenin 19/12/2012 tarihli kararın düzeltilmesi kararı ile aleyhine bozulduğunu, bu nedenle anılan kararın gerekçesinin sakat olduğunu, temyiz talebinin esastan tetkik edilmesinin gerektiğini, bu hususa yönelik yapılan itirazların kararın düzeltilmesi aşamasında cevapsız bırakılarak karşılanmadığını belirterek gerekçeli karar, hakkaniyete uygun dinlenilme ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda bahsi geçen iddialarının gerekçede lehe sonuçlanmış şekliyle yer verilen kararın bu kararın verildiği tarihten yaklaşık üç yıl önce aleyhe bozulduğu ve bu hususa yönelik itirazların kararın düzeltilmesi aşamasında değerlendirilmediğine yönelik olduğu anlaşılmış, şikâyetin bu kısmının gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

24.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).

25. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).

26. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

27. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

28. Somut olayda Danıştay Beşinci Dairesinin 23/6/2015 tarihli onama ilamında lehe sonuçlanmış şekliyle gerekçede yer verilen kararın yaklaşık üç yıl önce aleyhine bozulduğu, bu nedenle anılan kararın gerekçesinin sakat olduğu ve temyiz talebinin esastan tetkik edilmesi gerektiği başvurucu tarafından ifade edilmiş ise de hem İdare Mahkemesi kararında hem de Dairenin anılan kararında uyuşmazlığın önceki yargı kararının uygulanması kapsamında ele alındığı anlaşılmış ve Ankara 5. İdare Mahkemesinin 30/12/2010 tarihli dava konusu işlemin iptaline yönelik kararının Danıştay Beşinci Dairesinin 16/5/2011 tarihli kararı ile yürütmesinin durdurulması üzerine yargı kararının uygulanması kapsamında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

29. Ayrıca Dairenin 23/6/2015 tarihli onama kararının gerekçesinin diğer uyuşmazlığa yönelik Dairenin 26/12/2011 tarihli onama kararına dayandırılmadığı, söz konusu gerekçeye uygulamayı göstermek bağlamında kararın esas gerekçesinden ayrı olarak ek gerekçe şeklinde yer verildiği ve bahsi geçen ek gerekçenin başvurucu yönünden herhangi bir sonuç doğurmadığı anlaşılmıştır.

30. Öte yandan başvurucunun aleyhine bozulduğunu belirttiği Dairenin 19/12/2012 tarihli kararın düzeltilmesi kararı ile yargı kararının uygulanması kapsamında başvurucunun eş değer görev olarak Ankara Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine başhekim olarak atanmasının uygun olduğuna hükmedildiği ve uyuşmazlığa konu kararın söz konusu karara yönelik herhangi bir çelişki taşımadığı anlaşılmıştır.

31. Somut olayda yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve gerekçenin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

33. Başvurucu, yargılamanın çok uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

34. 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.

35. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.

36. Anayasa Mahkemesi Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).

37. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).

38. Mevcut başvurunun bu kısmı yönünden söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(C.A. [1.B.], B. No: 2016/14463, 28/11/2019, § …)
   
Başvuru Adı C.A.
Başvuru No 2016/14463
Başvuru Tarihi 16/8/2016
Karar Tarihi 28/11/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, temyiz kararında atıf yapılan mahkeme ilamının bozularak aleyhe sonuçlanması ve karar gerekçesinin hatalı olması nedenleriyle gerekçeli karar hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 28
52
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi