TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
C.A. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/14463)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
C.A.
|
Vekili
|
:
|
Av. Altan
BALANTEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, temyiz kararında atıf yapılan mahkeme ilamının
bozularak aleyhe sonuçlanması ve karar gerekçesinin hatalı olması nedenleriyle
gerekçeli karar hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirilmesine gerek görülmediğini
belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Başvuru Konusu
Uyuşmazlığın Arka Planı
8. Başvurucu, Ankara Dışkapı Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimi olarak görev yapmakta iken
yapılan disiplin soruşturması sonucu 24/2/2009 tarihli işlemle başhekimlik
görevinden alınarak klinik şef yardımcısı görevine atanmış; bu işlemin iptali
istemiyle açılan davada ise Ankara 14. İdare Mahkemesinin 15/1/2010 tarihli
kararı ile dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.
9. Bahsi geçen dava devam ederken 5/11/2009 tarihli işlemle
Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi ile Ankara Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesinin Ankara Çocuk
Hematoloji ve Onkoloji Hastanesi Baştabipliği bünyesinde birleştirilmesine ve
her iki Hastane tarafından verilmekte olan tüm sağlık hizmetlerinin Ankara
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim ve Araştırma
Hastanesi adı altında yürütülmesine karar verilmiştir.
10. Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Baştabipliğinin kaldırıldığı, ilgili
Hastanenin Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim
ve Araştırma Hastanesi çatısı altında faaliyet gösterdiği ve bu nedenle Ankara
14. İdare Mahkemesinin 15/1/2010 tarihli kararının fiilî olarak uygulanma
imkânı kalmadığı gerekçesiyle başvurucu 9/3/2010 tarihli işlemle Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
klinik şef yardımcılığından Ankara Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet
Hastanesine başhekim olarak atanmıştır.
11. Söz konusu atama işlemine karşı açılan davada Ankara 5.
İdare Mahkemesince 14/7/2010 tarihli karar ile yürütmenin durdurulması istemi
kabul edilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz üzerine Ankara Bölge İdare
Mahkemesinin 22/9/2010 tarihli kararı ile yürütmenin durdurulması kararının
kaldırılmasına hükmedilmiş, ardından da Mahkemenin 30/12/2010 tarihli ve
E.2010/628, K.2010/1980 sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar
verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"Bu durumda, davacının başhekimlik
görevinden alınmasına ilişkin işlemin iptal edilerek hukuka aykırılığı yargı
kararı ile ortaya konulduğundan ve iptal kararının bütün unsurları ile işlemi
ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracağından yargı kararı gereği
davacının eski görev yerine başhekim olarak atanması gerektiği açıktır. Öte
yandan, davacının eski görev yeri olan hastanenin birleştirilmesi sonucu yeni
kurulan hastaneye atanacak başhekimin birleştirilen hastanelerdeki başhekimler
arasından seçilerek atanmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun
olacağından hastanelerin birleştirildiğinden bahisle birleştirilen hastaneye
davacının başhekim olarak atanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle tesis edilen
dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir."
12. Kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin
(Daire) 16/5/2011 tarihli kararı ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş,
ardından ise 26/12/2011 tarihli karar ile mahkeme kararı oyçokluğuyla
onanmıştır. Kararın düzeltilmesi istemi ise aynı Dairenin 19/12/2012 tarihli
kararı ile kabul edilerek mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir. Kararın
düzeltilmesi kararının gerekçesinde özetle davalı idare tarafından başvurucu
hakkındaki yargı kararının uygulanmasına yönelik olarak eş değer göreve
atamasının yapıldığı ve eski görevine atanması zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden
dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki mahkeme kararında hukuki
isabet görülmediği ifade edilmiştir.
13. Ankara 5. İdare Mahkemesinin 26/9/2013 tarihli kararı ile
Dairenin 19/12/2012 tarihli bozma kararına uyularak davanın reddine karar
verilmiş, bu karar Dairenin 30/4/2014 tarihli kararı ile onanmış ve kararın
düzeltilmesi istemi de Dairenin 28/11/2014 tarihli kararı ile reddedilerek
karar kesinleşmiştir.
B. Başvuru Konusu
Uyuşmazlığa Yönelik Dava Süreci
14. Ankara 5. İdare Mahkemesinin 14/7/2010 tarihli yürütmenin
durdurulması kararı sonrasında başvurucunun Dışkapı
Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Eğitim Araştırma Hastanesine atandığı,
Ankara Bölge İdare Mahkemesine yapılan itirazın kabul edilerek yürütmenin
durdurulması isteminin reddedilmesiyle başvurucunun tekrar Prof. Dr. Celal
Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atandığı, Mahkemenin 30/12/2010 tarihli dava
konusu işlemin iptali kararı üzerine başvurucunun tekrar Dışkapı
Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesine atandığı ve kararın temyiz
aşamasında Danıştay Beşinci Dairesinin 16/5/2011 tarihli yürütmeyi durdurma
kararı üzerine de başvurucunun tekrar Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet
Hastanesine atandığı anlaşılmış; başvurucu tarafından son işlemin iptali istemiyle
dava açılmıştır.
15. Açılan davada Ankara 11. İdare Mahkemesinin (Mahkeme)
28/6/2012 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili
kısmı şu şekildedir:
"Olayda; davacının Prof. Dr. Celal Ertuğ
Etimesgut Devlet Hastanesine atanmasına ilişkin dava konusu işlemin, Ankara 5.
İdare Mahkemesince verilen iptal kararının Danıştay Beşinci Dairesince
yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının uygulanması kapsamında
olduğundan, buna göre iptal kararının yürütmesinin durdurulması durumunda
davacının Prof. Dr. Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine atanmasına ilişkin
iptal edilen işlem tekrar yürürlüğe gireceğinden, bu kararın uygulanması
kapsamında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık
görülmemiştir."
16. Kararın temyiz edilmesi üzerine Dairenin 23/6/2015 tarihli
ilamı ile hükmün onanmasına ek gerekçe ile karar verilmiştir. Ek gerekçe şu
şekildedir:
"Yukarıda belirtilen hükümler uyarınca,
mahkemelerce verilen esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların
ilgili idarelerce gecikmeksizin ve ilgililerin başvurmasına gerek olmaksızın
yerine getirilmesi gerekmektedir. Hukuka bağlı bir idarenin, ilgililer başvurmasa
dahi karar gereğini yerine getirmeleri bir görev ve zorunluluktur.
Bu durumda dava konusu işlemde ve mahkeme
kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Ankara 5. İdare Mahkemesinin
30.12.2010 tarih ve E:2010/628; K:2010/1980 sayılı iptal kararının yürütülmesi,
Danıştay Beşinci Dairesinin 16.05.2011 tarih ve E: 2011/1556 sayılı kararı ile
durdurulmuş ise de, yine Danıştay Beşinci Dairesinin 26.12.2011 tarih ve E:
2011/1556; K:2011/8047 sayılı kararı ile iptal kararının onandığı dikkate
alındığında, davacının Ankara Dışkapı Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (yeni adıyla Ankara Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi) Baştabipliği görevine atanması ve
talep ettiği özlük haklarının ödenmesi gerektiği de açıktır."
17. Karar düzeltme istemi aynı Dairenin 20/6/2016 tarihli ilamı
ile reddedilmiş ve nihai karar 1/8/2016 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir.
18. Başvurucu 16/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun "Kararların sonuçları" kenar
başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare
ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının
icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez."
20. 2577 sayılı Kanun'un
"Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması" kenar
başlıklı 52. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş
olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının
yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında
yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava
dairesi, kurulu veya istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare
mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararlara karşı temyiz
ya da istinaf yoluna başvurulması halinde, dava konusu işlem hakkında
yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına
bağlıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; Danıştay Beşinci Dairesinin 23/6/2015 tarihli
onama ilamında lehe sonuçlanmış şekliyle gerekçe yapılan aynı Dairenin
26/12/2011 tarihli kararının yine Dairenin 19/12/2012 tarihli kararın
düzeltilmesi kararı ile aleyhine bozulduğunu, bu nedenle anılan kararın
gerekçesinin sakat olduğunu, temyiz talebinin esastan tetkik edilmesinin
gerektiğini, bu hususa yönelik yapılan itirazların kararın düzeltilmesi
aşamasında cevapsız bırakılarak karşılanmadığını belirterek gerekçeli karar,
hakkaniyete uygun dinlenilme ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini
iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda bahsi geçen
iddialarının gerekçede lehe sonuçlanmış şekliyle yer verilen kararın bu kararın
verildiği tarihten yaklaşık üç yıl önce aleyhe bozulduğu ve bu hususa yönelik
itirazların kararın düzeltilmesi aşamasında değerlendirilmediğine yönelik
olduğu anlaşılmış, şikâyetin bu kısmının gerekçeli karar hakkı kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
24.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de
güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli
karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok
kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen
adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının
kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu,
B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
25. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
26. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
27. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm
iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu
nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir
(Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995,
20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması
bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi,
B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
28. Somut olayda Danıştay Beşinci Dairesinin 23/6/2015 tarihli
onama ilamında lehe sonuçlanmış şekliyle gerekçede yer verilen kararın yaklaşık
üç yıl önce aleyhine bozulduğu, bu nedenle anılan kararın gerekçesinin sakat
olduğu ve temyiz talebinin esastan tetkik edilmesi gerektiği başvurucu
tarafından ifade edilmiş ise de hem İdare Mahkemesi kararında hem de Dairenin
anılan kararında uyuşmazlığın önceki yargı kararının uygulanması kapsamında ele
alındığı anlaşılmış ve Ankara 5. İdare Mahkemesinin 30/12/2010 tarihli dava
konusu işlemin iptaline yönelik kararının Danıştay Beşinci Dairesinin 16/5/2011
tarihli kararı ile yürütmesinin durdurulması üzerine yargı kararının
uygulanması kapsamında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
belirtilmiştir.
29. Ayrıca Dairenin 23/6/2015 tarihli onama kararının
gerekçesinin diğer uyuşmazlığa yönelik Dairenin 26/12/2011 tarihli onama
kararına dayandırılmadığı, söz konusu gerekçeye uygulamayı göstermek bağlamında
kararın esas gerekçesinden ayrı olarak ek gerekçe şeklinde yer verildiği ve
bahsi geçen ek gerekçenin başvurucu yönünden herhangi bir sonuç doğurmadığı
anlaşılmıştır.
30. Öte yandan başvurucunun aleyhine bozulduğunu belirttiği
Dairenin 19/12/2012 tarihli kararın düzeltilmesi kararı ile yargı kararının
uygulanması kapsamında başvurucunun eş değer görev olarak Ankara Prof. Dr.
Celal Ertuğ Etimesgut Devlet Hastanesine başhekim olarak atanmasının uygun
olduğuna hükmedildiği ve uyuşmazlığa konu kararın söz konusu karara yönelik
herhangi bir çelişki taşımadığı anlaşılmıştır.
31. Somut olayda yapılan yargılama sonunda tarafların davanın
sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak verilen
kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir. Kanun
yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve
gerekçenin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik
bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu, yargılamanın çok uzun sürmesi nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
34. 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013
tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı
Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde
eklenmiştir.
35. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
36. Anayasa Mahkemesi Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında; yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının
getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu
yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel,
§ 26).
37. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi
olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
38. Mevcut başvurunun bu kısmı yönünden söz konusu karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.